hesabın var mı? giriş yap

  • mugla'dir

    kur'an kursuyla, pub ayni sokakta.
    kimse kimsenin sacina basina orucuna karismaz.
    insanlar cok daha sakin ve oturakli.
    ataturk'u de sever, orucunu da tutar.

    bir izmirli olarak soyleyeyim, kesinlikle izmir degildir.

  • "beyanname dijital ortamda metin baskıya gönderilirken bazı kaymalar olmuş, bir iki sayfa düşmüş."

    bu dijital ortam baya rüzgarlı oluyor, sayfalar uçuşabiliyor normal.

  • gerçeği tam olarak yansıtmayan beyan.

    öncelikle bu verinin içinde tüm federasyonlardaki lisans sayıları vardır. okul sporları federasyonu'nun ve üniversiteler spor federasyonu'nun da. örneğin eskrim sporcususunuz hem eskrim federasyonu lisansınız hem de üniversite maçına girecekseniz üniversite lisansınız olur. bu sebepten tekil kişi değildir. sonraki aşama faal sporcu veya düzenli spor yapan müsabakalara katılan sporcu sayısı değildir. örneğin çocuğunuzu bir kulüpte yüzmeye gönderirsiniz ilk yıl lisanslı yarışır sonra sporu bıraksa bile sonraki yıllarda da lisans sayısının içerisinde yer alır. son olarak şişirme lisanslar. sporcu değildir düzenli antrenman bile yapmaz ama spor lisansı çıkartılır. gerçek rakamın 1.500.000 civarı bile olmadığına inanıyorum. antrenörlerin, spor kulüplerinin açlıktan nefesi kokuyor 6 milyon sporcumuz varmış. olmaz mümkün değil.

  • sol framede gorunmesi bile yuzume bi gulucuk kondururken basligina girip hem filme zaman kaybi diyen hemde puana gore oturup film izleyen insan gercegiyle karsi karsiya kaldim

    cok sevdigim guy ritchienin cok sevdigim filmi

  • sırf müzik dinlemek için radyo programcılarının birbirinden saçma muhabbetlerine maruz kalmak istemeyen bizler, müzik uygulamalarını, hışırtısız, çekme problemi olmadan rahat rahat dinliyoruz.

    karşımda bir şeyler anlatan birini dinlemek istersem de podcast açıyorum.

    yeniliklere ayak uydurabilenler kazanıyor. ayrıca teknolojik gelişmeler ve değişen ihtiyaçlarla birlikte yok olan birçok meslek var, radyocular tek değil.

  • şu anda tekrar kurtlar vadisi izliyorum. ortalardan bir bölüm açtım devam ediyorum öyle. bilmem kaçıncı kez bitirmiş biri olarak söylüyorum ki benim aklıma böyle bir karakter gelmiyor. ama söylenenlerin neden gereksiz olmadığını açıklamaya çalışayım.

    en büyük adayımız elif eylül'ün kardeşi eren eylül. bu karakter en başlarda yaptığı salaklıklarla hapishaneye düşmüş ve sonra gelişen olaylarla hapishanede çakır'ın himayesi altına girmiş ve hayatta kalmayı başarmıştır. karakterin gerekli olmasının nedeni ise elif'in çakır'a bu nedenle içten içe minnet duymasını sağlamaktır. kardeşini mafyanın elinden kurtaran ve daha sonra ona hapishanede sahip çıkan çakır ile artık düşman olmazdı.

    ömer baba ve nafize anne denmiş. başroldeki kahramanımız efe yakup karahanlı olarak dünyaya gelmiş, ali candan olarak yetişmiş ve polat alemdar olarak hayatına devam etmektedir. bu şu demek oluyor; efe olarak genlerini türkiye'nin en güçlü iş adamlarından olan mehmet karanlı'dan almış, muhafazakar bir aile tarafından (ömer baba ve nazife anne) ailesini, çevresini seven ve bunlara saygılı bir birey olmuş ve akıl hocası olan aslan bey tarafından gözü kara vatan millet sakarya kafasıyla yetiştirilmiştir. hem aklını hem vicdanını hem de özelliklerini bu 3 farklı kişilik olarak kazanmıştır. ömer baba konuşmasıyla ve ney üflenmesiyle çok sıkar izleyeni. ve her ne olursa olsun sakin kalır. kıyamet kopsa vardır bir hikmet evladım deyip bir hikaye anlatır. nazife anne ise çocuğunun üzerine titreyen ve onun için gerekirse en salakça şeyleri bile yapabilecek biridir. gene sıkıcıdır ve klişedir. ama polat'ın hangi zihniyetle yetiştiğini görebilmek için çok iyi karakterlerdir ömer baba ve nazife anne.

    deli hikmet ise bence bu üstteki karakterlerden daha içi dolu ve bize birçok şeyi gösteren karakterdir. yeri geldiğinde birçoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi insanları aşağılar küçük görür. yukarıda arkadaş örnek vermiş, yoldan geçen bir kıza kaşar diyebilecek kadar şerefsizlik yapabiliyor. bazen benim ali'den neyim eksikti, aslan amca beni almadı da onu aldı diye kendi kendini yerken görüyoruz. bazen kurduğu komplo teorileri doğru çıkıyor ama sıradan okumamış bir televizyon tamircisi olduğu için kimse ciddiye almıyor. deli hikmet karakteri türkiye'de çok fazla olan bir karakter. bunu güzel bir şekilde göstermişler.

    ankettekiler dışında ise aklıma birileri gelmiyor. hepsi bir şekilde başrolün gelişimi için rol oynuyor. kumarhaneye ses sistemi kuran hippi karakteri bile çakır karakterini tanımamız için senaryoya hizmet ediyor.

    kurtlar vadisi'nde şu olmasa iyi olurdu diyebileceğim bir karakter aklıma gelmiyor bence de yok zaten. ama gene de bakmaya devam edeceğim. buldum dediğim an güncellerim girdimi.