hesabın var mı? giriş yap

  • buna canı sıkılanın başka derdi yoktur.

    beni de arayan oldu birkaç kere. tarif ediyorum geliyor. konum atıyorum geliyor. canları sağ olsun.

  • "balkonunuza fazla çıkmayın, karımız, kızımız, asılı çamaşırlarımız var" demek. yaşanmıştır.

    bir de tabii ki eminönü'deki baklava izdihamı var.

    gelen mesajlar üzerine edit: lokasyon tuzla.

  • burda yazdığım entry'yi görüp beni aramak istemişler, buyrun arayın dedim. beni arayıp yaptıkları tek şey, ücretin 69 lira olduğunu tekrar hatırlatmak oldu. bu ücretin diğer bankalarda çok daha ucuz olduğunu, garanti'de niye bu kadar pahalı olduğunu sordum, "fiyat politikamız bu" cevabını verdiler.

    kendilerine çok teşekkür ederim. en kısa zamanda 3 hesabımı da kapatıp, başka bir bankaya geçeceğim. o 69 lirayı vermeyeceğim.

  • senin kontrolsüz tohumun binlerce liralık televizyonumu kıracak, sen de 'eheh çocuk işte yapmış n'olacak canııım..' diyerek sıyrılacaksın öyle mi?

    yemezler canım. çocuguna nasıl davranılması gerektiğini öğretmeyi becerememişsen o parayı seve seve ödeyeceksin.

    edit: ne işsiz heriflersiniz lan hasta mısınız oğlum siz? tabak, çanak, vazo gibi değersiz bir şey kırmıyor velet. bakın bakalım kaç bin lira led televizyonlar. kimse kusura bakmasın benim elalemin keyfine çöpe atacak o kadar param yok. sizin başınıza gelse o aileye dava açarsınız samimiyetsiz davarlar sizi.

  • dönemsel bir problemse aşılabilecek bir durumdur. hatta birçok kitap kurdunun zaman zaman başına gelebilir. zihnin çok dolu olması odaklanmayı zorlaştırıyor. bunun haricinde kendimde gözlemlediğim sorun şuydu; elimizdeki bu akıllı cihazlar, tabletler falan inanılmaz uyarıcılar. devamlı bir yerlerden bildirim gelirken bir kitap okumaya odaklanmak imkansız oluyor.

    diğer taraftan izlemenin rahatlığı da kitap okumaya üşendiriyor zaman zaman. izleyecek o kadar fazla içerik var ki, netflix, puhu, youtube falan derken zaten zaman geçip gidiyor. ekranın karşısında iki duyu organınla da takip edebildiğin bir şey daha kolay geliyor insana.

    ben bir süredir okuyamıyordum. daha doğrusu başlayıp devamını getirmekte zorlanıyordum ve bu beni uyuz ediyordu. bir kitaba başlayınca ille bitirmek isterim çünkü. böyle böyle derken dizi, film, youtube içeriklerine de kaptırınca iki sayfa okuyup bıraktığım kitaplar çoğaldı 1 senede doğru düzgün kitap bitiremedim. almaya da devam ettim ama.

    sonunda durum canımı sıkmaya başlayınca youtube manyağı bir mankafaya dönüşmemek için kendimce çözümler üretmeye başladım.

    ilk olarak öykü kitaplarına ağırlık verdim. bir öyküyü başlayıp bitirebilmek haz ve şevk veriyordu çünkü. gece yatmadan evvel öykü okumaya başladım. her gece okuduğum sayfa sayısı artmaya başladı farketmeden.

    sonra akşam boş vakitlerimde devam ettim öykülere. elim telefondan kitaba alışmaya başlıyordu yine. odaklanabiliyordum ufaktan. sonra ince romanlara geçtim. arkasından sürükleyici bir gerilim kitabına başladım. arkasından patlattım nefes kesici bir bilimkurgu. zaten sürükleyici kitapları elinden bırakamıyor insan. beyin yeniden alışıyor bu süreçte düzenli kitap okuma sürecine.

    çantama ve arabaya da attım bir kitap. tek başıma gezmeye çıktığımda bir kahve falan içerken okumayı da severim çünkü. her molada telefon yerine kitabıma uzandım.

    ve derken hani nasıl diyeyim o beynimdeki kitap okumayı engelleyen tıkaç açıldı sanki. şimdi eski tempomda her türden kitaplarıma geri döndüm. o kadar mutluyum ki. inanılmaz özlemişim kitapların dünyasını. baya çocuğa kitap okuma alışkanlığı kazandırır gibi kendimi baştan eğittim.

    naçizane tavsiyem okuyamamaktan şikayet ettiğiniz dönemlerde, okumak için ağır konulu kitaplar seçmemeniz. zihin odaklanmayı var gücüyle reddederken daha da fazlasına zorlamak boşa.
    kısa, kafa dağıtan, sürükleyen şeylere kaptırın kendinizi ilk etapta. zihniniz odaklanma alışkanlığını yeniden kazandığı an zaten istediğiniz kitabı okursunuz yine.

  • yazan kişi o olmamasına rağmen kadına 5 kez "özür dile" diye ısrar edip, kadının erdemiyle ilgili yorum yaptıktan sonra kadın özür dileyince de "estağfurullah" diyen birini içerir.

  • belgesel yapımcıları, vahşi doğa fotoğrafçılarında böyle bir "yanlış tanı" rahatsızlığı var.
    adam, gördüğünü sıfatlandıramıyor lan.

    110 kilo ağırlığındaki sumatra kaplanını fotoğraflamak için iki hafta pusuda bekliyor, hayvan ormanın derinliklerinden gelirken iki saniyeliğine kameraya yakalanıyor.
    "sumatra kaplanları... kedi ailesinin utangaç üyeleri. kameralarla araları pek iyi değildir" diyebiliyor.
    utangaçlığından adam yiyecek hale gelmiş öyleyse. bak bi gözlerine! utangaç bir bakış mı, yoksa "taallukatınızı " bakışı mı bu?
    http://farm4.static.flickr.com/…5469_7968467bb8.jpg

    üç gündür ininden çıkmamış, kış uykusuna hazırlanan aç boz ayıyı, isim takıp sempatikleştiriyorlar:
    "lisa, utangaç bir anne. yavrularına kış bastırmadan yiyecek bulması gerek. lisa bu nedenle son zamanlarda biraz sinirli."

    son günlerde biraz kızgın, utangaç lisa'ya bak:
    https://fitcoupleusaf.files.wordpress.com/…rowl.jpg

    adama dilini yutturuyor mahcup duruşuyla.

  • sözlükten düşürülen kızın cinsiyetinin kadın çıkmasının gerçekten muazzam olduğu eylem. daha muazzamı da buddy başlığına 16 ilan vermiş bir beyefendinin hala kılsızını araması.