ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
karıncayı gideceği yere kadar bırakmak
-
çocukluğumda yapmaktan süper zevk aldığım bir eylemdi. ne güzel adammışım lan ben.
(bkz: karıncalara büyük saygı duymak)
ido'nun türkiye'yi dava etmesi
-
şaka değil. komik değil zaten. daha önceden özelleştirilen ido'nun yabancı ortağı souter ınvestments türkiye'yi dava etmeye hazırlanıyormuş. çünkü özelleştirme yapılırken onlara da bir garanti verilmiş(!).
demişiz ki biz bu adamlara, "biz bu köprünün ücretini 42 dolar olarak belirledik. bunun altına düşmeyeceğiz. yani sana bir etkisi olmayacak, çünkü kimse o parayı verip bu köprüyü kullanmaz. sana da bunu ihalede garanti ediyoruz, merak etme."
osmangazi köprüsü içinde yapan firmaya bir güvence vermişiz. kimse kullanmıyor, ama parayı ödememiz lazım. kur da yükseldi. ne yapacağız? bari günde 5-10 kişi daha fazla kullansın diye indirim yapmışız. ne olmuş, 121 tl olması gereken ücret, 64 tl'ye düşmüş. ido'dan daha fazla. ido ne yapmış? "sen bana bunun garantisini verdin, bu indirimi yapman suçtur" diyerek bizi washington'da ki mahkemeye veriyormuş.
yani ne olursa olsun biz kaybediyormuşuz. ordu'da oturan ve belki bu köprüyü de, ido'yu da hayatı boyunca hiç kullanmayacak hikmet amca kaybediyormuş. çoğ güzel projeğ. megağğğğ proje.
haber linki
hasan ali toptaş
-
müthiş bir bahanenin arkasına saklanarak, tacizciliğini masumane kılmaya çalışan yazar.
bilmiyormuş. hadi ya? kitaplarında uzun uzun çözümlemeler yapan bir yazar, faillik eyleminin sonuçlarını, tacizin nerede başladığını, kişinin bedensel bütünlüğünü ihlâl etmenin sonucunu bilmiyor. çok enteresan gerçekten.
eğer bu açıklama şahıs ifşa olmadan önce yapılmış olsaydı en azından samimi bir şekilde pişman olduğu düşünülebilirdi. ama ifşa olduktan sonra üstelik okuyan herkesi aptal yerine koyan bir üslupla yapıldı.
açıkçası hayal kırıklığı benim için. zira kendisi okuduğum ve beğendiğim bir yazardı. ama kimsenin iyi yazarlığı, insanların bedensel ve psikolojik dokunulmazlığından önemli değil.
sen de adının sonuna bir t koyabilirsin hasan.
çıkma teklifi etmeden önce save almak
-
muhakkak icad edilmesi gereken şey. sonra elde keman mal gibi kiza bakinca olmuyor sayin isvicreliler. sizden bi aciklama bekliyoruz.
danla bilic aleyna tilki ifşası
-
insanlar hakkinda ortada hic bir sey yokken dedikodular cikartip, sonrasinda da "herkesin kendi ozel hayati" demek hangi seviyede gerizekalilik oluyor kim bilir.
manav tezgahındaki karpuzu ısırıp kaçan kadın
-
yeni bir dönemin başlangıcı için ilk taşı atmış kadındır.
şampuan reklamında türbanlı genç kız oynatmak
-
bu şampuana arapça isim bulamamışlar da mı le soleil gibi fransızca takılımışlar, ben bir tek onu çözemedim.
ömür boyu güneş görmeyen saçlara özel olarak düşünülmüş de, o yüzden mi fransızca güneş konulmuş adı?
isim olarak elhamdülilşampuan, slogan olarak saçım dolgun hamdolsun iyi gidermiş, misal.
virgül
-
niye cümle içinde duraklattığını buldum. ilk bakışta "nokta mı lan o?" deyip bir duruyorsun seni afallatıyor öyle duraklatıyor. sonra "haa kuyruğu varmış" deyip devam ediyorsun.
çal keke çal
-
versiyonları yarmaya devam ediyor.
nou campta bir gün geziyordum
guardiola çağırdı messi gel buraya
buyur guardiola
dedi çıkar kalem
bacağımda ki platini çıkardım
dedi çıkar defter
imzalı resmimi çıkardım
dedi çıkar harita
işte güzelim orda pepenin vucudumda bıraktığı üç beş krampon yarası varya
işte onları çıkardım
guardiola dedi bunlar ney
guardi dedim üç beş krampon yarası
sanki sanırsınız futbolcunun allahı
ama bilmezsiniz ki o üç beş krampon yarası
el classico hatırası
çal pique çal
sözlükçülerin en eften püften başarıları
-
üniversitede -tamamen can sıkıntısı ve boş zaman fazlalığından- daha önceden geçtiğim bir dersin* sınavına girip uydurma bir isim yazmış, sınavdan da en yüksek notu almıştım. notlar açıklanınca deli gizem olmuştu. lan bir de üstüne ilan panosunun önündeki kalabalığa karışıp "kim lan bu zibidi, hepimizin toplamı kadar not almış" diye galeyancılık yapıp sempati toplamıştım.
vay ebesine ne güzel günlermiş lan.
doğum günü paradoksu
-
bir toplulukta 23 kişi bulunması durumunda, en az iki kişinin aynı doğumgününe sahip olma olasılığının %50 civarında olduğunu ifade eder. 60 veya üzeri bir sayıda bu oran %99 dan da fazladır.