hesabın var mı? giriş yap

  • yarım saat olsa iyi, tam bir saat bekledim. ama sor bi niye bekledim? sorduysan cevap veriyorum: ne çok sabırlı olmaktan ne de çaresizlikten; ki bundan önce üç görüşme yapmıştım, hepsi de çok iyi geçmişti *... tek sebebi vardı, o da merak.
    bir saat sonra artist artist gelen lavukla olan diyaloğu hatırladığım kadarıyla aktarıyorum:
    - ahmet bey değil mi?
    - evet.
    - ahmet bey, ben serkan. şuyum buyum bik bik bik... isterseniz kendinizi tanıtın, başlayalım.
    - açıkçası serkan bey. hiç başlamasak daha iyi olacak. zira bir saattir bekliyorum burada, özür bile dilenmedi. allah rızası için bi su içer misin diyen de olmadı. bu sizin çalışanlarınıza ne gözle baktığınızın çok açık bir göstergesi bence. kaldı ki buraya iş dilenmeye de gelmedim. benim çıkarlarım kadar sizin de çıkarlarınız söz konusu. tecrübesiz olabilirim ancak yeteneklerimin ve yapabileceklerimin farkındayım. (tamam biraz gaza geldim.)
    - ee şey, bik bik bik. yurt dışından misafir falan filan...
    - tek bir şey sormak için bekledim, yoksa çoktan çekip gitmiştim: cv'im kariyer.net üzerinden 8 kere görüntülenmiş. bunun sebebini merak ediyorum, cevaplarsanız sevinirim.
    - (görüşmede ciddiyet, bu noktada kayboldu) eheheh tam olarak bilemiyorum, insan kaynaklarındaki arkadaş sizi çok beğenmiş olabilir.
    - (sağ kaş havada) ben de öyle tahmin etmiştim. telefonum orada var, 7/24 arayabilir... iyi günler.

    hızlı bir şekilde sandalye çekilir, yerden kalkan tozlar arasında mekan terk edilir...

    edit: ya şunu da ekleyeyim; görüşmeden 10 gün önce, sabah içtimalarında 2 saat ayakta ve esas duruşta kıçı kırık başçavuş beklemiş adamım. mesele beklemek değil, potansiyel bir çalışanına yaptığın muamele. çay çorba ikram edersin, arada ihtiyacın var mı diye sorarsın, ne bileyim basit bi açıklama falan yaparsın. odaya adamı sokup, bir saat bekletmek ayıb!

  • kırılan ayağı, biten bir kariyerin habercisi olabilir. severdim kendisini, yeteneklerini kullanmayı bilmiyor olsa da. fakat değinmek istediğim konu bu değil.

    kendisi sakatlanmadı, resmen kurban gitti. o zeminlerde top oynanırsa daha çok ayak kırılır bence. tekrar izleyen olursa dikkat etsin, aydın'ın o müdahalesinde yerde kayması lazım, fakat yerden sekiyor. yer beton gibi, çim dediğin yumuşak olur, kayar, öyle sektirmez insanı.

    kimse sakın çıkıp bana "iç anadolu, hava şartları" bıdıbıdısı yapmasın. ingiltere'nin en soğuk yerinde nasıl öyle zeminler görüyoruz? rusya'da bile nasıl sahalar var...

    bir futbolcu eksik alacaksın arkadaş. süper lig takımısın hele, bir tanesine milyon eurolar vermeyecek, o parayı zemine saklayacaksın. en iyi bakımı yapacaksın. bu işin şakası yok, insan sağlığından bahsediyoruz.

    özetle böyle lige de, sahaya da, zemine de sokayım. elazığlılar derneği seri şekilde kötülesin isterse. mersinliyim, mersin idman yurdu sahası olsa yine yazardım bunları. elazığspor yönetimine, yetkililerine lafım. alınmayın üzerinize, atmayın ters mesajlar diye söylüyorum.

    unutmadan, türkiye kupasına da sokayım, sana bir şey olmasın aydın. acil şifalar, umarım düşündüğümüz kadar kötü değildir.

  • masa başında bir olayla ilgili bilgiler ruza babaya anlatılırken, bir cümleyi bütün polislerin parça parça söyleyerek tamamlaması.
    "annesi bir lokantada çalışıyor"
    "liseye giden de bir kardeşi var"
    "babası ile annesi 3 yıl önce ayrılmış"
    "babası ayrılmak istememiş ama" gibi.

  • ülkemizin pandemi yönetimini anlatan en net fotoğraf. günümün kötü geçmesini sağlayan bir fotoğraf. hepimiz aslında kendi ülkemizde birilerine hizmet eden bireylere döndük. yazacak çok şey var fakat hukuk el vermiyor.

    turizm sektöründe çalışanları aşılayın, savaşlarla işgal edilmemiş vatan toprakları artık sadece onların buyruğuna girdi!

    edit: instagram'ı olmayanlar için görsel eklendi.
    edit2: yorum yok artık. (#123063301)
    görsel

    --- spoiler ---

    turizm sezonu yaklaşırken, tam kapanmanın türkiye genelindeki vaka sayılarını düşürmesi hedefleniyor. böylece türkiye'yi ziyaret eden turist sayısının artacağı ve sektörün geçen yılın kayıplarını kısmen de olsa telafi edeceği ümit ediliyor. tam kapanmaya rağmen istanbul'u ziyaret eden turistler, sokağa çıkma yasaklarından muaf tutuluyor. bunun yanında konaklama tesislerinde çalışan personel de tam kapanma döneminde çalışmaya devam ediyor. istanbul'dan bir kare.

    bülent kılıç

    --- spoiler ---

    link

  • şansa inanmayan biri olarak, üniversiteyi yalnızca ders çalışarak ve aylaklık yaparak geçirme hatasıdır diyorum.

  • şu sıralar insan hakları, ademi merkeziyetçilik, sosyal belediyecilik, vs. gibi konularla uğraşan; ama sonunda sigortalarının atmasıyla babası mad king gibi çılgına bağlayacak ve westeros'un .mına koyacak olan sürgün prenses. neden? kadının suçu yok, kanında var. babasının dediği gibi, burn them all. saçma geliyor, ama o zamanın şartları bunu gerektiriyordu.

    aha buraya yazdım, 8-9 sene sonra ben demiştim diye bu entry'yi göstereceğim.

  • "çocuğa kaç doğumlusun diyorum 2002 diyor. 2002'de insan mı doğar lan? olsa olsa 2002 model araba olur. bu doğum olayları 90'larda bitmeliydi."

  • bardakçı: öğreneceksiniz, öğreneceksiniiiz, öpe öpe öğreneceksiniz, bu saaatten sonra bu iş geri dönmez, öğreneceksiniz, öğrenmeyen geçemeyecek, diploma alamayacaksınız, öğreneceksiniz...(bu böyle öğreneceksiniz kelimesinin tekrarıyla devam ediyor)
    ortaylı: e sen almışsın, redoksu öğrenmeden kimyadan geçmişsin.