hesabın var mı? giriş yap

  • mutsuz bir evlilik bir insanın başına gelebilecek en kötü şeylerden biri.
    işin mi kötü, değiştirirsin. arkadaşların mı nankör, hayatından defedersin. ailende mi pislikler var, görüşme; neticede sen seçmedin onları, doğumunla gelen bir eklenti paketiydi hepsi.

    oysa evlilik öyle değil.. sırtına zibilyon tane umudu, hayali, planı yüklenip evleniyorsun biriyle. sen seviyorsun. sen seçiyorsun. sen yürüsün istiyorsun. aşkınız kabından taşıyor, çocuğun oluyor. ama olmadı mı olmuyor, yürümüyor.. isteyerek seçtiğin ve bir nikah memurunun önünde "evet" diyerek başladığın hayatı, bir başka salonda, bir hakimin karşısında "evet, boşanmak istiyorum" diyerek bitiriyorsun.

    bugün anneler günü.
    kızım babasında.
    sabahın beş buçuğunda, gözleri çakmak çakmak geldi yanıma.
    "gitmek istemiyorum, anneler günü bugün, seninle olmak istiyorum" dedi.
    baba günü bugün dedim.. gitmezsen üzülür dedim.. yarın acısını çıkartırız biz dedim..

    "kahretsin ki beceremedik geçinmeyi..
    yanlış insanlar seçmişiz evlenmek için..
    mutsuz olduk, mutsuz ettik..
    affet kızım, üzüntümüzü senin üstüne de bulaştırdık.." diyemedim.

    baba günü bugün dedim.

  • açık açık halkın parasıyla kumar oynadığını itiraf etmiş.

    devamında “ peki bu modeliniz ya tutmazsa “ sorusuna
    “türkiye’ye zarar verdiğimi düşünür, üzülürüm”
    demiş . iyi mi …
    ponçikliğe bakar mısın, üzülürmüş…
    fıkralarla yaşıyoruz.

  • sen ne konuşuyorsun lan değişik demeden önce aşağıdaki videoları izliyoruz. önündeki yiyeceğini mutlu mutlu yemekte olan fareye kafasına bağlı fiberoptik kablodan ışığı basınca tok olduğuna karar verip ortamı terk ediyor. burada da tersi yapılmış, aslında tok olan, hatta epey semiz olan faremizin ışığı açılınca yemeyi durduramıyor. başka bir videoda da sakin sakin yürüyen faremiz ışığı beynine beynine yiyince sola çekip daire çizmeye başlıyor. bu teknikle beyinde doğru yere ışık vererek farelerin saldırganlaştırıldığı, cesaretlerinin arttırıldığı, hatta önceden öğrenip unuttukları davranışların geri getirildiği deneyler de yapıldı.

    bu ışıkla sinir hücresi (dolayısıyla beyin) kontrol etme metodunun adı optogenetik, altı yedi yıllık bir geçmişi var, hızla da ilerliyor. fareler normal fareler değil, ışığa tepki veren bir proteini kodlayan gen tek hücreli alg'lerden alınıp bir virüs yoluyla farelerin sinir hücresine aktarılmış. böyle hücreler belirli dalga boyunda ışığı görünce aktive oluyor ( bu noktada science bitch diyorum).

    iyi de ne niye yapıyorlar bunu , araştırmacılar jerry'nin tom'a yaptıklarının acısını mı çıkartmaya çalışıyor farelerden? yok tabii ki, optiği iyi biliyoruz, ışığı gerekirse tek sinir hücresine odaklayıp sadece onu aktive etmek bile mümkün, böylece beyindeki bölgeleri tek tek kurcalayıp ne işe yaradıklarını anlamak amaçlanıyor. fare olması da şart değil, sinir hücresi her hayvanda var, zaten teknik de solucanlardan balıklara, hatta sineklere kadar bir sürü deney hayvanında kullanılmış, ışıkla sağa sola gitmesi ayarlanan solucan var artık.

    bu tekniğin (etik değerleri bir yana koyarsak) insanda da çalışmaması için bir sebep yok. doğru noktalara birer led taktırıp ruh halimi kontrol edebilme düşüncesi güzel bile geliyor, fakat kumandayı başkasına kaptırırsak ölene kadar daire çizerek koşturmak da var işin ucunda.

  • "sağ çıksalar ne olacak" gibi korkunç bir cümlenin geçtiği, ne kadar lanet bir ülkede yaşadığımızın tekrar fark ettiren açıklamalar.

    "karaman’da su patlaması sonucu çöken ocakta mahsur kalan işçilerden mehmet bahar’ın eşi emiş bahar madenin kötü koşullarına ve yetkililerin umarsamazlığına isyan etti.

    isyanın gözyaşlarıyla anlatan emiş bahar, çalışma koşullarının kötülüğünü ve geçim sıkıntılarını belirterek "içeriden sağ çıksalar ne yapacağız? üç aydır bizi yedirdiler, bitirdiler. maaşlarını düzgün vermediler. elimizde yiyecek ekmek koymayıncaya kadar uğraştılar. şimdi de canlarını aldılar. sağ çıksalar ne olacak, çıkmasalar ne olacak? maaşlarını düzenli vermezlerdi. ekmeklerini ellerinden aldılar. servislerini ellerinden aldılar. güneyyurt'u yediler bitirdiler. güneyyurdu bitirdikleri gibi her tarafı bitirdiler"

    bizim halimiz ne olacak? bitirdiler bizi, bitirdiler. bugünü yarına atarlar, yarını öbür güne atarlar. üç aydır maaş yüzü görmeyiz. eller bayram yaptı, biz yapamadık, eller kurban kesti, biz kesemedik. bu darlığın bir bolluğu olurdu ama olmuyor işte, olmuyor. dün öğleden beri içeride sağ adam mı kalır? memuruz deyip gezerler. işçilerin sırtından memurlar... ama bunları süründürmeli. hepsini süründürmeli"

    video

  • kız whatsapp grubu:

    - kızlar elbisem nasıl?

    mükemmel canim cok tatli olmuşsun

    cok yakışmış bitanem

    gule gule giy

    erkek whatsapp grubu:

    +beyler yeni aldığım kot nasil lan

    bok gibi

    senin zevkine tukureyim ben. bu ne lan

    bunla anca bagcilarda dolaşirsin amk.

  • boyu 20 metreye kadar olabilen, tüm okyanuslarda ve akdenizde yaşayan bir balina türü. türkiye kıyılarında da görülmüştür haliyle. kaşalot adıyla da bilinir.

    oldukça ünlü bir balina türüdür. bunun sebebi insanlar tarafından yağları için senelerce avlanmış olmasıdır. balina yağı özellikle meşale, lamba ile aydınlanmak için kullanılıyordu. uzun uzun yanan bir yağdı. ayrıca tek bir avda yüzlerce kilo yağ elde ediliyordu. bu dönem balina nüfusunun ciddi oranda düştüğü dönemdi. günümüze yaklaştıkça aydınlatma olanaklarının değişmesiyle balina yağı da popülerliğini yitirdi.

    parfüm yapımında kullanılan amber adlı ürün ispermeçet balinasının midesinde oluşur. amber, balinanın yuttuğu mürekkep balıklarının bağırsak çeperini etkilemesiyle salgılanan bir maddedir. parfümeri sektörü için nadir bulunan çok kıymetli bir maddedir.

    bir diğer önemi çok derin sulara dalabilmeleridir. derin sularda yaşayan dev kalamar, dev mürekkep balığı adıyla bildiğimiz canlıların varlıklarına uzun zaman kanıt teşkil ettiler. balinaların derisinde bulunan vantuz izlerinin çapı hesaplanarak derin sularda yaşayan, boyu 20 metreye ulaşan dev kalamarların olduğu tahmin edildi. çünkü bu izleri yapabilecek bilinen bir kalamar türü yoktu. yıllarca sadece tahmin edilerek, şehir efsanesi kıvamında kaldılar ancak günümüzde özellikle japonların araştırmaları bu canlıların varlığını da görüntülü olarak kanıtladı.

    4 metrelik bir örneği

    vantuz izleri

    balina vs kalamar çizimi

  • istanbul'un merkezi olmasını istemediğim ilçe. çünkü taksim'in merkez olduğu zamanlardan şimdiye nasıl geldiğini hepimiz biliyoruz. kadıköy'ün de öyle olmasını istemiyorum.

  • avrupa'da yaşayan 7 milyon gurbetçi 'otomatik bilgi paylaşımı' anlaşmasının yürürlüğe girmesiyle zor durumda kalmış. gurbetçilerin türkiye’deki banka hesap bilgileri 30 eylül itibarıyla yaşadıkları ülke idarelerine bildirilmeye başlanmış. gurbetçilerin işsizlik maaşını hatta vatandaşlığı kaybetme riski varmış.*
    zaten avrupa'da açlık ve sefalet var (!) gelsinler buraya.