hesabın var mı? giriş yap

  • annede veya babada depresyon, anne veya babanın kendine has problemleri nedeniyle ilgisi yarım kalmış, bağlanma, güven problemleri yaşamış, belirsiz doyum çekmiş çocuklarda, yani böyle çocukluk geçirmiş yetişkinlerde görülebilen durum. özellikle anne çok etkili. bu yetişkinlerin annelerinde düşük benlik saygısı, ebeveynlik görevlerinde ve başa çıkma stratejilerinde yetersizlik göze çarpar. bazı annelerde doğum sonrası depresyon görülebilir ya da ciddi bir psikotik bozukluk söz konusu olabilir.

    bu insanlar başkalarıyla olan ilişkilerinde sürekli diken üstünde, kaygılı, ilişkinin devamından şüpheli yaklaşımlarıyla kendi iç dünyalarında sıkıntı çekerler. kontrolcü olmak zorunda kalırlar. hassastırlar, her şeyden anlam çıkarabilirler. duygusal ihtiyaçları karşılandığında oldukça normal ve neşeli, mutlu görünürler ama iç dünyaları yine karamsardır ve her fırsatta kendilerine bir durum çıkarabilirler.

    kaygılı bağlanma ‘muhtaç’ ya da ‘yapışkan’ olarak tanımlanabilir.

    çoğu kaygılı bağlanan kişi, onlara hiçbir zaman yeterli yakınlık ve güven vermiyor gibi görünen kaçıngan bağlanan kişilerle ilişki kurar veya evlenir. bu durum kaygılı bağlanan kişilerin terk edilme korkularını ve kusurlu ya da sevilmeyen biri oldukları inancını doğrular.

    bu durumun çözümü olabilir. tavsiyeler şöyle;

    bağlanma biçiminizi fark edin. kaygılı ve kaçıngan davranışlarınızın farkında olmaya başlamanız değişimin ilk adımıdır. neye ihtiyacınız olduğuna ve ne hissettiğinize dikkat edin.
    duygularınızı partnerinizle paylaşın. zihinsel çarpıklıklarınızı fark edin ve onlara meydan okuyun.
    ilişkiye dair ihtiyaçlarınızı ve beklentilerinizi partnerinize açıkça iletin. kendinizi iyi izleyin davranışlarınız hakkında farkındalık geliştirin. kendiniz hakkında iyi hissettirecek şeyler yapın. güçlü yanlarınızı ve başarılarınızı kabul edin.

    bir terapistle çalışın (bağlanma stilinizi değiştirmek sanıldığından zordur.)

  • uzun zamandır kafamı kurcalayan bir soru var. bir zamanlar stannis ordu toplamak için braavosa gidip iron bank'ten kredi çekmişti. bugün ne ordu kaldı, ne para, ne de stannis. şimdi bu borcu kim ödeyecek? ulan adam öldü borcun tasası bana düştü arkadaş.

  • üniversitedeyim. ramazan ayı, bir yandan sınavlara girip çıkıyorum bir yandan oruç tutuyorum. zorlanıyorum ama kış zaten, günler kısa öyle geçip gidiyor. bir gün herkesin dersi var ben evde tek başıma oruç açıcam. eve giderken bir ekmek aldım, zaten o kadar param var.

    evde ne var ne yok bilmiyorum çünkü sınavlar var yoğunuz. eve girdim buzdolabında bir tabak zeytin buldum. bir tepsi aldım ekmeği koydum yanına da bir tabak zeytin, ezanı bekliyorum. bir yandan da kendimi avutuyorum, en azından zeytin var diye.

    oturduğumuz apartman öğrenci olduğumuz için bizden pek de hoşlanmayan insanlarla dolu bir yer. hatta ev sahibimiz bile arada gelir odaları kontrol ederdi çaktırmadan. neyse tam oturuyorum, kapı çaldı. bir teyze geldi, daha önce hiç görmedim girip çıkarken tanımıyorum o yüzden. elinde bir tepsi "öğrencisiniz evladım yemeğiniz denk gelmemiştir belki" dedi, çekti gitti. elimde tepsi kalakaldım. ne açlık kaldı ne oruç. oturdum, bir yandan yedim bir yandan ağladım.

    iyi insanlar var, hala varlar. inandıkları, ırkları, hayatları ne olursa, nasıl olursa olsun, varlar. inşallah biz de seneler sonra bir gün tebessümle hatırlayacak insanlar bırakmışızdır arkamızda.

  • adam maddi manevi kendini tiyatroya adamış, muhalifliğini korkmadan sergileyebiliyor ve halkın büyük bir kısmı tarafından seviliyorken kavuğu hak etmediğini düşünmek haksızlık olur.
    tiyatronun yeni kavuklusuna merhaba diyoruz.

    bonus: kavuğun münir özkul’dan ferhan şensoy’a geçişi ve sonrasında yaşananlar izlemenizi tavsiye ederim.

  • kimse tatile, gezmeye, sosyal aktivitelere gitmez herkes evde oturur trafik olmaz. kitap satışları düşer yazarlar aç kalır. direksiyon hikayesi atılamayacağı için araba satışları düşer.

  • eger annenizi hiç taniyamadiysaniz "anne özlemek" olarak ifade edilecek durumdur. onlari aksam anneleri çagirir eve, siz kalirsiniz aksam karanliginda. onlarin anneleri ekmegin üzerine yogurt sürüp verir, kazaginin dügmesini diker. ah canim der sarilir ogluna, size "nasilsin ahmet, oynuyor musunuz uslu uslu?" diye sorar, belki yanaginizi da oksar usulca. siz de merak edersiniz, "benim annem de karanfil kokuyor muydu öpünce?"

  • şu dünyada yavrusu yanında olan bir anne ayıdan daha tehlikeli tek şey kadıköyde 10 kişi kalmış bir bejekedir.
    not: gs

  • adini seviyorum ben. ankara guzel geliyor lan kulaga, ayaklari yere basiyor soylerken bile. bi de istanbul'a bak bildigin yavsagin gevsegin teki. ankara'yi en cokta agbi ankara gri yea, cok sikici yea diyen gotverenlere inat seviyorum. sen gokkusaginda yasiyosun sanki amina kodumunun.