hesabın var mı? giriş yap

  • devlet bir gün geniş ve boş araziye geceleri göz kulak olacak, 1500 tl maaşla bir bekçi almaya karar verir.
    “talimatlar olmadan bekçi nasıl iş yapacak?” bir planlama birimi kurulur ve 2000 tl maaşla iki kişi işe alınır. işleri yapıp yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz diye düşünülerek 2500 tl maaşla da 2 denetmen işe alınır. bir süre sonra bunların maaşları nasıl hesaplanıp ödenecek diye tartışılır. 3000 tl maaşla bir mali müşavir, bir katip bir de istatistikçi işe alınır.
    bir süre sonra bunlardan kim sorumlu olacak diye düşünülür 7000 tl maaşla bir müdür 4500 tl maaşla iki müdür yardımcısı işe alınır.
    çok geçmeden ülkede ekonomik kriz çıkar. masrafları kısmak için bekçi kovulur.

  • olm adam alkollü araç kullanarak koca bir aileyi yok etmiş. 8 paragraf, utanmadan, soma’daki madencileri filan işin içine karıştırıp kendisini savunan olmuş.

    alkollü direksiyon başına hanginiz geçiyorsa, potansiyel katil olduğunuzu kabul ediyorsunuz demektir. terbiyesizlik yapmayın.

    dua etsin kendisi bu felakete türkiye sınırları içerisinde sebep oldu. garip memleket burası. yoksa böyle 3-4 sene yatıp, tekrar bırak işe dönmeyi, gün yüzünü zor görürdü paşa hazretleri.

  • almanca bilmediğimden ilk entry'de yer verilen şu soruların aslında her biri yapıldığından bunları açıklığa kavuşturmak isterim:

    sorular:

    1* belediyeler başta olmak üzere bazı birikim ve gelirlere el koymak??
    2* varlık fonundaki şirketleri ipotek vermek??
    3* ardından da tl basmak.???

    *

    cevaplar:

    1* bu yapıldı. önce tcmb'nin yedek akçelerine el konuldu. sonrasında enflasyon oranının çok düşüğünde faiz belirlendi ve enflasyon da aslında gizli bir vergi çeşidi olduğu için kişilerin elinde tuttuğu tl'lerden gizli vergi alındı. öte yandan birçok hdp'li belediyelere kayyum atandı. ayrıca muhalif belediyelere de iş yaptırılmadı, bazı belediye faaliyetleri merkezi yönetime geçirildi.

    2* bu da yapıldı. varlık fonuna önce birçok şirket devredildi. kamu bankalarından thy'ye kadar aklınıza gelebilecek birçok şirket varlık fonuna devredildi. en son turkcell devredildi örneğin. ve bu fon bünyesinde barındırdığı şirketleri teminat göstererek çıktığı borçlanmayı ertelemek zorunda kaldı. hazine %6,5'lerde borçlanırken (ki dünyada negatif ve 0 faiz varken 6,5 tefeci faizidir) varlık fonuna %8-9'larda faiz önerildi ve fon borçlanamadı.

    3* zaten para basılıyordu. özellikle mart ayından itibaren basılan paranın haddi hesabı yok. hatta basılacak paranın ne düzeyde olması gerektiği vb. de çok açık olmalıydı ancak bu yine kapalı kapılar ardından gerçekleştirildi. mahfi eğilmez, blogu üzerinden buna yönelik taslak bir kanun bile paylaşmıştı. sonrasında öğrenildi ki basılan bu paralar yine batık şirketleri kurtarmaya gitti. hatta varlık fonu, basılan bu paralarla zombi şirket diye de tabir edilen inşaat şirketlerini kurtardı. bunu da bizzat ali babacan açıkladı. kurun yükselme sebeplerinden biri de, döviz satarken tl basılmış olmasıdır.

    *

    ey batı!

    gazeteciliğini doğru düzgün yap da, yapılmış şeyleri yapılmamış gibi göstererek ortalığı galeyana getirme!

    (bkz: 2 kasım 2020 dolar kuru/@dragonlady)

  • rüşvet, yolsuzluk, dolandırıcılık, görevi kötüye kullanma gibi büyük iddialar (!) karşısında iktidarın sergilediği tavır.

    olaylar karşısında bağımsız medyanın tavrı ve cumhuriyetin savunucuları savcılarının sessizliği ise bizlere bir kez daha siyasi çürümüşlüğün boyutunu gösterdi. yazık. çok yazık.

  • polonya'dan almanya'ya geçtiğim sırada pasaport göstermek için bir ton sıra bekledikten sonra ilgili memura zorla pasaport göstermeye çalışmam, ikna olmayıp havalimanı polis şefliğine çıkmam ve avrupa ülkeleri arasında geçiş yaparken buna gerek olmadığını öğrendiğim sırada yaşadığım şeydir muhtemelen.
    bu kadar mı serbest dolaşmak avrupa'da ya, sanki suriye'den türkiye'ye geçiyorum.

  • yorgun argın eve gelmiş yatağa uzanmış pinekliyorum.. atakan (7) odaya geliyor..
    atakan: babaaa hadi penaltı çekişelim..
    ben: çok yorgunum sonra yapalım..
    atakan: hadi haadi lüütfeeennn..
    ben: tamam ama beşer tane çekişçez sonra ben yine yatçam..
    atakan: tammaaaamm..
    antrede penaltılar çekişiliyor.. ben yatıyorum tekrar.. birazdan atakan yatak odasına damlıyor yine..
    atakan: baba.. bu dolap var ya.. zaman makinesi..
    ben: hııı.. öyle mi.. olabilir..
    atakan gardrobun içine girip kapağını kapatıyor.. annesi geliyor..
    annesi: atakan nerde?
    ben: zaman makinesinde..
    annesi: allah akıl fikir versin size..
    annesi gidiyor.. atakan çıkıyor dolaptan..
    atakan: baba??
    ben: hımmff.. efendim atakan?
    atakan: ben zamanı geriye aldım..
    ben: öyle mi? hayırlısı neyse o olsun..
    atakan: yarım saat geriye aldım zamanı..
    ben: alla alla?? insan dinazorlar zamanına gider.. niye öyle yarım saatçik?
    atakan: yeniden penaltı çekişelim diye..
    ben: hahahahh.. tilki..
    yeniden penaltı çekişmek allahın emri oluyor..