ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kobani'de bombalanan binaları kim onaracak
anadolu'daki bakkalların önündeki tozlu cipsler
-
uzun süre kimse ellemediği için tozlanmış olan bu cipsler, içeride yalnız bekleyen bir yaşlı adamın bakkalına aittir. kapının üstünde asılı duran file içinde voleybol topu benzeri plastik topları görünce bir an geçmişe yolculuk edilirmiş gibi olunur. ama sonra içeride görülen eski bir laptop bu düşünce bulutunu hemen dağıtır.
kapıda bu cipsleri gördüğümüzde, hayatın çok hızlı akmadığı, yanlış, basit, atasözlerinin koşulsuz ifadesinden müteşekkil hayat görüşlerinin artık bu dünyada hakim olduğunu anlarız.
tozlanmış bu cipsleri görünce, nazardan ötürü, güzelliklerinin bir bedeli olarak kör olmuş genç çiftlerin hikayelerine inanılan, yağmurlardan sonra mantar toplamanın çok önemli bir aktivite olduğu bu coğrafyada, artık, koşuşturmanın, küresel hırslardan bahsetmenin bir anlamı kalmadığını kabul ederiz.
ekşi itiraf
-
47 yaşındayım, emekliyim, kadınım; baharda ehliyet aldım, 2 ay önce de araba. araba kullanırken camları açıyorum, full bass vererek son ses müzik dinliyorum, ciğerlerim titriyor.
bahçeşehir/gölet - akbatı arasında zangır zangır gidip gelen maganda benim. ayılığın bağrından kopup geldim ve bundan zevk alıyorum.
çelik jant da taktırmayı düşünüyorum.
bilgisayardan anlıyorum hareketleri
-
karşında bir adet "bilgisayardan anlamayan mal" varsa yaptığın en basit hareket bile bu kapsamda değerlendirilebilir.
yıllar yıllar önce:
ben: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. çok uğraştım yazmıyor.
karşımdaki : (burada konuşmasını bekledim ama konuşmadı)
ne mi yaptı? hepiniz tahmin ediyorsunuz zaten. numlock tuşuna bastı ve geri döndü gitti. yine hepinizin tahmin ettiği gibi arkasından mal gibi bakakaldım.
yıllar sonra başka bir şehir, başka bir şirket
acemi çalışan: klavyede numaralara bassam da yazmıyor. klavyem mi bozuldu?
ben: (ben de konuşmadım)
yüzümde manidar bir sırıtış ile numlock tuşuna bastım.
ama arkamı dönüp gitmedim. sonuçta empati yapmam kolaydı. arkamdan mal gibi bakmasına izin veremezdim.
yıllar önce benim yüzümde de beliren "bukadarbasitbirşeyinasılolurdaakıledemem bakışı" ile bana bakan minik arkadaşa "üzülme benim de başıma gelmişti" dedim.
böylece bu duruma düşen tek salağın kendisi olmadığını bilmenin iç huzurunu yaşamasına müsaade ettim. *
halep
-
uzun zamandır yazmıyordum sözlükte ama artık dayanamayacağım.
bu sıçtımın yerinde halkı düşünen hümanistler niye sadece suriye ordusu ilerlediğinde ortaya çıkıyor lan?
şii diye adamın kalbini çıkarıp yiyenler onlar; öldürdüğü oğlunun cesedi başında annesini arayıp dalga geçenler, şii olduğundan tehdit edenler onlar; hatta alevi yerleşimi diye lazkiye'de onlarca sivili teker teker öldüren onlar, ama bizdeki mezhepçilik kimsede yokmuş. naptı olm bu insanlar? cehennem topuyla adam öldürenlerin ardından lokum mu dağıttı?
bu davarlar sözlükte de, kampüste de, sokakta da aynı. güçsüzken temel insan haklarına sığınıp, güçlü olduğunu hissettiği an yaşama hakkınızı bile alabileceğini düşünür. yıllardır hiç değişmez.
wuhan virüsünün hala türkiye'ye gelmemiş olması
-
muhtemelen enfekte birisi geldi , acilde parolü takıp reçeteye de augmentin yazıp evine yolladılar.
kalp
-
rahim gibi. içindekini atmak için kasılmak ve acı çekmek zorunda.
uğur yılmaz deniz
-
haksız yere diskalifiye edilen yarışmacı. herkes 8 yıl önce yaptıklarından sorumlu olsaydı yüksek mevkilerde bugün gördüğünüz kimseyi göremezdiniz.
koca koca insanlar terör örgütü elebaşı sümüklü fetö'nün peşine takılıp 5 sene önce attıkları tweetler için kandırıldık deyip özür dilemedi mi? kaldı ki uğur o yaşta daha ergendi. o zamanlar hangimiz şimdi olduğumuz kadar sağduyulu ve olgunduk? cezalandırmada yaş sınırlamaları vardır mesela, işlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılayabilme kapasitesi. neden olduğunu hiç düşündünüz mü?
insanı delikanlıyken yaptığı şeylerden, hele hele internet çöplüğünü karıştırıp bulunan sözlerinden yargılamak hakkaniyete uygun mu?
uğur bu entriyi okursan bi şekilde bana ulaş. davanı açayım, tazminatını alayım kardeşim.
george michael
-
dans etmekten zerre anlamam ama hayatımda ilk defa hoşlandığım kızın elinden tutup ince beline sarıldığımda fonda bu şarkı çalıyordu. burdan +1 sevap points aldığını düşünüyorum. careless whisper-george michael
yeni yıl
-
her yeni yıla girişte, nedense aklıma hep faruk nafiz çamlıbelin
"içlenme,tabiattaki yekpare kederden
yas tutma,dağılmış diye kuşlarla çiçekler;
onlar dönecektir yine gittikleri yerden,
onlarla giden günlerimiz dönmeyecekler..."
mısraları gelir.