hesabın var mı? giriş yap

  • münhasır ekonomik bölge (meb) kavramı birleşmiş milletler deniz hukuku sözleşmesi’ne göre karasularının ölçülmeye başlandığı esas hattan itibaren 200 deniz milinin ötesine uzanmayan ve kıyı devlete deniz yatağı, üzerindeki sular ve bunların toprak altındaki alanlarında birtakım hak ve yetkiler tanıyan alan olarak tanımlanmaktadır.

    türkiye’nin doğu akdeniz’de suriye sınırının denize ulaştığı noktadan deveboynu burnuna kadar uzanan anadolu kıyıları önünde geniş bir kıta sahanlığı ve meb alanı bulunmaktadır.

    kıta sahanlığı kıyı devletinin deniz altındaki jeolojik doğal uzantısıdır.

    hukuki açıdan kıta sahanlığı jeolojik kıta sahanlığına ilaveten kıta yamacını ve kıta yüksekliğiyle beraber bütün kıta kenarını kapsamaktadır.

    1982 bmdhs’nin 76. maddesi jeolojik doğal uzantıya dayalı bu kavramı olduğu gibi muhafaza etmiş kıta sahanlığı ve meb kavramlarının birlikteliğini sağlamak için ilaveten mesafe ölçütüyle desteklemiştir.

    denize kıyısı olan devletler “ab initio* “ ve “ipso facto**” kıta sahanlığına sahiptir. kıyı devleti ilan etmeksizin kıta sahanlığına ilişkin hukuk kuralları yürürlüğe girdiği andan itibaren kıta sahanlığına sahiptir.

    bu çerçevede türkiye’nin de kıyısı bulunan denizlerde ve elbette doğu akdeniz’de kıta sahanlığı vardır. kıta sahanlığı kıyı devletine deniz yatağı ve altındaki toprak kitlesi içindeki mevcut zenginlikler üzerinde münhasır haklar verir.

    meb kıyı devletinin esas hatlarından itibaren 200 mil mesafeye kadar ilan ederek tesis edebileceği bir deniz yetki alanıdır. türkiye doğu akdeniz’de meb ilan etmemiştir. meb kıyı devletine 200 mil içinde kıta sahanlığının verdiği hakların hepsini vermektedir. buna ek olarak bu mesafe içinde su kitlesindeki hakları da kapsamaktadır.

    bu bakımdan kıta sahanlığı gibi meb de kıyı devletine egemen haklar tanımaktadır.

    (* ab initio- başlangıçtan itibaren (latince)
    ** ipso facto- tabiatıyla, haliyle, tanım gereği, kendiliğinden, gerçekten, sırf bu nedenle , )

  • türkiye'nin son yıllara kadar iyi kötü oturmuş bir aşı politikası vardı, hala da var bir şekilde. bu ülke önlenebilir birçok hastalığı aşı ile bitirmiş, bir çoğunun da etkisini ya da vaka sayısını azaltmıştı. hatta bazı hastalıkların vaka sayısı 0 olduğu için aşı takviminden bile çıkarıldı.

    sonra bir gün türkiye'ye, aşı politikası ve takibi olmayan komşusu suriye'den mülteci akını yaşandı. bu kontrolsüz girişler yüzünden, ülke on yıllar önce bitirdiği ve yıllardır vaka görmediği hastalıkları tekrar görmeye başladı, bazı hastalıkların görülme sıklığı olağanüstü oranlarda arttı.

    aşı yaptırmamayı savunan zihniyet ve hareketlere bu açıdan bakmak daha sağlıklı olacaktır. çünkü aşı yapmak ile yapmamak arasındaki fark türkiye ile suriye gibidir aslında biraz. laiklik gibi, değerini kaybedince anlarsınız.

  • size ne desem sizi üzer,

    şu hayatın bana her fırsatta yapmamamı söylediği ve öğrettiği ne varsa yapmışsınız
    hadi ön görememiş yapmış yanılmış ama ders almamış yine yapmışsınız,

    size artık kimse büyük bir akıl veremez,
    bu devirde babanıza bile güvenilmeyeceği, cebinizde çok para yoksa çocuk yapılmayacağı, "insan sorumluluğu" almanın çok büyük bir dert olduğunu falan anlatmanın anlamı yok..

    bu saatten sonra yapacağınız tek şey çok güçlü olmak ve "çalışmak" gündüz öğretmenlik yapıyorsanız atıyorum ek olarak gece bekçilik yapacaksınız.

    kimseyle kavga etmeyeceksiniz

    alıngan olmayacaksınız, kötü kalpli insanların sözleri bakışları sizin umurunuzda olmayacak

    eski ortağınızla kavga etmeden "samimi" bir şekilde sık sık konuşarak restoran iyi gidiyorsa paranızın taksitinin peşine düşeceksiniz

    belki 5 seneyi gözden çıkartıp bu şekilde kendinizi kampa sokup 5 sene sonra borçlar bitip +'ya geçtiğinizde tekrar kendiniz için "yaşamaya" başlamanın hayalini kuracaksınız.

    kolay gelsin

  • çok fakirdi o zamanlar, takip ediyordum ve biri yaptığı yemek videosunun altına şunu yazmıştı
    "o kadar marka sana yepyeni mutfak eşyaları gönderiyor, milleti kandırarak fakir rolü yapmayı bırak" bunu okuyunca o kişiye hak vermiştim nedense, ancak günler sonra o video tekrar çıktı önüme, tekrar yorumlara baktığımda taha o kişiye cevap vermişti ve şöyle diyordu "ablacığım, benim bekar ablalarım var ve hepsi gelen eşyaları çok beğeniyor, taha bunu benim çeyizime verir misin diyor, onları kıramıyorum, kullanmadan veriyorum...ablalarım mutlu olunca ben zaten mutlu oluyorum" demişti... fakirlik zor şey arkadaşlar, yaşamadan bilemezsiniz. bu çocuğun yaşamasını dilerdim... bir mucize olsun, taha aramıza geri gelsin... ve o gün öyle düşündüğüm için özür dilerim taha, her ne kadar beni duyamasan da...

  • para çok acayip bir şey lan. adam yarışmacılara kutu açtırmaca oynatıyor. yok böyle dans da oynatacakmış. dün de maç yaptırıp hakem olmuştu. yemin ediyorum yakında birini chun li birini ryu yapıp street fighter da oynatacak. teptep çekilecek adada amk.