ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
6 şubat 2021 sokağa çıkma yasaklarına uyulmaması
-
buna sokağa çıkma yasağı demeyelim de "gün içinde yaya olarak istediğinizi yapabilirsiniz yasağı" diyelim siz de kurtulun biz de kurtulalım..
sevgilinin ölmesi
-
bir insanın hayatında yaşayabileceği en büyük acıdır.
sevgiliniz kollarınızda can verir ama onun için dünyayı yok edebilecek siz onu geri getirmek için hiç bir şey yapamazsınız. yavaş yavaş gözlerinizin önünde eriyişini izlersiniz. bilincinin nasıl yavaş yavaş yok olduğunu görürsünüz. "anne" diye bağırır. "annen geliyor bitanem yolda" dersiniz. ondan aldığınız cevap dünyanızı yıkar "benim annem sensin, benim babam sensin, benim arkadaşım, dostum.. her şeyim sensin. kimseyi istemiyorum."
duvarlar üstünüze gelir. hemşireleri dakika başı çağırırsınız. saniye saniye olanları anlatırsınız. bişeyler iyi gitmiyordur ama anlamazlar. üstelik uyumanızı isterler. çok yorulduğunuzu söylerler. siz yorulmamışsınızdır. saatler geçer. sevgili yanına çağırır.
-aşkım ben çok kötüyüm
-hayatım her şey çok güzel olacak, sabret biraz.
-aşkım.
bir anda düşüverir sevgili, suratı mos mor olur. kalbine bakarsınız atmaz, boynuna bakarsınız nabız yok. doktor çağırmak istersiniz beceremezsiniz. ne olduğunu anladığınızda çığlıklarınız sarar tüm hastane binasını. doktorlar yağmaya başlar odaya. çıkmaya çalışırsınız. bir an önce müdahale edilsin istersiniz. tüm doktorlara tek tek çarparsınız. kapının dışında size bakan onlarca meraklı kadın. "dua et" derler. siz "nefes al" diye tekrarlarsınız. kalp cihazının sesleri gelir. beyniniz o kadar darmadağın olmuştur ki anlayamazsınız o sesin ne sesi olduğunu.
bir hemşire çıkar odadan "yaşıyor mu?" diye sorarsınız. "yaşıyor" diyen hemşireye inanamazsınız ama. biraz sonra kapıdan çıkarırlar sevdiğinizi. oksijen tüpü bir tarafta. solunum makinesine bağlı sevgiliniz çıkar kapıdan.
evet nefes alıyor. evet o yaşıyor. yoğun bakıma kaldırıyorlar. yarım saatte bir doktorun yanına gidiyorum. nasıl olduğunu soruyorum. "bıçak sırtında" diyor doktor.
görmeye gidiyorsunuz onu. uyuyor karşınızda bebek gibi. onu yaşatmak için güzel anılar dolduruyorsunuz yoğun bakıma. kızınızdan bahsediyorsunuz, doğmamış kızınızdan.
çıkartıyorlar sizi. tekrar giriyorsunuz, tekrar çıkıyorsunuz.
uyanıyor. sizi nasıl sevdiğini anlatıyor. yaşayacağını anlatıyor. iyiye giden 9 gün yaşanıyor. odaya çıkmak istiyor. beni özlediğini söylüyor.
doktor geliyor bir sabah. çok zor bir gece geçirdi diyor. defalarca yanına gidiyorum. defalarca "gece"yi anlatıyorum. tık yok. hiç bir değişiklik olmuyor. doktor yanına çağırıyor. tek tek yanına giriyoruz.
çıkan kimse bişey söylemiyor.
ben giriyorum. sevgilimin üstünü naylon kaplamışlar. nolduğunu anlamıyorum. anlatıyorum. onu nasıl sevdiğimi anlatıyorum. onsuz olamayacağımı anlatıyorum. doktora dönüyorum
"yaşayacak dimi?" doktor göz yaşları içinde. ne ara duygusallaştı bu kadın böyle. bakıyorum gözlerinin içine, "son dakikaları diyebilirim" diyor. "biraz daha kalayım o zaman", "yalnızca bi kaç dakika"
şimdi veda konuşması zamanı işte. "işte terkettin beni. hani hep yanımda olacaktın. hani beni hiç yalnız bırakmayacaktın. sen beni çok erken terk ettin ama ben seni asla terk etmiycem. bitanem bunu bana yapamazsın. kalk, bu çok erken." buna benzer bir sürü cümle daha çıkıyor ağzımdan. doktor çıkarıyor. dizlerim tutmuyor. babam destek olmaya çalışıyor. olamıyor.
şimdi 11 ay geçti. acı zamanla geçmiyor da azalmıyor da. acı hep artıyor. hasret hep büyüyor. anılar yetmiyor o zaman. bu ölümün tek iyi yanı, eğer onu kurtarabilseydim ben ölecektim. o bu acıları yaşayacaktı. ben senin yerine acı çekmeye razıyım sevgilim.
edit: şimdi 5 buçuk yıl geçti. ama o benden hiç geçmedi. hayat onsuz çok zormuş..
edit2: aradan 8 yıl geçti. o yaşadıklarım, benden gidişi, hala saniye saniye aklımda. hala aynı anı yaşıyorum her anlattığımda. hala çok seviyorum, hala çok özlüyorum, hala yanıyorum içten içe. zaman bazı şeyleri değiştirecek kadar güçlü değilmiş. şimdi 28 yaşımdayım, onu kaybettiğimde 19'dum. mfö'nin hep yaşın 19 şarkısı onu 19 yaşında kaybettiğim hafta çıkmıştı. ben hala 19 yaşında, sivilceli, sakalları tam olarak çıkmamış o çocuğa aşığım. 28 yaşında olsaydı nasıl görünürdü hiç bilemeyeceğim. şu an başka bi adama da aşığım, onun vasiyetinin ilk maddesini yerine getirmiş oldum. o zaman öğrendim ki, başka birine de aşık olsam hep o sevgiliye aşık kalıcam. 80 yaşıma geldiğimde torunumun yaşında bi adama hala aşık olacağım ve öyle öleceğim.
gta vice city'deki inşaat patlatma görevi
-
bir nesili helikopter pilotu yapmış görevdir. bir nesilin inşaat ustalarından yıllarca nefret etmesini sağlamış görevdir. bölümü kodlayan programcının kulaklarını yıllarca çınlatmış görevdir. ellimi kolumu ıssırtmış, saçlarımı yoldurmuş, duvarları yumruklatmış, acı içinde 3 ay geçirmemi sağlamış görevdir.
lakin daha sonra pilotluk eğitimim tamamlanıp görevi bitirince yardımına koştuğum komşu çocuklarından çokça hayır duası almamı sağlamış bir görevdir.
insanı olgunlaştıran şeyler
-
yurt dışı tecrübesi.
ama öyle 2 haftalık geziler, 3 aylık dil okullarından bahsetmiyorum. gidip bizzat bir kültürü yaşamak, o milletin mutlulukarını ve sıkıntılarını paylaşmaktan bahsediyorum.
ayrıca en az 1000 kilometre yakınında hiç bir aile ferdi olmamasından bahsediyorum. hatta dilini bilmediğin bir ülkede tutunmaya çalışmaktan bahsediyorum.
bu bir insanı olgunlaştırmazsa, artık başka hiçbir şey olgunlaştıramaz heralde.
erdoğan'ın tv'de kimsenin karşısına çıkamaması
-
nasıl bir korkaklıktır, nasıl bir ödlekliktir bu karşısında kimse yokken atıp tutuyor ama kimsenin karşısını çıkmaya cesareti yok.
onlyfans ekibi tarafından ölümle tehdit edilmek
-
ölümle tehdit etme mesajına da merhaba ile başlamazsın be kaşar abla.*
türklerin ürettiği ve taklit olmayan şeyler
-
arabayı arkadaşın üzerine sürerek selam vermek.
kazıklanmadan önceki son sözler
yakışıklı bir erkeğin şişman kızla sevgili olması
-
- aşkım nedir sendeki bu yakışıklılığın sırrı yaa?
+ ordan kendine iki sandalye çek de anlatayım.
hastası olunan sözler
-
“çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. bir gün tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim. „
al capone
kalem çilek elma muz
-
allah gazınıza getirmesin lan...
bi bakiim ne kadar zeki bu çocuk diye kızıma sordum.
-anne havuçlu kek yapar mısın? dedi. neydi yani, ne gerek var yani bu saatte kek yapmaya??
cevap veriyoruz, havuç amk
migros'un gıda takviyesi ve vitamin satışı yapması
-
--- spoiler ---
fakat bize geliş fiyatı 40 lira olan ürünün internette satış fiyatı 30 lira. çünkü adam 1000 tane birden alıyor. iskontolu alıyor. ya da miadı yakın ürün satıyor.
--- spoiler ---
e sizin ecza deposu ne skime yarıyor? alsın 10000 tane, biz de 20 liraya alalım amk.
goda takviyelerinin ve vitaminlerin migros'ta satılması, son derece elit ve eksklusif bir gelişmedir.
polonya'da eski sevgili katliamı
-
kaynak isteyenlere kaynak.
şapkalı adam kadına karşı karşılıksız aşk besliyormuş yani nişanlısı vs değilmiş. öldürülen adam ise kadının nişanlısıymış ve sanatçıymış.
katil, 2018 yılında silah taşıma ruhsatı almış. 2022 yılında kendisine zarar vereceği düşüncesiyle ruhsatı iptal edilmiş . sonra tekrar başvurmuş ve tekrar silah taşıma ruhsatı almış.
hiçbir yerde ne eski nişanlısı, ne sevgilisi ibaresi geçmiyor. karşılıksız aşk sonucu işlenmiş bir cinayet var.