hesabın var mı? giriş yap

  • planlanan hizmet neymiş acaba. allah aşkına ne planladınız bir söyleyin.

    ayrıca yaklaşık 110 bin personeliniz var. fazla fazla maaş versek, mesela adam başı 9 bin lira desek 1 milyar etmiyor. nasıl oluyor da %96 sı maaşlara gidiyor. allah aşkına biri anlatsın bana.

    edit: arkadaşlar uyardı, sen aylık hesap yapmışsın ve 5 bin lira maaş dediler.doğru.

    5 bin liradan 110 bin personel aylık 550 milyon lira.
    yıllık 6 milyar 600 bin lira.
    eee yine nasıl oluyor da bütçenin %96 sı maaşa gidiyor.

    edit 2: sigorta ve vergiyi unutmuşuz.
    adam haklı o zaman bu para yetmez tabi aq. 20 milyar olsun en az.

    en güzeli imam hatipler kapatılsın ben de kurtulayım devlet bütçesi de.

    edit 3: imamlar vergiden muaf olabilirmiş, hesap çok karıştı, daha da hesaplamam. ben yokum bu işte arkadaş.

    neymiş, diyanetin hesabına karışmayacakmışsın.

  • akşam okuldan döndüğünüzde annenizin önünüze koyduğu tabaktaki büyük aldatmacanın kanıtıdır..

    sana özel ayırdım! yalanı, soğan kokusuyla kendini ele verir... resmen artıkların boca edildiği çöp tenekesi muamelesine maruz kalmışsınızdır :(

    çocukluğumun travmatik anları beliriveriyor böyle arada bazı bazı..

  • biz ise ingiltere vizesi için 7 sülalemizin hüviyetini paylaşmak, bordro ve mali bilgilerimizi göstermek, yüzlerce soruya cevap vermek, üstüne yalnızca 6 aylık vize için bile 100 sterlin ödemek zorundayız.

    işte dünya lideri böyle olunur arkadaşlar. kimsenin de buna bir itirazı olduğunu sanmıyorum artık.

  • tekstil dünyası ve markalar konulu gündelik yaşam sohbetlerinin ayrılmaz bir parçası olan haykırış. "gucci, versace, roberto cavalli bunlar hep bursa'dan alıyorlar ipliği" gibi sohbetlere ek olarak "misal tommy hilfiger... burda pahalı ama abd'de zencilerin üstündeymiş. çöp toplayan adam bile giyiyormuş abi" şeklindeki uyarıları duymadım diyen insan ebedi mutluluğu ve huzuru şu yalan dünyada bulmuş demektir. inşallah bir gün bizim de moda sektörümüz gelişir de lc waikiki'yi bir barak obama ve karısının üstünde, terlikilerini de çocuklarının ayaklarında görürüz. oscar töreni öncesinde brad pitt'le ancelina coli'ye "çok şıksınız. tasarımcınız kim?" dendiğinde nur yerlitaş cevabını duyarız. grammy ödül töreninde "çok şıksın keti" diyen muhabire keti peri'nin "şıkım çünkü bir türk markası olan seçil'den giyiyorum, ayakkabıları da kızılay'daki kimlik mağazasından aldım" dediğini işitiriz. inşallah göreceğiz bu günleri de. inanmak istiyorum.

  • japonya ne güzel ülke diyorum bu kelimeden sonra. türkçesi de derhal bulunmalı derken aklıma selfie yerine kullanılan geliyor fikrimi geri aldım gitti.
    bunu pek fazla yapmamalı yoksa geri dönüp okuması daha da zorlaşıyor. internetten yapılan siparişlerde maalesef korgoyu ücretsiz hale getirmek için kurulan sistemin kölesi olmaya mecbur bir durum halini aldı kitap satın alma hastalığı. sonra yapılan yeni listeler, özel günlerde ya da kendini motive etmek için yapılan ek alışverişler bunlar hep kapitalizmin birer oyunu. hayır, alarak iyi bir şey yaptığımızı hissettiriyorlar ya bir de. sonuçta kitap alıyorum diyebiliriz. ama birikmiş ve okunmamış kitap yığınları alıyoruz ve okumamızı daha da zorlaştırıyor bu durum. ama tsundoku güzel bir kelime. bunu resmileştirip bir de isim verdikten sonra tsundokuya hayır eylemi bile başlatılabilir.

    paramız yok orjinallerini alamıyoruz + alıyoruz ama okuyamıyoruz (tsundoku)*