hesabın var mı? giriş yap

  • sen babandan abinden sevgilin oldugunu saklamak zorunda kal,
    sevgilinden erkek arkadaslarin oldugunu saklamak zorunda kal,
    erkek arkadaslarin yanlis anlamasin diye surekli davranislarini kontrol et,
    annenden evlilik ustune surekli nasihatlar ve toplumun baskisini al,
    ablan varsa onun yaptigi hatalari surekli dinleyerek paranoyaklas,
    kizkardesin varsa surekli onu kendi kazik yedigin adamlar gibilerinden korumaya calis,
    evde komsunun kiziyla okul basarin karsilastirilsin,
    sitede baska kizlarla kiyafetlerin ustunden dalga gecilsin,
    okulda hocalarin tarafindan asagilan,
    yasitlarin tarafindan alay konusu olmayayim diye surekli dikkat et,
    otobuste fortculardan sakin,
    gece karanliga kalmamaya calis,
    etek giydiginde toplum herkese vermeye calistigini dusunsun,
    birine yakin davrandigin anda ona yavsadigini sansinlar,
    komsundan kork,
    ele ele tutusmaya cekin,
    kisacasi istedigin hic bir seyi gonlun kafan rahat yapama.
    sonra biz de senden ayrica ozguvenli ve komplekssiz olmani bekleyelim.
    (bkz: sevr anlasmasi)

  • buzdolabını açtığımda yarım çürük limonla değil de 2 dilim yenmiş çikolatalı pastayla karşılaşıyorsam paranın köpeği olmuşumdur muhtemelen.

  • sempatik bir o kadar da eğlenceli bir film. her ne kadar ilk yarının sonlarına doğru biraz sıkmış olsa da ikinci yarı bir hayli eğlenceliydi. özellikle de neredeyse tüm karakterlerin arka bahce de bir araya gelmesi. ryan gosling'i all good things'den sonra bir kez daha çok sevdik, hayran kaldık. evet, biraz klişeydi ama bir o kadar da güldüren bir filmdi.

  • söyleyeceği şeyi dolandırmada usta, ima yapmada işinin ehlidir:

    - seni buraya hangi rüzgar attı nina? yoksa "ağır" ve "pirinçten" bir rüzgar mı? ha?
    - nicholas'ı pirinç mumlukla benim mi bayılttığımı ima ediyorsun?
    - bilmiyorum nina, sen ne dersin, ha?

    hep böyle bir alaycı hava, abuk subuk imalar... hep böyle bir küçük dağları ben yarattım, siz de şans eseri oradan geçiyormuşsunculuk... "bilmem, sence de öyle mi?" 'ler, lafı şakacıktan bir tarafından anlıyormuşçuklar... cukcuklar, cikcikler...

    - bir içki hazırlamamı ister miydin richard? hah hah... ister misin?
    - evet, lütfen. sert olsun.
    - sert diyorsun... pirinçten bir mumluk gibi sert...
    - nicholas'ı benim bayılttığımı mı ima ediyorsun?
    - senin bayılttığını ima ettiğimi de nerden çıkarıyorsun?
    - ya kafasına ben vurmuşum gibi sürekli imalar bakışlar filan atıyosun...
    - nicholas'ın sadece bayıldığını biliyorduk richard... kafasına vurulduğunu değil! hah ha! kendin söyledin!

    sanki totoşuna vurulsa bayılacak nicholas, heralde kafasına vuruldu. bunu bilmiyor mu? tabi biliyor. ama tehditkar, alaycı, karşısındakini tiye alan, her an patlamaya hazır bir bomba imajını sarsacak bir hata yapmaması lazım.

    - sana bir şey itiraf edeceğim daniel. nicholas'ı ben bayılttım.
    - ne? sen mi? o zaman kaç bölümdür ne diye ima üstüne ima yapıyorsun? hasta mısın kuzum?
    - kuzun? kuzu mu? hah... pirinçten ve ağır bir kuzu heykeli mi ha? kuzu şeklinde bir mumluk mu?
    - rahatsızsın olm sen.

  • bu espri ahmet kaya kültür merkezinde yaşanan olay için değil. orada sadece gösteri için bulunan insanlar için de değil.
    bu espri teröriste yataklık yapan besleyen fransa hükümeti için. türkiye'yi bölmeleri için yetiştirdiği sahip çıktığı binlerce masum insanı katleden pkk destekçisi fransa için. ellerine silah verip eğitip benim ülkemin doğusuna gönderen fransa için. gün gelir o besledigin teröristler silahlarını sana çevirir, demek için. bunu anlamak zor değil ama işte trollük yapmak anlamazdan gelmeyi gerektirir.

  • ya ben de bu türk taraftarını anlamıyorum, on takımlı sikko litvanya liginden kalkmış gelmiş adamlar kısıtlı imkanlarıyla bizim kısıtları pek geniş takımımız ile eşleşmeyi başarmış, her iki turda da çirkeflik etmeden, ellerinden gelen mücadeleyi göstermiş ve elenmiş yollarına gitmek üzere ve sayıca takımdan daha az olan taraftarını selamlamaya gitmiş tribüne, neyini ıslıklıyor neyini yuhluyorsun lan bu adamların. alkışla sen de işte eve mutlu gitsin herkes, ki düşmanın değil senden eksilen bir şey yok, o adamların hayatının unutmayacağı gecelerinden birine ortaksın. yemin ediyorum hıyarlarla bir arada yaşamaktan bıktım ya

  • çok şanslı bir bakandır:

    "temmuz ayı yatırım teşvik belgelerine göre turizm bakanı mehmet nuri ersoy'un yöneticisi ve ana hissedarı olduğu mra turizm ve otel işletmeciliği aş’nin 5 yıldızlı otel projesine 2 milyar 350 milyon lira yatırım teşvik desteği verildi.

    sanayi ve teknoloji bakanlığı'nın temmuz ayına ilişkin teşvik belgeleri resmi gazetede yayımlandı.

    buna göre kültür ve turizm bakanı mehmet nuri ersoy'un yöneticisi ve ana hissedarı olduğu bodrum türkbükü’ndeki mra turizm ve otel işletmeciliği aş’nin 307 oda, 870 yataklı 5 yıldızlı otel projesine 2 milyar 350 milyon lira yatırım teşvik desteği verildi.

    sol haber'den kadir sev'in haberine göre bölgesel öncelikli yatırım sınıfından verilen teşvik unsurları şunlardan oluşuyor:

    7 yıl boyunca sigorta primi işveren hissesini devlet karşılayacak. projeyi gerçekleştirmek amacıyla alacağı kredilere faiz desteği verilecek. gelir vergisi; gümrük vergisi ve kdv istisnalarından yararlandırılacak.

    bakan mehmet nuri ersoy, 25 dönüm ormanlık araziyi talan edecek otel projesini, geçen mayıs ayında tartışmalı bir çed sürecinden sonra onaylamıştı. iki ay sonra teşvik listesine alındığı görülüyor.

    ersoy, aralık 2020’de bodrum hilton tükbükü oteli’in de sahibi olduğu azerbaycan merkezli ısr turizm şirketini satın almış ve adını mra turizm ve otel işletmeciliği a.ş. olarak değiştirmişti.

    7 ağustos 2022 günlü resmi gazetede yayımlanan geçen haziran ayında yatırım teşvik listesinde ersoy'un sahibi olduğu voyag turizm otelcilik aş’nin 2 milyar 150 milyon lira tutarındaki modernizasyon projesine “bölgesel öncelikli yatırım” sınıfında yer verilmişti.

    ersoy’un sahibi olduğu şirketlere yalnızca iki ayda verilen teşviklerin tutarı 4,5 milyar liraya ulaştı. "

    kaynak

    --- spoiler ---

    bu sofracık, efendiler –ki bekler yutulmayı
    huzurunuzda titriyor –şu ulusun hayatıdır
    ulusun ki acılı, ulusun ki eşiğinde ölümün!
    ama sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…

    yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    efendiler pek açsınız besbelli yüzünüzden;
    yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
    şu doyumcu sofra, bakın gelişinizle övünçlü!
    hakkıdır kutsal savaşınızın, evet, o hak da elde bir…

    yiyin, efendiler yiyin; bu iç şenliği sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say:
    soy sop, şeref, gösteriş, oyun, düğün, konak, saray,
    tüm sizindir efendiler, konak, saray, gelin, alay;
    tüm sizindir, tüm sizindir, hazır hazır, kolay kolay…

    yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    büyüklüğün sindirimi biraz ağır olsa da yok zarar,
    görkemli yüceliği, öç alıcı sevinci var,
    bu sofra gönül almanızdan böyle ısınır ve ışıldar.
    sizin şu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…

    yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    verir zavallı memleket, verir ne varsa; malını,
    varlığını, hayatını, umudunu, hayalini,
    tüm olanca rahatını, olanca gönül balını,
    hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini…

    yiyin, efendiler yiyin; bu doyumsuz sofra sizin,
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!

    bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
    yarın bakarsınız söner bugün çatırdayan ocak!
    bugün ki mideler sağlam, bugün ki çorbalar sıcak;
    atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

    yiyin, efendiler yiyin; bu cümbüşlü sofra sizin;
    doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yiyin!
    --- spoiler ---

    (bkz: yiyin efendiler yiyin)