hesabın var mı? giriş yap

  • “bir politikacı ‘evet’ diyorsa, aslında ‘belki’ demek istiyordur. eğer ‘belki’ diyorsa, ‘hayır' demek istiyordur. ‘hayır’ diyorsa da, gerçek bir politikacı değildir. bir hanımefendi ‘hayır’ diyorsa, ‘belki’ demek istiyordur. eğer ‘belki’ diyorsa, aslında ‘evet’ demek istiyordur. bir hanımefendi ‘evet’ diyorsa, o gerçek bir hanımefendi değildir."

    sebastián pinera *

  • olay çalıştığım kurumda vuku bulmuştur.

    çalıştığım yerde güler yüzlü efendi bir çocuk var, bir gün baya keyifli gördüm onu, baktım herkese baklava dağıtıyor. ulan dedim ben bu gülüşü nerede görsem tanırım kesin dedim bu pezevengin çocuğu oluyor, baba oluyor..

    baktım tıngır bıngır elinde baklavayla bana doğru geliyor. o sırıtıyor ben daha çok sırıtıyorum, geldi yanıma;

    - abi merhaba
    - merhaba güzel kardeşim ( omuzlarından vuruyorum )
    - buyur abi sevinç baklavası
    - kız mı oğlam mı lan ( baklava ağızımda, konuşmasına fırsat vermeden )
    - nasıl abi anlamadım ( şaşkın şaşkın bana bakıyor )

    * 5 saniye süren birbirimize karşı boş bakışlardan sonra

    - nerde görsem bu gülüşü tanırım, araba mı ev mi aldın lan fırlama ( bozuntuya vermeden, sırıta sırata )
    - yok abi ne arabası ne evi, nerede bu pahalılıkta
    - e niçin bu baklava
    - boşanıyorum abi onun mutluluğu

    * önce bir dumura uğradım, ne oluyoruz ya dedim

    - bir kaç saniye sessizlikten sonra ağzımda baklava, üzgün üzgün hayırlısı olsun kardeşim ve sessizlik..

    sonra anladım ki bu gülüşleri nerede görsem tanımıyormuşum.

  • bir umut sarıkaya karikatürü

    not: ampül abi de uyardı ancak her şeyi ayrı yazınca başlık 51 karakter oluyor ve açılamıyor. aynı zamanda umut sarıkaya'nın karikatüründe de her şeyin birleşik yazılmış olması gözümden kaçmadı, rahat olun. her şeyin farkındayım ve bu durumdan memnun değilim.

  • edit: bunlara da bakın (bkz: eşinin evinde şiddet gören teyzenin ses kaydı)
    (bkz: lübnan'ın suriyeli sığınmacıları geri göndermesi/#163447633)

    istanbul'u ziyaret eden bir turistin, adım başı sigara dumanına maruz kaldıktan sonra kurduğu isyan cümlesi:

    görsel

    " bir turist olarak istanbul'daki sigara içme alışkanlığı karşısında şoke oldum. yahu herkes sigara içiyor, inanamıyorum. kapalı veya açık alanlarda, birkaç dakikada bir adamın teki sigara yakıyor. babalar ve anneler bile çocuklarının yanında sigara içiyor. başınızı sağa sola çeviriyorsunuz ve o da ne? yine bu zıkkımı içen bir adamı görüyorsunuz.

    sizin neyiniz var? avustralya'da sigaraya yüksek vergi uygulanıyor ve elektronik sigara ürünlerinin satışı yasa dışı hale geldi. türk sağlık bakanlığı türk halkını korumak için bir şey yapmıyor mu? "

    bir başkası: "türkiye'yi seviyorum ama ne zaman ziyaret etsem, ben ve çocuklarım sigara dumanına maruz kalmadan yemek yiyemiyoruz. bu yüzden sabah erkenden restaurantlara gidip çıkıyorum. bütün avrupa'yı, amerika'yı, rusya'yı, iran'ı, azerbaycan'ı gezdim. istanbul ve ankara kadar halkın rahatlıkla sigara içip, diğer insanlara rahatsızlık verdiği başka bir yer görmedim."

    görsel

    bir başkası: "bu ulkede nefret ettiğim tek şey bu sigara dumanı. ne zaman ülkenizi ziyaret etsem buna maruz kalıyorum" demiş.

    görsel

    bir başkası: " bu koduğumun zehiri yüzünden ne yolda yürüyebiliyoruz, ne restaurantta yemek yiyebiliyoruz. sözde kapalı alanlarda yasak bu zıkkım ama hükümet buna göz yumuyor."

    görsel

    ve bunlar: " bir gün istanbul'da bir restauranta gitmiştik. görevliler gece 1 gibi bizi çıkarıp dükkanı kapatmadan önce ışıkları yaktıklarında, bütün restaurantım dumanla kaplı olduğunu gorunce gözlerime inanamamıştım. hayatımda böyle bir şeye şahit olmamıştım."

    " istanbul'da yaşlı bir teyzenin sigara içtiğini gorunce gözlerime inanamadım. "

    görsel

    daha önce başka turistler de açık alanda sigara içilmesinden şikayet etmişti:

    (bkz: sigara dumanı yüzünden ülkeye gelmeyen turist)

  • 40'a merdiven dayamış bir abinizden size öğüt.
    reddedilirsen "nasıl istiyorsan öyle olsun" de ve çek git. telefon numarasını sil, sosyal medyadan çıkar, kesinlikle aynı ortamda bulunma, selam falan da verme. arkasından konuşma tamamen hayatından çıkar, yokmuş gibi davran, reddettiyse bitmiştir. sizin için ölmüştür, o saatten sonra kuracağınız her türlü iletişim sizi küçük düşürmekten başka bir işe yaramaz.
    "naz yapıyor" diye düşünüp tekrar teklif eden veya yılışıklaşan adamın kendine saygısı yoktur. kendisine saygı duymayan kimseye saygı duymaz. arkanıza bakmadan gidin kesinlikle geriye bakmayın en azından karşınızdaki insan sizin hakkınızda "laftan anlamıyor mu?" diye düşünmesin ve saygı duysun.

  • bu aileye bakıp herhangi bir dini unsur göremiyorum diyen yazarın tersine ben bu ailede bir sürü dini unsur görüyorum

    1. havva denen kadın 2011 yılındaki ifadesinde demiş ki ; ‘’oğlum isa ve damadım tumcer evdekilerin camiye namaza gitmesini fırsat bilip meryemin cesedini tütünçiftlik te bir yere gömdü.’’

    bir düşünün bu ne demek? bu kadın evde o günlerde aç susuzdu çocuklar da öyle.hatta tecavüze uğramıştı. ki bunun akabinde vefat etti.düşünün ki evdeki büyük ablanız böyle bir halde ve camiye gidiyorsunuz neden? açıklayım neden olduğunu
    muhtemelen bu gerzekler ablalarının içine cin girdiğine eniştenin de onu tedavi ettiğine inanıyorlardı.öyle ki namazı cemaatle kılmanın sevabını kaçıracak anormal bir durum yok ortada.çünkü bazen insanların içine cin girer.dinimizde cin yok mu yani.yok diyen bok yer.

    neyse eve dönüyorlar ki abla evde yok.ablanın cin çıkarırken ufak bir kazaya kurban gittiğine ya da cinlerin onu öldürdüğüne ablalarını kurtaramadıklarına inanıyorlardı belki de

    ama ilginçtir ki kız ölmeden kredi çektirip almışlar üzerlerine.bunun için de kendilerince mantıklı bir açıklamaları vardır elbet.

    2. havva kadının başındaki başörtüsü öyle ciddi biçimde örtülmüş ki ..neredeyse yüzü gözükmüyor.çünkü biliyorsunuz saçınız bir teli dahi gözükse cehennemde yanacaksınız.çok dindarlar hem de sofular..cinlerden büyüden deli gibi korkuyorlar.kızını verdiği adam hoca.herhangi birine değil kızını değerli bir hocaya vermiş kadın yani büyü bozuyor adam .el falan da almıştır birinden .adam hoca ..

    kızı hakeza güzelce örtünmüş.muhafazakar çevrede yaşıyorsanız bilirsiniz ; kapalılar bile kendi içinde kısım kısım ayrılır bazıları şal takar bazıları daha uzun eşarp takar bazıları çarşafa girer her birisi bir öncekini (eşarp takan şal takanı mesela )kendinden daha hafif /münafık olarak görür.yeterince örtünmüyordur çünkü.işte burda din unsuru var.entry e konu olan ailemiz bal gibi dindar .üstelik anadolu dindarlığı dediğimizden daha öte bildiğin siyasal islamcılık kıvamında.

    3- ailedeki isimler isa, havva, fatih, meryem ve evet recep tayyip..
    dindar oğlu dindar

    şimdi kimse çıkıp bana dinle ne alakası var demesin.bu palu ailesini benim gözümde ilginç yapan şey onları bu hale dini inançlarının getirmiş olması.yani işledikleri suçlar dini inanlarıyla öyle bir harmoni oluşturmuş ki bunların hepsini yaparken yanlış bir şey yaptıklarını düşünmemişler.tez konusu tam yani.

  • star wars serisinin belki de en güzel zamanlarını anlatmaktadır. genç anakin skywalker, ustası obi wan ve tüm efsane jedi masterlar evrenin her köşesinde cumhuriyeti savunurlar. aksiyonun bini bir paradır. sırf anakin manyaklaştığı anlarda altta çalan imperial march için bile izlenmeli. hastasıyız.

  • neoliberalizm, 1945-1970 donemi arasinda kar marjini ve gucunu kaybetmis elit siniflarin, amerikan hegemonyasi altindaki baskaldirisidir... tamamen politik bir baskaldiris olsa da kendisini chicago okulu'nun altinda saf ekonomik bir dille ifade eder... ozellestirme, devletin kuculmesi, az regulasyon, serbest piyasa, serbest finans pazari ister... kendisini ekonomi maskesi altinda gosterse de tamamen politik bir karsi devrimdir...

    abd keynesci yeniden dagitim projesi icinde 1945'ten 1960larin sonlarina kadar dunyadaki ekonomik pozisyonunu sarsintiya sokar... soguk savas doneminde yapilan askeri harcamalar, vietnam savasi, 1973 opec krizi vs. derken artik hegemonya pozisyonunu japonya'ya, almanya'ya ya da sovyetlere kaptirabilme korkusunu tasir... ve kendisinin kurdugu bretton-woods sistemini dagitir... bunun dagilmasi imf (hatta kismen dunya bankasi) gibi orgutlerinde gorevinin bitmesi anlamina gelecektir... ama abd'nin daha uzun bir projesi vardir cunku neoliberal hegemonya'yi kurmak istemektedir...

    1970lerde sili'de allende'nin cia tarafindan oldurulmesi (11 eylul 1973) ve yerine pinochet'in gecirilmesi ile ilk neoliberal denemeler baslar... amerika'da reagan hukumeti, ingiltere'de thatcher hukumeti neoliberal hegemonyanin gelismis ulkelerdeki kanadini temsil ederler... ve 1980lerde, turkiye'de dahil bircok devlette gelen askeri darbelerle neoliberal sistemlere gecis saglanir... turkiye'de 12 eylul ve ardindan gelen ozal rejimi bunun en guzel orneklerindendir... bazi ulkelerde bu sok terapisi seklini alir... devlet kucultulur, ozellestirmeler yapilir, finans ve ticaret pazarlari serbestlestirilir ki, abd hegemonya pozisyonunu yeniden kazansin... pekiiii bu ulkeler niye bu neoliberal rejimlere gecerler: (1) bazilarin secme ve pazarlik sansi yoktur, (2) neoliberal karsi devrim sadece abd'ye degil, bu devletlerdeki elit sinifa da yeniden guc vermektedir...

    bu rejimlere gecisle beraber dunya ekonomik sistemi tekrar degisir, asagidaki sonuclar olur:
    (1) imf ve dunya bankasi gibi kurumlarin islevi degisir, artik bunlar banka degildir... ulkelerin ekonomilerini yapisal uyum (structural adjustment) programlariyla degistirmektedirler...neoliberal rejimleri bir bir uygulamaktadirlar.
    (2) 1960lara kadar yavas yavas kapanmaya baslayan dunyadaki uluslararasi gelir acikligi tekrar acilmaya baslar... abd tekrar hegemo sifatini kazanir...
    (3) keynesci-devletci rejimlerde 1960lara dogru kapanmaya baslayan ulke ici gelir ucurumu tekrar acilmaya baslar...
    (4) dunya'da 1980lerden baslayaraktan bir suru kriz gorulur... krizler bulasicidir... dunya tarihginde bu kadar kriz ilk defa ard arda gorulmektedir... tabi herkese bok atilir, neoliberal rejimlere gecemiyorsunuz, siz ozellestirme yapamadiniz, sizin demokrasiniz yok, sizin sosyal kapitaliniz yok diye...
    (5) neoliberal donemde, en cok ekonomik buyume saglamis ulkeler neoliberalizmin kurallarindan (yani washington uzlasmasindan) en cok sapan devletlerdir... guney kore, malezya, japonya vs... ama bunlar basbas bagirsalarda biz neoliberal politikalari uygulamiyoruz diye bunlar dunyaya neoliberalizmin zaferi diye tanitilirlar...
    (6) neoliberal rejimler kuresellesme maskesi altinda pazarlanir...
    (7) 1990'larda hemen hemen tum pazarlar teker teker krize girince, ve stiglitz, krugman, easterly, kanbur gibi adamlar bu sistemi elestirince neoliberalizm daha insani bir maske takmistir yuzune... sivil toplumdur, demokratiklesmedir, yonetisimdir gibi kavramlarla kendisini pazarlamaya devam etmistir...
    (8) ne zamanki bu neoliberal sistem de abd'yi koseye sikistirsin, abd bu projeyi bir kenara koyabilmistir... son 4 senedir bush kuresellesmeden ve neoliberalizmden bashetmemektedir... bu yeni ama gecici rejimin adi neo-conservatizm'dir...

  • istenmeyen davranisa neden olan uyaricilarin bireyin ortamindan kaldirilmasidir. ornegin, cocuk evde top oynarken cam esyalar kiriliyorsa cam esyalarin cocugun top oynadigi yerden kaldirilmasidir. bu sayede cocuk daha uygun ortamda top oynayabilir.

  • anadolu köylerinin çoğu pislik yuvasıdır... şaşırtmıyor artık. en çok ahlak bekçiliği yapıp en ahlaksız olmayı başarırlar.