ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
keşke burada olsaydın
-
keske burada olsaydın, yalova feribotunda üst kattayım.
martılara simit atıyor bir baba-oğul. martılar kadar çocuk da çığlık çığlığa. sen çocukları hele de mutlu çocukları çok seversin.
sabahın beşindeyiz. günesin denizdeki rengi tarifsiz.
sabah serinliği ve rüzgar darmadağın etti saçlarımı.
üşüyorum.
keşke burada olsaydın, kollarımızı dolardık birbirimize, soğuktan kızaran yanaklarımızı ısıtırdık nefesimizle.
bak bir sigara daha yakıyorum, sen yoksun diye, ellerim bari ısınsın diye, bir cay daha söylüyorum açlığıma rağmen.
karşı kıyıya varmamın bir anlamı yok. yıllar da sürebilir bu yolculuk. karşı kıyıda da sen yoksun.
keşke burada olsaydın. bayram öncesi eminönüdeyim.
sen bu kargaşayı seversin.
ben çerezlere bakardım, sen peynirlerden tadardın. ne alırsan bir milyona, ben kerpeten alırdım sen ince uzun şamdan mumlarından.
mısır çarşısından tarçın alırdık, saten bir kılıfla çamaşır çekmecesine koyardık. boynun gibi tarçın koksun tüm çamaşırlar.
tahtakaleden sana bir hasır kutu alırdım. bak şu kenarları kırmızı boyalı olabilirdi. içine atamadığın tüm çocukluk hatıralarını koyardın, kurmalı metal horozun ve ziraat bankası kumbaran gibi.
elimdeki poşette sadece bir bakır cezve olmazdı sen burada olsaydın. yalnızlık kahveleri içmezdim küçük salonumda, beşiktaşta çay bahçeleri dururken.
keşke burada olsaydın, balkonu yıkadım.
lambasını değiştirdim ve turuncu minderler serdim yerlere.
bir battaniyeye sarılıp yıldızlara baksaydık.
sen ince sesten bir şarkı söyleseydin.
sonra bana karşıki harabe binaya ilişkin dedikodular uydursaydın. miras davası mıdır nedir.
sıcak şarap yapmayı deneseydik. olmayınca üzülmeseydik. rutubetten yumuşamış çerezleri tavada kavursaydın sen, ben aklına hayran olsaydım.
gece duvardaki poster bantlarından kurtulup üzerimize düşseydi. sen hırsız sansaydın. teselli edenin ben olsaydım, bir bardak su getirseydim, saçlarını okşayıp uyutsaydım.
keşke burada olsaydın, depremler altında kalan ben olaydım. bir ömür depreminde kalmaktansa...
volkswagen türkiye
-
diyanet'in 2019 yılı bütçesi ile 11 tane kurulabilirdi. ama biz kurulabilme duası etmeyi tercih ettik.
işsiz olmak
-
tarif edemeyeceğim kadar iğrenç bi durum. umutlarla okursun, ingilizce öğrenirsin. uğraşır didinirsin. staj falan yaparsın. ondan sonra hastalanır 1,5 yılın tedaviyle geçer askerlik ve yüksek lisans yapayım der ve bitiremezsin geçer 3 sene, hadi 5-6 ay kpss kasayım dersin olmaz. sonra tekrar özel sektörde basvurmadığın firma kalmaz. karşına 3 senedir neden işsizsin? gibi bir soru gelir doğal olarak anlatırsın. önyargıyla yaklaşırlar. eve gelirsin aileyle aranda soğuk savaş başlar. eş dost akraba ziyaretine gitmekten çekinirsin, çünkü o malum soru gelecektir yüzüne. ailenin yanında tedirgin cevaplar vermeye çalışırsın olmaz. utanırsın sanki senin suçunmuş gibi. cebindeki bozuk parayla otobüse mi binsem ya da simit yiyip açlığımı mı bastırsam diye düşünürsün.
bizim gibiler ne yapmalı? ne yapacak yani? işsiz olmaya devam mı etsinler? günden güne sağlıksız bireyler haline mi gelsinler? herhangi bir güçlü referansı olmadan, amiyane tabirle torpilli de olmayan bizler iş bulmak için ne yapmalı? zor gerçekten zor, aynı durumda olan bir ben değilim biliyorum ama. bu çözümsüzlük süreci arttıkça da daha mutsuz ve çevresine daha da mutsuz bir elektrik yayan biri haline geliyorum. ailesine destek olacak yerdeyken, ailesinden utanarak üç kuruş harçlığı alırken hem de bu yaşta, insan içine çıkmaya utanmak neden?
çalışan arkadaşlarla görüşürken, "olsun be oğğlum ne güzel var ya bütün gün yatıyon keşke ben de öyle olsam çalışınca anlarsın bak çok zor" diyen ego dolu açıklamalarına, güleryüzle cevap vermek zorunda hissetmek koyar adama. ortamdaki antipatik adam da olmayayım bari düşüncesi yer bitirir. sana gerçekten yardımcı olmak isteyen arkadaşlarının sayısı gün geçtikçe azalır ve umutsuzluk artar.
yaratıcılığı körelten şeyler
-
zorunluluklar hariç, bahaneler üretmek. bahane bulanlar için söyleyeyim, hiçbir yaratıcı eylem refahı yüksek ülke-aile harici zaten sizden talep edilmez. refah yüksekliğinde de edilmez. sadece tolere edebiliyorsunuzdur.
bana sorarsanız gerçekten yaratıcılığı körelten istikrarsızlık. günde, haftada veya ayda "istemesen de" iş gibi yaratıcılık zamanı oluşturman gerekiyor. çünkü yaratıcı olunacak alan senden refleks gibi doğal aktarabilmeni bekler. örneğin gitarda beste yaratıcılıksa, o aklındakini aktarman için çalışının çok kolaylamış olması lazım. bu da istikrar demek. zaten yetenek olasılık değerlendirmektir. rastlantısal hayallerin yazıcıdan ani çıktısı değildir. inşa eder, oynar durur, parlatırsın.
max planck
-
beni gustav robert kirchhoff, sir isaac newton ve nicola tesla ile birlikte fizik aşığı eden 4 deli dahiden birisi. tam adı max karl ernst ludwig planck olan üstadımın yeri ise bende biraz farklıdır.
kuantum kuramı ya da planck sabitinden ziyade, -ki kuantum özel ilgi alanımdır- ona 1918de nobel kazandıran termodinamiğin 2. yasası yüzündendir yerinin farkı. makina mühendisi olan bendenizin ilgisi plancktan ziyade newtonla olmalı esasen, kısmen doğru da. kinematik ve mukavemet konularında uzman seviyesinde olma sebebim newtonla çocuk yaşlardan içli dışlı olmamdır fakat kendisiyle ayrıştığımız çok temel bir konu var: yer çekimi kanunu. karadeniz teknik üniversitesi fizik bölümü profesörlerini karşımda sus-pus edecek savlarımla yerçekimi kanununun olmadığını savunan bir fizik meraklısıyım, neyse o başka başlığın konusu.
plancka geri dönelim, ne demiştik? termodinamik. sistemlerin enerjisini inceleyen termodinamik bilimi, hem matematik (bkz: fourier integrali), hem fizik hem de kimyayı içeren çok geniş bir yelpazeyi barındırır. tüm mühendisliklerin kıyıdan köşeden alakadar olduğu ve bilmesi gereken (yunus çengel'e selam olsun) bir daldır. fakat kimya yüzünden bir türlü yıldızım barışmadı termoyla. sadi carnotu deli mi düdüklemiş de bunlarla uğraşmış gibi çok sığ yaklaşırdım hatta. fakat ne zamanki fizikle aynı potada eritmeye başladım, termofobim yerini ilgiye bıraktı ve gibbs serbest enerjisinden ekserjiye boltzmann denkleminden carnot teoremine günlük sohbetlerde bahsedecek kadar bilgi sahibi olmuşsam sebebi planck ve termodinamik alanındaki çalışmalarıdır.
son olarak; (bkz: adam alman beyler, kaçın)
eagle six out...
marketlerde poşetin parayla satılması
-
lan biz onları evde çöp poşeti niyetine kullanıyorduk.
muğla'daki doktorların başka şehre tayin istemesi
-
hangi şehir olursa olsun, memurların ev kiralayamadığı tek bir zaman dilimi hatırlamıyorum. hatta ev/barınma sorunu yaşanan bir dönem hiç hatırlamıyorum. ama son bir senedir, ev sahibi / kiracı kavgaları, ev bulamama sorunları her gün haberlerde var...
heralde orta çağda bile yaşanmamıştır böyle sorunlar. hayır o zaman barınma sorunu yaşayan bir şekilde gidip yokluğun ortasına evini yapıp yaşayabilirdi. şimdi onu da yapamıyorsun.
16 ekim 2014 perihan mağden cem garipoğlu yazısı
yaran facebook durum güncellemeleri
-
5 sene sonra da kısmetse peygamber.
13 mart 2020 cuma namazı
lionel messi
-
bu adamın tek numarası var. orta saha civarında topu alıyor, sekiz kişiyi çalımlayıp gol atıyor.
ama biz bir grup futbol izleyicisi olarak bu tür gollerden sıkıldık artık. yeni bir şeyler bulması lazım.
kendi kullandığı korneri rövaşatayla gol yapmayı deneyebilir mesela. yalnız top doksana gitmezse saymam.
29 mart 2021 sokağa çıkma kısıtlamalarının gelmesi
-
çaktırmadan ramazanda oruç tutmayan dışarıda yemek de yemesin tezgahı kurmuşlar.
wesley sneijder
-
selcuk ve burak taraftarin gozunde bitirildikten sonra ibne basin tarafindan hedefe oturtulan yeni isim.
bak kardes, sen sneijder'i tanimiyor olabilirsin. nasil bir gecmisi oldugunu sana anlatayim:
yolanthe ile yasadigi evlilik ilk evliligi degil bu adamin. ilk evliligi de, esinin kendisini en yakin arkadasi ile aldatmasi sonrasi bitti zaten. bi tane cocugu var ya, o yolanthe'den degil... eski esinden. cocugunu bile almis bu aldatma olayindan sonra.
ulan bu adam yolanthe icin mezhep degistirmis, katolik olmus.
yolanthe ise wesley'nin eski esinden olan cocugunu kendi cocugu gibi goruyor.
simdi boyle bir adamin esini aldatacagini sen de dusunmuyorsun ama, turk futbolunun en serefsiz, en adi, en pislik insanlarindan aldigin emirle bu cirkin haberi yapiyorsun.
mide bulandiriyorsun turk spor basini... kiralik kalemlerinle mide bulandiriyorsun!