ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
40 yaşında hiç evlenmemiş erkek
-
iki yaş daha büyük versiyonu olduğum erkektir. 42 yaşındayım ve hiç evlenmedim. 10 yıldır da yalnız yaşıyorum. istediğim gibi birini bulamadım ama bulmak için çok çaba sarf ettiğim de söylenemez. çevremde de imrendiğim bir evlilik görmedim henüz.
bacaklarını açmasan olmaz mıydı
-
sapık bir hakimin beyanatı.
neyse ki olay kanada'da gerçekleşmiş ve bu hakim göklere çıkarılmak yerine meslekten men edilmiştir.
türkiye'de kendisi gibi onlarcası cb önünde olmayan cübbe düğmesini iliklemekte.
3 kasım 1993 galatasaray manchester united maçı
-
şampiyonlar ligi kapısının kapanmamak üzerere türklere açıldığı maçtır.. sadece galatasaray için değil, türk futbolu için dönüm noktasıydı..
bu maçtan sonra 1994 senesinde türkiye'den 1 takım direkt olarak ön elemesiz şampiyonlar ligine katılacaktı.. lakin 1994-95 senesinde tekrar ön eleme oynadık, 1997-98 senesinde yapılan değişiklikle 2 ön eleme turu hayata geçirildi... artık ülkemizden 2 takım ön eleme oynamaya başladı..
1998-99 senesinde ibnelik yaptılar, 2 takımımız ön eleme oynarken, bu sayıyı 1'e indirdiler..
1999-00 senesinde tekrar değişiklik yapılarak ön eleme turları 3'e çıkartıldı ve tekrar ülkemizden 2 takım ön eleme oynadı.. şampiyon takım 3. ön eleme oynayarak , 2. olan takım ise 2. ve 3. ön eleme turları ile şampiyonlar ligine katılıyordu..
2001 senesinde oynan çeyrek finalden sonra uefa kupasına katılım da şekillendi.. 3. ve 4. takımlar uefa'ya direkt olarak, 5. ve 6. takımlar ise ön eleme oynarak katıldılar.. (hepsi elendi o ayrı)
örnek olarak 2001-02 senesinde gençlerbirliği ve gaziantep uefa'da ülkemizi temsil ettiler...
uzun lafın kısası:
kasasına avrupa futbol organizasyonlarından para koyan bir çok kulübümüz için de çok önemli bir maçtır.
bir kez daha teşekkürler galatasaray...
edit: link düzeltildi.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
1997 yılıydı. o dönemde liseyi kazanmıştım. liseye girişte sağlık raporu istenmişti. velhasıl o raporu almak için bakırköy devlet hastanesine gitmem gerekiyordu. fakirlik işte, annem öyle bir para verdi ki muayenelere yola yemeğe yetecek mi bilmiyorum.
yolda sürekli inşallah çok fazla masraf tutmaz diye içimden geçirdim. hastanede biraz masraf çıktı haliyle. ben paralarımı hesap ederken karnım o kadar açıkmış ki anlatamam. hastanenin önündeki büfeye geldim:
ben: abi simit kaç para?
büfeci: ... lira
ben: peki meyvesuyu kaç para?
büfeci: ... lira
ben: o zaman bi simit alayım abi
büfeci: meyvesuyu vermeyim mi?
hayatımın o anı sanıyorum kendimi en gariban en yalnız hissettiğim andı. büfeden simit alırken beni gören orta yaşlı bi bayan daha sonra yanıma gelip "ben sana meyvesuyu alayım mı oğlum" demişti en anaç haliyle. beni bi ağlama aldı ama anlatamam sözlük. (bkz: bu da böyle bir anımdır)
5 yaşındaki çocuğun bir anda okumaya başlaması
-
(bkz: çocuğum dahi sendromu)
melikşah ve bartu'yla mücbir sebepler
-
mükemmel bir instagram canlı yayınıdır, her gece 00.30'u sabırsızlıkla bekletir. şu karantina günlerinde her şeyi unuttuğum bir saat yaşamama vesile olan programdır. aynı zamanda kimseyle bağ kuramadığım şu günlerde tüm mücbir sebepler ailesiyle duygusal bağ kurdurandır.
mesela melikşah altuntaş'a bayılıyorum keşke kankam olsa <3 şimdiye kadar özel olarak hiç takip etmemiştim ama 2010lardan beri nerede hangi mecrada görürsem göreyim bir göz atıyordum yaptıklarına (yanlış hatırlamıyorsam mynete mi ne bir mecraya videolar çekiyorlardı bir kaç kişiyle. nerede olduğundan çok emin değilim ama ilk o videolarda görmüştüm.) bundan sonra net takipçisiyim. inanılmaz eğlenceli, benzetmelerine, esprilerine, entelektüel seviyesine bayılıyorum. bazen ama gözlerinden böyle derin bi üzgünlük geçiyor gibi hissediyorum. bir şişe chivas ile kapısını çalıp "amaaaan boşver be melik" demek istiyorum (kanka olcaz ya o bakımdan).
bartu küçükçağlayan'a da bu kadar gülebileceğimi tahmin etmezdim. çok zor bir karakter gibi gelirdi bana. egosu yüksek, biraz da huysuz gibi. ama şimdi izliyorum da zeki ve yaramaz bir çocuk gibi olduğunu görüntülüyorum. baya tatlı ve komik biriymiş. eşini ve eşiyle olan muhabbetini de baya seviyorum sanırım. ne güzel bulmuşlar birbirlerini, maşallah diyip devamını dileyeyim <3
programa gelince, gerçekten gülmeyen var mı ya? inanamıyorum, çünkü ben her gece gülmekten katılıyorum, son programda ağladım resmen. onlara ayrı, aşağıdaki mavi tiklilerin yorumlarına ayrı gülüyorum. bazen ben de dayanamayıp yorum yazıyorum ama hesabım kapalı olduğu için sadece arkadaş çevrem bunu görebiliyor *
karantina bitse bile bu yayınlara devam etsinler istiyorum. her gün olmasa da haftada bir ayda bir ne bileyim, eksik kalmasınlar. magazin yapılacaksa da böyle yapılsın memlekette işte.
5 kasım 2020 süt fabrikasındaki skandal görüntüler
-
hahaha ulan süt banyosu da yapsan elinde masrapayla kafana süt döküyorsun, coğrafya harbiden kader amk dedirten olay.
13 kasım 2022 istiklal caddesi patlaması
-
1 türk vatandaşına karşılık 1000 radikal islamcı zihniyetlinin cirit attığı yerde patlama haberi hem korkutuyor hem şaşırtmıyor.
cansız bedenleri ve yan duran bebek arabasını görünce üzüntüden ve sinirden olduğum yere çöktüm. allah belanızı versin.
instagram'da feminist şaire regl kanı sansürü
-
"imagine if men hated rape as much as they hate period"
android deprem uyarı sistemi
-
google'ın android telefonlardaki ivmeölçerlerden gelen bilgilerle depremi algılayıp bölgedeki kullanıcılara uyarı gönderdiği sistem. türkiye'de de kullanıma sunulmuş. android 11 telefonumun konum ayarlarında "deprem uyarıları" şeklinde bir seçenek olarak belirdi.
https://blog.google/…-earthquake-alerts-outside-us/
https://blog.google/…roid/new-features-summer-2021/
(bkz: google'ın deprem uyarı sistemi kurması)
(bkz: google deprem uyarı hizmeti)
nihat doğan'ın ekşi sözlük'e dava açması
-
avukatı diyormuş ya 'sözlükten kazanacağı parayla hayat boyu türkü söylemesine gerek kalmayacakmış', bokunu yiyim ssg davayı kaybedin. parası neyse toplarız..
türk dizilerindeki holdingler
-
ne iş yaptığı belli olmasa da sürekli olarak kar eder bunlar. bir plaza içerisinde 4-5 kişiden müteşekkildir. ihracat inşaat işlerinde faaliyet göstermeleri muhtemeldir.
profesyonel yönetici diye bir şey yoktur. tüm aile eşrafı bir şekilde yönetimde söz sahibidir. ama bu adamlar toplanıp bi yerlere gitse de kalan 1-2 kişi şirketi ayakta tutmaya yeter. bu holdinglerdeki yönetim sırrını bulabilirsek tez zamanda amerika'ya rakip olabiliriz bence.