hesabın var mı? giriş yap

  • evlenme teklifi sadece yüzükle mi yapılır?

    1785'te maria anne fitzherbert, kendisine sırılsıklam aşık olan galler prensi george'dan gelen aşk mektubunu açtığında, içinde bir yüzük ve ona dikkatle bakan bir göz buldu: görsel

    kraliyet yasaları, daha önce iki evlilik yapan ve katolik olan maria ile ingiliz prens'in evlenmesine engeldi. henüz 21 yaşında olan prensin, maria ile evlenme çabaları sonuçsuz kalıyordu ama vazgeçmeye de niyeti yoktu. babasının rızası olmadan 25 yaşına gelene kadar evlenmesi mümkün olmayan prens ile yasalar arasındaki çatışmayı önlemek isteyen maria'nın londra'yı terk etmesi üzerine, çektiği aşk acısına daha fazla dayanamayan prens, maria'ya bir mektup gönderdi. satırlarında, "sana bir mektup gönderiyorum ve aynı zamanda, bir de ‘göz’ gönderiyorum. eğer hala yüzümü unutmadıysan, bu minyatürün seni etkileyeceğini düşünüyorum." yazılı olan mektubun içine bir yüzük ve ressam arkadaşı richard cosway'e yaptırdığı sağ gözünün minyatürünün yer aldığı kolye ucu vardı. kendisine aşkla bakan prensin bu teklifinden çok etkilenen maria, londra'ya geri döndü ve halktan gizli tutulan bir törenle evlendiler.

    kolye ucu, yüzük, broş, bilezik gibi aksesuarların veya çeşitli nesnelerin üzerine yapılan ve lover's eye ismi verilen bu minyatür göz tasvirlerini sevgiliye hediye etme modası, 19. yüzyılda tüm avrupa’ya yayılarak bir trend haline gelmiştir. bazıları ölen kişinin anısına yapılmış olsa da kraliyet çiftinde olduğu gibi, bir çoğu, sevgililer arasındaki bağlılığın somut bir nişanesi olmuştur.
    ~ bir broş üzerinde lover's eye, 1800-1820
    ~ bir yüzük üzerinde lover's eye, 1802
    ~ bir bilezik üzerinde lover's eye, 1830
    ~ bir kolye ucu üzerinde lover's eye, 1824
    ~ fildişi bir kutunun üzerinde lover's eye, 1800

    "bir bakış baktın, kalbimi yaktın
    aşkın kemendini, boynuma taktın
    bahçende gülün kapında kölen
    olmaya razıyım sevgilim senin."

  • program işliyor gençler, bana "hmm.." dedi. mealen"allah'ın yarattığına kötü bir şey deyip de günaha girmeyelim abi de niye upload ettin ki fotonu sen bilmiyor musun kendini" anlamı çıkarttım. "godlike" kategorisinden kızlar eqlesn, swh.

  • ofiste hayat güzel, internet gani gani
    sözlüğüm full time açık, 24 saat yani
    girerim on bin entry, karmam hep yükselişte
    ne gidecem lan eve yatarım ben ofiste

  • edit: 6 yıl sonra güncelleme ihtiyacı hissettim. (bkz: #123825550)

    400-500 bin tl'lik kendi evinizde oturmak, fiyatı 100 bin tl civarında gezen arabaya binmek demektir. otopark parasını düşünmeden aracınızı otoparka bırakır, aracınızı yıkatır, keyfinize bakarsınız. sürekli olarak konforunuzun peşinde olursunuz.

    yıllık spor salonu, havuz üyeliğiniz bulunur. yılda en az bir kere yurtdışına çıkabilirsiniz. aylık düzenli kitaplar alır, sinemaya gidebilirsiniz. ot, kafa, atlas, esquire, uykusuz, penguen veya hobilerinize göre diğer dergileri düzenli takip edebilirsiniz.

    spotify premium kullanıcısı; digiturk ve tivibu'nun full paket üyesisinizdir. şampiyonlar ligi, formula 1, süper lig, euroleague gibi pek çok spor olayını ülker link dilenmeden izlersiniz. ps4 için ergenler gibi çok oyun almak yerine gerçekten istediğiniz oyunu alır oynarsınız.

    her ay takımınıza destek olmak amacıyla forma, atkı, t-shirt, kupa, hediyelik eşya alabilirsiniz. stada gidip diğer taraftarlarla atmosferi soluyabilirsiniz.

    her haftasonu en az 1 balık rakı geceniz vardır. sürekli yeni mekanlar keşfedebilirsiniz. içki köşeniz vardır, duty free'den toparladığınız çeşit çeşit puro, cigar ve içkiler bulunur. viski sever ama çoğunlukla şarap tercih edersiniz.

    arada zevkine online kumar oynarsınız. kaybedeceğinizi bile bile.

    sağlık konusunda kafanız rahattır. liv, acıbadem, amerikan, john hopkins'e gidersiniz. yılda 2 kere diş kontrolüne gidersiniz.

    kullandığınız her ürün marka ve orjinal olur.; donunuz ve çorabınız bile. marka takıntısından değil, kalite ve kafa rahatlığı için. artık sabitleşmiş 2-3 parfüm markanız vardır. kozmetiğe epey bir para bayılırsınız. giyim kuşam için eğer çok beğenirseniz indirim filan beklemeden alırsınız. zevkinize göre ilginç takıntılarınız olabilir. kol düğmeleri, saat, ayakkabı, ceket, çakmak, pipo gibi aksesuarları koleksiyona varacak şekilde alabilirsiniz.

    kafanız eserse akşamın bir saati rivaya, sarıyere, bebeğe, caddeye gidebilirsiniz. gecenin 2'sinde kokoreçin dibine vurabilir, ıslak hamburger için kilometreleri umursamaz taksime gidebilirsiniz.

    orman yürüyüşleri, deniz, kaykay, bisiklet için haftasonu bir an önce gel dersiniz. arkadaşlarla toplandığınızda düşünmeden aldığınız pek çok şeyi sonra bir kenara atıp gidersiniz (uefa futbol topu, star wars ışın kılıcı gibi)

    hava atmak gibi bir amacınız olmaz çünkü bilirsiniz ki insanca yaşamak budur, çok abartı şeyler de değildir. sizden çok daha fazla kazananlar vardır. bu işin sonu yoktur. maddiyattan kopar gidersiniz bir süre sonra.

    bu yazıyı, hayalleri olan ve hayallerinin peşinde koşan benden daha genç arkadaşlarım için yazdım. umarım siz de insanca yaşayacak paralar kazanırsınız. ama hayalinizi asla bırakmayın. ve çalışmayı da..

  • insanı gelişmiş ülkede hissettiren tanımlar vardır. bunlardan birisi de "konfor alanı".

    evine 2 ay maaş girmediğinde aç kalacak, bakın sıkıntı çekecek sorunlar yaşayacak demiyoruz burada "aç kalacak" diyoruz, kişilere hangi konfor alanından bahsediyorsunuz.

    sevdiğim işi yaptım para kazandım, hobimi mesleğe çevirdim, birikimle bir start-up'a yatırım yaptım, sıkıcı 9-6 işimi bıraktım freelance çalışmaya başladım, memurluğu bıraktım küçük bir yerde kafe açtım falan fıstık... bunlar bu ülkede azınlık. yok mu? var ama senin aileden durumun yoksa kusura bakma da bokumu yaparsın bunları.

    hepimiz diken üstündeyiz, hepimiz. diken üstünde olmadığımız bir gelecekte konuşuruz bu konfor alanından çıkmayı.