hesabın var mı? giriş yap

  • özet: hoca bir öğrenciye “bu kız” demiş ama o kızın bir adı varmış. bu kız pek konuşmuyormuş, yeri değiştirilmiş, yanına oturtulduğu öğrenci yaramazmış, hoca da yaramaz olana bu kızı konuşturmazsın di mi, demiş. bir de sınıfa, konuşan birinin mi yoksa konuşmayan birinin mi tepkisinden korkarsınız, diye sormuş, bu kız da çok alınmış.
    inanılmaz.

    troll müsünüz, bilmem ama “o kız” normal değil. hayattaki tüm prenseslik haklarını tek bir derste, saçma sapan bir sebepten kullanmış.
    insan gerçekten hayret ediyor. aşırı sinirlendim. hocaya öğrenci resmen zorbalık yapmış aq.
    “bu kız dedi hüüüüüü” deyip çıkışmak nedir? hoca “bu kız”ın sözlüsüne 15 vermiştir umarım. böylece ağlaması için geçerli bir sebep sunmuş olur.

    debe editi: şımarıklıktan nefret eden, tüm çiğliklerden tiksinen bir insan olarak yalnız olmadığımı görmek sevindirdi. lösemili çocuklarımız da sevinsin o halde: büyük harflerle “bağış” yazıp 3406’ya sms gönderirseniz lösev’e 50 lira bağışlamış olacaksınız. teşekkürler.

  • insana "keşke küme düşseydik, keşke 5 sene durumu toparlayamasaydık da şunları duymasaydık" dedirten açıklama. 3 temmuzdan sonra senin gibi bir yalakanın arkasında durduğum için bana da yazıklar olsun.

  • ilk üç entry'nin sahibi aynı odada gibi. ikinci tuvaletteymiş gelip entry girmiş, üçüncü çayları getirmiş. çok tatlılar.

    edit: üçüncü çayı demleyip entrysini sildi gitti sanırım.ayrı eve de çıkmış olabilir ne biliyim.

  • bir süre önce evde kullandığım ürünlerin ne kadar hayvan dostu olduğunu araştırmaya başladım. kozmetik markalarını zaten geçtim ama kullandığım temizlik malzemesinden dove marka sabuna hatta diş macununa kadar, aldığım tüm markaların hayvanlar üzerinde deney yaptığını fark ettim. o tarihten sonra da ne alırsam cruelty-free olmasına dikkat ettim ama bu iş türkiye'de çok zor. aslında internette markaların tam listesi var ama gözden kaçan çok oluyor. hem kendim hem de bu konuda zaten rahatsız olanlara bir fikir vermesi açısından benim denediğim/deneyeceğim cruelty free ürünleri yazmak istiyorum.

    ağız ve diş bakımı: splat, sarakan, perlodent, alterra.

    * çoğunu rossman mağazalarında bulabilirsiniz. ama diş macunu arayışım hala sürüyor zira hiçbiri bir parodontax değil.

    saç bakımı: avalon, aveda, otacı, tresan, urban care, inecto, the body shop, crystal deo, batiste, isana, eyüp sabri tuncer.

    * the body shop ve eyüp sabri tuncer'in saç ürünleri hariç hepsinden birkaç ürün kullandım ve oldukça memnun kaldım.

    deodorant: cyrstal, soft & gentle, d&p, siveno.

    * cyrstal markası şimdiye kadar kullandığım en iyilerden biri.

    kozmetik: the balm, golden rose, rıval de loop, h&m, wetnwild, essence, nyx, note, urban decay, sleek, physıcıans formula, the body shop, catrice, laura mercier, smashbox,huda beauty, anastasia beverly hills.

    * aslında burada çok zorlanacağımı düşünmüştüm fakat en çok seçenek de burada varmış. f/p açısından essence en çok sevdiğim marka oldu. ben ki göz altım için bir sürü mac, nars, bobbi brown, estee lauder denemiş insanım, essence kadar memnun kaldığım olmadı.

    cilt bakımı: murad, cyrene, dermalogica, kiss my face, the body shop, aubrey.

    * cilt bakımında lancome ve estee lauder'ın yerini hala dolduramadım. aramalarım sürüyor.

    temizlik: frosch, green clean, mıntax, turmepa, friendly organic, seventh generation.

    * burada konu ürünün sadece cruelty free olması değil aslında. normalde kullandığımız deterjan ve yumuşatıcıların içinde zararlı çok fazla madde var. bu konuyu araştırmadan çok daha önce de doğal içeriklerinden dolayı bu markaları kullanıyordum ben. kendinize ya da etrafındakilerinize -mesela çocuklarınıza- birazcık değer veriyorsanız o evinizdeki deterjan ve yumuşatıcıları bir daha kullanmamak üzere çöpe atmanız gerekiyor.

    hayvanlar üzerinde deney yapmayan markalar çok yeni olduğum bir alan ve çok fazla gri bölge var. bu konu hakkında önerisi olan herkese çok minnettar olurum.

    not: ben bir şey satın alırken ya da bir ürün hakkında bilgi edinmek için http://www.ekoorganik.com/ ve https://www.lilakutu.com/ 'dan yardım alıyorum, tavsiye ederim.

    edit: katkıları için pacifist'e teşekkürler.

  • ne kadar güzel gözükse de beraberinde halis türk erkeğinin pek hoşuna gitmeyecek sonuçlar getirebilecek hede..

    türk erkeği: kaç yaşındasın yavrii?
    elf hatun: 764.
    türk erkeği: benden önce başka biri oldu mu?
    elf hatun: ....
    türk erkeği: gene mi ya!!!!....

    edit: imla

  • kız desen dalgınlıktan uçmuş kaptırmış gidiyor, yanındaki gözetmen ne kendi tarafındaki frene basıyor ne el frenini çekiyor ne de direksiyona müdahale ediyor. kaza oluyor ona rağmen kıza sağa çek diyor. * toros desen ayrı bir değişik, yolun ortasında naptığı belli değil.

    kısaca nerden tutsan elinde kalıyor.

  • ona vergi, buna vergi... ben artık çok sıkıldım arkadaş! hemen hemen her şeyin en pahalı halini almak, giymek ve kullanmak istemiyorum. hayat bayram olsa da demiyorum ama halkın üzerindeki bu vergi belasının hiç olmazsa hafifletilmesi lazım. bu şekilde nereye kadar ? insanlar yaşadıkları hayata yabancılaştı, ay sonu faturalar için yaşıyoruz resmen. bir iskandinav ülkesi olamayız belki ama bir türkiye olalım, kendimiz olalım bir şeyler yapalım ve üretelim. eğer gerçek türkiye bu ise, vay halimize. gerçekten bezdim....

  • sanat filmlerinde plan ve sahneler neden uzun oluyor şeklinde ifade edilmesi gereken sorun.(genel olarak sanat filmi diye anılan filmler normal sürededir veya daha kısadır.)
    butona basıp cevap veriyorum:
    hayatın dinginliğini, sıradanlığını, sıkıcılığını, geçmek bilmeyen zamanı vb.seyirciye de hissettirebilmek için plan veya sahneler uzun tutulur.
    seyircinin karakterle özdeşleşmesi istenir.bu aynı zamanda seyircinin kendisiyle de yüzleşmesi anlamına gelmektedir.