hesabın var mı? giriş yap

  • 14 aralık ajax-utrecht maçı

    ykayserili: beyler teravih namazı kaç rekat?
    ooxxoo: ykayserili 20 rekat ama o sorunun sorulacağı yer burası değil kardeşim.
    ykayserili: dostum merak ettim, özür dilerim. bir daha müslüman bi ülke liginde sorarım. *

  • bu 'size ne, mutlu olmuş yapmış' denilecek bir günlük hayat eğlencesi değil. ne bileyim oğlunun sünneti kızının kınası falan değil.
    türkiye'deki akademik kurumlar zaten kokuşmuş durumda. bunun sebeplerinden biri işte böyle savunmaya girerken geçeceğinden her nasılsa emin insanlar, lakayıtlık ve ciddiyetsizlik.
    bilimde gösteriş olmaz. her alanda oldugu gibi orda da kaliteni mütevazılığın belirler.

  • ilk çıktığı zaman ilk filmini izleyip serinin berbatlığı yüzünden devamını izleme aklıma bile gelmeyen seriyi geçenlerde işsizlikten oturayım da bi de şu seriyi izleyim bari dedim.

    neyse ilk filmi izlesem de aradan geçen zamandan ötürü tekrar yeniden yükleme yapalım maksadıyla ilk filmi açtım ve ilk filmde şöyle bir hata yakaladım.

    küçük lucy dolaba ilk girdiğinde narniada yaklaşık bir saat kadar kalıyor . sonra dolabı kullanarak tekrar dünyaya döndüğünde saniye bile değişmemiş normal aynı zamanına geri dönüyor.

    gece oluyor lucy dolaba tekrar bakmaya gidiyor ve dolaba giriyor bu arada lucy i peşinden abisi edmund takip ediyor. edmund ise lucyden yaklaşık 10 saniye sonra dolaba giriyor ve içerde cadıyla karşılaşıyor ve ardından tekrar kardeşi lucy ile karşılaşıp dolaptan birlikte çıkıyorlar.

    hatada tam bu noktada oluşuyor. lucy dolaba edmund'tan 10 saniye önce girip içerde istediği kadar vakit geçirsin kendi girdiği saniyede geri döner. yani edmund daha dolaba bile girmeden bırak dolabın dolabın bulunduğu odaya bile girmeden lucy narniadan geri dönmeliydi ama ne hikmetse önceki girişinde işlemeyen zaman peşinden edmund girerken yaklaşık 10 saniye işliyor.

    sırf aynı hata kitapta da mı var diye baktım ve evet kitapta da aynı hata bulunuyordu. hatta dünyada narniaya gidip geri döndüğünde dünya zamanından hiç bi şey kaybetmeyeceğini dile getirmişti bariz bi şekilde.

    sonuç olarak narnia günlüklerinde bu hatadan kaynaklı belki de yazarın bile farketmediği şöyle bir gerçeklik ortaya çıkıyor.

    lucy 2. girişinde içeri giriyor ve içerde edmund ile karşılaşıyor ve dışarı edmund ile birlikte çıkıyor.
    edmund da lucy den yaklaşık 10 saniye sonra giriyor ve edmund içerde lucy ile karşılaşıyorlar ve aslında edmund'dun karşılaştığı lucy doğru lucy değil, lucy 'nin karşılaştığı edmund'da doğru edmund değil. lucy içerde kendi zamanından 10 saniye ilerde yaşayan edmund ile karşılaşıyor edmund ile çıktığında kendi zamanından 10 saniye sonrası zamana çıkıyor ve aslında artık kendi ailesi ile değil bundan sonra hayatını kendi zamanının 10 saniye ilerisindeki paralel ailesi ile geçiriyor. edmund ise lucy boşluğunu kendi zamanının 10 saniye gerisindeki diğer paralel bir lucy ile dolduruyor. böylece sonsuzdan sonsuza lucyler 10 ar saniye ileriye kayarak yer değiştiriyor.

    peki biz hangi lucy nin hikayesini okuduk ve ya izledik.

    hikayesini okuduğumuz edmund lucy nin ardından dolaba girene kadar doğru lucy ama ardından bütün karakterler doğru zamanındaki karakterler olsa da sadece lucy geçmişten gelen lucy ile devam ediyor hikaye. edmund başından beri olan edmund peter ve susan da aynı şekilde. yani seyirci ve ya okuyucu da lucy gibi 10 saniye ilerdeki paralel evrene ışınlanmıyor edmund ile kalıp doğru zamanda kalıyor. bunun sebebi ise ikinci dolaba girişten sonra yazarın ve ya yönetmenin edmund un dolaba girmesiyle olayı edmund ile devam ettirmesi. kraliçeyle karşılaşıp kraliçe gidene kadar lucy görünmüyor ve ardından lucy çıkıyor meydana tumnus'ın evinden dönüyor . birlikte karşılaşıp dolaptan çıktıklarında ise edmund zamanda geriye gidip lucy'nin giriş zamanında çıkmadığından tam edmund ın giriş zamanında çıktıkları için lucy için 10 saniyelik bir fark ortaya çıkıyor.dolaba girene zaman kaybettirmeme özeliği olduğundan lucy paralel evrende devam ediyor hayatını.

    edit: koca hikayenin lucy'si de fake çıktı. bu da böyle bi boş araştırmamdır. işsizlik forever.

    edit : diğer bir yandan da kişi narnia'ya girdiği anda çıktığı için . giren bir kişi tekrar girdiği anda çıkmıyorsa ya içeride sonsuza kadar mahsur kalmıştır ve dışarı o anda çıkmadığı için bu kesindir ya da içeride ölmüştür. çok büyük bir hata gerçekten.

  • "bu dizilerde valiz hazırlarken neden don ve çorap koymuyorlar? halbuki ne kadar önemli don ve çorap.."

    tabi lan?

  • kendisine çarpıp kaçan iş adamından şikayetçi olan izmirli hurdacı bir abimizin sözleri bunlar. iş adamı uzlaşma talep etmiş, hüseyin abimiz para istememiş, 100 tane çocuğa mont talep etmiş. sözlerinin tamamı ise şöyle;

    "günde ortalama 20 tl kazanıyorum. allah bin bereket versin. bugüne kadar haram lokma yemedim. kazanın olduğu gün, sobada yakmak için bir şeyler toplamıştım. karşıdan karşıya geçmek için kaldırımın kenarında bekliyordum, yoldan geçen araç el arabama ve bana çarptı. çarpan kişinin yardım etmek için durmaması beni çok üzdü. ancak sonradan metin bey’i dinleyince, olayın istemeden olduğunu anladım ve ‘kazadır, insanlık hali, hepimizin başına gelebilir’ dedim. uzlaştırmacı canan hanım bana haklarımı anlatınca, şikâyetten vazgeçmek için metin bey’den para değil, 100 çocuğa mont bağışlamasını istedim. hakkım olmayan bir parayı, onun gönlünün rızası olmadan alsaydım, bunun günahını taşıyamazdım. 3 kız evlat büyüttüm, yoksulluğu iyi bilirim. şimdi 100 çocuk sıcak monta kavuştu. bundan güzel bir şey var mı?"

    ilgili haber;100 çocuğu ısıtan kaza

  • heykeller güç algısı üretir ve algı yönetimi aracıdır.

    tarih boyunca her rejim idaresi altındaki insanların o ülkede gücün kimde olduğunu sürekli hatırlamaları için şehirlere heykel kondurmuştur.

    çünkü insanların çoğu soyut düşünemez.

    sadece somut ve maddi sembollerden etkilenirler.

    dev gibi bir heykelin verdiği psikolojik etkiyi ne posterler ne de marşlar verebilir.

    bu sebeple her yönetim kendisinden öncekinin heykellerini yıkar ve kendi heykelleriyle değiştirir.

    heykel yapamıyorsa bu açığı devasa dini mabetler ve anıt saraylarla kapatmaya çalışır.

    yani güç bir semboller savaşıdır.

    bir ülkede birbirine zıt iki dünya görüşünü yan yana içeren semboller varsa iki ihtimal vardır.

    a) ülkede bir rejimden diğerine net bir geçiş sağlanamamıştır. yönetim ve halkın kafası karışıktır.

    b) eski rejim artık tehdit oluşturmadığı için sembolleri sadece tarihi eser olarak korunmaktadır.

    hiç bilmediğiniz bir ülkeye gitseniz bile şehirlerindeki heykel ve sembolik binalardan o ülkenin yönetim düşüncesini ve insanlara hangi algının hakim olduğunu anlayabilirsiniz.

  • urunleri hakkında bir kimyager bakıs acısıyla yaklasıp, uygulayıcılarına saglık temalı bir iki nacizane oneri vermek istedigim uygulama. kesinlikle ne makyaj yapana ne de yapmayana elestiri icermeyen bir entry olucak. tamamen objektif ve teknik bir bakıs acısıyla yaklasıcam.

    1) amacınız sadece dudaklarınızı nemlendirmek, kuruyup catlamasını onlemek kısaca sadece bakımsa renkli her urunden uzak durmalısınız. makyaj malzemelerinin tumu katı/toz haldeki pigmentlerin cesitli yaglar ve sıvı cozuculer ile karıstırılması ile uretilir. isin icinde cok cılgın bir bilim ya da teknik donmuyor aslında. kullandıgınız renkli dudak urunu icerisindeki yaglar ve sıvılar zaman icerisinde deri tarafından absorbe edildikten sonra geriye katı renk pigmentleri kalır. renk pigmentlerinin cogu inorganic tuz ya da minerallerdir ve hemen hemen hepsi "hygroscopic" yani "su emicidir". dolayısıyla en iyi ihtimalle! 1-2 saat sonra, nemlendirsin diye surdugunuz urunden geriye dudaklarınızdan suyu emmeye baslayan katı maddeler kalır. aynı sey cilt urunleri icin de gecerlidir. agır yaglar kullanılarak bu olay geciktirilebilir fakat bu yagları cilt kolay kolay emmez bu durumda da "nemlendirici" etkiden bahsetmek sacma olur. ozetle;
    "nemlendiren ruj" "renkli dudak kremi" "tinted moisturizer/renkli nemlendirici" gibi urunler biraz yalan.

    2) makyaj malzemelerinizi, kremlerinizi ve parfumlerinizi serin ama daha onemlisi karanlıkta saklayın. bazen surdugunuz fondotenin, rujun, allıgın gun icerisinde renk degistirdigine sahit olursunuz. bunun sebebi urunun icerisindeki molekullerin oksijen ile tepkimeye girerek oksitlenmesi, tamamen farklı molekullere donusmesi ve renk degistirmesidir. bu tepkimeyi baslatan/hızlandıran ise cildinizden salgılanan kimyasallar ve uv ısıgıdır. aynı kimyasal tepkimeler elbette paket icerisinde de rahatlıkla gerceklesebilir. aynı baglamda makyaj urunlerini kapagı acıkken karıstırmak (su rimel fırcasıyla yaptıgınız karıstırma amaclı piston hareketi mesela) urune daha cok hava ve oksijen girmesine sebep olucagı icin dogru degildir.

    3) makyaj malzemelerinizi aile bireyleriyle bile paylasmayın. hele o magzalardaki testerları yuzunuze surmeyi aklınızdan bile gecirmeyin. makyaj urunlerinin cogunun icerisinde organik cozuculer bulunur bu da demek oluyor ki urun cildinizin uzerideki protein bazlı salgıları bile cozer. yani tester ruju denediginizde resmen tanımadıgınız birinin agzını agzınıza deydiriyorsunuz. fondoteni yuzunuzden bir ton daha koyu oldugunu akılda tutarak elinizin ustunde, ruju yuzuk parmagınızın ic ust kısmında, allıgı ise avuc icinizdeki alt yumusak kısımda deneyerek gercege yakın sonuc elde edersiniz.

    4) elbette her makyaj urununun son kullanma tarihi vardır ve genelde max 12 aydır (uzgunum durum bu). son kullanma tarihi bazen acıkca urunun paketinde yazar fakat cogunlukla pakette kucuk bir kapagı acık kavanoz resmi olur. bu resim uzerindeki 3m, 6m, 12m ifadeleri paket acıldıktan sonra urunu kullanabileceginiz max ay sayısını gosterir. bu surelere sagdık kalmakta fayda vardır. kullanma suresi en kısa olan urun hızlı bakteri birikiminden dolayı maskaradır. maskaranızı 3-4 ayda bir degistirmelisiniz.

    5) tamamen kokusuz urunler kullanmakta fayda var. gercek:
    eger bir kimyasalın kokusunu alıyorsanız o kimyasal icinizdedir. kokusu olan kimyasallar ucucudur, kolaylıkla gaz hale gecer, burnunuza girer, kokuyu aldıgınız an kimyasalın burunda reseptorlerden emildigi andır, oradan kana oradan doku ve organlara gecer. demiyorum ki makyaj urunu icerisindeki kokulu madde toksik ama yabancı bir kimyasalın saatlerce duzenli olarak vucuda alınması cok da saglıklı olamaz. ayrıca ne gerek var.
    kokulu urunler ile ilgili bir baska konu (ki bu daha cok yuzunuze surdugunuz urunler icin gecerli) ucucu kimyasalın cildiniz uzerinde birikerek gaz bir katman olusturup cildin hava almasını engellemesi. diyeceksin makyaj yapmısım ne havası, peki yuz kremi? ayrıca "boyle salakca olay mı olur?" diyenler, ornegin, yanmaz teflonun calısma prensibine bir baksın.

    6) bu daha cok cuzdanınızın saglıgı ile ilgili. cok pahallı "high-end" markalar ciddi para tuzagı. nedenini biraz farklı bir acıdan acıklayayım. bir cok lux kozmetik markası aslında kendi uretim tesislerine sahip degil cunku markanın temel urunu kozmetik degil. dolayısıyla daha ekonomik ama oturmus sistemleri olan bildik kozmetik firmalarının tesislerinde uretiliyorlar. ya da cogu lux kozmetik markası aslında bildik ve ucuz buyuk kozmetik markalarının yan markası. mesela lancome, ysl, cacharel, armani, ralph lauren da lorealin nyx, garnier, maybelline de lorealin. firmaların pahallı urunlerle ucuz urunleri ayrı ayrı uretmek icin tamamen farklı sistemler kurmasını tamamen farklı formuller kullanmasını beklemiyorsunuz heralde ;-) (burada takma kirpigim dusene kadar gozumu kırpıyorum farz et).

    7) son ve en onemli nokta. "kimyasal icermez" ifadesi dogru degil, teknik olarak bile mumkun degil. gunluk hayatta (bilim dunyasında boyle degil tabi ki) "kimyasal" terimi yanlıs kullanılıyor. su bir kimyasal, hava oksijen azot hidrojen gibi kimyasalların karısımı, glikoz kimyasal, c vitamini bir kimyasal, bizler yuruyen kimyasallar karısımıyız. "kimyasal icermez" ifadesi vakumlanmıs boslukta mumkun olabilir. yani endustri bu ifadeyi aslında "laboratuvarda uretilmis kimyasal icermez" anlamında kullanıyor. bu tabi ki de ifadenin gerizekalılıgını degistirmiyor. cunku portakaldan aldıgın c-vitamini ile laboratuvarda sentezlenmis tablete konmus c-vitamini arasında hicbir fark yooooooooooooooooook! senin maskendeki molekulun yosundan cıkarılması ya da laboratuvarda uretilmesi cildine yaptıgı etkiyi de-gis-tir-mez! cunku aynı sey.
    onemli olan bu kimyasallar nasıl test ediliyor, kullandıgın marka ne gibi hayvan, insan, isci hakları ihlali yapmıs. estee lauderi (ki bircok buyuk marka bunların) bir kurcala bakalım.
    yani dogal urun yok organik ruj falan bunlar hikaye. olaya saglıklı bir yaklasımda bulunmak istiyorsan neye alerjin, hasaslıgın oldugunu bil (cildini bil), riski istatistiksel olarak azaltmak icin kimyasal listesi kısmen daha kısa olan urunleri tercih et. saglıkla kal.