ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bankaya verilen avm'yi yarı fiyatına geri almak
-
ifade edilesi zor bir durum, bir cumhuriyet gazetesi haberi,
kiler holding, borcuna karşılık verdiği sapphire avm’yi 'yarı fiyatına' geri aldı.
yandaş bir holdingin bir çırpıda vergilerimizden kazandığı milyon dolarları cebe atma durumudur, banka kamu bankasıdır, bu zarar kamu zararı yazılarak vergilerimizden karşılanacaktır, oysa okullarda çocuklarımıza yemek için, asgari ücretin altında maaş alan emeklilere ek destek için bütçe yokken.
akp iktidarıyla yükselişe geçen kiler holding, borcuna karşılık bir kısmını 100 milyon dolara halkbank’a sattığı sapphire avm’nin tamamını 48 milyon dolara geri aldı. sayıştay 2021’de avm için 78.9 milyon dolar değer biçti. emlak fiyatlarının patladığı dönemde bina “yarı fiyatına” kiler’e geçti.
link
oktar babuna
-
"biz adnan beyle 1987 yılında akıl hastanesinde tanıştık" dedi ve bence son noktayı koydu.
eşinin canı baklava çekince iki tepsi alan kociş
-
volozo boşono gotormoşom boklovolo soğmodo
yok olun ya, fetöcü diye bimere yazacam valla.
eğitim seviyesi yüksek seçmenin oyu 2 oy sayılsın
emekliye çok zam yapıldı 2015'te zam olmayacak
-
ben de mesela parasız kaldığım zaman geçici süreliğine sigarayı bırakıyorum. geçen ay çok içtin rita, bu ay sana sigara yok, diyorum. fakat burada sebep de etken de edilgen de benim.
şu mantıksız olurdu mesela ama değil mi: sigara içiyorum, parasız kalmışım, bu arada bir de çocuğum var. sigarayı bırakmıyorum da çocuğuma "geçen ay çok yedin, bu ay sana yemek yok." diyorum.
kendine saray yapıp vatandaşının boğazından kısan devlete çok afedersiniz kafam bile girmesin, çıksın gitsin.
ekleme: başlık başa kalmış.
açan yanlış hatırlamıyorsam sevojan'dı ve uçuruldu.
ve yine yanlış hatırlamıyorsam mehmet şimşek maliye bakanı kimliğiyle söylemişti.
çamaşır makinesi kapağının camdan yapılma nedeni
-
tabiki de çocuk otistik mi değil mi erken teşhis koymak içindir.
doğaçlama tiyatro
-
1500-1700'lü yıllarda, commedia dell arte sanatçılarının italya sokaklarında sergiledikleri doğaçlama performanslarla tohumları atılmış, avrupa'da improvisational theatre ya da kısaca improvisation, improv, impro denen tiyatro türü. 1890'larda oyunculuk teorisinde önemli akımlara öncülük eden constantin sergeyevich stanislavski ve jacques copeau tarafından tiyatro eğitimi ve prova çalışması olarak yoğunlukla kullanılmıştır. modern anlamda doğaçlama skeçlerin bir oyun olarak kullanılmasıysa 1940'larda viola spolin (nam-ı diğer doğaçlamanın amerikalı büyükannesi) ve 1950'lerde keith johnstone ile başlar.
viola spolin'den etkilenerek doğaçlama tiyatronun kurgusuz komedi tadı kazanmasını sağlayan ve impro kurallarının şekillenmesine öncü olan, 1950 ve 1960'larda şikago'da the compass players ve the second city topluluklarıdır. saturday night live'ın da orjinal ekibinin çoğu the second city topluluğundan gelir ve programın bazı ülkelerde gösterilen uyarlamaları mike myers, chris farley ve john belushi gibi komedyenlerin yıldızlaşmalarını sağlamıştır.
keith johnstone'ın londra kökenli grubu the theatre machine'in avrupa turnesi, sanatçının sadece atölye çalışmalarında kullandığı doğaçlama sporunun sahnede de kullanılmasını başlatmış ve kendisinin kanada'ya yerleşmesiyle bu performansların kalbi toronto olmuştur.
avrupa ve amerika'da hızla yaygınlaşan doğaçlama tiyatro, 1988'de ilk kez amerika ulusal komedi ligi turnuvasının yapılmasıyla popülerliğini arttırmıştır.
doğaçlama tiyatronun, komedinin yanı sıra politik bir yolu da kullanması 1950'lerin sonlarında polonya'da jerzy grotowski, 1960'ların başlarında ingiltere'de peter brook ve 1960'ların sonlarında amerika'da augusto boal ile görülmüştür. bunlardan bazıları saf doğaçlama performansları, bazıları da öncü deneyleri geliştirmişlerdir. (bkz: forum tiyatrosu) (bkz: görünmez tiyatro)
günümüzde türkiye'de futbol maçı neyse, şu anda amerika, ingiltere, fransa, belçika, kanada vb'de doğaçlama tiyatro biraz öyledir. bir çok profesyonel (bkz: süper lig) ve amatör (bkz: halı saha) tarafından sevilir, yapılılır, takip edilir.
he, bi de ülkemizde örneklerini gördüğümüz kadarıyla zihin açar, canlandırır, insanın kendini ve çevresini algılamasını geliştirir, yapanlar iyi ki vardır, artsındır.
daha detaylı bilgi için:
(bkz: oyuncular ve oyuncu olmayanlar için oyunlar), (bkz: augusto boal)
(bkz: stanilavski sistemi), (bkz: sonia moore)
http://improvencyclopedia.org/…eferences/index.html
http://en.wikipedia.org/…ki/improvisational_theatre
herbert mullin
-
1970'li yılların başında kaliforniya'da 13 cinayet işlemiş seri katil.
ikinci dünya savaşı gazisi babası tarafından küçük yaşta silahlar konusunda eğitim görerek yetişmiş. lise yıllarında çok saygın ve sınıf arkadaşları tarafından ilerde başarılı olmasına kesin gözüyle bakılan birisiyken en yakın arkadaşını bir trafik kazasında kaybetmesiyle kaçıklığı tetiklenmiştir. 21 yaşında çeşitli akıl hastahanelerinde yatmaya başlamadan önce bile garip davranışlar sergilemiştir. bunlardan en belirgin olanı kendi kendine konuşması ve derisinde sigara söndürmesidir.
25 yaşında ailesinin yanına kaliforniya'ya dönmüş ve eyaleti büyük bir depremden cinayetlerle kurtarabileceği fikrine kapılmıştır. bu garip kanının kaynağıysa kafasındaki seslerdir. sonra yunus'un (jonah) "beni öldür böylece insanları kurtar" dediğini iddia ederek bir evsiz adamı beyzbol sopasıyla ölümüne dövmüştür. otostopla arabasına bindiği birini ve günah çıkarmak için gittiği kilisede rahibi de öldürdükten sonra orduya katılmaya karar vermiş; testleri geçip, kaydında bulunan ufak çaplı suçlar nedeniyle geri çevrilmiştir. (cinayetleri bilen yok daha) bunun üzerine komple teorisyeni zihni bunun arkasında hippilerin olduğunu düşünmeye başlamıştır.
sonra kendine ot (cannabis) satan lise arkadaşını öldürmeye karar verip gittiği evde arkadaşının taşındığını öğrenmiştir. buradaki hanımdan yeni adresi öğrenerek gitmiş eski arkadaşını ve onun eşini önce tabancayla vurmuş; sonra da cesetlerini bıçaklamıştır. geri dönüp arkadaşının eski evindeki kadını ve 6 ve 9 yaşlarındaki iki çocuğunu da öldürmüştür. zira buradaki bayanın kocası da bir uyuşturucu satıcısıdır. ama ilginç olan cinayetleri akli dengesini yitirdiği için işleyen katilin, geri dönüp kendisi hakkında konuşabilecek tanıkları öldürmesidir.
bütün bu cinayetlerden yakalanmadan kaliforniya santa cruz'daki henry cowell redwoods state park'da dolaşırken gördüğü kamp yapan 4 genci vurmuş; 3 gün sonra da yolda giderken, yol kenarında ekinlerini biçen yaşlı bir adamı vurup arabasına binip yoluna devam etmiştir. tabi son cinayeti güpegündüz işleyince yakalanmıştır.
cinayetleri bir depremi engellemek için işlediğini savunmuştur kendisi. doğumgünü de 18 nisan yani 1906 san fransisco depremi'nin yıldönümündedir zaten. savunmasında yakın zamanlarda deprem olmamasını kendi çabasının ürünü olarak açıklamıştır. 4 ay içinde 13 cinayet işlemiş bu katil müebbet hapiste ve hala hayatta.
ekşi sözlük'te entry ile evlilik teklif etmek
-
roman gibi olabilendir. özet geçiyorum: sözlük kızından mesaj almış, izmire gitmiş, sonra rusya'ya gidip rus hatunlarla aganigi naganigi yapmış. şimdi de birine evlenme teklif ediyor ama kime ettiğini ben çözemedim. herhangi birimize olabilir. bana ediyorsa; zaten evliyim olmaz.
hasan mezarcı'nın tesettürü kaldırması
-
bu adam kadar temiz delireni yok şu ülkede, kimseye zararı olmadan yaşıyor. bir şeyler söylüyor, susuyor.
emekli milletvekili maaşı ile hangi torbacıyı ihya ediyorsa helal olsun. adam sağlam mal veriyor.
ve hala inanmayanlar var bu adama, diyanetin "kamu bankalarından faiz caiz" demesine inanıyorsun da buna mı inanmıyorsun?
ferhan şensoy'un tabutuna saldıran 4 tinerci
-
ferhan şensoy olmasa ne olacak amk müptezelleri. ünsüz birisi olsa ne diyecektiniz acaba.
miço dergisi
-
küçükken her hafta sektirmeden aldığım tek dergiydi. sokağımızdaki gazete büfesindeki amca bile derginin yeni sayısının çıktığı gün okul çıkışı gelip dergiyi alacağımı bilirdi. hiçbirini de atmaz, canım sıkıldıkça rastgele aralarından seçip okurdum. hatta mektup arkadaşı köşesine bile yazmışlığım vardı -hoş sonra üşenip mektup yollamayı kesmiştim. dik, siyah saçlı oğlan, onun kıvırcık küçük kız kardeşi, bıyıklı babası ve tipini pek anımsayamadığım -sanırım saçları kısaydı- annesinin olduğu esmer bir aile vardı; benim için derginin en favori kısmı onların hikayeleriydi. ve tabii derginin yanında verilen hediyeler... her hafta ne hediye verecekler diye televizyon reklamlarını merakla beklerdim. yaylı bozuk para cüzdanlarını küçükken uzun bir süre kullanmıştım, sanırım verdikleri en işlevli şeydi.
tanım: zamanında küçüklük dönemine ait en tatlı unsurlardan biriydi.
pet şişeye evden su doldurup çantasına koyan kız
-
aklını sevdiğim kızdır. aynısını ben de yapıyorum. ama erkeğim heycana gerek yok.