hesabın var mı? giriş yap

  • kendisini sevmeyen insanlar onun zenginliğinden değil, görgüsüzlüğünden dolayı sevmiyor.
    mesela rahmetli sakıp sabancı belki ali ağaoğlu'dan çok daha zengindi ama hakkında olumsuz konuşan bir kişi hatırlamıyorum.

    bu entry'nin gg'lik nesi var anlamadım. ispiyonlayan arkadaş mesaj atarak aydınlatabilirse sevinirim. ticari itibarı zedelediğimi de düşünmüyorum. "10 numara adam ali ağaoğlu. projeleri süper. bence herkes ikişer üçer ev almalı. fiyatları da çok uygun. seviyoruz seni aga ;)" oldu mu şimdi?

  • araba hakkındaki düşüncelerimi 3 senelik kullanıcısı olarak sonraya bırakmak istediğim güzel araçlardır.

    (bkz: burası çok önemli)
    sarı sitede 2017 1.6 tdi 115 hp style modeli satılan 2.el araçları kesinlikle alınmamalıdır. filo aracı olarak kullanılan 2017 style modelleri çoğunlukla ikinciyeni.com üzerinden satıldı ve satılmakta, bazılarını alan "nitelikli dolandırıcı" karakter yoksunları ise sarı sitede "memurdan, doktordan, bayandan" başlıkları ile hatta aradığınızda aracı ilk sahibinden aldım diyerek yalanlara başvurarak size "kakalamaya" çalışmaktalar.

    "aat
    aaz
    aer
    aep
    et" aklıma gelen plaka serileri. 2017 leon style ilanlarında bu arabalara denk gelirseniz bilin ki araçlar filo aracı ve büyük çoğunluğunun deli dehşet hasar kayıtları var. 1 kişinin bile dolandırılmasını engelleyebilirsem ne mutlu.
    "aav
    aay
    aba" plakalı araçların çoğu da bu filo araçlarındandır.

    edit : araç yılı model detayı eklendi.
    edit 2 : son 3 plaka serisini ekledim. hatırlatma için (bkz: reclakebrix) teşekkürler.

    önemli edit : (bkz: rüzgar bebek yürüyecek kampanyası)
    (bkz: rüzgar bebek yürüyecek kampanyası)
    (bkz: rüzgar bebek yürüyecek kampanyası)

  • çocukken bu adamların gazete köşelerini okur, bunlar herhalde bizim gibi cahil insanlar değil ki köşe sahibi vs diye düşünürdüm.
    bunların bu vasatlığı ülkeyi akp’ye bıraktı.

  • urfa civarlarında bulunan, üzerinde milattan öne on binli yıllardan kalma bazı yapıların ve kabartma sanat eserlerinin bulunduğu tepe.

    - tepe üzerinde devasa boyutta taşlar ve bu taşların üzere işlenmiş bazı sanat eserleri bulunuyor.
    - yakınlardaki taş kaynaklarının uzaklığı ve işlenmesi için gerekli insan gücü düşünüldüğünde bu anıtların yapılması için bin kadar insan çalıştırılması gerektiği tahmin ediliyor.
    - bu sayıdaki insanın böyle bir işte çalışması için bölgeye yakın bir yerde konaklaması gerekir.
    - bu kadar çok insanın bölgeye yakın bir yerde konakladığına göre bu kişilerin bir şekilde beslenmesi gerekir.
    - bir arada bulunan bu kadar çok insanı toplayıcılık ya da avcılıkla doyurmak mümkün değildir.
    - binlerce farklı yabani buğday türü üzerinde yapılan çalışmalar bu bölgede kendiliğinden yetişen buğdayın genetik yapısının bugün tarımda kullandığımız ekilebilir buğdayla neredeyse aynı olduğunu gösteriyor.
    - insanın mağra duvarlarına resim çizmekten vazgeçmesi başka bir deyişle avcılık ve toplayıcılık üzerine kurulan mağra yaşamını terketmesi bu anıtın yapımıyla aynı yıllara rastlıyor.

    özetle: insanın muhtemelen ilk kez tarım yaptığı, yerleşik hayata geçtiği, mağra duvarlarına resim çizmekten ziyade, sistematik bir biçimde sanat yapmaya ve kültürel birikim oluşturmaya başladığı yer, başka bir deyişle ilk "uygarlık"'ın kurulduğu yer ülkemiz toprakları içinde.

    peki biz ne yapıyoruz?

  • patron taifesini geçtim, bizzat işgüzar çalışanlar tarafından da gerçekleştirilen şey. "abi ne var yaa 2 saat daha çalışsak" şeklinde o kadar normalleşir ki sanki hayatın olmazsa olmazıdır. hatta daha da fenası, tam saatinde çıkan adamlar eleştirilir. "haah 18.00 oldu hemen çıkıyo" denir. e ne olacığıdı başka ?

    yarım kalan işlerin bitirilmesi adına elbette zaman zaman az da olsa mesai yapmayı anlayabilirim. patron baskısı altında elden başka bir şey gelmiyorsa, ya da aynı durumdaki arkadaşlarım için mesaiye kalmışlığım da çoktur ama abicim bunu normalleştirmeyin.

    şunu düşünün. günde 7 saat uyusan kaldı 17 saat. işe gitmek için hazırlanmak + trafikte geçen saatler toplam 2-3 saat. kaldı 14 saat. günlük çalışma süren 9 saat ! yani sana "yaşamak" için bırakılan süre sadece 5 saat. yemek, içmek, sosyalleşmek, eğlenmek ve bir sonraki gün çalışabilmek adına zihinsel ve bedensel yenilenme yapabilmek için sadece 5 saatin var.

    birçok makalede detaylıca işlendiği üzere günlük 4-5 saat çalışmanın kişisel ve toplumsal olarak yeterli olacağını da bir not olarak ekleyelim.

    bak yazdıkça geliyor alttan alttan. şimdi mesela "deadline" diye bir kavram var. elindeki adam sayısı belli. bu adamlar günde 9 saat çalışarak o işi 10 günde bitirebiliyor. fakat gel gör ki o adamlardan 7. gün sonunda işi bitirmeleri isteniyor. sebep ? büyük resme bakılırsa eğer ister bir inşaat projesi olsun, ister finansal rapor olsun, ister fiziksel bir ürün olsun normalden erken teslim edilmesi sadece ama sadece patronun cebine daha fazla para girmesi demek. 10 günlük işi fazla mesailerle 7 günde tamamladığın zaman x tane adam 27 saat boyunca sadece ama sadece patron adına iş yapmış oluyorsun.

    oysa pekala 2 yeni adam işe alınabilir ya da işin 10. günde bitirilmesi istenebilir. ama bunların da tamamı patronun cebinden çıkacak para demektir.

    böyle bir kurguda fazla mesai için ben nasıl isyan etmeyeyim ? "abi 2 saat kalıverelim yaa" diyen adamı nasıl makul bulayım ? saat 18.00'i vurduğu anda neden çıkmakta tereddüt edeyim ? zaten beni sömüren adamlara "al hocam az daha sömür" mü diyeyim ?

    işte bu yüzden fazla mesai yapmaktan daha çok bunun "normal" görünmesi sinir bozucu benim için.

  • 3 kuruşluk adama 5 kuruşluk değer verilmesinin sonucudur.
    göklere çıkardınız ibneyi.
    çiğköftesi leş gibiydi, kendisi de öyleymiş demek ki

  • kuantum dolaşıklığı (entanglement) ile nesneler birbirinden ayrı ama yine de iletişim halinde bulundukları bir durumu ifade eder. klasik fizikte buna benzer bir durum söz konusu değildir. dolaşıklık en iyi şekilde eintein-podolsky-
    rosen (epr) deneyi ile ortaya konulmuştur. bu deney albert einstein, boris podolsky ve nathan rosen'ın adlarını taşır. ''doğanın kuantum mekaniksel tasviri tamamlanmış kabul edilebilir mi?'' adlı makalelerinde (1935), kuantum fiziğinde mikro evrensel nesnelerin dalga fonksiyonu çökmesini belirten dalga fonksiyonunun, tamamlanmış bir betimleme olmadığı sonucuna varmışlardı.

    baştan beri kuantum fiziğinden hoşlanmayan einstein, ışıktan hızlı giden bir haberleşme aracısını kabul etmeyip, kuantum kuramının ''tam'' olmadığını öne sürmüştü. bu nedenle bu bağlantıyı ''tekinsiz uzaktan etki'' olarak adlandırmışlardı. daha sonraki dönemlerde john bell (1964) teorik olarak zemini hazırladı ve ardından alain aspect (1982) deneysel olarak dolaşıklığı doğruladılar. yani, tüm nesneler birbirleriyle dolaşık olarak ilişkilidir ve bu atomsal gerçekliğin ve evrenin, temel kuantum fiziksel bir özelliğidir.

    kaynak: schrödinger'in kedisi neden şizofren oldu, sultan tarlacı