hesabın var mı? giriş yap

  • dolar rekor kırarken hazine ve maliye bakanı niye sessiz diye sitem ediyorlardı, bence sessiz kalmaya devam etsin..

    stajyer damat bile bu kadar saçmalamamıştı..

    bu açıklamalar bile akp iktidarının artık fiilen bittiğini gösteriyor zira ya deliye yatıyorlar ya da abi bizim çapımız zaten buydu ne bekliyordunuz diyorlar...

  • artık kullanmadığım bir spor aletini 800 liraya ilana koydum. elemanın biri “abim, canım abim 500 olsun hemen gelip alayım” diye mesaj attı. ben, o fiyata olmaz ama 750 olsun dedim. arkadaş başladı yok sakatlık geçiren birine alacaklarmış arkadaşlarıyla da, parayı çıkaramıyorlarmış da, sevaba girermişim de. neyse o biraz çıktı ben biraz indim anlaştık.

    abim gelecek almaya dedi. numaramı istedi. sözde abisi aradı beni aletin ebatlarını sordu. sedan arabaya sığar mı? yoksa babamın arabasıyla geleyim dedi, sığar dedim. buluşma yerine c serisi mercedes ile geldi. abi bakalım sığmazsa pederin x5 i alıp geleyim dedi. neyse bir şekilde sığdırdık, aldı gitti. ben de salaklığıma gülüp el salladım arkasından.

  • hastalığınızın biyolojik hiçbir kökeni olmadığını öğrendiğinizde korkuyla karışık şeyler hissedersiniz. çünkü bu tedavisi kesin olmayan bi rahatsızlıktır. ülserseniz ona göre ilaç içersiniz. hastalığın yapısını ve ilaca ne tepki vericeğini, ileriki safhaların ne olacağını bilirsiniz. modern tıp bu tip bilgilere sahiptir. ama mideniz tamamen sağlıklıysa ama nedenini bilmediğiniz halde bir gün durmadan kusmaya başlarsanız bunu bilim kalıcı olarak tedavi edemez. sorunun midede olmadığını kafada olduğunu öğrendiğiniz zaman hastalığınız hala ordadır. psikologla yaptığınız terapilerde sorununuzu fark ettiğinizde ve bilincine vardığınızda hastalığınız hala ordadır. bedeniniz ve ruhunuz ilişki içinde olsada burda kontrol sizde olmaz. gerçekten psikosomatik bi rahatsızlığınız varsa "neden ben" diye üzülmekte çok haklısınızdır. ilaçlarla idare edebilirsiniz ama o da ilaçlar yan etkisi göstermeye başlayana kadar. bence çözüm vücudunuzun hangi olaydan sonra o tepkileri vermeye başladığını bulmak ve orda her neyi değiştirdiyseniz eski haline geri getirmek. yani vucudunuz istediğini yapmak. bunu yaparkende kendinizi kısıtlanmış hissetmemeye çalışın. vücudunuzun sizin için, hayatta kalmak için size en iyi yolu gösterdiğini düşünün.

  • hedef kitlesini en doğru şekilde seçen, estetik anlamında her zaman tatmin eden ve oluşturduğu özel oyuncu kitlesiyle bir asırdan fazla hayatta olan başarılı firmadır. bir dönem nintendo wii sahibi biri olarak ve başka firmalardan da hemen her konsolu edinip takip ettiğim için birkaç şeye değinebileceğime inanıyorum bu firmayla ilgili.

    öncelikle nintendo yaptığı oyun konsollarında; güce en az şekilde önem veren ama yine de size performans olarak dandik deneyimler de yaşatmayan bir firmadır. nintendo daha ziyade fikirlere ve eğlencenin ne kadar farklı olabilme ihtimaline önem verir, reklamını da her zaman bu tema üzerinden yapar. ps ile xbox yarışını ele alalım; ikisi de güç odaklı, sermaye odaklı birbirini yerken aradan switch sıyrıldı gitti farkında değiller. çünkü switch yine bir fikir verdi insanlara, farklı bir anlayış sundu, bu aynı wii gibi farklı bir eğlence anlayışıydı. hem misafirini çağırıp çocuk yaşlı fark etmeksizin oynayabileceğin bir şeydi, hem de evde tek başına pokemon da avlayacağın bir şeydi. başına oturduğunuzda aman şu bölümü geçeyim diye yorulmayacağınız, sadece oyununuzu oynayıp kalkacağınız pek çok oyun vardır nintendo dünyasında. insanlar bazen akıcı ve yorulmayacağı eğlenceyi arıyor. işte bunun gibi dertlerin şifası nintendo'dur ve bu durum onlara çok sadık bir kitle yarattı. biz ergenliğimizde deli gibi pes cafedir guitar hero'dur takılırken, playstation3'ü xbox 360'ı dünyada en iyi konsollar zannederken (ki güç olarak öylelerdi), nintendo wii satış rakamlarını incelediğinizde bu yukarıdaki iki kült konsolu da ezip geçmişti o dönem. bunun sebebi de dünyanın en farklı anlayışını bize sunmuş olmasıydı, kabul edelim wii bir çağ açıp kapattı.

    ben de yazımı kapatacak olursam, nintendo'nun bu farklı politikasına da, verdiği eğlence anlayışına da her zaman saygı duyacağım. şu an bir xbox kullanıcısı olarak, maalesef bir switch'im olmasa da satış rakamlarında nintendo'nun iyi yerlerde olmasını hep isteyeceğim.

  • yer : taksim'de thy nin önündeki otobüs duragi
    zaman : üniversite yillari

    nazli yarim ile bekledigimiz otobüs uzaktan görününce o tarafa dogru bir hareketlenme oldu toplulukta... biz de elimizden geldigince hareketlendik...
    zaten ufak tefek olan kiz arkadasim zorlanmaya baslayip geri kaldi, ben de bir centilmen ve erkek arkadas kisvesi altinda elinden tutup otobüse dogru çektim, ama ne zor çektim bir ben bilirim...
    tam otobüse binerken "bu is bu kadar zor olmamaliydi, neden direniyor gibi ki sanki ?" diye düsünüp arkama döndüm ve benimkinden daha farkli hatta hiç benzemeyen kelalaka bir hatun kisinin elinden tutup otobüse dogru çekistirdigimi farkettim, ama daha da garip olan, kizin diger elinden tutup benden kurtarmaya çalisan, tam ters istikamette çekistiren çocukcagizdi... (nisanlisiymis, sonra uyandik mevzuya)
    bu esnada asil eli tutulmak istenen nazli yar ise, az ötede ebleklesmis bir surat ifadesi ile olayin nasil gelisecegini merakla izlemekteydi...
    çok fena gülüstük...

  • başlık: denizde ayagıma bakan gülüyo amk ne var ki

    1. ne var delikanlı gibi söyleyin

    http://c11.incisozluk.com.tr/…06/7/296347_o99b9.jpg

    2. baş parmağından bileğine taksi tutsan 450 lira tutar amk
    3. bu ayak istanbul'a 4.köprü olur amk
    4. kafanın üstünde iki tur dönsen havalanırsın amk
    5. sığıra tekme koysan hayvan kıyma haline gelir amk

    ve en efsanesi..

    6. baban kanguruya mı çaktı bu nasıl bir ayak amk

    sabahtan beri gülüyorum lan haahahahaha :)

    edit: imla

  • kullanan dişi ben değilsem sıkıntı yaratmaz.

    babam bana araba kullanmayı öğretirken boş alan diye hayvan pazarına gitmiştik.. kocaman yer, dön dön bitmiyor. belediye elektrik direği için galiba çukur açmış ama boş bırakmış. üzerini de ot kaplamış

    öyle dönüp dururken ön tekeri o çukura soktum, babamın kafayı da aynaya. dakikalar geçti araba çukurdan çıkmıyor. baba sinirli, babanın kafası kanıyor, elinin tersinde ve kemerle bağlı durumdayım.. allah acıdı da ilerde tarlada top oynayan gençler peyda oldu bi anda ve kaldırıp çıkardılar bizi.

    dönüş yolunda yine direksiyona geçirdi beni zorla, hemde trafikte.. bi tane otobüs çok yakın geçince korkup gözümü kapattım, ellerimle :) nihayetinde; araba kullanacak cesaret ve yeteneğe sahip olmadığıma babam da ikna olunca, yer değiştirdik. tekrar yola çıkacağız

    babam- bak bakalım sağdan gelen var mı
    ben- maviden sonra yok

    yok kısmını duymuş sadece. bastı bakmadan.. benim oturduğum tarafa bi tane şahin girdi, ve akordeon olarak durdu.

    babam bence o gün silmiş, o gün vazgeçmiş olabilir benden.

    edit: babanın araba kullanmayı öğretmesi

  • geçtiğimiz aylarda chadwick boseman'ın acı kaybıyla sarsıldık. sadece mcu kralını ya da hollywood başarılı bir aktörünü kaybetmedi. dünya çok temiz kalpli bir insanı kaybetti. boseman'ın kaybından sonra mcu'nun black panther ile neler yapabileceği üzerine yazmak halen zor geliyor aslında. bir çok kez elim klavyeye gitti ve geri geldi. ama zorda olsa bi'şeyler yazma zamanı da geldi. bu yazıda marvel studios'un nasıl hareket edebileceği ile ilgili ihtimallerden bahsedeceğiz.

    black panther 2 filmini iptal etmek

    her ne kadar seçeneklerden biri olsa bile en düşük ihtimalin filmi iptal etmek olduğuna inanıyorum. evet film çok büyük gişe yaptı. ama marvel her filmi ile yüksek gişeleri hedefleyen bir stüdyo. başka markalarla zaten bu rakamlara çıkabilirler. black panther 2'yi getirecek olan en önemli faktör ilk filmin yarattığı kültürel hareket.

    filmin vizyona girdiği ve onu takip eden ayları hatırlarsanız black panther'in nasıl ikon haline geldiğini de görürsünüz. üstelik sadece siyahi çevreler için değil her yaş ve ırktan insan için son derece ilham verici bir karaktere dönüştüğünü de hatırlarsınız. erkek ve kız siyahi çocuklar için ise black panther filminin her bir karakteri bu kadar kısa süre içerisinde resmen efsane haline gelmişti.

    işte elinizde böyle ikona dönüşecek bir hikaye varsa onu hitap ettiği bu kitleden ayıramazsınız. black panther ve wakanda kültürü marvel'ın sorumluluğu haline geldi. bunu en doğru şekilde yönetmeleri gerekiyor. şu noktada böyle bir şeyi iptal etmek, sorumluluk göstermeleri gereken kitleden gerçek bir kahramanı ayırmak anlamına gelir. bunu yapmayacaklardır.

    filmin gösterim tarihi 6 mayıs 2022 olarak açıklanmıştı. belki bir sene ileri atılabilir ve yeni yol haritası çizilir ama film gelecektir.

    yeni oyuncu cast etmek

    hollywood'da genelde bu tip durumlar olduğu zaman karakterin emekli edildiğine şahit oluyoruz. tabii ki dumbledore gibi örnekler de var. ama böyle bir kayıp olduğu zaman bir sonraki reboot'a kadar genelde karaktere de veda ediyoruz. şu anki durumda beni en fazla meşgul eden düşünce yeni birinin cast edilip, edilemeyeceği.

    karakterin ikonlaştığından bahsetmiştik. burada ikonlaşan sadece black panther değil onun içerisindeki t'challa'da maskesi kadar ikona dönüştü. captain america: civil war ile başlayan karakter gelişimi, diğer karakterlerle ilişkisi, bir kahraman ve kral olarak duruşu, süper kahraman olmasının yanında bir karakter olarak da t'challa'nın gelişimiydi. ihtimalleri masaya yatırdığımız zaman önümüzdeki filmlerde karşılaşabileceği zorluklar black panther'den ziyade t'challa'nın yüzleşmesi gereken mücadeleler. olası bir atlantis ve namor savaşı, ılluminati'nin kurulması, fantastic four'un evrene girişi, storm'un ortaya çıkışı, secret wars hikayesi direktman t'challa'nın vermesi gereken savaş ve dostluk ilişkileri. bunlar başka karakter üzerinden de verilir. lakin t'challa kadar vurucu olmayacaktır.

    recast işi bu durumlarda çok bıçak sırtı bir olay olduğu için marvel studios'un vereceği her türlü karar saygı ile karşılanacak gibi duruyor.

    shuri'nin black panther olması

    bu en fazla dillendirilen ve gerçekleşmesi en yüksek ihtimal olan seçenek. daha önce benzeri bir durumla çizgi romanlarda da karşılaşmıştık. şahsen shuri'nin black panther olması ile ilgili hiçbir sorunum yok. tamam der ve hikayemize bakabiliriz. ama bazı soru işaretlerimiz de var.

    captain america: civil war ve black panther filmi t'challa için origin görevi gördü. bu iki film boyunca biz karakterin black panther'e dönüşmesi ve olgunlaşmasını izledik. üstelik bu gelişim solo filminde de devam etti. kostümü giyse bile ilk filmin sonunda gerçek anlamda black panther'e dönüştü. bu kadar kısa süre içerisinde bir kez daha bu sefer yeni bir karakter üzerinden black panther origini izlemek seyir zevkini tek düze hale getirebilir.

    ikinci olarak t'challa ve shuri karakterizasyon olarak biraz farklılar. mcu'da esprili karakterler görmeye alışkınız. ama t'challa ve stephen strange gibi ciddi karakterler bunu dengeliyordu. shuri bu denklemi tekrar bozabilecek bir karakter. ilk filmde bir çok yerde çok önemli rol oynasa da comic relief özelliklerini de bolca görmüştük. karakterizasyonu fazla değişmeden bu karakteri black panther olarak görürsek t'challa'nın ciddiyetini karakterde arayabileceğimizi düşünüyorum.

    killmonger'ın black panther olması

    içten içe en çok istediğim seçenek bu. killmonger mcu içerisinde gördüğümüz en başarılı villain'lardan biriydi. hikaye arc'ı son derece başarılı yazılmıştı. michael b. jordan ise çok güzel bir şekilde hayat vermişti. karakter empati kurulabilecek, acıları olan üç boyutlu bir karakterdi. olası bir kefaret hikayesi hem karakteri çok başarılı bir şekilde geliştirebilir hem de mcu'da daha önce görmediğimiz bir hikaye anlatım biçimine kapı açabilir. killmonger gibi bir villain'ın kahramanlık yolculuğunu izlemeyi, zaten son derece iyi kalpli biri olan shuri'nin kahramanlık yolculuğuna tercih ederim.

    yönetmen ryan coogler ve michel b. jordan'ın ilişkisi de bence önemli. coogler şu ana kadar bütün filmlerinde jordan ile çalıştı. ikili yakın arkadaş ve chadwick boseman daha önce cast edilmeseydi coogler eminim jordan'ın t'challa olmasını çok isterdi. coogler için jordan ile tekrar çalışmak ve ona bir karakter yazmak daha ilgi çekici olabilir.

    şu an için elimizdeki seçeneklerin bunlar olduğunu düşünüyorum. recast, shuri, killmonger bunların hepsi gerçekleşebilir. önemli olan marvel studios'un nasıl devam etmek istediği. yaratıcı anlamda bütün seçeneklerden başarılı işler çıkabilir.

  • bir cumartesi akşam üzeri, izmir'den aydın'a gideceğiz. çevreyolunda ilerliyoruz, sollamaya çıkmıştım, arkamda bir honda civic inanılmaz taciz ediyor, tecrübesiz biri olsa panikle kaza yaptırır, o kadar diyorum. sollama bitince sağ şeride geçtim, bu araç beni geçince ben de arkasından tepki gösterdim, ya korna çaldım ya selektör yaptım. bu açtı çakarları, sireni bile var ama, arsızlık resmen. iyice taciz ediyor, sıkıştırmaya çalışıyor, "sağa çek" diyor. tesadüf ya, birkaç gün önce polisin dur ihtarına uymamanın cezasının 200 lira civarında olduğunu öğrenmiştim, polis olduklarını düşünmüyorum ama öyleyse bile "en kötü cezayı öderim" diye durmadım. belli çünkü, art niyetliler, egoları zedelendi, olay çıkarmak istiyorlar.

    taciz bir süre devam etti, arabadaki grup arkadaşlarımdan geri zekalılığıyla ünlü olanı "abi kenara çek polis bak" diyor, o kafayla türkiye'de 30+ yaşa kadar nasıl yaşadı muamma. çevreyolunun buca sapağında ayrılıp gitti bunlar, en son biri elinde telsiz gösteriyordu artık, düşünün. ücretli yolun özellikle aydın çıkışında mutlaka polis olur, en kötü "arabayı durdurup ceza yazarlar" diye düşünüyorum, o kadar da arsız olamayacaklarına ihtimal veriyorum çünkü. polisin önünden geçip gittik tabii, kimse bir şey demedi, bizimkiler de plakayı almadığı için şikayet de edemedik ama muhtemelen etsek de bir şey çıkmayacaktı.

    bizim aklı evvele uyup arabayı kenara çeksek biz de ertesi gün sosyal medyada haber olurduk en fazla, yeterince tepki çekilirse failler karakola çağrılır, ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırdı. türkiye'de ölmek bu kadar kolay ne yazık ki, başım sıkışınca polisin, adaletin yanımda olacağına inanmıyorum çünkü şahsi tecrübelerimde asla yanımda olmadılar. mahallenin orta yerinde yer alan evimize güpegündüz hırsız girip elinde torbalarla çıktığında da, beş kişi tek başıma bana saldırdığında da, sokağa çıkma yasağı varken apartmanımın önünde tüm gün bağırıp sağa sola küfredenleri şikayet ettiğimde de polisin cevabı hep "bundan bir şey çıkmaz" ve "biz bir şey yapamıyoruz" oldu.

    kaçanın anası ağlamaz arkadaşlar, böyle şeyler gördüğünüzde kaçmaya bakın. türkiye artık eşkıyaların, mafyaların, kabadayıların ülkesi. onlardan olmaya özenmeyin, zira o yolun sonu hep b*k. kendi hayatınızı korumaya bakın, "korkak" durumuna düşmek böyle magandanın birinin kurşunuyla, bıçak darbesiyle ölmekten çok daha iyidir, unutmayın.