hesabın var mı? giriş yap

  • 17-18 yaşımdayken birgün gazeteden nöbetçi eczaneler listesini kesip çekmecemde saklamaya kalkmıştım birgün lazım olur diye. ta ki ebeveynim gelip "oğlum o liste hergün güncelleniyor" diyene kadar. bir tokat gibi vurmuştu suratıma.

  • yazılımcı bir arkadaştan geliyor;
    "20 sene boyunca bilgisayar kullan, bilgisayarın kurdu ol, koskoca şirketler sana sırf bu yüzden iş versin ama günün birinde annen kalkıp google'a "fatih harbiye bu akşam neden yok" diye yazdırsın. olacak iş değil! yayın günü değişmiş arkadaşlar, pazar günü yayınlanacakmış bundan sonra. "

  • lozan'ı kimse zafer olarak görmüyor zaten. mevcut şartlarda yapılabilecek en iyi antlaşma olarak görüyor. ama bazıları başarısız bir darbe girişimini, ülkenin kurtuluş savaşı gibi göstermeye çalışıyor o ayrı.

  • adam alt tarafı "how are you?" demiş. niye herkes sikmiş gibi davranıyor. kezban türk kızlarından haberi olmuş oldu böylece. oğlum sakın bulaşma ben sana söyliyim, yakışıklı adamsın git zeki bir avrupalı bul kendine. 75 iq'lu yürüyen ego değil.

  • edit: güzide bir yazarımızın başlığı başıma kalmış!

    bi defa olur anlarım. var çevremizde böyle bir iki istisna. ama yazdığın gibi "birkaç" defa başına geldiyse demek ki sen erkeklerin sana ilgi duymasına aç, arkadaşlarınla arandaki mesafeyi belirleyemeyen bir ilgi şeysisin (sansürlü). hoşuna gidiyor erkekleri kuyruğunda gezdirmek.

    "onun yerinde olsa ilişki için arkadaşlığı çöpe atmazmışmış "(yazarın direk cümlesinden alıntı). bayılıyorum bu evrenin merkezindeyim sanrısında olanlara. adam sevmiş alooo adam arkadaş başlamış ama sonra sevmiş ya." çok samimiydik, hep birlikteydik,herkes sevgili sanıyodu bizi" diyerek belli etmişin kendini. çocuk sana yürümüş sen de hayvan gibi anlamışsın durumu hoşuna gitmiş ses etmemişsin. çekip de bi kenara kardeş bak bende böyle bi durum yok ona göre dememişsin. napsın açıldıktan sonra hala peşinde gezip egona hava mı bassın?
    bir de böyle tipler var mk ya. reddeder. günlük ilgi istihkakını alamaz rahatsız olur. "hayırdır küs müyüz?". ya neyiz, ilgi arsızı dallama. kanka mı olalım? adam nasıl nefret ettiyse senden artık nerdeyse okulu bırakacakmış... başlık sahibi uyuz olduğum kız tipi. bak bak daha ben reddettim de ondan oldu diyor.

    fav sonrası edit: umut kardeşimize umut olalım!(bkz: #66869149)

  • geçen bir firmaya "o konuda hipotezim var" diye maile başlayıp teknik bi açıklama yaptım.

    tabii hipotez yerine hipitez yazmışım.

    adamlar hipitez'i enterprise grade lisanslı yazılım sandı, "biz de kullanabilir miyiz" diyorlar.

  • tam ismi legionella pneumophila olan bir akciğer hastalığı. bu hastalık genel olarak büyük binaların (hastane, otel vs.) su siteminde oluşan legionella bakterilerinden bulaşır. belirtileri halsizlik, baş ve kas ağrıları, nefes darlığı ve yüksek ateş dir. tedavisi antibiyotik ilaçlar ile yapılır. özellikle yoğun sigara kullananlar risk grubunda dır. tatil beldelerimizdeki bazı oteller bu hastalığa karşı korunmalı olduklarını özellikle belirtirler.

  • --- spoiler ---
    açık açık söylediler dizinin konusunu. beğenirsin beğenmezsin ayrı ama durum belli. verildi cevaplar.

    dizinin konusu ve adanın olayı belli; ab-ı hayat.

    ada; ab-ı hayat'ın saklandığı yer.

    tarih boyunca bir çok kişi tarafından aranılan ab-ı hayat, adanın içinde yer alıyor. ab-ı hayat'ın özelliği insanlara sonsuz bir yaşam ve gençlik vermesidir. bu durumda önce jacob'ın sonra richard'ın içtiğini gördüğümüz şaraba benzeyen koyu renkli o sıvı, ab-ı hayat.

    jacob'ın elinde sınırlı miktarda bulunan sıvının kaynağı muhtemelen ışığın merkezindeki yer. kadını ışığa bakarak şöyle söyledi; bütün insanlar bu ışığın peşinde oysa hepsinin içinde biraz var ama kimseye yetmiyor, yaşam ve ölüm orada. bütün insanlık yüzyıllardı ölümsüzlüğün, sonsuz hayatın peşinde ve aslında gerçekten hepimizde biraz olan tek şey bu; hayat. var ama yetmiyor, fazlasını istiyor insanoğlu. bu ab-ı hayatın kaynağı bulunursa bulan insanlar insanlığı bitirir. pek çok inanç sisteminde inanılan şudur; tanrı, yaşam kaynağı, ışık demeti, evren artık hangisini seçerseniz; büyük güç, enerji, ışık, yaşam herkesin, her canlının içinde vardır.

    bizim hikayemizde bu ab-ı hayat bir adanın içine saklanmış duruyor. gelip geçen bulamasın, hiçbir insan sahip olamasın diye. fakat engellenmek istense de bir şekilde insanların yolu oraya düşüyor. bazen bir gemi kazası bazen bir uçak kazası. teknoloji değiştikçe geliş yolları değişiyor. işte bu insanlar adaya geldiği zaman ab-ı hayatı ele geçiremesinler diye bir bekçiye ihtiyaç duyuluyor.

    bu bekçide aranılan şartlar; tercihen adada doğmuş olması, ab-ı hayat içmiş olması, özünde iyi bir insan olması.

    jacob'ın ve isimsiz evladın annelerini öldüren kadın da aslında bir emanetçiden fazlası değil, öldüğü zaman teşekkür ediyor çünkü artık bu döngünün dışına çıkmış yerine vekil atamış durumda. ada artık o'nun ölmesine izin veriyor ve tıpkı richard gibi o da ölmeyi uzun zamandır istiyor.

    jacob'ın ve desmond'ın ortak bir özelliği var. ikisi de tam sebebini bilmedikleri halde adayı korumak için odaklanıyorlar. desmond 108 dakikada bir deli gibi butona basarken dünyayı kurtardığını düşünüyordu. jacob da, ab-ı hayatı saklarken dünyayı kurtardığını düşünüyor. ikisi de haksız sayılmaz.

    özel ve seçilmiş ölü bedenlerin yerini alan black smoke'un bir özelliği var. bedenine girdiği kişinin bazı hareketlerini ve sözlerini yaşatıyor. locke'un bana ne yapmam gerektiğini söyleme civarında bir lafı vardı ve black smoke, locke'un bedenine girdikten sonra bu sözü kullanmaya devam etti. sahil kenarında oturan ve anası isim vermeden öldüğü için isim açısından piç kalan eleman da, annesinin ve kendisinin sözlerini tekrarlıyor. insanlar gelirler yıkarlar...

    bu ab-ı hayat durumu bize, çok zengin insanların hani sayid'in dünyayı dolaşarak vurduğu insanların ve widmore efendinin aslında neyin peşinde olduğunu anlamamızı da sağlıyor. ilana gibi jacob'a bağlılığı ile bilinen insanlar widmore'un karşısında yer alıyorlar çünkü widmore'un o ışığı gördüğünü ve amacının adayı, jacob'ı kurtarmak değil de black smoke olayına girmeden o sıvının, ışığın kaynağına ulaşmak olduğunu biliyorlar. hatırlayın ilana ekibindekiler minibüste söylemişlerdi yanlış taraftasın diye... öyle değil mi ama bir düşünün tarih boyunca gerçekten çok zengin insanlar, krallar ve widmore gibiler yani elde edebilecekleri her şeyi elde eden insanlar neyin peşinde olurlar? ölümsüzlüğün.

    bu arada tamam jacob'ın yerine biri geçiyor ve o görev devrediliyor da arkadaş harbiden salaksınız ha bu kavuk olayı black smoke geleneğinde yok hala uyanamadınız. dumanın özelliği şu; o ışığı korumakla görevli kimseler ölürse onların bedenlerine yerleşebiliyor. deli teyzenin amacı neydi? adayı koruma görevini piçe vermek, aday o'ydu yani. o ölünce bedenine girebildi black smoke tıpkı, locke gibi bir başka seçilmiş aday ölünce bedenine girebildiği gibi.

    adadaki manyetik alanın özelliği falan filan hep aynı çünkü adanın içinde ab-ı hayat var ve bu enerji kaynağı çok güçlü...

    peki ölüler niye dolanıyor?

    hayatın ve ölümün kaynağı olan yerden bahsediyoruz. bilumum inanışa göre ölen ruh, enerji aslına rücuu eder yanı o kaynağa geri döner. o enerji ise bazılarının öldüğü halde işlerinin bitmediğine inanıyor ve içine almıyor. o kimseler serbest salınıma devam ediyor.

    --- spoiler ---