hesabın var mı? giriş yap

  • (bkz: steve mcmanaman)

    tek geçerim.

    ekleme: fifa oynarken top her mcmanaman'a geldiğinde spikerin mcmanaman demesine hasta olan tek ben değilmişim. bir de thuram vardı tabi..

    o zamanlarda, çocukluk günlerinde bilgisayarın her evde bulunmadığı bu yüzden çok daha değerli olduğu günlerde fifa oynamanın zevkine varmış tüm yazarlara selam olsun.. *

    bu arada benim o zamanlar bilgisayarım yoktu teyze oğlu abilerimde vardı onlara her gittiğimde onlar oyun oynarken izler -ki izlerken oynamış kadar zevk alırdım- oyunları bitince o büyülü soruyu bekler ve her seferinde o soruyu alırdım "sen de oynamak ister misin?" o nasıl soru, o nasıl soru.. *

  • biri:
    "kayak havuza merdivenle inmek board ise ters taklayla girmektir" demis
    bir digeri ise:
    "kayakta ayaginizi kirabilirsiniz ama boardda birsey olmaz" demis.

    yaklasin da anlatayim (milli takim duzeyinde sporcuydum, hala kayarim her firsat buldugumda)

    14 subat 1998 aksam saklikent'te sevgililer gununu kutluyoruz. arkadasin sevgilisi yaninda, annesi babasi ve ikiz kardesi de var. benim de kardesim var. yarin kayak yapacagiz diye heyecanliyiz. ertesi gun oluyor biz, arkadas ben ve kardesim tepeye cikiyoruz. kardesim ve ben kayak arkadas board yapiyor. tepede otururken (bkz: oturmak) arkadas bir anda kaymaya basliyor. buz oldugu icin duramiyor ve elim kaza gerceklesiyor. arkadasimin cesedine dakikalarca sariliyorum. cesedini asagiya indirirken saglik ekibine yardim ediyorum. asagida bekleyen sevgilisine, annesine babasina ve ikiz kardesine olan olayi ben anlatmak zorunda kaliyorum.

    eger yeterli guvenlik alinmamissa ve hava ve kar sartlari iyi degilse kayakta da boardda da olebilirsiniz.
    bakin bu iki spor da kis olimpiyatlarinin en cok izlenen branslarindandir. dunya kayak sampiyonasinin kuzey disiplini ayaklari her zaman alp disiplininden daha az izlenir. board icin de freestyle ayni sekildedir diyebilirim. ama bir gunden bir gune bu branslarda dunya rekoru ya da rekortmen sporcu diye bir ibare goremezsiniz duyamazsiniz. neden mi? cunku yarismalar da hava ve kar kosullari (tabi slalom kapilari da) degiskendir. siz bir gun once kayak ya da boardunuzun altina sert kar icin vax surersiniz ertesi sabah kalktiginizda pist buzdur ve durmak icin celiklerinize abanmak zorunda kalirsiniz sadece bir inisinizde 3 gun kaymis gibi yorulursunuz. buzda ise boardcular zaten cok zorlanir. mumkunse cikmasinlar. olumcul oldugunu yukarida anlattim.

    sabahtan aksama kadar bile hava degisebilir. bu yuzden ikisi de cok tehlikeli sporlardir.

    sikiciligina gelelim.
    15 subat 1999
    olen arkadasimizi anmak icin kazanin oldugu yere gelmisiz arkadaslarla. iki kisi board yapiyor ben hala kayak yapiyorum.
    duygulandik, cicek biraktik, konusmalar yaptik ardindan asagiya iniyoruz. yolun ortasinda durup bir rampa yapma fikri ortaya atildi. simdi dusunuyorum da arkadasimizin olumune uzulen bizler aslinda olmeye calismisiz herhalde. yoksa insan olan oyle rampa yapmaz. hizlanip rampaya girdim ve nose grab yapmaya calisirken yere yapistim, omzumu kiriyordum az kalsin. ama adrenalin yakamizi birakmadigi icin aciya katlanabildigimi anladigim an rampaya tekrar girip bu sefer method air denedim. oldu.

    amaciniz ne? havuza merdivenle girmek ile takla atarak girmek arasinda fark var ama olayin asli havuzun icinde oluyor. eger gun boyu slalom yaparak kayacaksaniz kayak da snowboard da isinizi gorur... eger dag tas rampa atlayip ziplayacaksaniz onda da ikisi de yeterli.

    hayir ben ozgur ruhlu bireyim, ben pist disina cikip kaybolup kartlar tarafindan buyutulmek istiyorum derseniz o zaman kayak tercihinizi yaparken en azindan %30 off pist gibi alirsaniz o zaman bol kar falan sizi durduramaz. normalde one otururken bol karda arkaya oturup slalomunuzu belinizden degil dizinizden yaparsiniz o zaman herkes mutlu olur.

    coolluk orani
    suphesiz board kayaktan daha cool. abi ben yillardir kayak yapiyorum (28 senedir) ama her zaman boardculara biraz daha imrenerek bakmisimdir. ipne cocuklari butun guzel dizaynlari onlar icin yapiyorlar. herifler dagda kayarken acayip guzel gorunuyorlar. ben de istiyorum ama yanlarindan hizla inerken kucuk slalomlar yapiyorum (onlar yapamiyor :)) karilar gene bana bakiyor. cunku o kadar kiyafetin icinde gobegim gorunmuyor...

    yalniz dikkatimi birsey cekti. son 5 senedir yurtdisinda yasadigim icin burada kayak yapiyorum, anladim ki turkiye'de kaymaya baslayan insanlar seceneklerini bu orana gore yapiyorlar ve genel olarak boardu tercih ediyorlar. burada o orana pek bakilmiyor. insanlar tercihlerini 'ne kadar cool gozukurum' diye dusunerek yapmiyor. siz de yapmayin.

    pahalilik.
    benim anladigim kadariyla board biraz daha pahali. kiyafetleri ozellikle. ama bu konuda daha once decathlon basligina da yazdigim bir durum soz konusu. eger baslangic seviyesini biraz gectiyseniz ve artik board ya da kayak kiralamak istemiyorsaniz decathlon gercekten iyi fiyatli.
    ozellikle kayak yapmak isteyenler icin bir tavsiyede bulunabilirim: ayakkabi cok onemli. eger maddi durumunuz tum takimi toplamaya ilk anda imkan vermiyorsa once ayakkabinizdan baslayin bir sene daha kiralik kayak ile idare edin, ekonomik durumunuzu toparlayinca kayak alin. bu konuda board icin birsey soyleyemeyecegim.

    malzeme bakimi
    ikisinin de zordur. ikisinin de alti ayni malzemelerden yapiliyor. iyi bakmaniz gereken taban ve celikler ikisinde de yipranabilir. tabanlari sezon bitiminde tamir ettirin, oyuklari parafinle kapatin, siz yapabilirsiniz. yeter ki gerekli malzemeleri temin edebilin. gerisi eski bir utuye bakar. ama gene decathlon bu hizmeti de veriyor. celikleriniz yipranmissa malzemenize veda edin...

    kullanmadiginiz zamanlarda malzemelerinizi cantada tutmak omur uzatir.

    malzemenin yasantiniza etkisi
    boardculari kiskandigim bir diger konu. adamlarin ayakkabilari benim sokakta giydigim 4 mevsim botla ayni amk.
    adam ayakkabiyi bir giyiyor, kosturuyor, atliyor zipliyor ickiliymis bilmem ne...
    ben ayakkabilari giydikten sonra attigim her adim bana iskence...
    pist disina cikinca ise kayak bariz ustun bence. cok daha rahat hareket edebilirsiniz. hatta yurumeniz gereken yerlerde kayagi cikarmaniz bile gerekmez. kayalarin ya da agaclarin arasinda dikkatli bir sekilde hareket edebilirsiniz. batonlar zaten avantaj saglar.

    (coolluk kisminda belirtmeyi unuttum, bu batonlar karizma puanindan 6 falan goturuyor, gecenlerde gondola binerken karinin birinin gozunu cikariyordum. ayrica sabahtan aksama kadar at yarragi gibi seyi elinizde dolastiriyorsunuz... amaaaa, eger batonunuzu kullaniyorsaniz -ki iyi bir kayakciysaniz batonsuz slalom yapamazsiniz- o batonlar aldigi karizma puanlarini misliyle geri verir. bir de batonlarla uzaktaki arkadasinizin gotune falan pandik atabilirsiniz ki lutfen yapmayin)

    gerisi hemen hemen ayni arkadaslar. bunlarla vakit gecirmeyin. kayak ya da board, hangisini iyi yapabileceginize inaniyorsaniz onu yapin. acin interneti baslangic videolarini izleyin size hangisi kolay geliyorsa onu secin...
    zaten turkiye'de bu sporu yapmak asiri pahali.

    ben artik musabik degilim, isi sadece zevk icin yapiyorum. cuma aksami bir arkadasim gelecek ve planimiz su: cuma aksam havalimanindan brasova 2 saatlik yolculuk. ardindan icmeye baslama. sizma. sabah 8 kahvalti 9.30 pist basi. aksama kadar icmeli kayma.
    adamlar dagin tepesine de kafe yapmis, ortasina da en asagiya da. sehirde ictigin birayi kahveyi burada da ayni fiyata iciyorsunuz. yani "abi biz sezonluk isletmeyiz bira bizde tabi pahali olur" bahanesiyle bir biraya 25 lira vermek zorunda degilsiniz. bir gunluk ski pass 75 liraya denk geliyor (butun romanyada gecerli).
    eger kar azsa adamlar yapay kar ile destekliyorlar. her aksam snowtruck cikip pistleri tekrar eziyor, kar kalitesi daha iyi hale geliyor. eger bu tarz durumda kayacaksaniz snowboard vs kayak anlamsiz her halukarda zevk alirsiniz.

    ama boardcu bebeler daha cool gozukuyor.

  • aynı aktiviteyi balıkesir'de yapması durumunda sadece 150 lira verecek futbolcu. o da; feribot+benzin+ yörsan tost,ayran+sinema(sabah 11:45 seansında kimse olmuyor...tek başına izlerdin)

    edit: bandırma'dan daha ucuz ve daha kısa hatta.

  • çok iyi insandır. tanıdığım bir abi yıllar önce turne ve festivallerde sahnesini kuran işçilerdendi. anlattığına göre bir gün yemek saatinde kontrol etmeye gelmiş çalışmaları. (tabi tabldotunu alan işçiler ya gazete seriyor yere yerde yiyor ya da kolonun vs üzerine koyup yiyor) işçilerin yemeklerini yerde yediklerini görünce çok sinirlenmiş nasıl benim için emek veren insanlara yerlerde yemek yedirirsiniz diye çalışmaları koordine eden kişiyi paylamış baya. sonrasında konvoyuna fazladan bir tır eklenmiş masa ve sandalyeler için. hatırlıyorum o işte çalıştığı zamanda maaşı da oldukça iyiydi abinin. tarkan'ın çalışanına saygısı ve vefası vardır, sanatı bir yana sırf bu yüzden gözümde en değerli sanatçılardandır.

  • beyler 40 yaşındayım. çok dolu gördüm ama bu kadar büyük ve sert dolu görmedim. dolu da denemez, resmen titanıc'e çarpan buz dağı yağıyor. ölen yoksa büyük şans.

  • annemin kizkardesi. hic gormedigim teyzem.
    adi melek.
    14'unde degil, 16'sinda olmus. 2 cocuk dogurmus. sonra oluvermis.
    kocasina, annemin diger kizkardesini vermisler. kabahatleri buyuk tabi (!) niye 16'sinda olecek kiz verirsinki elin adamina. neyse ki, kiz bolmus. o olmadi, oteki. hem nolcak ki, kadin dedigin baska ne ise yarar (!) olurse, yenisini alirsiniz. ona da boy boy cocuk dogurtursunuz, felcliyken bile her gece kadinlik beklersiniz. basiniz secdeden de kalkmadi mi oh mis !
    varsa, belanizi versin.
    melek teyzem, hep melek..

  • yazılı gibi başlayıp sonunda sözlüye çevrilmiş cümle.

    - hocam müsadenizle önce kubarı basabilir miyim?
    + evinde niye basıp gelmedin çocuğum!
    - akşam aradım torbacımı ama telefona cevap vermedi ipne, sabah gelirken alabildim anca
    + doğru dürüst bi torbacı bulaydın kendine, otur sıfır!
    - o_0

  • 27 kasım 2007 günü prens charles ile tuvalet çıkışı konuşmam hayatımda yaşadığım en ilginç ünlü ilişkisi olabilir sanırım..

    ulan 3 saatlik data structure dersinden çıkmışım, sıkışmışım zaten hadi bir tuvalete gireyim dedim, bu arada etrafımdaki insanların %90 ı takım elbiseli tuvalette..tam tuvaletin çıkışına geldim bir kalabalık, kamera ışıkları, fotoğraflar falan filan derken aradan 2 ,3 saniye geçmeye kalmadı prens charles ile karşı karşıya geldik..ben ne olduğunu anlamadan bir de bana soru sormaz mı? olayı algılamam zaten bir kaç saniye sürdü..ondan sonra cevaplayabildim sorusunu..soru da şuydu "okuldaki eğitimden memnun musun?" bendeki cevap sadece "evet" olabildi tabiki.. sonra sorular devam etti, ben yine girdiğim şokun etkisiyle kısa cevaplar verdim,ardından yürümeye devam etti..tabi ben olayın şokunu belirli bir süre atlatamadım.. düşünsene lan tuvaletten çıkıyorsun karşında prens charles dersler nasıl diyor.. hatırladıkça ara ara gülüyorum hala..

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)