hesabın var mı? giriş yap

  • bir çevirmen olarak şunu söyleyebilirim, ingilizceye çevrilen metinde bir yanlışlık olduğunu düşünmüyorum çünkü bu tarz bir metnin önceden belli olduğu konuşmalarda, metin böylesi yerlere mevcut çevrili vaziyette gider ki zaten okuyan kişinin takilmadigindan da bunu anlayabilirsiniz, simultane çeviri böylesi akıcı olmaz.

    en akla yatkın açıklama, türkçe açıklama türk insanının algısını değiştirmek maksatlı hazırlandı, ingilizce metin ise abd'ye aslında söylemek istedikleri/söyleyebilecekleriydi.

    edit: genel çeşitli yanlış algılardan dolayı ekleme yapma ihtiyacı hissettim. bu çeviri, efektif olarak bir yazılı çeviridir ama görünüşte uygulanış itibarıyla insanlarda ardıl çeviri intibası bırakmaktadır. yani bu konuşma türkçe olarak hazırlandıktan sonra bir de çeviri sürecine giriyor ki devlet kademesinde bu önemde yapılan çeviriler genellikle çeviri yapıldıktan sonra başka biri tarafından tekrar kontrol edilir ki hata olmasın. bir de çeviri türleri hakkında sizleri aydınlatmak istiyorum. iki türü vardır, sözlü ve yazılı. sözlü çeviride de iki tür vardır ve bunun ilki ardıl çeviridir, konuşucu duraksadıktan sonra sözlü olarak yapılır ve hiçbir zaman rte trump görüşmesi esnasındaki gibi akıcı değildir. örnek olarak yabancı futbolcuların, basketçilerin yaptıkları basın toplantılarından görebilirsiniz. bir diğeri ise simultane çeviridir. bu türün ardıldan farkı, bekleme olmamasıdır. tümce geldikçe çevrilir ve gene bu derece akıcı değildir, zaman zaman doğal olarak teklenir çünkü tümceler farklı bir insana aittir ve arada çeviriyle ilgili düşünme süreci vardır. bu tarz aniden yapılan çevirilerde de kaynak metni bilerek ve isteyerek farklı aktarma durumu çok güçtür çünkü zamanınız kısıtlı. son bir bilgi daha vereyim, tercüman sözlü çeviri yapana, mütercim ise yazılı çeviri yapana denir. çevirmen ise her ikisini kapsamaktadır ve görece daha modern bir terimdir.

    velhasıl, ortada kesinlikle bir hata yoktur, bilerek ve istenerek yapılmıştır. ingilizce metin ya rte'den habersiz bir şekilde çeşitli kaygılar göz önünde bulundurularak yapıldı ya da rte'nin de bilgisi dâhilinde biz türk halkının algısını yönetmek için yapıldı. ancak şu noktadan sonra her iki şekilde de bok, çevirmene atılacaktır ve olayın üzeri kapatılacaktır.

  • işte bu dediğim twitter tag'i.

    bu ülkede bişeylerin değişebileceğine dair ümitleri arttıran tag.

    izlemem bilmem ama iddialara gire geçen yilın kazananı en başından belliymiş. öyle yada değil insan zekasıyla alay eden bu program , ve bu programda sms'lerden gelen parayla seyma subaşı'nın lükslerinin karşılanması salaklıktır.

  • iyi abi başka biri çıksın. desinki 2.selim kanuni sultan süleymanın oğlu değil. yassif nasinin oğlu
    desimki kaynak ta aha; a galante historie des turqia torne vıı.
    1453 te istanbul fethi diye bir şey yok. bunlar uydurma desin

    mohaç yalan desin.
    kimse bu deli sacmasına cevap vermez. cevap vermeyince tezlerime kimse cevap vermiyor desin geçsin.

    bir kitlede cıksın var hocamız gerçek tarih anlatıyor. bizi yalan tarihle uyutmuşlar desin.

    al sana fötrlü deli.
    ondan kolay ne var...

    edit: mısıroğlu ve onun kitlesi ile alay etmekte cok zevkli bu arada.

  • bunun normal bir açıklaması yok. muhtemelen rte hapse girdiğinde bir gece kendi kendine "bu ülkenin ağzına sıçacam, görecekler" diye söz verdi. kendi ülkesine kin ve nefret duymayan biri şu vaziyet karşısında 1 saniye bile beklemeden seçim kararı alır.

  • hiç anlam veremezdim bu olaya. iş gezisi sonucu yolum düştü bir haftalık eğitim için. bir kısmı işe bisikletle geldi, söz verdikleri saatte başlayıp insanca çalışma saatleri ile tam 17:30'da bir dakika bile geçirmeden eğitimi noktalıyorlardı. yani öyle ayarlı ki adamın son lafı tam 17:30'da bitiyor tüm soruları da cevaplamış olarak.

    öğle arası yemeklerinde alkol serbestliği vardı. hani biz kendimize misafirperveriz deriz ama adamlar iş sonrası için en ince detayına kadar aktiviteleri bile sunuyordu.

    özetle disiplin, insanca çalışma koşulları, özel hayat, insana verdiği değeri filan görünce ne yalan söyleyeyim bende de oluştu artık.

  • donanımhaberin telefon ve tv forumlarında takılan, burda geliyor sony battı diye tespit sıçıyor. günümüzde sony'nin sahip olduğu şirketleri tek tek yazıyorum. bakalım sony gerçekten batıyor mu.

    sony corporation: sony'i sony yapan şirket budur. ses ve görüntü sistemleri, yarı iletken teknolojisi, sahibi oldukları patentler derken elektrikli araba işine de girmiş bir şirket. çalıştığı alanları görmek için link

    sony pictures: sinema sektöründeki "big six" denilen major şirketlerden birisi. geçen yıl disney, warnerbros ve universal'dan sonra dünyada pazar payı olarak dördüncü sırada gelmişler.link.

    sony interactive entertainment: bu herhalde en bilindik. ps4'ün başarısından sonra 40 yıldır konsol üreten nintendo'yu da geçerek, tarihin en çok konsol satan oyun şirketi oldular. ayrıca ps2 hala tarihin en çok satan oyun konsolu durumunda. oyun sektöründe de santa monica, naughty dog, japan studio ve insomniac gibi başarılı stüdyolara sahipler. üstüne atlus, square enix, konami, namco, from software ve kojima productions gibi japon oyun firmalarıyla özel anlaşmaları mevcut.

    sony music: universal music'ten sonra dünyanın en büyük ikinci müzik şirketi.

    sony mobile: burda marketin %1'inden azına sahip bir şirket olarak çok başarısız oldular. sony mobile olarak asya ve avrupa dışındaki çoğu pazarda faaliyetlerini durdurdular.ancak bu şirketi telefon sektöründe apple ve samsung'la karşılaştırıp, sinema, oyun ve müzik sektöründe para kıran sony'e batıyor demek tam bir cahillik.

    sony network communications: şirket so-net olarak biliniyor. japonya'da sony'e ait büyük bir internet sağlayıcısı.

    sony bank: japonya'nın en büyük çevrim içi bankalarından birisi.

    bu kadar çok büyük şirketi sony yerine daha mantıklı bir şekilde sony group altında birleştirdiler. bu karardan önce benzer bir şekilde sahip oldukları oyun stüdyolarını playstation studios olarak birleştirmişlerdi. hatta bütün bu şirketleri olmamış varsayın, sony sadece kamera üretsin. yine batmazlar. burda sadece stüdyo kamerası için düşünmeyin. endoskopik kameradan tutun, nasa'ya özel kamera üretimine kadar her yere girmişler. fazla uzatmayalım, dünyada batmayacak 4-5 şirket say desen bunlardan biri abd-japon destekli sony'dir. böyle bir şirketi, alım gücü 3.dünya ülkelerinin seviyelerine düşmüş türkiye'yi önemsemiyor diye batırmayın, komik olmayın. adamların orta seviye tv'leri bile ağır vergilerden dolayı bizde lükse giriyor. böyle ülkeye daha kalitelisini niye getirsin.

  • akp’ye oy veren seçmen türkiye yabancı bir ülkeye satılsa veya rte canlı yayında türk bayrağını yaksa bile kesinlikle pişman olmayacaktır.