hesabın var mı? giriş yap

  • mansur yavaş'ın seçimi kazanması halinde faturalarımızı pkk'nın getireceğini söyleyen bir tipin sözüdür.

  • vatan haini olarak lanse edilip, bir punduna getirilip tek tek gözaltı süreçleri başlayacaktır..

    akademisyenlerin başlarına gelenler dün gibi..

    yoksa bildiri 10 numara zaten, itiraz edeni allah çarpar..

  • kepek şampuanı kullanmak bu yollardan en etkilisidir. ama hangi şampuan?

    kepek şampuanı etkin maddelerini sıralayacağım aşağıdaki liste;
    1- "muteber" tıbbi kaynaklardan literatür taramasının,
    2- çok sayıda kullanıcının değerlendirmelerinin (sadece etkinlik yönünden değerlendirmeler dikkate alınmıştır; yok saçımı pambık gibi yaptı, yok rengi çok tatliş, yok kokusu beni benden aldı türü gerzek yorumlar görmezden gelinmiştir),
    3- kişisel deneyimlerimin,
    bileşkesidir.

    etkin maddelerin etki mekanizması gibi başlık okuyucusunun ilgi alanına girmeyen hiçbir gereksiz bilgiyi vermiyorum ve etki mekanizmasının kulağa mantıklı gelip gelmemesini önemsemiyorum. tek kriterim etkinlik, yani işe yarayıp yaramaması.

    şu etkin maddeleri (active ingredient) içeren şampuanlar kepek problemini çözmekte olup listede ilerledikçe etkinlik seviyesi artmaktadır:
    1- çinko piriton (çinko pirition, zinc pyrithione, zpt): ör. clear, head & shoulders, zetion. piyasadaki çoğu kepek şampuanının etkin maddesi ve listenin en az yan etki ihtimaline sahip üyesi. en az %2 oranlı bir şampuan öneririm.
    2- salisilik asit veya salisilik asit + sülfür (salicylic acid, salicylic acid + sulfur): ör. neutrogena t/sal, zigavus medicade.
    3- kömür katranı (katran, coal tar, tar): ör. neutrogena t/gel.
    4- selenyum sülfür (selenyum sülfit, selenium sulfide): ör. head & shoulders clinical strength, selsun blue medicated. en az %2,5 oranlı bir şampuan öneririm.
    5- ketokonazol (ketoconazole): ör. ketoral, nizoral. % 2'lik konsantrasyonda olanları medikal şampuan olarak sınıflandırılıyor. %2'lik bir şampuan öneririm. daha etkilisi yok.

    şimdi gelelim işe yaramayan veya yeterince işe yaramayan etkin maddelere. paranızı ve zamanınızı boşa harcamamak ve en önemlisi umudunuzun suistimal edilmesine izin vermemek için uzak durunuz:
    1- pirokton olamin (piroctone olamine): ör. sebamed kepek önleyici şampuan (evet sebamed).
    2- tea tree oil: ör. druide tea tree oil şampuan.
    3- ilk listedeki etkin maddelerden birini içermeyen fakat "patentli bilmem ne complex teknolojisi", "yüzde bilmem kaç doğal/organik içerik", "falan ağacı özü ve filan bitkisi yağı içeren mucize formül", "bilmem ne free" diye reklamı yapılan herhangi bir kepek şampuanı (ne kadar meşhur veya lüks marka olursa olsun).

    çeşitli hususlar:
    1- öncelikle kepek -altta yatan bir hastalık olmadığı sürece- herkes için tamamen çözülebilir bir problemdir; pes edecek, umutsuzluğa kapılacak bir durum yok. fakat kepekten kurtulma işi biraz da deneme yanılmadır. nedeni bir sonraki maddede.
    2- canlılar üzerinde kullanılan hiçbir ilaç, kozmetik, tedavi yöntemi vs. % 100 etkili değildir. etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış olanlar bile (ilaçlar yasal olarak öyle olmak zorunda) kullananların belli bir yüzdesinde etkisini gösterir. bu oran düşüktür veya yüksektir fakat hiçbir zaman % 100 değildir. etkili olduğu kişilerde dahi etki şiddeti farklı farklıdır. kepek örneği üzerinden söyleyecek olursak; diyelim kepek problemi olan 100 kişi test edilen şampuanı kullandı ve 70 kişide kepek probleminde düzelme görüldü. bu % 70'in bir kısmında kepek tamamen geçerken bir kısmında orta düzeyde azalma oluşur, bir kısmında da az bir azalma görülür. yani en etkili dediğim ketokonazol içeren şampuanı bile kullansanız kepeğin geçmeme ihtimali var. bu durumda etkin maddeyi değiştirmelisiniz (deneme yanılma).
    3- listede aşağı doğru etkinliğin arttığını söylemiştim fakat yan etki sıklığı da aşağı doğru artıyor. yine de yan etki ihtimali en fazla olan ketokonazol için bile bu ihtimal çok düşük (% 1'den az).
    4- tüm etkin maddeler için yan etkiler temelde kaşıntı, batma ve kızarıklıktır; oluşursa kullanmayı bırakın.
    5- problem çözüldükten sonra şampuanı aylarca kullanmaya devam etmek o etkin maddenin etkisini azaltabilir. eğer kepek tekrar oluşursa etkin maddeyi değiştirin.
    6- şampuanın kullanma talimatına -yıkama sıklığı ve saçta bekletme süresi başta olmak üzere- harfiyen uyun.
    7- şampuan üzerinde etkin madde oranı yazmıyorsa listede bahsettiğim oranlardan düşüktür.
    8- peki bunlar arasından ben hangi etkin maddeyi öneriyorum? önce en güvenli olan 1. maddeden başlayın diyeceğimi zannediyorsanız yanılıyorsunuz. en etkili olanından bodoslamadan dalın. burayı okuduğunuza göre kaç zamandır çözemediğiniz kepek probleminiz var, daha fazla uğraşmayın.
    9- son olarak kişisel gözlemim ülkemizde kepek problemi yaşayanların çoğu saçlarını standart bir şampuanla yeterince sık yıkamadığı için bunu yaşıyorlar. haftada 1-2 kez saç yıkamak kepeğe yol açar, gün aşırı yıkayın.

  • kilosu 18895 lira 35 kuruşa gelen bir aleti satın almaktır.

    ortaokulda coğrafya öğretmenim demişti ki bir ülkenin gelişmişliği bir malın kilosunu kaça sattığı ile ölçülür. sonra bol bol örnek vermişti. ham pamuk satarsanız 2,10 dolar, onu iplik yaparsanız 2,38 doalr, ipliği havlu yaparsanız 9,23 dolar, gömlek yaparsanız 31,25 dolara gelir kilosu diye. (kutsal bilgi olsun diye güncel rakamları buldum)

    biz kilosu 31 dolara gömlek satamazken, adamlar kilosu 8628 dolara telefon satıyor beyler. bize de tespit sıçmak kalıyor.

  • taze gidip geldiğim ve gezdiğim tüm şehirler listesine sıralamaya en altın bir üstünde giriş yapan şehir.

    kötü değil ama sıkıcı bir yer. kişisel görüşüm sabah erken bir saatte gidilip akşama kadar gezilip gece kalmadan dönülebilecek bir şehir olduğu yönünde. o sebeple başka bir şehir ile birleştirilebilir.

    gezilecek yerler oldukça az. başlayalım;

    1- kölner dom

    gerçekten gördüğüm en iyi katedraldi. hakkını yemek istemem. ücretsiz gezilebiliyor olması büyük bir avantaj. devasa bir yapı. fotoğrafını çekerken kadraja sığdırma konusunda zorlandığımı itiraf ediyorum.

    2- hohenzoller köprüsü

    meşhur anahtarlı köprü. bu köprüyü geçip ren nehrinin karşı kıyısından dom'a bakmak müthiş bir keyifti. yalnız köprüde yer kalmamış anahtarlardan, insanlar başka anahtarların üzerine asmış. bilemiyorum bence karma yaratabilir gibi geldi *

    3- great saint martin kilisesi

    söze hafta içi saat 12'de açıldığını belirterek başlamak isterim. bir dom olmasa da gerçekten görkemli ama sade bir katolik kilisesi. ücretsiz.

    4- el-de haus

    beni en çok etkileyen yapı buydu. eskiden gestapo merkezi olarak kullanılmış olan bu binanın iki katı müze ve ağırlıklı olarak ikinci dünya savaşına ait fotoğraflardan oluşurken binanın bodrum katı işkence odaları ve tutukluların kaldığı odalardan oluşuyor. bu kat gerçekten vurucuydu. bina içerisinde neredeyse herşeyin almanca anlatılması eksi bir özellik olmakla birlikte bazı tutukluların hikayeleri ingilizce olarak da anlatılmış. insanın yüzüne nazilerin ne kadar boktan insanlar olduğunu ve ikinci dünya savaşının ne kadar acılarla dolu olduğunu bol bol vuruyor. köln'e gidecek olanlara mutlaka tavsiye ettiğim bir durak. bileti gün itibariyle 4.5 euro.

    açıkçası fazla bir zaman ayırmadığım için bu şehre gezilecek yerleri bu kadar benim için. birkaç müze de var benim ilgimi çekmediğinden gezmedim. gelen mesajlardan birinde resim severlere şiddetle ludwig museum önerildi. meraklısına duyurulur.

    içinde bulunduğum süre boyunca ingilizceden çok türkçe konuştum diyebilirim. bol bol türk var. kurulu düzenimiz var tayfasına da denk geldim izmirli solcu bir babanın çocuğuna da. bu sebeple küçük bir türkiye diyebilirim sanırım.

    alman döneri güzelmiş. porsiyonlar büyük, yerken mide fesatı geçirdim. ama oldukça lezzetliydi. ilgili mekan: mangal döner

    lokal birası olan kölsch fena değil. pilsener seven bünyem beğendi. ancak marketten aldığım gaffel kölsch çok beğenerek içtiğim bir bira olmadı. tadı düz efes ile carlsberg karışımı biraz da tuborg summertime soslu bir şeydi. ancak denemiş olduğum mühlen kölsch gerçekten leziz bir biraydı.

    son olarak köln bonn havalimanı güvenlik görevlilerine en içten teessüflerimi iletiyorum. bir sivil havacılık kuralı olan bir adet 1 litrelik kilitli poşet içerisinde 100 ml ve altındaki sıvıları taşıma kuralını harfiyen ve oldukça katı bir şekilde uyguladıkları için hem oradan satın aldığım ve türkiyede olmayan bazı ürünlerimi çöpe atmak zorunda kaldım hem de az daha uçağı kaçırıyordum. kesinlikle tolerans göstermedikleri gibi hızlı bir şekilde de işlem yapmıyorlar. sayelerinde havalimanı içerisinde maratonda koşar gibi koşmama rağmen uçağın kapısından giren son kişi oldum. gidecek olanlara bu konuya dikkat etmelerini öneririm. ek olarak tax free ofisi sabah 6da açılmakla birlikte gümrük memurları oldukça suratsız ve atarlı.

    özetle gittik gördük bi havalandık geldik.