hesabın var mı? giriş yap

  • - abine mesaj at gelirken tansaşa uğrasın kuş yemi alsın.
    - anne bana mesaj atıncaya kadar direkt abime atsaydın ya mesajı.
    - sen de bana cevap yazıncaya kadar abine atsaydın ya istediğim mesajı.

  • üzücü, dehşet verici, ibret alınması gereken görüntüler...
    hindistan... nüfusu yaklaşık 1,4 milyar... günlük vaka sayısı 200 bin civarında, binlerce kişi yetersiz sağlık hizmeti yüzünden ölüyor. hastanelerdeki görüntüler çok şeyi anlatıyor, görebilenlere...
    inandıkları binlerce din tanrısının bir faydasının olmadığı kesin... bu tanrılara dua etmenin hiç bir faydası yok, ama öylesine din ile köleleştirilmişler ki anlamaları imkansız... sonunda durumları ağırlaşınca soluğu bilimde, hastanelerde arıyorlar ama çoğu için artık çok geç...
    ölümden sonraki yaşam için hayat tarzını benimsemiş cahil, din ile uyutulmuş toplumların kaçınılmaz kaderi... yaşarken bir değerleri yoktu, ölürken de bedenleri dini ritüelleri eşliğinde odun ateşinde kül olup gidiyor. hiç yaşamamış gibi...
    cehaletten, dinden daha büyük düşman yoktur... insanın aklını alır, köleleştirir... köle olarak yakılır ya da gömülür...

  • ülkü tamer sanattan şiire, sinemadan çeviriye ve hatta çocuk edebiyatına katkılarıyla belki de bir daha ülkemizde bir benzerini göremeyeceğimiz usta bir şairdi.

    onunla tanışmam lisede birbirinden farklı şekillerde olmuştu. bir yandan içimdeki çocuğun hayal gücünü harry potter sayesinde canlı tutuyor, bir yandan artık garip akımından sonra keşfedilecek yeni bir kıta olarak ikinci yeni'ye hücum ediyor, bulduğum tüm ikinci yeni şairlerinin şiir kitaplarını eve getirip hatmediyor, bir yandan da zülfü livaneli, grup yorum, ahmet kaya gibi isimlerle protest müzikle tanışıyordum. işte ülkü tamer o günlerde her okuduğumda her dinlediğimde imzası olan bir isimdi. iyiden iyiye tanıdıktan sonra yaşamak hatırlamaktır adlı o muhteşem anı kitabına dadandığımı hatırlıyorum. kitabı okurken hem ülkü tamer'in ne kadar şanslı olduğunu hem de nasıl onun gibi biri olunabileceğini düşündüğümü hatırlıyorum. 40'lı yılların antep'inde içinde sinema sevdasıyla koşuşturan bir çocuk, sonra robert kolej yılları ve şairliğe adım atması.

    büyük bir iştahla yazdığı her şeyi okurken önce radikal'de sonra sabah'ta (düşünün kısa bir süre öncesine kadar ülkü tamer sabah gazetesi'nde yazıyordu) yazdığı köşe yazılarını da takibe başlamıştım. 2013'e kadar da cumhuriyet'te yazıyordu. sanırım vefat edene kadar da tuhaf dergi'de anılarını okumak mümkündü. aslında bütün türkiye'yi etrafına oturtup şiire ve sinemaya dair bildiklerini ve anılarını anlatması gerekiyordu. o denli önemli bir isimdi ve tabii ki yaşarken hak ettiği değeri görmemişti.

    toprağı bol, mekanı cennet olsun..madem onu anıyoruz, meraklısı için en sevdiğim ve bildiğim bestelenmiş şiirlerini aşağıya bırakıyorum:

    önce bestelenmemiş şiirleri,

    -ben sana teşekkür ederim
    -düello
    -o eski bir güvercindi
    -dünyada ne kadar
    -kıştan üşüyen virgül
    -sıra göller

    -konuşma(güneşin oğlu filminde haluk bilginer'in bu şiiri okuduğu o meşhur sahne için: https://www.youtube.com/watch?v=eg24n-zir-e) (aynı şiir yüzyüzeyken konuşuruz'un cenaze evi adlı şarkısının içinde de söylenir: https://www.youtube.com/watch?v=eo7dd83macg)

    - ağıt (grup yorum'dan düşenlere adıyla dinlediğimiz bu şarkı aslında ülkü tamer'in ağıt adlı şiirinden bestelenmiştir: https://www.youtube.com/watch?v=ojbvr7nptrw)

    - güneş topla benim için(aslında bu ülkü tamer'in şiirinden bestelenmiş bir şarkı değildir. zülfü livaneli besteyi yapmış ülkü tamer üstüne bu sözleri yazmıştır: https://www.youtube.com/watch?v=fv7ydu4ssnc)

    - memik'e ağıt (zülfü livaneli'nin memik oğlan şarkısının sözleri ülkü tamer'in bu şiirinden alınmıştır: https://www.youtube.com/watch?v=ogcfxurwwiq)

    - birecik'ten mazmahor'a (zülfü livaleneli'nin atlının türküsü adlı eseri haline gelmiştir: https://www.youtube.com/watch?v=pgnm1zkgg44)

    - mayın (yine zülfü livaneli'nin 'kilis'e haber saldım' adıyla da bilinen şarkısı: https://www.youtube.com/watch?v=ens0_mxp3zk)

    -gül dikeni (müziği ahmet kaya'ya sözleri ülkü tamer'e aittir: https://www.youtube.com/watch?v=ng5n-3mlidq)

    -üşür ölüm bile (sözleri ülkü tamer'e aittir. ahmet kaya seslendirmiştir: https://www.youtube.com/watch?v=vzokv5ujo78)

    tüm bunların yanı sıra octavio paz'dan, edgar allan poe'dan, william butler yeats'ten ve daha bir çok yabancı şairden çevrilmiş onlarce şiir.

    ayrıca ülkü tamer'in anı, hikaye ve gazete yazılarında adına sıkça rastlayacağınız gaziantepli sinema işletmecisi nakip ali'nin ve sinema tutkunu yeğeninin hikayesini anlatan, alleben öyküleri'nden uyarlanan sinema bir mucizediradlı bir film vardır. başrolünde kadir inanır oynamıştır.

  • pandemi döneminde can sıkıntısından sayılarla oynayan ingiliz matematikçi isaac newton tarafından gerçekleştirilmiş olay.

    pi dediğimiz ve hepimizin "çemberin çevresinin çapına bölümü" olarak bildiğimiz aşkın sayı binlerce yıldır bilinen ve kusursuz doğrulukla hesaplamaya çalışan nice matematikçiyi delirten bir ömür törpüsüdür.

    pi sayısını hesaplamak aslında mümkün değildir. "pi sayısını hesaplamak" derken yaptığımız şey pi sayısının hangi değerler arasında olduğunu bulmaya çalışmaktır.

    diyelim ki x ve y isminde iki değerimiz var.

    pi sayısını hesaplamak demek " x < pi < y " eşitsizliğindeki x ve y sayılarının alabilecekleri değerleri daraltmak demektir.

    örneğin ilk başta x sayısına 3, y sayısına ise 4 değerini verdiniz.

    bu durumda pi sayısını " 3 < pi < 4" şeklinde gösterirsiniz.

    bunun üzerine geometri yoluyla bir hesap yaptınız ve x ile y sayısı için 3 ve 4 sayılarından daha net iki farklı değer buldunuz.

    bu durumda da pi sayısını " 3,10 < pi < 3,20 " gibi daha net bir ifade şeklinde gösterirsiniz.

    x ve y aralığını daralttıkça pi sayısının değerine daha çok yaklaşır, ancak pi bir aşkın sayı olduğu için virgülden sonra sonsuz haneye sahip olacağından bir türlü pi sayısının net değerini bulamazsınız.

    peki x ve y sayılarını nasıl 3 ve 4 değerlerinden 3,10 ve 3,20 gibi pi sayısına daha yakın değerlere yaklaştırabiliyoruz?

    bunun için önce bir daire ve farklı boyutlarda iki dörtgen kullanıyoruz. birinci dörtgen dairenin içinde, ikinci dörtgen dairenin dışında oluyor. dairenin dışında olan dörtgenin çevresinin dairenin çevresinden büyük, dairenin içinde olan dörtgenin çevresinin ise dairenin çevresinden küçük olduğunu biliyoruz.

    diyelim ki dışarıdaki dörtgenin çevresi 4, içerideki dörtgenin çevresi ise 2 birim uzunlukta.

    bu durumda 2 < dairenin çevresi < 4 eşitsizliğini buluyoruz. dairenin çevresi 2*pi*r olduğunu bildiğimizden 2 ve r değerlerini denklemin karşısına atıp pi değerinin hangi iki değer arasında olması gerektiğini buluyoruz.

    eğer bu işlemi dörtgen değil de beşgen ile yaparsak pi değer aralığına daha çok yaklaşıyoruz. her seferinde daha fazla kenarı olan bir geometrik cisim kullanırsak pi sayısına daha fazla yaklaşmış oluruz.

    görsel

    bu işlemi yapmak bir noktadan sonra geometrik cisimlerimiz yüzgen, bingen, milyongen gibi geometrik cisimlere vardığı için oldukça zahmetli ve zaman alan bir iştir.

    bu sebepten mesela bu yöntemi bulan arşimet sırf gösteriş olsun diye 93 kenarlı geometrik cisme gelene kadar hesaplamış ve pi sayısının 3,1408 ile 3,1429 değerleri arasında bir değere sahip olması gerektiğini göstermiştir. 93'ten sonra da "uğraşılacak iş değil bu" diyerek hesaplamayı bırakmıştır.

    bu yöntem neredeyse 2000 yıl boyunca kullanılıyor ve matematikçiler daha fazla hane hesaplamak için birbirleriyle yarışıyorlar. mesela ludolph van cuelen isminde bir matematikçi 25 yıl boyunca pi üzerinde çalışarak 2^65 kenarı olan bir çokgen kullanıyor ve pi sayısının virgülden sonraki 35 hanesini hesaplıyor.

    bu olayla aslında hiç ilgilenmeyen isaac newton ise büyük londra vebası döneminde evde can sıkıntısından pascal üçgeni olarak bilinen ve aslında hayyam üçgeni olan üçgendeki sayılarla oynarken bu geometrik ölçüm tekniğini çöpe atacak bir teknik keşfediyor.

    bilmeyenler için hayyam üçgenini açıklayıp newton tekniğine devam edeyim.

    hayyam üçgeni dediğimiz şey 0. sıradan başlayarak 1. sıra, 2. sıra, 3. sıra diye sonsuza dek giden ve her sırasında budaklanan bir üçgendir. sıfırıncı sırada yalnızca 1 sayısı, birinci sırada yan yana iki adet 1 sayısı, ikinci sırada ise 1 sayısı, 1 ve 1 sayısının toplamı olan 2 sayısı ve bir adet daha 1 sayısı bulunur. bu üçgen bir üstteki sayıların toplamlarını sıralamaya ekleyerek budaklanır.

    hayyam üçgeni görseli

    binom açılımı dediğimiz şey ise iki sayının toplamından oluşturacağımız bir karenin ya da küpün ya da daha üst boyutlu geometrik cismin cebirsel gösterimini veren yöntemdir.

    diyelim ki biz x ve y sayılarının toplamının oluşturacağı karenin cebirsel gösterimini bulmak istiyoruz.

    bu durumda ( x + y )^2 formülünü uygular ve x^2 + 2xy + y^2 formülünü buluruz.

    bu formülün geometrik gösterimi

    şimdi diyelim ki x + y sayısının oluşturacağı kare yerine bu sayının oluşturacağı küp formülünü merak ediyoruz.

    bu durumda işlemimiz (x+y)^3 = x^3 + 3x^2y + 3xy^2 + y^3 formülünü verir.

    bu formülün geometrik gösterimi

    bu noktada bir şey fark etmiş olabilirsiniz.

    kare hesabı için 2xy işlemi ortaya çıkarken küp formülü için 3x^2y + 3xy^2 işlemi ortaya çıkıyor. peki bu işlemlerin başındaki 2 ve 3 sayılarının ne olacağı neye göre belirleniyor?

    eğer siz (x+y)^n işlemi yapmak istiyorsanız basitçe hayyam üçgeninin n sırasındaki dizimi alıp formüle ekliyorsunuz.

    hayyam üçgeni ile dizim gösterimi

    şimdi diyelim ki hayyam üçgeninin herhangi bir sırasındaki sayıların hangi sayılar olduğunu bulmak istiyorsunuz ama hesap yaparken oturup da üçgen çizmekle uğraşmak istemiyorsunuz.

    örneğin (x+y)^n işlemini açmak istiyorsunuz.

    eğer şu formülü kullanırsanız n sırasındaki sayı dizimini bulabiliyorsunuz.

    ilk bakışta bu dizim sonsuza kadar gidiyormuş gibi görünebilir ama eğer formülü dikkatle incelerseniz her bir bölme işleminde (n-1), (n-2) gibi çarpanlar olduğunu ve bu çarpanların giderek arttığını görürsünüz. sizin n sayısından çıkardığınız sayı n sayısına eşit olduğunda n-n = 0 olur ve bir noktadan sonra sonsuza dek +0 olarak seri ilerler ve sonuç olarak sonlu bir dizim elde edersiniz.

    newton evde hayyam üçgeni ve bu formül ile oynarken şu soruyu soruyor: " acaba ben (x+y) sayısının üssünü pozitif değil de negatif yaparsam ne olur ki? mesela (x+y)^2 yerine (x+y)^-2 yaparsam ne olur?"

    bu düşünce üzerinden yürüyor ve formüle negatif sayıları ekleyerek ilerliyor.

    mesela (1+x)^n = 1 + nx + (n(n-1)/2!)x^2 ... diye ilerleyen formülü alıyor ve (1+x)^-n şeklinde yazıyor.

    (1+x)^-n = 1/(1+x)^n olduğu için formül 1/(1+x)^n= ... halini alıyor.

    newton bu işlemi (1+x)^-1 için deniyor.

    bu sefer formülde n-n = 0 çarpanı ortaya çıkmıyor çünkü -n-n= -2n oluyor ve seri böylelikle 1 - 1x + 1x^2 - 1x^3 + 1x^4.... şeklinde sonsuza dek devam ediyor.

    bu işten fazlasıyla keyif alan newton bu sefer de "ya ben o zaman üssü negatif değil de 1/2 gibi kesirli sayılar yaparsam ne olur?"

    yani aslında newton köklü sayıların binom açılımını bulmak istiyor ve hayyam üçgenini negatif sayılarla birlikte köklü sayıları da içerecek biçimde genişletiyor.

    newton üçgeni

    bu noktadan sonra newton "boş boş üçgen yaptık bari bir işe yarasın" diyerek ortaya çıkardığı bu yeni üçgen ile pi sayısının basamaklarını hesaplamaya karar veriyor. daha doğrusu newton ortaya çıkardığı bu yeni üçgenin bir bölümünün pi sayısı ile çok fazla benzerlik gösteren bir kısmı olduğunu fark ediyor.

    bu noktadan sonrası biraz ileri düzey matematiğe girse de olabildiğince basitleştirerek anlatmaya çalışacağım.

    bildiğiniz üzere matematikte daire formülü y^2 + x^2 = 1 şeklinde gösterilir.

    eğer bu denklemde y^2 sayısını yalnız bırakırsak y^2= 1-x^2 sonucuna varırız.

    iki tarafın da kökünü alırsak y = (1-x^2)^1/2 buluruz.

    bu formül görselden de görülebileceği üzere bize yarım daire verir.

    bu olaya kadar gelmeden önce hayyam üçgeninde 1/2 gibi üslerin de açılımı olabileceğini fark eden newton, (1-x^2)^1/2 işlemini binom açılımı kullanarak yazmaya karar veriyor.

    böylelikle binom açılımını yapıyor ve (1-x^2)^1/2 = 1 - (1/2)x^2 - (1/8)x^4 - (1/16)x^6... şeklinde ilerleyen seriyi buluyor.

    daha öncesinde de pandemiden sıkıldığı için calculus denen şeyi icat etmiş olan newton bulduğu bu serinin 0 alt ve 1 üst aralığında integralini alırsa bir dairenin alanının çeyreğini bulacağını fark ediyor. bir dairenin alanının çeyreği ise pi/4 sayısına denk geliyor.

    newton da zaten calculus denen şeyi icat ettiğinden bu integrali nasıl alacağını biliyor ve integrali alıyor.

    böylelikle 4 sayısını karşıya atıp ve x yerine 1 verip " pi = 4 ( 1 - 1/6 - 1/40 - 1/112... ) şeklinde devam eden seriyi buluyor.

    ancak newton durmuyor da durmuyor, durmuyor da durmuyor...

    "ya ben 0 ile 1 arasında integral almak yerine 0 ile 1/2 arasında integral alırsam bu pi hesaplama işi çok daha kolay olur" diyerek aynı integrali 0 ve 1/2 aralığında alıyor.

    bu durumda da ortaya çıkan binom açılımı ile pi hesaplamak o kadar kolay oluyor ki, bu integral toplamının ilk 50 elemanını toplayarak zamanında 25 yıl uğraşıp 2^62 kenarlı çokgen kullanan matematikçi van cuelen ile aynı pi değerini buluyoruz.

    ileri okuma için: proofwiki

    daha da ileri okuma için: fluxions

    konu hakkında veritasium videosu

  • varsayılanın aksine, üzerinde yapılan araştırmaların ısrarla kadınlardaki patolojik kıskançlığa dikkat çektiği sendrom. bu verilere göre, patolojik kıskançlık erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülüyor ve yansıtılma şekli her iki cinsiyete göre farklılık gösteriyor. kadınlar patolojik kıskançlığı daha duygusal düzeyde ve içe dönük olarak yaşıyor. erkeklerde ise kıskançlık daha çok davranışsal düzeyde kendisini şiddet ve cinayet olarak gösteriyor. tam da bu nedenle erkeklerde daha fazla olduğuna dair bir algı oluşturuyor.

    not: bilgi için uzman psikolog uğurkan uluturk'e teşekkür ederim. bu kadar keyifli bir mesleği olduğu için kendisini kıskandım doğrusu :pp

  • sadece ve sadece tatil.

    haftasonu olsa da şunu yapsam. izin alsam da bunu yapsam.
    keşke her gün konser filan olsa.
    yaz gelse de şöyle olsa.
    kışın acaba şu ülkeye mi gitsem?
    eve gidince hangisini izlesem?
    işten çıkınca ne yesem de keyiflensem?

  • chanel ' den alisveris yapan ile cok farkli dusunen insan tipi. bu ne ya, magazadan aldigi kiyafeti yikamadan giymek igrencmis bilmem neymis. merak ediyorum, yun veya kasmir kazak da mi yikaniyor? ya da palto, mont veya saten, ipek bluz mluz de mi yikaniyor? sacmaligin dik alasi. icine sinmiyorsa pamukluyu aldigin donu yikarsin da vik vik magazadan aldigi kiyafeti yikamadan giymek filan diye soylemezsin. bu tiplerin cocuklari da oluyor, gelmis 6-7 yasina ilkokula baslamis, cocuk okulda yemek yiyemiyor agzinda bekletiyor. soruyorsun evladim niye? cunku anasi o gune kadar hep blender'dan gecirip yedirmis, cocuk cignemeyi ogrenmemis. ya da ev disinda baska yerde tuvaletini yapmayi bilmedigi icin cocuk okula altinda bezle geliyor o yasta. bravo! benzer kaygilarin sonuclarina hos geldiniz.

  • doğukanın;

    turabi gibi gece kulübunde striptiz yapan biri olduğu halde eline tesbih alıp delikanlı görünmeye çalışmadığı, onlarca atasözü-deyim ezberlemediği,

    hasan gibi kibar konuşmaya çalışıp kadından beter dedikodu yapmadığı,

    anıl gibi adada en kötü performansı gösterdiği halde kendini yırtarak bağırmadığı,ağlamadığı,suçu başkasına atmadığı,nerdeyse her cümlesine allah peygamber nasip hayırlısı inşallah maşallah kelimelerini yerleştirip dini kullanarak halkı etkilemeye çalışmadığı,

    merve gibi kötü oynadığında susup iyi oynadığında ben çok iyiyim hep sizler yüzünden takımca kaybediyoruz diyerek halkı kandırmaya çalışmadığı,

    hilmicem gibi yancılık yaparak sırtını güçlü birine dayamadığı,

    begüm gibi sırf adı konseyde yazılmasın diye sevmedikleriyle bile yalandan arayı iyi tutmaya çalışmadığı,

    bozok gibi böğürmediği, şiddet içeren söylem ve hareketlerde bulunarak dikkat çekmeyi başaramadığı,

    için birinci olması imkansıza yakın.

    ama üzülme sen ki barış manço gibi biri tarafından büyütülerek asıl kazanan oldun.insanlık ve karakter olarak orada ki herkesden üstün olduğun aşikar. hüznünü de sevincini de içinde yaşadın, günlük yaşamında nasılsan orda da bunu devam ettirdin, yalandan ağzına hayırlısı,kısmet,allah kelimelerini almadın, dua etsende içinden ettin, aç gözlü,dedikoducu,yalancı olmadın,nasıl hissediyorsan öyle yaşadın adada.helal olsun sana ve rahmetli babana.

    edit:imla

  • kendisinin gerçek yüzünün bir gün görüneceğini biliyordum. birkaç ay önce beşiktaş'ta açtığı yeni mekanının açılış kadrosunda barmendim. kendisi daha tadilattayken apar topar herkesi işe başlatıp angarya iş yaptırdı, maaşları asgariden konuşup tüm personelin önünde "arkadaşlar sizleri burda evinizmiş gibi çalışmanızı istiyorum burada çok çalışan çok kazanacak, biz diğer kan emici işletmeler gibi olmayacağız, iyi çalışırsanız size istanbuldaki en yüksek maaşları vereceğim açılıştan sonra ilk işim bu olacak" dedi, hepimiz moloz taşırken ve çıkan çöpü toplarken. kimsenin böyle bi beklentisi yoktu, herkes sektörde yıllarını vermiş tecrübeli ve donanımlı personeldi, hepimiz en lider yerlerde iyi pozisyonlarda çalışmıştık. sektördeki ortalamayı verse kafiiydi. bu sözünü tutmadı. 1 ay içinde 5 müdür kovdu. kimsenin üstü altı belli değildi. kaos vardı. mekanda 2 ay olmuş hangi işletme sahibi bir kez olsun personeliyle miting yapmaz? tanışmaz? derdini sormaz? "arkadaşlar merhaba, hypetia'ya hoşgeldiniz. biliyorum çok yoruldunuz, çok fedakarlık yaptınız. 14 16 saat çalışıyorsunuz. hepsini görüyorum ve emin olun ki açılış süreci bittiğinde hepinizle ilgileneceğim. bakın x müdürünüz yeni geldi, bundan sonra muhatabınız odur, sorusu önerisi olan var mı yoksa hep beraber ekibi tanıyalım" diyebilirdi. ama 2 ay boyunca mekanın dekoruyla ilgilendi. herkes fazla mesai yapıyor ama maaşını bile net bilmiyordu. personelle iletişim kurmadan bütün gün oval masasında mekana daha nasıl bir dekorasyon objesi koyabilirim diye asistanlarıyla toplantı yapıyordu. mekan açıldığında daha menü basılmamıştı menü! ama azra'ya göre her şey mükemmeldi. daha kasiyeri yoktu mekanın, bir stajyeri zorla kasiyer yapıp her hatasında mobbing uyguladılar. bara da kimseyi bulamadılar, çünkü barmenleri tiplerine göre yargılayıp işe almadılar. 1 ay boyunca açılış kapanış tek başıma çalıştım. ve ben her allahın günü orayı ve orada olmayı çok seviyormuşçasına çalıştım. çünkü öbür türlüsü içime sinmezdi. sonra barın başına azra arkadaşının oğlunu getirdi. 1.5 sene barboyluk yapmış 24 yaşında bir çocuk. iş bilgisi sıfır, yani ciddi anlamda sıfır, ben onun 3 ay bile bar gördüğüne inanmıyorum. neyse. işletmeyle ilgili olumlu iş yapan, azraya burayı daha iyi işler hale getirmek isteyen tüm müdür ve personel görmezden gelindi. müdürlere önce 3500 denip 2500 maaş yattı. erkeklerin düşüncesinden nefret ediyor, etrafında ona hayran erkek görmek istiyordu. benim de maaşım 2 kere eksik yattı. biri asgari olan ilk ay, diğeri de azrayla yüzyüze konuştuğum maaş olan 3000 liranın olduğu maaş. bu şekilde de bezdirip istifamı verdim diğer herkes gibi. oraya giden de bilsin ki oradaki personeli çok iyi söğüşlüyorlar. zaten bu zihniyetle de çok başarıya ulaşacağını sanmam. hayatınızda hiç görmediğiniz, tanımadığınız, cafcaflı cümleler kuruyor diye spiritualist ilan ettiğiniz kendine psikolog diyen insan personele kendi hatası olmayan sebeple bağırarak rencide ediyor. derdini sormuyor. bu insan mı kadınlara yol gösterecek? bu insan mı kitap okumanın ne kadar medeni bir şahsiyet yarattığına bizi inandıracak? biraz örnek aldığınız insanları seçerken seçici olun ya. ego akıyor kadından ego. onu görmek için mekanına gelen misafirlerle muhatap bile olmak istemeyen, çünkü hayranlarından dahi nefret eden ve arkalarından surat ekşiten azra, ne ekersen onu biçersin. her şeyin sahte. ve çok zevksizsin bu arada.

  • almayın. bir çamaşır askısı olmak için oldukça ağır ve hantal. hafif ve portatif bir çamaşır askısı tercih edin.