hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: sınıf annesi)

    bu nedir? hangi hakla hukuki ve idari bir mercii yerine koyuyor?

    gelen mesajlar üzerine edit: meğer ne “köklü” ve “önemli” bir merciymiş de haberim yokmuş. çok yazık vallahi. eğitimsiz toplumlarda bireyler azıcık görev ve sorumluluk almayagörsün, gönüllülük esasındaki işlerde bile böyle cozutuyorlar.

  • bugün başıma ikinci kez geldi.

    ilkinde altı yedi yaşındaydım. babamın yanında çalışanlardan biri beni caddeden karşıya geçirecekti. ona elimi uzattım, abdestliyim dedi ve elimi tutmadı. nasıl bir travma yaratmışsa bende, bunca yıl unutamadım. adamın giydiği mavi gömleği bile hatırlıyorum.

    neyse bugün yine aynı şeyle karşılaştım. bir görüşme yapıyordum iş ile ilgili. odaya kim olduğundan emin olamadığım birisi girdi. benimle birlikte gelen iki beye hoşgeldiniz dedi ellerini sıktı, ben de doğruldum elimi uzattım. adam abdestliyim dedi. acayip bozuldum. altı yaşında ne hissettiysem, aynısını hissettim. döndüm ona kıçımı oturdum.
    tamam inançtır saygı duyarım ama bir insanı bu şekilde bozacağına, bence abdestini bir daha alsa daha çok sevaba girerdi.

  • çoçukluguma denk gelen dönemdir. oynayan aynını etrafında bütün çocuklar toplanırdı, ayı lan ayı. sokaklarda ayı gezerdi, elinde tef ile bir adam o ayıyı oynatırdı. şimdi böyle bir şeyi hayal etmek bile olanaksız.

  • docent oldugu icin her yere docentim yazan ve kendi istedigi yapilmadiginda milleti gaza getirip linc baslatmayi deneyen bir kisinin kurbani olan adam bu koltuk degistirmeyen adam.

    aslinda bu adamin yerinde olsam kendi resmimi boyle paylastigi icin docent arkadasa gerekli davalari acardim. ucakta kimse kimse ile yer degistirmek zorunda degildir biletini ona gore alirsin yada koltuk seciminde farkini verir yerini secersin. ondan sonra yok ben oraya gececektim yok ben buraya gececektim diye yaygara koparmazsin.

    ayrica 10 yasinda ki bir cocuga toplum kurallarini ogretememis bir kisinin baba olmasini da hic tasvip etmiyorum. docent olan arkadasinda bizim cocuklarimiza egitim vermesi aslinda tamamen muamma kendisi egitimden anlamiyor ve egitim sektorunde.

    not : cocuk docentin degilmis. kusura bakmayin oyle anladim ama en azindan bir docentin neleri ogrenemdigini ogrenmis olduk.

    edit : adam docent ibaresini gec twitter adresini bile komple degistirmis.

  • "kankamı atamayıp kimi atayacaktım? ilkokulda saçımı çeken hüseyin'i mi?"

    böyle deseydi çocukluğuna verirdim en azından.

  • kimi zaman kisinin kendisini oldurebilecegi sekillerde bile olabilir.

    bir ornek verelim hemen...

    bilindigi gibi, normal sartlar altinda, hicbir ozel cabaya gerek duyulmaksizin suyun ustunde/askida batmadan durabiliriz. bunun en buyuk sebebi de cigerlerimizdeki havanin -ki ortalama bir kisi icin 3 litre civarinda olan akciger kapasitesi, sporcularda 7 litreye kadar varabilmektedir- vucut yogunlugumuzu dusurmesidir.

    bu bilgilerden yola cikarak, cok merakli ve de akilli ben, "ulen akcigerlerimde hic hava birakmadan suya atlarsam bakalim ne olacak?" seklindeki bir soruyu -ki cevabi da belli- kendime sordum. sormakla yetinsem gene iyi... cigerlerimdeki tum havayi son damlasina kadar ufledim... ama arastirmaci bir kisi olarak burada duracak degildim ya... ardindan hemen havuza atladim. yani iyi bok yedim. ahaaa...

    aklima gelen ikinci soru*;
    "hani havuza altadin ama niye gidip en derin yerine atladin be adam?" 5 metre, boru degil ki!!

    evet dogru tahmin. dogal olarak tas gibi dibe coktum... eee cigerlerde de hava yok. yani nefes tutayim desem o da mumkun degil. kol bacak desen onlar da kar etmedi. dedik "buraya kadarmis"... ama benim gibi salaklari dusunduklerinden midir, yoksa malzeme bol geldiginden midir nedir taa havuzun dibine kadar inen korkuluklar vardi. ben de sans eseri o korkuluklara yakin atlamisim. (bunu da suya atladiktan sonra ogreniyorum ha.) onlara tutunup cikabildim yukariya. kisacasi kasla goz arasinda kendimi olduruyordum... sorsan muhendisiz bir de ha. hesap, kitap, mantik... lafmis hepsi...

    hikayemizden cikan sonuc;
    kulaga ters gelecek ama bunu evinizde deneyin. kuvette falan...

  • kardeşim ve ben çocukluğumuzdan beri şener şen hayranıydık, kardeşimin arkadaşından aldığı vcd player ile bir gün 5 defa şalvar davasını izlediğimizi hatırlarım, çiçek abbas ve davaro, üst üste o vcd playerda izlediğimiz filmlerdendir.

    şener şen'in bizim evimizdeki yeri farklıydı, tam muhabbetin ortasında kardeşim can salonun ortasında şener şen'in davaroda karısının düğününde oynama sahnesini veya kibar feyzo'nun sonundaki takla atarak ölme sahnesini taklit ederdi, hiç olmadı mekan elverişsizse filmlerindeki diyalogları kurup kahkahalar atarak kendimizden geçerdik. evet kendimizden geçerdik, biz bu adamla oturup kalkıyorduk. uzunca bir süre gerçekten böyle geçti.

    bir gün kardeşim çok hastalandı, hastaneye yattı, hastaneden çıktı, sonra yine yatmak zorunda kaldı ki, artık çıkıp çıkamayacağından emin olamıyorduk, doktorlar çıkamayacağını biliyordu da, biz ailesi yakıştıramıyorduk, konduramıyorduk, yaşayanlar bilir.
    kardeşim artık yatağından kalkamıyordu, bu çocuğu var olan durum içinde nasıl mutlu ederiz diye düşünürken 'şener şen sevgisi' bize ışık oldu.

    şener şen'e ulaştık, o'na durumu izah ettik. 21 yaşında bir delikanlının ölümle buluşmasına az kala onu mutlu etmek için ziyaretine gelebilir misiniz? dedik.

    kabul etti. ricası 'basına haber vermeyin.' oldu.

    nedir ne değildir bilmiyorum, bunu anlatacak, tarif edecek bir cümle bulamıyorum, kardeşimin şener şen'in geleceğinden haberi olmamasına karşın (görüşme iptal olur da üzülür diye söylememiştik) o sabah, 'anne bana sakal traşı yap, top sakal istiyorum, üstümü de değiştir' demesi, sanki bu buluşma kalbine doğmuş gibi hazırlık yapması çok enteresan.

    şener şen geldi ve kardeşim mutluluktan ağladı, hemen o an defalarca fotoğraflandı, sohpet ettiler kardeşim en sevdiği filmlerden bahsetti.

    bu buluşmadan 2 yada 3 hafta sonra kardeşim hayatını kaybetti. tarih 15.04.2005 i gösteriyordu,doğum gününü kutladığımız 11 nisandan 4 gün sonra..

    şener şen ölüm döşeğindeki gencecik bir insanı mutluluktan ağlatmış insandir.

  • efendim #8627040 no'lu entry'de de bir miktar bahsedilmiş ancak ayrıntı vermeden şöylece üstünden geçelim. bu bozukluğa sahip bireyler, bedenlerindeki bazı bölümlerin kendilerine ait olmadığını, bütünlükleri dahilinde o bölüme yer olmadığını düşünmektedirler.

    bunun en sık duyduğumuz örneği, sağda solda efsaneleri dolaşan bacağını aldıran adamdır. ve söz konusu adam, nip tuck isimli dizinin 3. sezon 7. bölümünde karşımıza çıkacaktır. ve doktorun etik yaklaşımının aslında hastayı durdurma konuunda ne derece yeterli olabildiğini de gösterecektir. hakiki hasta, kendi işini kendi yapıtor gördüğümüz kadarıyla.

  • linkedin'den baktığınız zaman 6 yıl tecrübeli bir arkadaş olduğu gözüküyor. project & knowledge management bölümünde çalışmış mersedes'te, sonra da kendi küçük işlerini kurmuş 2 yıldır da türkiye'de. pillerin geri dönüşümü konusunda çalışmış.

    gelsin tabii de bu kadar heyecan yapacak ne var o belli değil

  • ilk olarak köy koop bir kooperatif birliğidir. neptün soyer in kendisine ait bir şirket veya tek bir kooperatif değildir. bir çok kooperatif in bir araya gelmesi ile kurulmuştur. neptün soyer de bu kooperatifin başkanıdır.

    izmir büyükşehir belediyesi bu kooperatif ten yıllardır mal alıyor. daha eskiyi aratırsanız onuda görürsünüz.

    peki burada bir yolsuzluk varmı? neyi iddia ediyorsunuz?42 milyon tl lik ihale bir kere de verilmemiş. 2019 ila 2022 yıllarına yayılmış.

    ihale bedelleri ve alınan mallar da gizlenmemiş.

    ney peki şimdi bu ? yani karısı indiragandi mi yapmış? para mı kaldırmışlar ? bir işi yapıyorsanız tam yapın . adam gibi araştırın öyle başlık açın.

    hadi karısının özel şirketi olsa ihale şartlarını karşılasa bile etik değil dersin amk da bu kooperatif lan . neyle suclayacaksiniz insanları ?

    tanım: kooperatif nedir bilmeyen aktrollerin açtığı başlık.

    edit: aktroller bu aralar fena delirtiyorum. mesaj kutumu gene doldurmuşlar.

    edit 2 : özelikle ben akp li değilim diyenler!! lan okadar mesaj atıyorsunuz ihale 2019 dan beri veriliyor 3 yıldır aklınız neredeydi??????