hesabın var mı? giriş yap

  • suyu bedava veriyorlar ya, bir de ona hastayım. doldur doldur iç. ekmek mi bitti, hiç söylemene gerek yok, hemen doldururlar. küçük kebapçıda işin tıkınmak, büyük kebapçıda, restoranda "garsonla gözgöze geliym de bi su istiym boğazımda kaldı" derken geberir gidersin haberin olmaz.

  • mutluluğun tek yoludur. kesinlikle.

    iktisat sözcüğünün kitaptaki tanımı şöyle başlar; " sonsuz ihtiyaçların, kıt kaynaklarla karşılanması için...."

    kısıtlar teorisi'ndeki "kısıt" tanımı da şöyledir:" bir sistemin hedefine ulaşmasını engelleyen faktör."

    insan eğer mutlu olmak için yaşıyorsa, yani mutlu olmak hedefse ihtiyaçlarını ve beklentilerini azaltacak. kendi kendisinin kısıtı olmayacak. kendi önündeki engel olmayacak. öyle donanımlı, kalibreli insanlar var ama mutlu değiller. sebep? yine kendileri tabii ki.

    insanın doğasında sahip olduğu ile yetinmeme vardır. bir basamak tırmandikça hep bir üste çıkmak ister, çıkamayınca mutsuz olur hatta farkında degildir belki ama tekrar bir basamak aşağı iner.

    peki ne yapmalı? mutluluk eşiğini düşürneli. basit şeylerle mutlu olabilmeli. beklentilerini hep daha kötüsüne endekslemeli.

    o zaman farkında olmadan mutluluğa kavuşuyorsunuz. mutlu olmak için çabalamaya gerek kalmiyor, insan beyni esasında zayıftır. ne telkin ederseniz ona inanır. bütün mesele inanmakta.

  • bende uyandırdığı tek düşünce; herkese atatürk nasip olmuyordur. bu günümüze bile şükür be atam sayende.

  • gün doğumu bir başkadır... çoğu zaman o büyüleyici, eşsiz manzarayı izlemek için çaba sarfeder, ışığını bize yansıttığı ilk dakikalara tanıklık etmek isteriz. hayranlıkla, doya doya izlemek isteriz. çünkü o anlar kadar eşsiz başka bir şey yoktur.

    gökyüzü kızıllara bürünür yavaş yavaş, gözlerinize ufuktaki ilk ışık taneleri düşer. sadece gözlerinizde değil yüreğinizde de hissedersiniz bu ışığı. hayranlık duyarsınız, söz konusu manzarayı bir daha göremeyecekmiş gibi heyecanlanırsınız.

    sonra, dakikalar içerisinde hayranı olduğunuz o kızıllığın yok olduğunu acı bir şekilde fark edersiniz. heyecan duyduğunuz o kızıllıktan eser kalmamıştır.

    uğruna nice çabalar sarfettiğimiz insan da böyledir. güneş'in ilk ışığı gibi yüreğimizin bir köşesine, hislerimize iz bırakır. sonra fark ederiz ki; masumiyetini, sevgisini, aşkını büyük bir hayranlıkla izlediğimiz o kişiden geriye hiçbir şey kalmamıştır.

    güneşin ilk parıltısını özler gibi özleriz o "birini."

  • içerde biletimizi beklerken şahit olduğumuz olaydır. elinde satırla biri cama vurdu kıramadı. bir taraftan bu konser olamaz diye bağırıp bir taraftan da satır salladı. artık ülkenin boktanlığı, vaziyetimizin sıçıklığı üzerine bir şey demeye gerek olmadığını düşünüyorum.

  • bu geceki efsane begüm ayarından aklımda iki cümle kalmış, topluma hizmet amacıyla paylaşıyorum:

    1. öyle 3-5 tane kamyon arkası yazısı ezberlemekle delikanlı olunmuyor.
    2. süper kahraman logosunun içine kendi baş harfini koymakla da süper kahraman olunmuyor.