ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vedat milor
-
keske beyaz show'a cikmasaymis dediğim adam. sen o kadar kültür gor, rüyamızda göremediğimiz okullarda öğretim gorevliligi yap, inanılmaz bir gecmisin olsun, sonra yanında şafak sezer diye bir adam civiklik yapsın. bu adam üzerinden komiklik yapmaya çalışmayın arkadas. soru sorun cevaplasın feyiz alın biraz.
erdoğan'ın ekvador'da protesto edilmesi
-
(bkz: afedersiniz ekvadorlu)
sevilen çizgi filmin en vurucu cümlesi
-
"eeeee nasıl gidiyor cınım" bugs bunny
son 10 yılda sigaraya harcanan 257 milyar tl
-
ödenen paranın yarıya yakını vergi olduğu için "havaya uçtu" ifadesi doğru haber.
bahis sitelerinden gelen smsler
-
mesajlar>ayarlar>
mesajları engelle>ifadeleri engelle
deneme bonusu
bonus
bahis
bet
netent
casino
hoşgeldin bonusu
çevrim şartsız
bahisine
oranlar
canlı bahis
hepsi bu kadar. bu ifadeleri engelleyip çok rahat kurtulabilirsiniz...
mesut özil'in gülme krizlerine sokan paylaşımı
-
o zaman in kardeşim yazık hayvana...
pankek
-
pazar kahvaltılarının vazgeçilmezi fındık kreması, reçel ve marmelatlarla muazzam uyumu olan, pankek tarifimi paylaşmanın zamanı geldi.
malzemeler
-2 yumurta
-1 su bardağı süt
-1,5 su bardağı un
-2 yemek kaşığı şeker
-1 paket vanilya ve kabartma tozu
-pişirme esnasında kullanmak için sıvı yağ
yapılışı:
şeker ve yumurtalar çırpıldıktan sonra diğer tüm malzemeler eklenip karıştırılır. yapışmaz bir teflon tavada spatula yardımıyla çevirerek pişiriniz. bu ölçü ile 15 adet pankek çıkarıyorum bilginize.
hadi herkes uyuyorken, onları mis gibi kokularla uyandırmaya ne dersiniz? şimdiden afiyet olsun.
görsel
kovulduğum kafeyi satın aldım
-
dünya kadar malı olacağına acun gibi kocası olan bir tenyanın beyanıdır.
türkiye'deki gürültüden kafayı yiyecek olmak
-
bitmiyor, sessizliği en son ne zaman tattım bilmiyorum. yaz günleri pencere açık, daha kötüye gidiyor. susmuyorlar. devasa ama kulağa hoş gelmeyen bir orkestra gibiler. sabah kuş sesleri yapıyor açılışı. uyandıklarında tüm odak kendilerinde ama saatler ilerledikçe arka plana geçiyorlar. hani huzurlu denir ya bu sesler için, değil işte. sabahtan akşama kadar duyunca değil. yavaştan ikişer üçer sokağa çıkan çocuklar başlıyorlar hayvan gibi bağırmaya. kuşları kıskanmış olacaklar ki bizim onlardan ne eksiğimiz var dercesine enerjileri bitene kadar tepiniyorlar kendi ses tellerinin üzerinde. tabii bu arada sırası gelen her araç repliğini söyleyip çekiliyor ansızın. külüstürden moderne tüm araçların motor sesi geliyor kulağıma. her otuz dakikada bir ise motor sürücüsü motorunun çıkardığı o mide bulandırıcı sesiyle çevredeki gürültüyü yararak gidiyor bir anda. bir ok gibi bulanıklaştırıyor her şeyi ön plana geçmek için ve lütfen bana söv diye yalvarıyor sanki. bazı külüstür araç sürücüleri ise benim aracım yeterince gürültülü değil dermişcesine eline hoparlör alıp bağırarak geçiyor sokaktan. kimisi, dinleyenlerin bu kadar yüksek ve berbat gürültüyü kimin çıkardığını merak ettiğini düşündüğünden kendini tanıtma ihtiyacı hissedip, eskiciyim ben diyor. kimisi ise dolaylı yoldan anlatıyor. dolmalık biberim var diyor. o sırada karşıdan da akrabası geliyor herhalde. o da, benim de çileğim var diyor. hava kararmaya başladıkça annesini sevmeyenler grubu giriş yapıyor lobiye. arabalarımızdan açtığımız bu iğrenç şarkıları hepinize dinleteceğiz sloganıyla birlikte başlıyorlar işe. eskiden bu grubu susturmak için polisi arayan ben ve diğer site üyeleri artık tenezzül bile etmiyor. daha az önce suçluların dışarıda dolaştığı ülke haberlerine bakan site üyeleri bunun bir işe yaramayacağının geç de olsa farkına varıyor. ben ise aşağıdaki hıyarın güzel gönlü ne isterse onu dinliyorum. bazen bağırıyor bazen kalabalık gelip hayvan gibi konuşuyorlar ama ses etmiyorum. allahın belası ülkeden ya şu an kurtulayım ya da geberip gideyim diye iç geçiriyorum sadece. tabii karanlık çöktüğünde zaten var olan, serengeti düzlüklerinde askerlik yapmış olan başıboş köpekler; “belki burada olduğumuzu bilmeyenler vardır” diye düşünmüş olacaklar ki başlıyorlar havlamaya. normalden daha yavaş konuşan caminin imamı ezan okuduğunda, kendilerine ilahi bir gücün seslendiğini düşünüp cevap verme gereği hissettikleri için aniden kurt moduna geçiş yapıp uuuluyorlar. neyse ki saat sabah dört olduğunda sessizliği yakalıyorum. tek tük araba sesleri çok da rahatsız etmiyor artık. kafamı dinliyorum çünkü nadiren o saate kadar uyanık kalıyorum. az sonra günün en pis, en eski ve en iğrenç sesli motorunun geçeceğini bilmeden anın tadını çıkarıyorum. ama istinasız o an geliyor ve motor, tüm kuşları uyandırıp döngüyü tekrar başlatıyor. ben de bundan kurtuluşum yok deyip kafamı yastığa koyuyorum ve uyumaya çalışıyorum.