hesabın var mı? giriş yap

  • takdir ettim yine. aylık 1 milyon lira maaş aldığım bir işten ayrılacak olsam ben de ağlarım. ne ağlaması kendimi parçalarım. kendimi oraya zincirlerim. o yine metanetini korumuş.

  • zamane cocugudur.
    izlerken icimiz ciz eder biz abilerin, etmez mi?
    bizim zamanimizda kinder surprise azdi, pahaliydi, anne babalarimiz alamazdi oyle cok cok. ayda bir falan toplu ali$veri$te ogretmenler kooperatifine gidilecek, anne iyi zamaninda olacak da 1-2 tane alacak. ancak o zaman kinder surpriseimiz olurdu bizim.
    onun cikolatasini binbir torenle yerdik. kirmadan ikiye bolerdik once, sonra ufak ufak yalardik, buyuk bir parca kopartacaz da zort diye bitecek diye korkardik... bissuru bissuru olsa da bissuru yesek diye hayaller kurardik, gercekle$mezdi bu cocukca hayaller.
    kagidini bile ozenle yirtmadan cikarirdik. aliminyumdu ya, boyle duzle$tirir, defter arasina koyardik falan, biriktirirdik.
    $imdiki veletlere bakiyorum, zart diye yirtarak acip, huptedenek su gibi iciyorlar cikolatayi, onlar icin ozel degil, onlar icin luks degil, onlar icin degerli degil...
    bizim icin neydi o kinder surprise biliyonuz mu siz?
    bir gun birinin kafasina cakacam yerken, ne nereden geldigini anlayacak, ne neden oldugunu kerata...
    aglayasim geliyor.
    hislendirmeyin beni...

    (bkz: bastigin yerleri toprak diyerek gecme tani)

  • minnoş haklı.

    vali, bana da o şekilde paketlenmiş bir hediye ile gelse ben de tablet beklerdim.

    vali bey de haklı.

    o yaşta çocuğa tabletten önce kitap vermek gerekir.

    tiktok haksız.

  • tam hesaplayamadım ama en rezil rüsva haller listesinde her daim kafaya oynar bu kaybediş. bir çeşit çöküş.

    + ya tunç şunu açar mısın ya?
    - hııııınkkkkg
    + ...
    - ınnnngghghhgğ
    + ...
    - ...

    geriye kalan bir avuç sessizlik :(

  • romica iki dirhem bir çekirdek misafirlerini karşılar, iki küçük meleğin annesi rolündedir bu akşam, ege (4,5 yaş) ve ilay ( 2,5 yaş)'ı misafirlere hoşgeldiniz demeye teşvik eder.

    romica: hoşgeldiniz desene ege, bak misafirlerimiz geldi.
    ege: hoşgeldiniz, bize oyuncak getirdiniz mi?
    misafirler: ehi kem küm, yok getirmedik egeciğim, oo sizin de amma çok oyuncağınız varmış, annenizle babanız sizi çok seviyorlar galiba...
    ege (oyuncak getirmedikleri için bozuk) : hı hı.
    misafir: ay her yer oyuncak, babanın parası bitmiyor mu bu kadar çok oyuncak alınca?
    ege: yok, benim babam para mıçıyor!
    romica yüzünde acı bir ifade ile yerin dibine batar, ilay her zaman olduğu gibi son cümleyi tekrarlar da tekrarlar!
    ilay: para mıçıyorr, para mıçıyor, benim babam para mıçıyor!

  • şimdi kendisiyle alakalı bayağı uzun bir girdi yazacağım. çoğu kişinin hoşuna gitmeyeceğini ve hatta karaladığımı düşüneceğini de eminim.

    son günlerde, yeşim salkım'ın gülben ergen üzerine gitmesi ve foyasını ortaya çıkarması durumu az biraz bu girdiyi girmeme ilham oldu gibi bir şey. ha hepsi aslında birbirinin laciverti ama birileri daha koyu, birileri daha açık.

    yeşim salkım, zamanında kendisinin de kabul ettiği üzere medya kartellerinden biridir. özellikle müzik piyasasını yönlendirdiği toplamda 6-7 senelik bir süreç bile olabilir. şimdi televizyona çıkıp, günah çıkarır gibi, evet ben de medya kartelliği yaptım ama çok zararım dokunmadı şeklinde açıklamaları var. benden daha güçlüleri vardı, beni de engellediler, şarkılarımı, kliplerimi yasakladılar...vs gibisinden açıklamalar yaptı. (hoş kendisi de gücünü kocasından alıyordu.) yeşim salkım, iyidir kötüdür fark yapmaz. sadece bir şey konusunda haklıdır. türkiye medya mafyalığı kesinlikle önemli bir noktadadır. can yakıcıdır, kariyer bükücüdür, üzücüdür.

    kimsenin sesli dile getirmediği ama herkesin de az çok bildiği türkiye'nin en büyük müzik mafyası sezen aksu'dur. doğan medya grubunun en büyük mafyası. şimdi etkisi yok zannedenler olabilir. o çatır çatır arkadan hala işlerini yürütüyor. (bakın tüm bunları kişilerin sanat etkileşimlerinden bağımsız olarak yazıyorum. zira ben de sezen aksu dinleyen biriyim.) sezen aksu birçok kişinin kariyerini bitirmiştir, bir çok kişiyi acı çektire çektire piyasadan sildirmiştir. şahsen benim bildiklerim var, bir dolu da bilmediklerim var. özlem tekin bunlardan biridir. niran ünsal bunlardan biridir.

    şimdi neden şebnem ferah başlığına yazıyorum bunları.

    bilin ki, bu medya mafyalığı durumu sistemli bir iştir. kulağınıza abartı, şaka gibi, yalan gibi gelebilir ama bu adamlar kendi içlerinde iş bölümü de yapmıştır. kimisi pop müzik alanında hüküm sürüyor, kimisi, rock müzik, arabesk, halk müziği gibi dalları vardı. bunları yöneten zincirin görünen hakimi sezen aksu'dur. hala da öyledir. sezen aksu gözümüzde iyi bir söz yazarıdır. kalbimize dokunur. çoğu şarkısıyla doğrudur da. lakin sezen aksu'nun berbat şarkıları da vardır, bu şarkılarla mucizevi bir şekilde ünlü olan şarkıcılar da. medya için 90'lar ve 2000'ler için güzel bir medya tanıtımı olan "sezen aksu'nun şarkı verdiği bilmem kim başarısıyla göz dolduruyor..." bu adamlardan şu anda gündemde olanlar bir avuç insan. ya bazısı sezen aksu ile ters düşüp piyasadan siliniyor ya da bazısı tamamen kişisel yeteneksizliklerini örtmekte iyi hamleler yapamıyorlar. aşkın nur yengi nerede? emel müftüoğlu nerede? bunlar hala yaşlarına rağmen çatır çatır şarkı söyleyebilecek insanlar. sorsan şimdi sezen aksu'nun hala gözdesi insanlardır. yersen. sertab erener hamlelerini iyi yaptı, kredisi hala yüksek. çatır çatır şarkı söylüyor çünkü sezen aksu izin veriyor. (biliyorum bu noktalarda saçmaladığımı düşünüyorsunuz.) evet, size göre sertab erener kaliteli sesi ile tutunuyor hala (evet sesi kaliteli), doğru olabilir lakin %100 bu sebeple hala piyasada değil.

    neyse, peki rock müzik piyasasında tekellik neden şebnem ferah etrafında döndü yıllarca? neden şebnem ferah hep rock müziğin kraliçesi oldu? kendisinin müzik kariyerden, raks müzikten, üniversal müziğe, pasaj müziğe ve doğan medya grubuna kadar hepsi sezen aksu yönetiminde gerçekleşti. daha piyasaya ilk adım atmasından itibaren.

    şok olacağınız birkaç gerçekle başlayalım.

    1- şebnem ferah'ın kadın albümündeki tüm şarkıların sözleri şebnem ferah'a aittir. fakat bazı şarkılarda sezen aksu'nun adı geçmektedir. burada kritik nokta, şebnem ferah'ın ablası için yazdığı (hasta olan ablası) deli kızım uyan şarkısıdır. şebnem ferah, yapım süresinde, tüm şarkı sözlerinin iskelet yapısıyla geliyor, sezen aksu piyasa yardımı yapacağını fakat bunun karşılığı olacağını söylüyor. karşılık en başta yapılacak şarkı sözü paylaşımıdır. şebnem bu albüm için 1,5-2 yıllık bir yapım süresinden geçmiştir. totalde en fazla 6-7 ayda çıkacak albüm, bu kararsızlıklar, çatışmalar ve ödünler sayesinde uzamıştır. şebnem peki bu durumdan ötürü o zamanlar üzgün gibi görünse de, şimdi sorsan herhalde yaptığı en iyi hamle olduğunu söyleyecektir. sizin gözünüze basit görülebilir. sezen aksu neden piyasaya çıkan yeni birinin albümünde 2-3 şarkıda şarkı sözü sahibi olarak gözükmek istesin ki? ister. yenilecek ekmek, yetiştirelecek öğrenci varsa. küçük ödünler ister, büyük ödüller verir. eee şebnem ferah hala rock kraliçesi.

    2- artık kısa cümleler kuruyorum albüm aşamasında şebnem ferah'ın kişisel sağlık problemleri nedeniyle (sigara kullanımı çok yüksekti) sesinin kalitesini fark edilir şekilde kaybetti. şebnem ferah ikinci albümünden itibaren tüm stüdyo kayıtlarında autotune kullanıyor, bunu konserlerine de yansıtıyor. bilmeyenler autotune olayını inceleyebilir. ekşi sözlük bilgi kaynağı ya. araştır.

    şimdi devam edelim.

    rock müzik piyasasında hep bir karşılaştırma vardı. şebnem ferah mı özlem tekin mi? özlem tekin, piyasaya şebnem ferah'tan daha önce çıktı. müzikal açıdan kendisi şebnem'den daha eğitimli bir insandı. ayrıca sahne tecrübesi daha büyüktü. özlem tekin neden özellikle "tek başıma" albümünden sonra büyük bir düşüş yaşadı. sesi mi kötüleşti? müzikalitesi mi düştü? "dağları deldim" süksesinden sonra ne oldu? ha sahi, dağları deldim klibi neden kral tv'den birden çekildi? neden 2002 yılında bu büyük sükse yaratan şarkı kral tv top 20 listesinde ilk 10'a bile giremedi. çok mu kötüydü şarkı? biz mi abartıyorduk? (top 20 arşivlerine bakılabilir) yeşim salkım'ın dediklerini şöyle özet geçeyim bu noktada; kendileri kafalarına göre o listelerde kimin ilerleyip ilermeyeceğine karar veriliyordu. sms, oy falan hikaye yani.

    özlem tekin'in "10987654210" çok sağlam bir albümdür. değmez klibini hatırlayan? hatta şöyle diyeyim, değmez klibinin 2 versiyonu var. bunları yayınlayan? kral tv'de göremezsiniz. albüm piyasaya çıktı, 1 ay sonra toplamda 1 hafta yayınladı ve geri çekti. powerturk keza yayınlaması çok kısıtlıydı. bu albüm çöp oldu gitti. o sene çıkan şebnem ferah'ın can kırıkları albümü aldı başını, yürüdü gitti. rock kraliçesi ortalığı yakıp kavurdu.

    okan bayülgen ve beyaz'ın programlarında yeni albüm tanıtımı amacıyla şebnem ferah tüm albümüyle okan'ın programında 10 şarkılık konser vermiştir. program adeta ona adanmıştır. özlem tekin, bırakın sohbet edilmesini, 3 şarkı söyletilmiştir. merak edenler okan bayülgen'nin zaga arşivlerine bakabilirler.

    peki özlem tekin'in kargalar albümü, türkiye standartlarına göre bir deneysel sertlikte albümdü. eski birkaç şarkısının sert versiyonları ile yepyeni şarkıları olan albüme ne oldu? özlem tekin gitti, opeth gibi gruplarla çalışan adamla albümün post prodüksiyonunu yaptı. albüm nerede? kargalar klibi neden yayınlanmadı, yayınlamayı bırak neden kargalar klibine yayın yasağı geldi?

    hemen bir parantez açalım. kral tv, powertürk kanalları müziği yönlendiren kuvvetlerdi 2000'ler için. bu dönemin yine doğan medya grubu tekelinde olan dream tv ne yapıyordu. hemen birkaç örnek vereceğim. durumu özetlemek adına.

    a* güven erkin erkal (şebocuğun bir numaralı kankası) ve şafak ongan yönetimindeki kanalda, herhangi bir müzik listesinde şebnem ferah harici (o dönemler için) herhangi bir sükse yakalayan şarkıcı olmadı. özlem tekin burada göze batıyordu. öyle bir izole politikası vardı ki, kanalda düzenlenen "bilmem kim haftasonu" konseptli, bir şarkıcının müzikal kariyerini 2 gün boyunca anlatan belgesel yapılırdı. gün içinde klipleri çok defa dönerdi. rock kraliçemiz şebnem ferah için kaç kere yapıldı, sayamadım pardon. hani sokak tabiriyle deriz ya, kıçı kırık adamlar için kaç kere yapıldı, orasını da takip edemedim. (aydilge haftasonu wtf???) özlem tekin'e? 0 (yazıyla koca bir sıfır.)

    b* dream tv özellikle rock festivallerinin medya sponsorluğunu bir dönem tekelinde almıştı. bu festivallerin görüntülerinde şebnem ferah'ın tüm konser kayıtları yayınlanırken, özlem tekin'in aynı festivallerindeki görüntüler 1-2 şarkıyla kısıtlı kalırdı. (bknz: dream tv rock'n coke arşivleri)

    peki özlem tekin şimdi nerede? yok gibi bir şey. müziği bıraktığı söyleniyor. muğla'da yaşıyor, sakin bir hayat sürüyor. gidin sorun, artık bu işlerken çekildiği için miymiş yoksa uzaklaştırıldığı ve artık yorulduğu için miymiş?

    gerçeklere devam edelim.

    3- sanki dün gibi konserlerini hatırlayanlar vardır sanırım. 3 günlük, 70'ler, 80'ler ve 90'lar konseptli harbiye konserleriydi. bu konserler için üç solist vardı. özlem tekin, levent yüksel, fatih erkoç ve bu üç güne eşlik eden konuk solistler. nükhet duru, sezen aksu gibi. bu konserler için anlaşılan ilk solist funda arar idi. fakat çeşitli sebeplerden ötürü, özlem tekin ile anlaşıldı. sezen aksu'nun o solistlikten özlem tekin'i indirmek için neler yaptı, ne tehditler savurdu? most prodüksiyon zaten özlem tekin ile anlaşma imzaladığında ve anlaşmayı yok sayması durumunda ortaya çıkacak pis para işlerinden kendisini korumak için kabul etmek zorunda kalındı. most prodüksiyon anlaşma gereği, özlem tekin'in daha sonra 109876543210 albümü konser turnelerini de ve tanıtımını da düzenleyen şirket olmuştur ve anlaşma gereği bu albüm için özlem tekin tek başına harbiye açıkhava'da bir konser daha vermiştir. ve bu son olmuştur. türkiye'de harbiye açıkhava'da konser vermek bir başarı göstergesi olarak sunulmuştur. özlem tekin'in bir daha hiçbir şekilde harbiye'de konser vermesine izin verilmemiştir. şebnem ferah, rock kraliçemiz hala çatır çatır konser vermektedir harbiye sahnesinde. neden? çünkü çok başarılı, çok harika bir canlı performansı var. yersen.

    4- şebnem ferah'ın konser kayıtlarından oluşan canlı dvd'sine gelelim. her medya grubu bu albümü türk müzik piyasasında yere göğe sığdıramadı. malum türk müzik piyasasında canlı konser kayıtları pek revaçta değil. bu da elbette doğan medya grubunun desteğiyle o büyük sükseyi yakaladı. albümün içinde tek bir şarkı bile canlı konser kaydı değildir vokal olarak. (hadi len dediğinizi duyar gibiyim) ya da şöyle diyeyim, %100 vokal kayıtları gerçek değildir.

    a* albümdeki tüm vokal kayıtlar tekrar stüdyoda auto-tune ile üstünden geçilmiştir. (dünyada birçok canlı dvd'lerde yapılıyor ve hatta normal bile karşılanıyor.) şebnem ferah, konserde bile autotune kullanması bile onu kurtarmamış, gitmiş, vokal kayıtlarını cilalamıştır.

    b* şebnem ferah'ın konser bileşimi şu şekildedir ve asla şaşmaz.
    şarkının %20'si ila %30'unu ben okurum. geri kalanı, özellikle nakaratları dinleyiciye söyletirim. arada da kilit noktalarda birkaç yüksek notadan ses çıkartır ve çığlık atarım. bu denkleme göre dvd'yi tekrar izleyiniz. dvd yetmiyorsa, son zamanlardaki konser kayıtlarını izleyiniz. ha gelelim asıl meseleye; şebnem ferah konser kayıtlarında yüksek notalara çıkarken veya peslere inerken pitch correction kullanılmıştır. bu autotune ile birlikte revaçta olan ses teknolojilerine ait bir düzenlemedir. isteyenler araştırabilir.

    ama sorun değil. rock kraliçemiz rock dvd'si çıkarmış. istediği kadar hile hurda kullansın.

    fakat işte, o yetenek, o açılım, o yenilenme olmayınca istersen sezen aksu destekli şebnem ferah ol, şebo ol, kraliçe ol... tıkanıyorsun. perdeler albümünden beri, birbirinin kopyası şarkılarla, türk dinleyicisine temcit pilavını yedirdi. biz de afiyetle yedik. can kırıkları şarkısının od şarkısının iskelet yapısındaki farklılıkları araştıralım mı? zira fazla zamanınızı almaz, yok çünkü farklılık.

    die hard dediğimiz o fan kitlesi dışında kendisini hiçbir şekilde yenilemeye sokmayan şebnem ferah, benim adım orman, od gibi albümlerle zaten çuvalladı. kadının şarkı sözleri bile aynı sanki. eş anlamlı kelimelerle albümü yeni baştan yazmış hissi veriyor. kişisel vizyonsuzluğu buna sebep oldu? sezen ablası nerede? sezen ablası hala orada bir yerde ki, hala yılda 2-3 kere harbiye'de konser verebiliyor. tüm büyük çaplı festivallerde headliner olabiliyor.

    rock müzik mafyasının başındaki kadın hala böyle sükse yaratıyorken, aylin aslım nerede? aslı nerede? düşünsenize; say bakalım rock kadın solistleri diyorsunuz 90'lardan beri aklınıza 2-3 isimden başkası gelmiyor. en büyük rakip özlem tekin'di. o zaten acımasızca sindirildi.

    birkaç gerçeğe daha devam edelim...

    5- özlem tekin sahne tecrübesi ve eğitimiyle volvox grubuna daha sonradan katılıyor. o zamanlarda volvox grubunun bar tecrübesi dışında, kayıt, prodüksiyon gibi tecrübeleri yok. özlem tekin'in "thebad" adlı grubuyla bu tecrübeleri yaşamış biriydi. (özlem tekin'in geçmişinden araştırılabilir.) özlem tekin'in teşvikiyle ve şebnem ferah'ın da isteğiyle (grubun lideri şebnem ferah) albüm çalışmaları yapılıyor ve o zamanlarda tamamen özlem tekin'in bağlantıları ile kemancı gibi mekanlarda konserler ayarlanıyor. özlem tekin, şebnem'den daha önce o müzik piyasasında, daha çok adam tanıyor, daha çok bağlantısı var. sonradan bu bağlantıları tamamen şebnem ferah ele geçiriyor. pentagram üyelerinin arkadaşı en başta özlem tekin iken, sonradan dışlanan o oluyor. özlem tekin, grupta klavye çalıyor ve back vokallerde yer alıyordu. şebnem ferah'ın birkaç rahatsızlığı olduğu zamanlarda ana vokallere geçtiği zamanlar oluyordu. özlem tekin'in hem ingilizcesi daha iyiydi hem de daha iyi eğitimli vokalleri vardı. (thebad grubunda vokal pozisyonundaydı). albüme giriştiklerinde, yapımcı albümde şarkılarda ana vokalleri özlem tekin'le paylaşım istediğinde, o noktada şebnem ferah'ın tepkisi ne olmuştur sizce? sonuç olarak albüm yapılmadı. tüm şarkılar hazırken, iş kayıt ve prodüksiyona kalmışken. daha sonra grup dağılıyor. ilk albüm yapan özlem tekin oluyor. ama sonraki röportajlarda alttan alta volvox grubunun dağılış sebebi, özlem tekin üstüne yıkılıyor.

    sonra, sezen aksu desteği, sene 97, kadın albümü. şebnem ferah aldı yürüdü. o şu an, sounduna sadık, sahte canlı performanslarıyla canlı performansın tek ismi, rock kraliçemiz. sezen aksu'nun dibinde, isteklerini yerine getirerek, o medya kartelindeki yerini sağlamlaştırdı. belki bir süre daha böyle devam eder.

    hani yeşim salkım, star grubu için diyor ya. "kocamın kanalıydı, tabiki istediğimi yaptırdım" diyordu ya. şebnem ferah ile üniversal müzik sahibinin arasındaki aşkın sonrasındaki o döneme ait (perdeler - kelimeler yetse albümü dönemi) şebnem ferah'a ne gibi tekel güçler vermiştir. o da harika bir hikayedir mesela. hangi rock müzisyenlerin albümleri ertelendi, hangileri silindi.

    long live the rock queen! pabucumun kraliçesi.

    gerekli ekleme:
    öncelikle ilgili girdi ile birkaç mesaj aldım (haklı olarak), bana soruyorlar. neden özlem tekin örneğinden gidildiğini. ya da yazının direkt özlem tekin taraflı olarak yazıldığını, onun nasıl desteklenmesi gerektiğini, ezildiğini anlatan bir yazı.

    özlem tekin örneğini verdim çünkü;

    1- özlem tekin şebnem ferah ile aynı dönemde çıkmış bir isimdir. (piyasa albümü bazında aralarında 1 yıl kadar süre vardır.)
    2-yıllardır süre gelen özlem tekin - şebnem ferah suni rekabetini çıkaran ben değilim. direkt medyanın kendisidir. bunda en büyük suç, özellikle müzik eleştirmenleridir.
    3- yapılan bu suni karşılaştırmanın haricinde, bir de gerçekler vardır. bu iki ismin müzikal geçmişi çeşitli zaman dilimlerinde kesişmiştir. (volvox gibi)

    doğal olarak özlem tekin karşılaştırması burada bazı noktaları açıklamak adına önemli bir noktadır. ha sen, özlem tekin'in müziği bırakmasını, muğla'da evinde domates yetiştirip, muhtar azalığı yapmasını başarısızlığına bağlıyorsan, sana söylenecek bir şey yoktur.

    şimdi o ilgili girdi yerine, görünen o ki rahatsız olanlar için özlem tekin ismini kaldıralım, aslı ismini getirelim (aslı gökyokuş), aylin aslım ismini getirelim, meltem taşkıran ismini getirelim.

    ha mesela, meltem taşkıran (bilmeyenler için egoist grubunun solisti) yine önemli bir noktadır. bu kadar yetenekli bir ismin ortaya çıkmamasını ne gibi olaylara borçluyuz? özge özkan solo çalışmalar yapacakken (catafalque bayan vokali) 2010 yıllarında bıçak gibi kesildi. bu isimler, solo çalışmalarını finanse edecek adamları bulamadılar. o adamlar aslında hep oradaydı ama yoktular işte. belki de çoğunuz özge özkan, meltem taşkıran isimlerini bilmiyorsunuz bile (90'lar rock kitlesi aşinadır elbet), medyanın süzgecinde geçe geçe işte; özlem tekin, şebnem ferah ikilisi geçti.

    sonra neden özlem tekin karşılaştırması yapıyorsunuz diye sormayın. işte sebepler. sen çıkar oradan özlem tekin'i, meltem taşkıran'ı koy. sorun değil. asıl soruna odaklanın, isimlere değil.

  • http://video.haber7.com/…niyeyi-calmaya-calisti-ama

    babamın dükkanının önünde birkaç tane sokak köpeğine bakıyoruz. cadde işlek bir cadde olsa da bu köpekler sadece köpeklerini gezdirmek için dışarı çıkanların köpeğine havlıyorlar. o kadar. o da bölgeyi koruma içgüdüsü ile yapılan bir şeydir herhalde. bunun dışında hiçbir zararları yok.

    havalar çok soğuduğunda üstlerini örtüyoruz yorganla. sağ olsun çevredeki duyarlı vatandaşlar da onlara bakma konusunda bize yardımcı oluyorlar. sahipsiz olsalar da, sokaklarda yatsalar da başıboş sokak köpeği olmaktan uzaklar yani.

    neyse bir gün dükkandayken 40-45 yaşlarında bir kadın ve oğlu köpeğe yaklaştılar. oğlunun elinde telefon vardı. ben de dükkanın içinden onları izliyorum. dükkanda dış mekanı gösteren kameradan onları izliyorum. herhalde foto çekecekler dedim. köpeklerin üstünü örttüğümüz için çok foto çeken oluyordu. onlardandır sanıyordum ama kadın sinsi sinsi yanaşıp, bir hamle ile köpeğin üstüne örttüğüm yorganı çekti. sonra katlayıp uzaklaşmaya başlarken çıktım dışarı ve aldım yorganı elinden. yolun ortasında da kadına bayağı bir söylendim.

    bu olay 2 ay önce yaşandı. bu konuyu buraya açma gibi bir düşüncem yoktu çünkü gerek yoktu. ama bugün buradaki köpeksiz sokaklar istiyoruz başlığını ve içeriğini görünce bunu isteyenlere bir örnek göstermek istedim.

    tabii ki başıboş, saldırgan köpeklerin yetkililer tarafından kontrol altına alınması gerekir. onlara bakmaları gerekir. ama türkiye'de yaşıyoruz. birbirimizi kandırmayalım. daha geçen gün elinde alman kurdu olan bir sığıra bizim köpekler havlayınca, kurdu salıyordu üstüne. gittim elemanı durdurdum. çünkü ona havlayan bizim köpekler yerlerine geçip uyuma pozisyonu almıştı. ama bu sığır buna rağmen zincirini bırakacaktı köpeğin. neden diye sordum. verdiği cevap şuydu: "benim köpeğime havladılar. cevap vermesin mi bu. korkak mı yetişsin". bana aynen bunu dedi. sanki pedagoji okumuş pezevenk.

    kısacası (bu kadar yazdıktan sonra nasıl kısaca olur bilmiyorum ama) olay sadece hayvanlarda bitmiyor. sen insan olan hayvanları bir eğitmeye çalış, ondan sonra yap ne yapıyorsan.

    not: yorgana hallenenlerin bir yorgana muhtaç olacak tiplere benzemediklerinin altını çizeyim. hadi diyelim muhtaçlar, hayvanın dili yok sonuçta. onun üstündeki yorganı almaya çalışmalarını hafifletmez muhtaç olmaları. biz de yokluk çektik ama elimizde olmayanı hırsızlıkla var etmenin peşine düşmedik. ve o kadının elinden yorganı alırken "neden aldın" diye sorduğumda en ufak bir utanma belirtisi göstermedi. böyle bir işe kalkışan utanır herhalde. zaten utanmaya dair bir şey görmediğim için yolun ortasında baya laf söyledim. yanındaki çocuğunun sikinde bile olmadı bu arada olay. telefonda vatzapta mesajlaşmaya devam ediyordu muhtemelen.

    not 2: bazıları kadını "bunu yapacak kadar muhtaç biri" olarak görüyor ama bunu yapacak kadar muhtaç birinin yüzsüz olmaması gerekir değil mi? ben de başlangıçta kadına çok mu yüklendim acaba diye düşünmüştüm ama aklıma utanmadan arınmış yüzü geldiğinde bu düşüncem hemen kayboldu. 3. mesajdaki trolle atarlanmayın ayrıca. ota boka elitist diyor o hıyarzan.

    not 3: insanlığını unutmuş hayvanseverlerden değilim ama hayvanları çoğu insandan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.

    edit: link güncellendi.

  • 15 ekim'de gerçekleştireceğim olay.
    evliliğimin ilk 2 yılını türkiye'de geçirdikten sonra, almanya'da doğup büyümüş eşimin türkiye şartlarına ayak uyduramamasını bahane ederek bu ülkede yaşanan rezilliklere dayanamadığım gerçeğiyle gidiyorum.

    ülkemi terk ediyorum, ama aslında ülkem beni çoktan terk etmiş.