hesabın var mı? giriş yap

  • üniversiteyi kazanarak anadolu'daki orta ölçekli bir şehirden istanbul'a okumaya gelmiştir. muhtemelen öğrenci yurdunda ya da birkaç arkadaşıyla öğrenci evinde kalmaktadır. çok büyük ihtimalle bir devlet üniversitesinde sözel / eşit ağırlıklı bir bölümde okuyor. twitter'ı ve facebook'u aktif olarak kullanıyor. twitter'da yaklaşık 150-300 arası takipçisi mevcut. gezi parkı eylemlerini destekledi ama sonlara doğru biraz bozduğunu ve eylemlerin bazı marjinal grupların eline geçtiğini düşünüyor. sporla ilgilenmiyor. tumblr veya bir başka blog hesabı var ama aktif kullanmıyor. last.fm'e üye. erasmus'a gitti ya da gidecek. avrupa'da en sevdiği şehirler amsterdam, barcelona ve prag. sigara içmiyor ama alkolü seviyeli kullanıyor.

  • dönercinin başında kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırmış mahzun mahzun bakan kulağı sarı küpeli güzel köpeğe kıyamayıp tavuk döner almaktır.
    o kadar aç insan varken köpeğe de döner mi ısmarlanırmış diye böğüren tüm yaratıklara kulağımı tıkayıp dönercinin gözü önünde yaptım bir de bunu.
    insanlar ister, insanlar çalışır, insanlar derdini anlatır ama onlar anlatamaz.
    onları gören herkes yolunu çeviriyor. kimse başlarını okşamıyor.
    evet aynı durumda olan insanlar da var ama bu demek değildir ki bu hayvanları görmezden gelelim. of of efkarlandım yine. :/

  • joe satriani'den 2 kat daha fazla albüm çıkartmış olmasına rağmen henüz "kendini tekrar eden gitaristler" kervanına katılmamıştır. en sıkı fanları bile yeni albümlerini takip etmekte zorlanır. siz yeni bir albümünü dinlerken, kendisi o sırada yenisi yazıyordur. o derece üretkendir. ha bütün albümleri iyi midir? değildir... ama herkes kendisine ait bir buckethead albümü bulabilir..

  • şunu beyan eden canlının türüne bakıyorum:

    insan,

    gerçekten sadakati ile bilinen bir tür kozmosta.

  • sadrazam talat paşa, bir gün neyzen tevfik'e devlet dairelerinden birinde katiplik önerir. neyzen tevfik:
    - katip olacağım da ne olacak, diye sorar.
    teşekkür beklerken böyle bir soru ile karşılaşınca şaşıran talat paşa, memurluk katlarını alttan üste sıralar:
    - önce şu, sonra bu...
    neyzen´in hala hoşnut olmadığını sezince de, şöyle sürdürür:
    - daha sonra vekil, nazır, kim bilir belki de sadrazam...
    neyzen´in yanıtı yine bir soru olur:
    - ya sonra?
    talat paşa bir an duraksar, sonrası padişahlıktır çünkü. ister istemez:
    - hiç! der.
    bu yanıt karşısında güler ve şöyle der neyzen tevfik:
    - ben bugün de "hiç"im! sonu hiç olduktan sonra, onca zahmete ne gerek var?

    http://www.anafilya.org/go.php?go=7d532d0090800

  • ezgicim, dizi setinde hakarete uğradın, şiddete uğradın, hayvanın teki boğazına çöktü ve seni boğmaya çalıştı, dizi ekibi arkanda durmadı, dava açman diziye zarar gelir diye engellenmek istendi, mağdurken bir de işinden kovuldun oysa ki karşı tarafa işten "ayrılma" hakkı tanındı ama sen gene de diziye dön çünkü senin yokluğunu ekşiciler on senedir üzerlerinden atamamışlar.
    hem ne olabilir ki en kötü? diyelim ki biri gene boğazına yapıştı, gene saçından tuttu sürükledi, gene kafanı kaldırımlara çarptı, alt tarafı dava açman engellenir exxen müşteri kaybetmesin diye. he bir de dayakçı ve azmettiricinin sırtı sıvazlanırken sen kovulursun. aşkolsun, bunlar mı dert? sana kazık atmış bu ekibe dön ezgi. o dönemlerde bir söz vardı, kafalar pırıl pırıl diye; heh işte aynen öyle buralar zira.

  • görünen o ki 20 tl'ye satılsaydı şüphelenilmeyecek sosistir.

    - efenim sosisi 3.50 liraya mal ettik. 4 lira etiket fiyatı olabilir.
    + 20 lira yapın onu siz.
    - ama efendim satış politikamıza aykırı.
    + ekşicileri şüphelendirmeyelim yok yere. 20 lira yapın dedim.

    halbuki sosis fiyatından bağımsız şekilde zararları olan bir gıda.