hesabın var mı? giriş yap

  • yanında osurun, sesli sesli böyle pisa kulesi gibi tatlı bir şekilde yana yatarak bırakın içinizdeki kötülüğü.
    eski sevgilililerinizden bahsedin bol bol.
    gece yanına yatarken soğanı sarımsağı basın kendinize. suratına suratına konuşun.
    koltuk altı tüylerinizi almayın ve görebileceği bir durumdayken kollarınızı kaldırın.
    tuvalete giderken "dur lafını unutma bir sıçıp geliyorum" deyin.

    kısacası biraz erkek olun. erkekler erkekleri sevmez...

    ulan yazarken tiksindim şerefsizim...

  • durum o kadar kötü hale geldi ki kendini göstermeye asla ilgi duymaz dediğim kadın arkadaşlarım bile kafayı yemiş durumda.

    dm'ye giriyorum. neredeyse hepsine online ya da beş on dakika önce aktifti yazıyor. yanlarına gidiyorum ellerinde sürekli instagram yukarı kaydırıp duruyorlar, sırf daha çok görünmek için her gün en az 3-5 tane story atıyorlar hatta filtreler yetmeyince birkaç tanesi gitti estetik oldu.

    geçen biriyle konuştum, instagram'a bir tane fotoğraf atmak için yüz tane fotoğraf çekiyorum sonra yarım saat uğraşıyorum güzel görünsün diye dedi. 300'den az beğeni alırsa da kaldırıyormuş fotoğrafını. şok oldum. psikolojisi normal kadın kalmayacak sanırım yakında.

    edit: dünden beri bu konuda bilimsel araştırmaları okuyorum. bilgi açısından buraya da eklemek istedim.

    instagram, facebook, twitter gibi kişinin kendisini ve yaşamını paylaştığı sosyal medya platformlarının en çok narsisizm üzerinde etkisi varmış.

    hem narsistler kendini daha çok paylaşıp başkalarının hayatını daha çok takip ediyormuş hem de bu platformların bu amaçla kullanımı narsisizmi de anlamlı bir biçimde artırıyormuş. tam bir bok çukuru.

    özellikle son yıllarda gençlerde görülen narsisizm düzeyi daha önce olmadığı kadar artmış.

    ben bu platformları sadece bilgi paylaşımı için kullanan kişilerin bu gruba dahil olmadığını düşünüyorum.

    ekşi sözlük'te de mesela iki grup insan var. normal kişiler sözlüğü bilgi, fikir ya da eğlence amaçlı paylaşım yapmak ve okumak için kullanıyor, narsistler ise daha çok kendini ve derdini anlatmak, ilgi çekmek, ekşi itiraf, anın fotoğrafı gibi başlıklara yazmak için kullanıyor. aynı şeyleri ekşi sözlük için de söylemek mümkün.

    birinin narsist eğilimlere sahip olup olmadığını anlamak eskisinden daha kolay artık. sosyal medya profiline bakıp az çok anlayabiliyorsunuz ne olduğunu. belki böyle bir faydası olmuştur instagram'ın*.

  • muhasebe sınavı:

    soru: kasa sayımında 100bin tl eksik çıkmıştır. bunu büyük defterde* muhasebeleştiriniz.

    cevap: tekrar sayın, eksik çıkmaması lazım.

  • — hangi bölümde okuyordun sen?
    — kütüphanecilik bölümü.
    — peki bitirince ne olacak? kıdem alınca bir üst rafa mı çıkıcan nedir?

  • milletimizin dürüst olmaması bunda önemli etkenlerden biridir. bir eşya satacağı zaman onunla ilgili bilgileri dürüstçe paylaşan insan sayısı çok az. nasılsa sattıktan sonrası umrunda olmuyor kimsenin. dolayısıyla elektronik eşya gibi şeylerde satan kişi tanıdık biri değilse asla almam.

    ama açıkçası mobilyada ikinci el almayı seviyorum. şu an için bir kanepe ve birkaç sandalye kadar eşya var evde ve yetiyor. kalan birkaç eksiği de ikinci el alarak tamamlıcam ilerleyen zamanlarda. özellikle eski ahşap koltuklar, dolaplar vs. çok çok güzel. hem hesaplı hem de karakteri olan eşyalar almak mümkünken yeni diye niye daha çok para verelim ki. saçma.

  • onlarca, yüzlerce insanın bilinçlenip ekipmanla motosiklet kullanmasını sağlayan adam. ben de dahil olmak üzere birçok kişinin motosiklete ilgi duymasını sağlamıştır. ışıklar içinde uyusun. geride kalanlarının başı sağolsun.

  • ekşisözlük de hamamböceği gibi mk. ne radrasyon, ne darbe, ne saldırı hiçbir şeyden zarar görmüyor. ekşi hariç hiçbir yere giremiyorum şu an

  • "lunaparktan geliyorum. ne dolaplar dönüyor inanamazsınız. işin içinde çocuklar bile var."

    komik lan.

  • polisiye türünde olması mantıklı olacak bir kitaptır. kitap okuma alışkanlığı kazandırması açısından sürükleyici ve kaliteli polisiye romanları/hikayeleri bir adım daha önde görüyorum. kalınlığıyla korkutmayan, içeriğiyle keyiflendiren, hızlıca sonuca giden polisiye deyince de aklıma ilk sherlock holmes hikayeleri geliyor. yerli yazarlarımızdan ahmet ümit'in çoğu kitabı bu açıdan güzeldir.

    polisiye kitapları bir kenara koyarsak ben şahsen tanıdığım az kitap okuyan kişilere sıklıkla sait faik'in öykü kitaplarını(özellikle lüzumsuz adam), çehov'un seçme öykülerini, stefan zweig'in satranç'ını ve amok koşucusu'nu öneriyorum.

    bazı yazar arkadaşlarımızın ulysses, tutunamayanlar, yabancı gibi kitapları önerdiklerini görüyorum ki bu oldukça saçma geliyor. tamam,güzel, siz bu kitapları okumuşsunuz, bunu belirtme ihtiyacı hissetmişsiniz (ki bahse girerim ulysses'i okuduğunu iddia eden kişileri çoğu bitirememiştir) ama hiç kitap okumayan birine bu kitapları önerirseniz en az bir kaç yıl daha bir şey okumamalarını garanti altına almış olursunuz.