hesabın var mı? giriş yap

  • insanlarımızın birbirine dokunmadan, çarpmadan yürüyemediği.

    evet.

    tripadvisor un saydığına göre 11 ülke 59 şehire gitmişim bugüne dek. o yüzden açıkça ve rahatlıkla derim ki batı ve bizim aramızda en büyük fark budur.
    yurtdışında kalabalık caddede yürürsün kimse çarpmaz, sırada beklersin, senden öncekinin çantası, mantosu ıvırı zıvırı sana değmez. arada biraz boşluk bırakırlar çünkü. boşluk az olunca sıra daha çabuk gelmiyor ne de olsa. bizde öyle mi, illa ki dibime sokulucak biri, kadın olsun, erkek olsun fark etmez. ben mesafe bırakıcak olsam önümdekiyle, ilk fırsatta arkadan biri kaynamaya çalışır burda.

    otobüste, trende vs. de iri yarı da olsalar, araç tıklım tıklım da olsa, bundan faydalanmaya, dokunmaya çalışmazlar. erkekler bacaklarını açarak oturup yanındaki kadının bacağına değmeye çalışmazlar. çok iri yarı birinin yanına otursanız da adam sizin "özgürlük alanınıza" girmemek için elinden geleni yapar, bizde tam tersi.

    onlarda yok mu acaip davranan, mutlaka ki var. ama böyle bir durumla karştığınızda bilirsiniz ki adam "gerçekten sorunlu" ve durum ona özgü, bizdeki gibi toplumsal hastalık boyutunda değil taciz olayı.

    bu durumun en kötü tarafı da, taciz edenin "taciz ettiğini" düşünmemesi. çapkınlık olarak görmesi. kadın kıyameti koparmıyorsa "onunda hevesi var" diye düşünmesi.

  • rakibinde havali okcu gozlugu varken kendisinde dershaneye giden fen liseli gozlugu vardi. buna ragmen tam bir arabasiyla kari kiz kaldiran, elinde nargilesi, yavrucu, parlocu, pic olan gobekli fransizi eledi.

    helal sana aslanim.

  • saf, iyiniyetli fakat düz bir insandır.
    rönesans sonuçta herkes bir sanatla ilgileniyor, resimdir, mimaridir, heykeldir... ee haliyle her tarafta bir boya kokusu, tiner kokusu, vernik kokusu filan, bir süre sonra rahatsız olmuş belli ki adamcağız. en sonunda da isyan etmiş, ''yeter lan'' demiş, ''boya kokusundan kafam beynim döndü, rönesans'ı batsin'' demiş.

    ''işte bu anlayış yüzünden ülkemizde sanat gelişmiyor'' diyerek bir hıncal uluç yazısı tadında bitiriyorum izninizle entryimi