hesabın var mı? giriş yap

  • moritanya'da erkeklerin zayıf çelimsiz kadın yerine dolgun kadın tercihlerinin getirisi olarak kız çocuklarının kilo almalarını sağlamak amaçlı her gün kusana kadar deve sütü ve öğütülmüş mısırla beslenmeleri yöntemine verilen ad.böylece kız daha dolgun göründüğü için daha çok tercih edilecek hem de ailenin varlıklı bir aile olduğu ortaya konmuş olacak.yemek yemenin zevke değil işkenceye döndüğü bu yöntemi reddeden kız çocuklarının ayakları tahtadan yapılmış mengene ile sıkıştırılarak kusana kadar deve sütü içiriliyor.en kötü tarafı bu yöntemin birçok kadının şeker hastası ya da kalp krizi geçirmesine bile sebep olması.sınır tanımayan haberler belgeselini izlerken haberdar olduğum bu yöntemi seyirciye daha iyi aktarabilmek için ilginç bir deney yapmışlar.belgeselde sunucu moritanya'da çölde yaşayan aileye üç gün misafir olup bu yöntemle beslenerek 55 kilo ile başladığı bu deneyimi üçüncü günün sonunda 59 kilo ile tamamladığı gösteriliyor.bu yönteme daha fazla dayanamayan sunucu tıpkı kızlar gibi zaman zaman kusmak zorunda kaldı böyle de mide bulandırıcı bir uygulama.

  • gerizekalı harry potter tarafından yapılmış saçmalıktır. anasını, babasını, sirius'u öldüren ve kendisinin peşine düşen adamın ölüm büyüsüne 'asasız bırakma' büyüsü ile karşılık veren hayırsız bir evlattır harry potter.

  • gidemediğim maç. kuzey kale arkası biletimi bir renkdaşıma vermek zorundayım.

    para istemiyorum sadece 2 şartı yerine getirmesi yeter:

    1. passolig'i olması.
    2. lösev'in şuradaki linkinden ya da elden yaptığı 20 lira ve üzeri bir bağışın bu entry'den sonra yapıldığını bana gösteren bir fotoğraf veya ekran görüntüsünu bana yollaması.

    sonra bilet onundur.

    bu arada biletleri karaborsa olarak satan herkesin allah belasını versin. kendinize beşiktaşlı filan demeyin siz. şerefsiz herifler.

    edit: bilet gitti.

    debe editi: normalde hicbir zaman yapmam debe editini. yapana da genellikle kizarim. çogunlukla islevsiz ve konuyla alakasiz oluyor. ancak bu entry yazildiktan 2-3 saat sonra losev'in kapu spotu yasaklandi devlet tarafindan. icime mi dogdu da losev'e bagis istedim bilmiyorum ama bagis yapmak icin sadece boyle seyleri beklemeyin lutfen.

    girin losev'in internet sitesine onlarca bagis secenegi var. hic ugrasamam diyorsaniz 3406'ya bos sms atin. 10 tl karsiliginda bagis yapabiliyorsunuz.

    ya da yukarida verdigim linke tiklayin online bagis yapin.

    ya da neredeyse her atm'de bulunan sekilde atm'lerden, bankalardan elden bagis yapin.

    zira onlarca umut dolu cocugun hayata donmesini saglayacak bir hastaneye bile karsi cikabilen, aman doktorumu elimden almasin diyen bir hukumetle karsi karsiyayiz. yazik gunah. bu kadar kalpsiz olunmaz.

    http://www.losev.org.tr/…2/tr/content.asp?ctid=428#

    bu linkten girip istediniz turden bagisi yapabilirsiniz.

    0.

  • yakında geliyormuş. şu saatten sonra vestel alırsam, yakınımdakilere aldırırsam ne olayım.
    karalamanın tillahını yapacağım vestel için. batarlar inşallah.

  • - cengiz kargo..ama yorgunum aşağı iner misiniz?
    - elbette..hemen geliyorum..
    ..
    - merhaba..
    - merhaba..önce şu paketi vereyim..
    - aa şey..iyi de bu bana gelmemiş ki..
    - evet..en üst kattaki eve geldi ama onlar inmek istemediler..siz çıkarın bi' zahmet..
    - yuha!
    - yorgunum..

  • yepyeni bir dil, çok farklı bir ifade tarzı.

    twitter, facebook, ekşi sözlük, friendfeed... gibi ortamlarda yazarken kullanılan dil. kullanılan platformun teknik özelliklerinden kaynaklanan sınırlar var bir yanda. misal twitter'daki 140 karakter, friendfeed'deki 350 karakter sınırı gibi. öte yandan özel hayatı ifşa etmenin de herkes için farklı sınırları var.

    sanırım en tanınanı facebook etkinliğine yurtdışında olacağım yazmak. ama onla da kalmıyor. doğruyu tam olarak ifade etmeye platformun şartları el vermeyince, gerçeği kırpmak zorunda kalıyorsun. işte gerçeği neresinden kırpacağın da sana kalıyor. zaten seni çok iyi tanımayan insanlar var ortamda. eğer makası doğru yere vurursan, hem yalan söylememiş oluyorsun, hem de bu hiç tanımadığın insanlara hava basabiliyor, şanslıysan prim yapabiliyorsun.

    birkaç örnek vereyim:

    "italyancamı ilerletecek zaman bulabilsem keşke."
    takipçinin düşünmesi beklenen: italyancası var. oh oh şahane.
    gerçek: bon corno prinçipessa ve yemek isimleri dışında italyanca tek kelime bilmiyorum.

    "istemediğimi anlatmak için daha ne yapabilirim? bunaldım."
    takipçinin düşünmesi beklenen: vaaaay, peşinde köpek olan erkek/kadın var desene. ben de kimse senle ilgilenmez zannediyordum. peşinde koşanın olduğuna göre fark edemediğim bi şey olmalı. dur az da ben koşayım.
    gerçek: turkcell yeni kampanyasını tanıtacak diye günde 10 tane mesaj atıyor.

    "insan çalıştırmak çok yorucu. o kadar laf anlatacağıma kendim yaparım dediğim oluyor ki bu çok yanlış.
    takipçinin düşünmesi beklenen: ooo adam yöneticiymiş. müdür mü, şef mi neyse artık.
    gerçek: yurtiçi kargo'dan paket gelmedi hala. gidip kendim alasım da yok. öfff.

    "millet kafileler halinde amsterdam'a gidiyor. gidin gidin. benim bulamadığım bir şey bulursunuz belki orada."
    takipçinin düşünmesi beklenen: amsterdam'a gitmiş. beğenmemiş. demek ki daha güzel yerler de görmüş.
    gerçek: değil amsterdam'a, izmit'e bile gitmedim.

    "mmmm kendi tarifimle gnocchi yaptım. nefis."
    takipçinin düşünmesi beklenen: uu hem italyan mutfağını biliyor, hem değişiklik yapabilecek kadar hakim mutfak işlerine.
    gerçek: üç tane patatesi duru suda haşladım. çatalla ezip üstüne tuz biber ektim de yedim.

  • ingilizce devam etmek ister misiniz? dendiğinde hayir diyen arkadasim var. opsiyonel sanmis oyle sorunca, savunmasi bu.