hesabın var mı? giriş yap

  • adini seviyorum ben. ankara guzel geliyor lan kulaga, ayaklari yere basiyor soylerken bile. bi de istanbul'a bak bildigin yavsagin gevsegin teki. ankara'yi en cokta agbi ankara gri yea, cok sikici yea diyen gotverenlere inat seviyorum. sen gokkusaginda yasiyosun sanki amina kodumunun.

  • ömür boyu hapis cezası almasına sebep olan silk road ile ilgili çok kısa bir özet oluşturmak istiyorum.

    ross ulbricht'in aklına tor network arkasına gizlenmiş bir sanal pazar kurmak geliyor ve stackoverflowda sunucumu tor network'e nasıl bağlarım gibi sorular soruyor. bu önemli zira aramızda bu adamı büyük deha sananlar var ve hatta bitcoin'i icad eden satoshi nakamoto olduğunu iddia edecek kadar ileri gidiyorlar. satoshi nakamoto gibi birine bu hakaretin edilmesine izin veremem.

    her neyse, ross siteyi hazırlarken bir yandan da magic mashroom depolamaya başlıyor ki siteyi açtığında satacak bir şeyleri olsun, ilk müşterileri çeksin. anlayacağınız kendisi bizzat uyuşturucu satıyor - ki ben uyuşturucular konusunda liberal politikaları desteklesem de sonuçta bu günün dünyasında bu faliyet ağır suç teşkil ediyor, haliyle ross'un masum site yöneticisi olması söz konusu değil. hem bilerek ve isteyerek uyuşturucu ticareti platformu oluşturuyor hem de uyuşturucu satıyor.

    bu noktaya kadar benim açımdan etik bir sorun yok, uyuşturucuların risklerini yasaklarla değil insanları bilinçlendirerek ortadan kaldırılması gerektiğini ve devletin insanların bedenlerine ne yaptığı konusunda söz sahibi olmaması gerektiğini savunuyorum.

    asıl sorun, bu platform yasal mekanizmalar dışında çalıştığı için bir anlaşmazlık çıktığında bunun nasıl çözüleceği noktasında başlıyor.

    2 fbi ajanı ross'u dolandırmaya karar veriyor.
    bir tanesi diyor ki ortağım bana kazık attı, malı alıp kaçtı ve malı almış olduğum çeteye 700,000$ borcum var, kendimin ve çocuklarımın hayatı için endişeleniyorum ve eğer bu parayı bana vermezsen çalışmış olduğum 5000 müşterinin bilgilerini polise vereceğim, koruma karşılığında polise bildiğim her şeyi anlatacağım. böyle bir şey sitenin ticari itibarını beş paralık eder, milyonlarca dolarlık gelir kaybına sebep olur.

    bunun üzerine "liberteryen" ross ne yapıyor dersiniz? kendisini diğer adamın borçlu olduğu çetenin lideri olarak tanıtan polisle iletişime geçiyor ve adamın öldürülmesini istiyor, 150,000$ a anlaşıyor. bu yetmiyor, bir de silk road'ta dolandırıcılık yapan daha 4 kişinin de toplu olarak öldürülmesi için daha 600,000$ para ödüyor.

    tabi ki polisler kimseyi öldürmüyor, sadece ross'un parasını alıyorlar ve öldürdük diye sahte cinayet fotoğrafları gösteriyorlar.
    yalnız bunun bir önemi yok, bu polisler de zaten yargılanıp ceza alıyorlar.

    önemli olan şey şu: sözde liberteryen deney yapan ross ulbicht kendisine karşı işlenen bir suç ile karşılaşınca birden bire adalete ihtiyaç duyuyor ancak yaptığı iş yasadışı olunca adaleti kendisi sağlaması gerekiyor. kendisi risk altında değil, bu aşamada kimliği gizli zaten, risk altında olan şey kurduğu yüksek gelirli iş ve ross bu ticareti korumak için gözünü kırpmadan cinayet emirleri yağdırmaya başlıyor. biriktirdiği 100 milyon $'a yakın parayla kayıplara karışabilir ancak bunu yapmaktansa şirketine risk oluşturan kişilerin katledilmesini tercih ediyor.

    çeşitli komplike yasal sebeplerle bu cinayete teşebbüslerden yargılanmıyor ama muhtemelen bu tutumu yargılandığı suçlar için en yüksek cezayı almasında etkili olmuştur.

    açıkçası bu şerefsizin zamanında yakalanmış olması büyük şans. adam ticaretini korumak için her türlü işi yapacak noktaya gelmiş, tam kingpin olmuş.

  • para var ki veriyoruz vergisini.

    halkın gözünün yaşına bakılmadan müteahhitlerin vergi borcunu silmek için yapılan ilave halk vergisidir.

  • öğrenmek için kafayı yemeden önce umarım buraya bakarlar. zira kafe sahipleri sundukları oyunu asla anlatamaz.

    nasıl oynanır
    öncelikle malzemeleri anlatayım, 6 kişi oynadığınızı varsayalım, herkeste 6 tane kart ve 1'den 6'ya kadar numaraların yazılı olduğu şeylerden* olur. kartlar görüldüğü üzere her yoruma uyabilecek kadar absürt görsellerdir. oyunda bu noktada döner zaten. oyuna başlayan kişi elindeki kartlardan birini seçer ve diğer oyunculara göstermeden kartı tasvir eder (tasvir konusuna ve puanlamaya geleceğim) diğer oyuncular da elindeki kartlardan bu tasvire en uyumlu kartı yine kimseye göstermeden tasvir eden oyuncuya verir. tasvir eden oyuncu da tüm kartları topladıktan sonra yere açar ve herkes kartları görür. fakat herkes kendi kartı dışında hiçbir kartın sahibini bilmez. amaç da budur, tasvir edenin kartını bulmak. peki bunu nasıl yapıyoruz? en üstte söylediğim, üzerinde numaraların yazılı olduğu şeyleri kullanacağız. şimdi kartlar ortaya açıldı ve biz tasvir edenin kartının 3. sıradaki kart olduğunu düşünüyorsak 3 numaralı şeyi tasvir edene kimseye göstermeden vereceğiz. kimse kimsenin tahminini görmemeli, bunu açıklamaya gerek yok. tasvir eden tüm numaraları topladıktan sonra numaraları açar ve puanlamaya geçilir. puanlama aşağıda.

    şimdi örnek oyun kurgulayalım.
    ben tasvir edenim. elimdeki kart örneğin kuş görseli olsun. ben çıkıp "kanat çırpmak" "özgürlük" falan dersem kartlar ortaya açıldığında herkes benim kartımı rahatlıkla tahmin eder. haliyle bariz tasvirler, herkes doğru bildiği için tasvir edene puan kazandırmaz. aşırı kapalı ya da alakasız anlatımlar da diğer oyuncuların kartına tahminleri kaydırabilir bu sefer kimse bilemez yine puan kazanamam.

    ben tahmin edenim. tasvir eden bir şeyler söyledi. elimdeki kartlara bakıp diğer oyuncuların aklını çelebilecek, benim kartıma tahmin oynayabilecekleri şekilde bir kart koyup puan almam lazım. en alakalı kartımı seçip tasvir edene veriyorum.

    puanlama
    tasvir eden: herkes doğru bilirse veya kimse bilemezse 0 puan. aksi halde 3 puan.
    doğru tahmin etmek : 2 puan
    ortaya koyduğunuz karta tahmin koyulursa: her tahmin +2 puan

    *numaratörlere "şeyler" diyip durdum, çünkü her kafede numaratörler kaybolur. artık sizin oynadığınız yerde ne varsa onlarla oynarsınız.

  • geçmiş zaman...mahalle bakkalının önü...orta yaşlı bi amca tık nefes bakkala girer:

    - benim karı buraya geldi mi?
    -- yoo?
    - hah iyi, ekmek falan alırsa bana yazma!
    -- niye?
    - karı başkasına kaçmış...

    :))) (tek derdin bu olsun be amcam)

  • arzu ederse pokemonlar hakkında bile şarkı yapabilecek osur osur ipe diz akımının bir numaralı ismi...

    oy pokemon pokemon da
    hasta ettun milletu
    başka iş mi yok idu da
    nerden çiktu pikaçu