hesabın var mı? giriş yap

  • nazar kimileri için bir batıl inanç, kimileri içinse bir şehir efsanesidir. fakat bazılarımız içinse nazardan korunma, bir yaşam biçimidir.

    dün gece kendi halimde eve geri dönüyordum. kulağımda kulaklık, müziğin tadını çıkarıyordum. yürürken 5 metre ötemdeki araba birden gözüme takıldı. arabanın üstünde halka içinde mavili beyazlı bir şeyler vardı. daha sonra arabanın yanına gittim ve bakakaldım. o an karşımda bir araba değil de sanki bir hipnoterapist varmış da beni hipnotize etmeye çalışarak bilinç altıma ulaşmaya çalışıyormuş gibiydi. "bu nedir arkadaş?" diye ilk tepkimi vermiş bulundum. arabanın, abartmıyorum, neredeyse her 20 cm'lik köşesinde bir nazar boncuğu sticker'ı vardı. tamam nazara inanırsın ve arabanın içine bir tane nazar duası ve boncuk kombosu asarsın, eyvallah. hadi diyelim torpidoya da koydun bir tane, etti 2. hadi diyelim çantana da koydun, etti 3. ama 183481238123 tane nazar boncuğu nedendir, niyedir sorarım? arabana nazar değmesin istiyorsun da bu kadar sticker yapıştırarak nazarı daha fazla çekmiş olmuyor musun? yani o kadar çok sticker var ki arabada, arabanın audi olduğunu logosuna bakarak zor anladım.

    acaba nasıl bir korkusu vardı ve bu hale geldi? ya da nasıl bir kaza geçirdi de nazar konusunda bu kadar kendini kaybetti bilemedim.

    arabayı ilk böyle gördüm
    audi logosunun içine dikkat!
    sen bu arabayı nazarlardan koru yerabbim!
    en efsane köşesi burası. benzin kapağının üstüne nazar boncuğu. bu benzinciler çok kem gözlü amk!
    doktordan temiz, nazar değmemiş 2. el audi
    abla aynanın üstünde fatality yapmış. finish him!

    olay yerinden uzaklaşırken kendime acaba audi'si değil de ferrari'si olsa nolurdu diye sormadım değil. heraldi arabayı komple lacivert-beyaz-açık mavi rengine boyatırdı.

    ve bence yolda görülmesi halinde bakılmaması gereken otomobildir, kazalara yol açabilir.

    amin

    edit: -kadın olduğunu nerden biliyorsun regardless?
    + kadınlar arasında kurşun döktürmek gibi, gün yapmak gibi bir gelenektir bu nazardan korunma konusu. türkiye'de bu nazar olayını kafaya takanların %98'i kadındır, o yüzden kadın dedim, bir nevi tahmin yürüttüm yani ki daha sonra (bkz: #56563834) kadın olduğu kanıtlandı :)

  • bokunu çıkarmayın amk ne yapacaklar maşrapayı alıp su mu atacaklar ateşe. hey allahım akıl fikir.

  • en kolay ve yararlı çözümü ihtiyacı olan evine bilgisayar girmemiş ve girmeyecek bir çocuğa gidip hediye etmeniz gereken bilgisayardır.ihtiyacınız olmadığı için tozlanmış.mutlu edin birilerini.

  • - havuç.... havuuççç... nerdesin? havuç yine cep telefonu almadık diye ne numaralar çeviriyorsun bakayım... havuuç nerdesin???

    - alın lan size havuç... al havuç bu işte... al....

    - ayyyy amann yarabbim....

    - havucumu kalmış ulan 20 yaşındayım.... delirttiniz...

  • ingilizce kursu hocasına "do you know how i met your mother?" diyerek kısa süren bir gerginliğe sebep olmak.

  • attığı o doğaüstü golden sonra sanırım matrix'te bir kırılma meydana getirdi. o gol atıldığından beridir futbol sahalarında saçma sapan şeyler oluyor. mexes'in, bekir'ın rövaşataları, melo'nun penaltı kurtarması, servet çetin'in orta sahadan başlayıp bütün takımı çalımlayıp gol atması.. bakalım nereye varacak bunun sonu. al kırdın kırdın demek istiyorum kendisine.

  • dostluk, azim, en iyisi olma, çalışkanlık, gibi alt metinler nasıl erken mangalarda yer bulup günümüze kadar tesir etti?

    her şey gibi bu temalar da gökten inmiyor ilk hayata geldikleri devrin yapısını ve gelişim süreçleri boyunca solunan havayı günümüzde dahi taşımaktalar. manganın kültürel açıdan şekillenmesi, her ne kadar meiji dönemi ve öncesinde kendine özgü örneklere sahip bir asya çizim geleneği olsa da, büyük ölçüde japonya’nın ittifaklarca işgali ve “2. dünya savaşı” sonrasını bulmakta. bu ilk temalar; aşırı milliyetçi geleneğin, savaşın kaybı ile beraber yıkık bir ülke ile karşılaşmasından sonra politik ve ekonomik en önemlisi de insani değerleri yeniden inşa çabasının halkta bulduğu yankının bir yansımasıdır.

    ittifak işgali ile japon militarizmini ve bunları yücelten her türlü yayının yasaklanması beklenmedik şekilde yayımlanmalarına hala izin verilen mangalara yönelimin önünü açtı ve bu da sanatta büyük yaratıcılıklara ve teknik gelişmelere gebe oldu, manga halkın her kesimine bir şekilde hitap eden bir anlatı tarzı halini aldı.

    gerekli olan çalışkanlık, ailevi değerlerin tahsisi, dostluk gibi temalar tabii ki vatandaşlardan beklenen unsurlar olduğu gibi vatandaşların da manga gibi en basit eğlencelerinde talep ettikleri temalardı ve manga da bu yönde evrildi.

    bu hengamede iki yetenekli sanatçı tezuka ve hasegawa ileride “shounen”(genç erkeklere hitap eden manga), ve “shojo”(genç kızlara hitap eden manga) olarak karakteristik kazanacak çok yönlü manga tarzlarının ilk tohumlarını büyük inovasyonlar ve yaratıcılıklarla beraber mangaya serpiştirdiler.

    pek çok farklı eser olmasına karşın daha anlaşılır olabilmesi adına en büyük etkiyi yaratarak kendisinden sonra gelenleri şekle sokanlara bakarsak;

    bu dönemlerin ürün olan ve çok büyük ses getiren “mighty atom”(astro boy), “shounen ruhu” denilen dostluğa değer veren, azimli ve yaptığı işte en iyi olmaya çabalayan geleneğin yaratılmasında ilk basamak görevi gördü. serinin yaratıcısı “tezuka” teknik anlamda animasyonda ve mangada geliştirdikleriyle beraber manganın babası olarak kabul edilir. kendi adına sahip “tezuka ödülleri” günümüzde dahi en prestijli ödüllerden birisi konumundadır.

    öbür koldan “machiko hasegawa”nın yarattığı “sazae-san” kolay bir hayat sürmeyen bir karakter olarak savaşlar sırasında yıpranmış hatta evsiz kalmış milyonlarca insanın temsili haline geldi, dönemin havasına uygun olarak çevresel unsurlara karşı neşeli bir direnç gösteren “sazae-san” günlük yaşantı bazlı mangaların ve shoujo’nun öncüsüdür.

    üşenmezsem daha da derinlemesine ve ileriye dönük incelemek gerek tabii. yine fena olmadı gibi.

  • #19904035'dan hareketle;

    bir lokma alır ve çiğnerken;

    - hmm 10 kilo mu bu kuzu?
    - evet 10-11 filan
    - 10 mu 11 mi?
    - tamam tamam 10
    - hmm üç kardeş bu kuzu
    - bravo valla.
    - çoban hep iyi davranmış bu kuzuya, bi de güneşli yerde otlamış belli.
    - ha evet numan iyi çocuktur. arazi de açık her taraf güneş doğru.
    - ama bazen de kötü davranmış. yazık:(
    - bak numan'ın yaptığına!
    - hmmm numan bilecikli galiba?
    - hagaden şaştım. bilecikli babası filan evet.
    - biraz da dalgın numan sanırım?
    - valla bilemiyorum ki, olabilir.
    - dalgın olmasa yaklaşan kurdu görürdü dimi ama.
    - ne kurdu?
    - bildiğin kurt işte koyun kuzu düşmanı.
    - e ne yapsın ki?
    - tüfekle havaya ateş etsin kaçar o kurt.
    - etsin tabi.
    - hmmm ama fişekler nemli.
    - ben ama vedat şaştım bey ya valla.

    tedbiren ek: yav böyle adamı sevmiyormuşuz gibi oldu sanki. iyi vedat milor iyi.