hesabın var mı? giriş yap

  • iki çeşit astronot alımı yapıyor nasa.

    -askeri
    -sivil

    yani asker olup da başvuranları ya da sivil olarak başvuranları. sivil olanlar direkt nasa'ya başvuruyor. asker olanlar prosedürü askeriyeden ilerletiyor.

    öncelikle matematik, biyoloji, fizik, mühendislik gibi dallardan en az birini bitirmiş olmak gerekiyor (ba, ma, phd vs).

    nasa sivil adaylardan en az üç sene meslek tecrübesi (mesleği ne ise) istiyor. askerlerden ise 1000 saat uçuş yapmış olmayı şart koşuyor. notların yüksek olması da her iki aday türü için önemli görülüyor.

    bu mezunların dışında öğretmenler de kabul edilebiliyor. ancak yine de bu teknik eğitimlerden diplomalı olmaları şart koşuluyor.

    nasa'nın istediği bazı fiziksel özellikler ise şöyle:

    -20/20 görüş
    -1.57 / 1.90 arası boy
    -kan basıncının oturur pozisyonda 140/90'dan fazla olmaması

    uzayda ani bir rahatsızlık durumunda dünyaya acil dönüşte bir sıkıntı olmaması için de adayların fiziksel durumlarına önem veriliyor.

    adayların psikolojik durumları da inceleniyor. takım çalışmasına uygunluğu ölçülüyor.

    bunlardan geçen adaylar hala astronot adayları olarak anılıyor. nitekim yalnızca ikinci aşamaya geçmiş oluyorlar.

    adaylar su altı yürüyüşü, atmosferik yüksek basınç eğitimleri, kabin basıncı eğitimi, uzay istasyonu hakkında genel bilgiler gibi 2 sene sürecek bir eğitime giriyorlar. ayrıca rusça da öğreniyorlar.

    bu süreç bitince de astronot adayları hemen uçuş listesine eklenmiyor. bir başka süreç başlıyor ki bu da yerçekimsiz ortamda yürüyüş gibi önemli bir eğitimi barındırıyor.

    sonrasında astronot adayları son aşamaya geliyor ve simülasyonlara katılıyorlar. öğrendiklerini bir mekikteymiş gibi sunan simülasyonlarda robotik kolları, teknik bilgileri kullanma üzerine çalışmalar başlıyor. çöp, yemek, kamera kullanımları gibi günlük işlere dair eğitimler vs alıyorlar.

    nasa'nın standart iss görevleri, vardiyaları 6 ay sürüyor. ancak daha uzun süre talep eden astronotlar da varmış.

    tüm bu prosedür elbette amerikan vatandaşları için. amerikalı olmayanların başvuracağı noktalar japonya, kanada, rusya, çin, avrupa uzay ajanslarıdır.

  • erkek yazardir. bu gözler 15 entryli 200+ takipçili kadın çaylaklar gördü. herşey bir profil fotoğrafına bakar.

  • "o saçının kenarini kazıtan kızlar evlenir de ben evde kalırsam yere göğe molotof atarım amk"

  • gruptan lider çıkıp hırvatistan ile eşleşmeyelim diye japonya'ya bilerek yatıp, almanya'yı kupanın dışına iten ve kendini fas ile eşleştiren ileri zeka ispanyollara fas şoku. * o omurgasızlığı yaptığınız gün çok ileri gidemeyeceğiniz belli olmuştu, beter olun.

  • şu sıralar yaşanan sıcak şöyle tarif edilebilir: klozet kapakları bile daha 2 dakika önce bir başkası oturuyormuşçasına ısınmış oluyor.
    ya da ben birinin kucağına oturup işedim bu sabah.
    hayırlısı.

  • hiçbir şeyin sonu değil diyen arkadaşlara anlatayım. herkes için bu dediğiniz şey geçerli değil. 25 yaşında okulumu bitirdim. 26sında askere gittim. 27 yaşında iş aradım bulamadım. bulamayınca da 1 sene bütün iş durumlarını kenara atıp sadece kpss'ye odaklandım. dedim ki ben 1 sene bu sıkıntıya katlanıp gerekirse tüm kitapları tarayacağım ve çalışacağım. ortamım değişsin diye de 8 sene yaşadığım erzurum'dan kalkıp izmir'e taşındım. ekim ayında başladığım maratonda sınava kadar pek çok kitabı aldım, her yayından soru çözmeye çalıştım. temmuz ayının 5'ine geldiğimde yaklaşık 35000 soru ve 50'ye yakın deneme çözdüm. son 1 ay her gün dersaneye gidip sabah 8, akşam 5 ders çalıştım. akşam da eve gelip deneme çözmeye veya konu tekrar etmeye çalıştım. benim gibi ders çalıştığını bildiğim türkiye'nin muhtelif yerlerinde en az 10 arkadaşım var. hepimizin tarih neti 15 net civarında.

    demem o ki belki hiçbir şeyin sonu değil ama hiçbir bokun da başlangıcı değil. halbuki ben 1 senelik emeği bir şeylerin başlangıcı olsun diye vermiştim. şu an 1 sene önceye geri döndüm. ösym soru komisyonu zaman makinasını buldu, bilmem kaç bin öğrenciyi 1 sene öncesinin hayattan hiçbir beklentisi olmayan tiplerinde geri döndürdü.

    gerçekten müfredatta ve geçmiş senelerde olduğu gibi sorular olsaydı da yapamasaydım anlardım. yani "buraya çalış" dedikleri yerlerde çalışmadığım ya da gözden kaçırdığım bir yer olsaydı kimseye kızma hakkım olmazdı. şimdi kızma hakkım var ama ben kızdıkça o kurum üste çıkıyor. din, iman bilmem ama insan hakkı diye bir kavram var. onun cezası da bu dünyada çekiliyor. hayatım boyunca hiç beddua etmedim ama şimdi eğer yukarıda biri varsa ve insan hakkını önemsiyorsa umarım bunca insanın emeğini hiçe sayanların cezasını kendi çocuklarından çıkarır. yazık bunca emeğe, paraya, insana.