hesabın var mı? giriş yap

  • bazen bir arkadaş, bazen misafirliğe gelen birinin çocuğu. bunu soranlar hiç değişmez. önce hunharca bilgisayar açılır, ama bir engel var. bilgisayara adam şifre koymuş. derhal o soru gelir ''ya bunun şifresi ne'' ?

    ulan dallama şifresini söyleyecek olsam şifre koymam zaten. belli ki bilgisayarımın kurcalanmasını istemiyorum. baktın şifre var açamıyorsun, geri kapat. bu ne yüzsüzlük ?

  • sahibinin adını özcan olduğunu belirttiği numara. sordum, ne tacizi abi dedi. bu sözlük nerede satılıyor dedi. tamam özcan dedim, tanımadığın numaralar arayıp sana kim olduğunu sorarsa cevap verme dedim. teşekkür edip kapattı. sözlüğü de mutlaka bulup alacağını söyledi.

  • kahvaltıcıdayız arkadaşımla. arkamızda da sürekli feys de feys tivitır da tivitır fotoğraflarından bahseden muhtemelen liseli ağırlıklı bi grup var. kahvaltıcı aşırı kalabalık, bi gürültü bi kıyamet. bu arkamızdaki grup da sağa sola koşturmaktan perişan olmuş garsonlardan birini çağırdı. gelişen muhabbet:

    -buyrun ne istemiştiniz?
    +(kameralı telefonu uzatarak) ya bizi çeker misineeez?
    -sizi şu an hiç çekemem, aşırı yoğunuz da.

    hayatımda duyduğum en güzel kinayeydi galiba lan.

  • annemdir.

    içinde babamın isminin yazdığı ince, düz, sade bir halka ama annem için her şeyden değerli. bu alyans annem için ne kadar değerliyse babamın alyans takmayışı da o kadar dertti. babam nişanlandıktan kısa bir süre sonra ekonomik sebeplerden dolayı kendi yüzüğünü satmak zorunda kalmış. yıllarca belini doğrultamadığı için de ikinci bir alyans alamamıştı.

    anneler malum kirli çıkıdır, ellerine üç beş kuruş geçse hep biriktirirler. ne zaman kenarda köşede bir birikim yapsa babama yüzük almayı teklif ederdi, babam da çok isterdi, birçok erkeğin aksine alyans takmayı sevdiğini söylerdi, her ne kadar çok kısa bir süre takmış olsa da belki de tadını çıkaramadığı için hep içinde kalmıştı. ama yıllarca annemin birikimleri hep farklı yerlere, onlara göre bir alyanstan daha gerekli olan yerlere yani bize harcandı; kardeşim ve bana.

    nihayet yıllar sonra annem de işe girmiş çalışıyorken alyans alacak kadar parayı biriktirdiler. hiç unutmam hep beraber gittik seçmeye, bir tane beğendik içine annemin adını yazdırdık. ikisi de öyle mutluydular ki.

    bir süre taktı babam alyansını. sonra hastalandı, art arda ameliyatlar, kemoterapiler, işten ayrıldı. ekonomik sıkıntılar yine başladı derken babam yine alyansını satmak zorunda kaldı. bir alyans kaç para edebilir ki? en azından bizim aldığımız çok bir şey değildi ama hayat bazen insanı bir liraya bile muhtaç edebiliyor, işte öyle bir zamanda sattı babam alyansını. her ne kadar üzülseler de buna mecbur olduklarını farkındaydılar. yine alırız dedi babam anneme.

    yine alırız dedi ama yine alacak kadar yaşayamadı maalesef.

    annem için bu alyans babamdan sonra parmağından çıkması düşünülecek bir şey bile değildi, gözü gibi, ne bileyim eli gibi bir şeydi. insan eşi ölünce gözünü çıkarıyor mu? en fazla kalbini çıkarıyordu sanırım, bu da öyle bir şeydi.

    yine alırız demişti ya babam, o hep istediği ama almanın bir türlü kısmet olmadığı alyanstan kardeşimle ben aldık anneme, babamdan dört yıl sonra içine ikisinin adını yazdırdık. 27 yıldır hiç çıkarmadığı incecik alyansının üstüne taktı, sanki babam yıllarca parmağında taşımış da ölümünden sonra anneme emanet etmiş gibi, öyle bir bağlılıkla.

  • bugün twitter'ı bırakıp geçtiğim sosyal medya ağı. bedava ve açık kaynak kodlu. sahibi yok. birbirinden bağımsız sunucuları var ve bunlardan birine üye olup bütün mastodon sunucularındaki kullanıcılarla etkileşime girebiliyorsunuz. tek bir kurum tarafından kontrol edilmemesinin ötesinde, attığınız mesajlar (bunlara toot deniyor) 500 karakter uzunluğunda olabiliyor ve tootları editleyebiliyorsunuz.

    twitter'dan elon musk aldığı için değil, birileri tarafından satın alınabildiği için ayrıldım. zaten uzun süredir twitter'dan rahatsızdım. takip ettiğim insanların tweetlerinden çok reklam görmekten bıkmıştım. adguard açınca site saçma sapan davranıyordu. musk'ın tweeter'ı alma draması son damla oldu. musk'ın tweeter'ı öncekinden daha iyi ya da kötü olmayacak bence. genel olarak tek bir kişinin ya da kurumun bütün dünyanın haberleştiği, devletlerin bile resmi duyuruları yaptığı bir platformu yönetmesi sağlıklı değil. mastodon tam zamanında tweeter'dan doğan boşluğu dolduracak gibi.

    https://joinmastodon.org/

  • çok doğru demesidir.
    insanın da çöp olanı vardır, mesela aktroller.
    parası neyse verelim biz de bu çöpleri afganistan'a dökelim.
    afganistan'da aşık oldukları afganlar bunları sabahtan akşama kadar badelerler, tam bir win-win siçueyşın olur.

  • açları anlamak değildir. bunu diyen müslüman kendini kandırıyordur. akşam yemek yiyeceğini bilerek açları anlayamazsın.

    orucun iki amacı vardır :

    1- o güne kadar rahatça yiyip içtiğin nimetlerin kısa süre yokluğunu görerek değerini anlamak
    2- insanın en büyük düşmanı olan ve verdikçe fazlasını isteyen nefsi kontrol etmek

    yani iradeyi güçlendirmek.

    akşamları lüks otellerde 100 liradan başlayan menülerle iftarı bekleyerek kimse açların halini anlamaz, en başta da ben.

    o yüzden aç olduğunuz için sinirle kimsenin kalbini kırmadan orucu tutun, umulur ki allah kabul eder.

  • havaleni aldım rockefeller kardeşim, küçük ve zayıf bir türkiye için ben de hayır diyorum. peki ya sen rothschild kardeşim ? sen de hayır diyor musun ?

    edit : bu mesajı ciddiye alan arkadaşlar varsa uzman kontrolünde bakım görmelerini öneriyorum, bu kafayla çok yaşamazsınız.

  • "bu siteden hemen cikabilirsiniz tesekkurler" olarak algiliyorum ben bunu ve memnuniyetle cikip gidiyorum.

  • deja vu'nun tam tersi bir piskolojik gerilim.. kanimca sahane bir mutluluk..

    jamais vu'da daha once etut edilen bir deneyimi hic yasamadiginizi dusunebiliyorsunuz.. mesela her gün kosesinden dondugunuz apartmanin kosesinden sanki ilk defa donuyormuscasina tedirgin olabiliyor, her hafta sonu yediginiz cipura'nin tadina hayran kalabiliyorsunuz.. kisa süreli bir saskinlik olsa da yine de bir fenomen.. "ulan 6 yasindan beri metallica dinliyorum" dedikten sonra konserde birden hadiseye yabancilasmak da jamevu nun bir parcasi..

    ama sizofreniden öte olarak kısa süreli bir unutkanlik bu.. 4-5 saniyelik aldanma..

    bilimsel hikayesi de su ki, beyin bir hadiseyi duyular ile deneyimlediginde tak bilgileri depoladigi merkezi ariyor.. "bilader ben bişi yiyorum ama daha once yedim mi bilmiyorum. muz diyorlar.. nasildir sever miyiz?" falan diyor.. bir, bilemedin iki saniyede "ooo supperdir ya, saridir, anamurdakiler kücüktür, ilk kez 4 yasinda yemistik.. ilkokulda musa cantasinda getirmisti. canimiz cekmisti ama yiyememistik" gibi muz hakkindaki deneyimlerini gonderiyor o bilgi merkezi..

    ama an geliyor, bu bilgileri isteme, veya verme hadisesi gecikebiliyor.. işte o durumda jamais vu denen hadise gerceklesiyor.. hayat senleniyor..