hesabın var mı? giriş yap

  • gezegenin en mantıklı sözü.

    + ne tür müzikler dinlersin bartuğ?
    - hımmpf, indie falan, pop jazz bazen de beril...
    + anlıyorum bartuğ...

    bartuğ yalan söylüyor, daha geçtiğimiz yaz kuzeninin düğününde ankara'nın bağları eşliğinde çılgınlar gibi eğlendi. bartuğ yalancı. bartuğ yavşak...

    ***

    + ne tür müzikler dinlersin saffet abi?
    - valla kulağa hoş gelen her türlü müziği dinlerim yiğenim.
    + saffet abi pop jazz?
    - jazzırdamasa o da iyi aslında meh meh meh.

    saffet abi dürüst. saffet abi yavşak değil. kötü şakaları dışında on numara adam.

  • bu hastalık sebebiyle şehir karantinaya alındı ve insanların giriş - çıkışlarına artık daha çok dikkat ediliyor. wuhan'da yaşayan birisi karantina gününden sonra yaşadıklarını günlüğüne almış. okumak isteyenler için ;

    23 ocak perşembe - izole yasağının başladığı gün

    uyanıp yasağı öğrendiğim zaman ne yapacağımı bilemedim. ne anlama geldiğini, ne kadar süreceğini ve nasıl hazırlık yapacağımı bilmiyordum.

    sosyal medyada çok fazla olumsuz haber dolaşıyor. hastalara teşhis koyulduktan sonra tedavi uygulanmadığı (çünkü yeterli yer yok) ve ateş hastalığı olan insanlara doğru tedavi yapılmadığı söyleniyor.

    çok daha fazla insan maske takıyor. arkadaşlarım bana erzak depolamamı söyledi. pirinç ve erişte neredeyse mağazalarda tükenmiş.

    bir adam çok fazla tuz alıyordu ve birisi ona nedenini sordu. adam "ya bu yasak bütün yıl boyu sürerse ?" diye cevap verdi.

    eczaneye gittimde herkese sayılı ilaç veriyorlardı. ellerinde maske ve alkollü dezenfektan kalmamış.

    yiyecekleri depoladıktan sonra, hâlâ şok içindeydim. sokaktaki arabalar ve yayalar öncesine göre çok daha azdı, sanki şehirdeki hayat birden durmuş gibiydi.

    şehir tekrar ne zaman hayata dönecek ?

    24 ocak cuma - sessiz bir yıl başı arifesi

    dünya sessiz ve sessizlik korkutucu. ben yalnız yaşıyorum, bu sebeple sadece koridordaki diğer insanların seslerini duyarak başkalarının varlığından haberim oluyor.

    nasıl hayatta kalacağımla ilgili düşünecek çok zamanım oldu. benim fazla kaynağım veya bağlantıda olduğum insan yok.

    benim hedeflerimden bir tanesi hastalığa yakalanmamak, bu sebeple egzersiz yapıyorum. hayatta kalmam için yiyecek de büyük önem taşıyor, bu sebeple yeteri kadar malzemem olduğundan emin olmalıyım.

    hükümet yasağın ne kadar süreceğiyle veya bizim burada nasıl hayatımızı devam ettirebileceğimizle ilgili bir şey söylemedi. burada yaşayanlar yasağın mayısa kadar sürebileceğini söylüyor.

    eczaneler ve küçük mağazalar bugün kapalıydı ama kuryelerin yemek getirdiğini görmek beni rahatlattı.

    marketlerde erişteler tükenmiş ama pirinç var. bugün ben de markete gittim. kereviz, sarımsak ve yumurta aldım.

    eve döndükten sonra bütün elbiselerimi yıkadım ve duş aldım. kişisel hijyen önemli, sanırım ellerimi günde 20 veya 30 kez yıkıyorum.

    dışarı çıkmak benim hâlâ dünyayla bağlantılı olduğumu hatırlattı bana. tek başına yaşayan yaşlı veya engelli kişilerin bunu nasıl atlatacağını bilmiyorum.

    her zamankinden daha az pişirmek istemedim çünkü bu gece domuz yılının son günüydü ve bunun kutlama yemeği olması gerekiyordu.

    yemekten sonra arkadaşlarımla internet üzerinden görüntülü konuşma yaptık. virüsten konuşmak kaçınılmazdı. wuhan'ın yakınlarındaki kasabalarda evleri olanlar var, bazıları hastalık sebebiyle evlerine gitmek istemediler, bazılarıysa evlerine gitmekte ısrarcıydılar.

    bir arkadaşımız görüntülü görüşme sırasında hapşırdı ve bir kişi şaka amaçlı ona konuşmayı kapatmasını söyledi.

    benim pişmanlığım yok, çünkü anlamlı bir işim var. ama hayatımın sona ermesini istemiyorum.

    25 ocak cumartesi - çin yeni yılı yalnız başına

    bugün çin yeni yılı. ben hiçbir zaman festivalleri kutlamayı çok istememiştim ama artık yeni yıl başlangıcı her zamankinden daha anlamsız geliyor.

    sabah olduğunda, hapşırdıktan sonra kan gördüm ve korktum. beynim hastalık hakkında endişelerle dolmuş. dışarı çıksam mı diye düşündüm. ateşim yoktu ve canım bir şeyler yemek istedi, dışarı çıktım.

    herkes anlamsız ve gereksiz olduğunu söylemesine rağmen iki tane maske taktım. kötü kaliteli ucuz maskelerden endişeleniyorum, bu sebeple daha güvenli hissetmek için iki tane taktım.

    etraf yine çok sessiz.

    açık bir çiçekçi vardı ve sahibi dışarıya biraz kasımpatı yerleştirmişti (genelde cenazelerde kullanılan çiçek). o çiçeğin bir anlamı olduğunu bilmiyordum o zamana dek.

    markette sebze rafları boştu ve neredeyse bütün hamur işleri ve erişteler tükenmişti. sırada çok az insan vardı.

    markete her gittiğimde daha fazla şey alma dürtüsü oluyor. evde 7 kilo pirinç olmasına rağmen 2.5 kilo pirinç daha aldım. ayrıca biraz patates, hamur işi, sosis, fasülye, darı ve tuzlu yumurta aldım.

    ben tuzlu yumurtayı hiç sevmem bile. yasak kalktığında arkadaşlarıma veririm.

    nehire doğru yürüyüşe gittim. açık iki tane kafe vardı ve bazı insanlar köpeklerini dolaştırıyordu. bazılarının da etrafta amaçsızca dolaştığını gördüm, sanırım onlar da evde hapis olmayı sevmeyenlerdendi.

    bu yolda daha önce hiç bu kadar uzağa yürümemiştim. sanki dünyam biraz daha büyümüş gibi hissettim.

    26 ocak pazar - sesini duyur

    tuzağa düşen sadece şehir değil, aynı zamanda insanların sesleri.

    yasağın ilk gününde sosyal medyadaki sansürden dolayı bu konuyla ilgili bir şey yazamadım wechat'te bile yazamıyordum. internet sansürü çin'de her zaman vardı ama sanki şimdi biraz daha artmış gibiydi.

    hayatın tersine döndüğünde günlük hayatını tekrar oluşturman zor oluyor. sabahları egzersiz yapmaya devam ediyorum ama odaklanamıyorum çünkü beynim meşgul.

    bugün yine evden çıktım ve yolda kaç kişiyle karşılaştığımı saydım. evimden 500 metre uzaktaki restorana gidene kadar 8 kişiyle karşılaştım.

    eve gitmek istemedim. daha fazla araştırmak istedim. ben wuhan'a geleli sadece iki ay oldu. burada çok fazla arkadaşım yok ve şehri çok iyi bilmiyorum.

    sanırım bugün yaklaşık 100 kişi gördüm.kendimi duyurmaya çalışmam ve zincirlerimi kırmam gerek. umarım kimse umudunu yitirmez. arkadaşlar, umarım ilerleyen zamanlarda buluşur ve konuşuruz.

    akşam 8 civarında pencerelerden "haydi, wuhan" sesleri duydum. herkes birbirine destek verircesine bağırıyordu.

    28 ocak salı - sonunda gün ışığı

    panik insanların arasını açmış gibi

    birçok şehirde, insanların kamusal alanda yüz maskesi takması gerekiyor. bunun sebebi pnömoni hastalığını kontrol etmek. ama bu gerçekte güçlerin suistimal edilmesi için kullanılabiliyor.

    maskesi olmayan bazı kişiler toplu taşıma araçlarından atılmıştı. onların neden maske takmadığını bilmiyorduk. belki maske alacak paraları yoktu, belki uyarıdan haberleri yoktu. ne olursa olsun, onların dışarı çıkma hakları ellerinden alınmamalı.

    internette dolaşan bazı videolarda, bazı insanlar kendilerini evlerine kilitlemiş ve kendilerince karantina ortamı oluşturmuş. hubei şehrindeki (wuhan'ın olduğu yer) insanlar evlerinden çıkartıldı ve onların gidecek yerleri yok.

    ama aynı zamanda, bazı insanlar hubei'den gelip evsiz kalanlara kendi evlerini açıyor.

    hükümetin insanlara evde kalmaları için destek vereceği birçok yöntemi var. hükümet her vatandaşın yeteri kadar maskesi olduğundan emin olmalı veya evlerinde kalan vatandaşlara para ödülü vermeli.

    bugün, sonunda gün ışığını gördüm - aynı ruh halim gibi. yaşadığım binada daha fazla insan gördüm ve birkaç toplum hizmeti görevlisi vardı. görevliler buralı olmayanların vücut ısısını ölçüyordu.

    karantina altındayken güven ve bağ kurmak kolay değil. şehrin üzerine ağırlık çökmüş gibi.

    bütün bunlar olurken, ben kendimi daha çok savunmaktan geri duramıyorum.

    benim hayatta kalma kaygılarım yavaşça kayboluyor gibi. eğer buradaki insanlarla bağlantı kurmazsam şehirde daha fazla dolaşmam anlamsız olacak.

    sosyal iletişim önemli bir ihtiyaç. herkesin toplumda bir rolü olmalı ve başkasının hayatını anlamlandırmalı.

    bu yalnız şehirde, benim de kendi rolümü bulmam gerekiyor.

    kaynak

  • gelen soru için üst edit:

    tam sayılar kümesindeki sıfırı doğal sayılardaki sıfır ile eşleştirdiğimizde bir sorun çıkmıyor ama bizim yine de iki kümeyi eşleştirmek için sıfıra ihtiyacımız bile yok.

    diyelim ki doğal sayılar kümesinden 0 sayısını çıkardık. bu durumda doğal sayılar kümesi sayma sayılar kümesine dönüşür.

    sayma sayılar kümesine sayma sayılar kümesi denmesinin sebebi bizim günlük hayatta sayma biçimimizi temsil etmesidir. örneğin bir sınıftaki öğrencileri doğal sayıları kullanarak, yani 1,2,3,4 diye değil sayma sayıları kullanarak, yani 1,2,3,4,5 şeklinde sayarız.

    konumuza dönelim.

    sayma sayılar kümesi ile tam sayılar kümesini şu şekilde eşleştirebiliriz: görsel

    böylelikle iki küme için de açıkta sayı kalmaz.

    irrasyonel sayılar ve reel sayılar konusu diğer kümelerdeki sayılara göre biraz zor ancak sorduğunuz sorunun cevabını verebilecek kadar basit bir açıklama yapayım.

    irrasyonel sayılar rasyonel olmayan, yani aslında belirli oranlarla gösterilemeyen sayılardır. rasyonel kelimesi yaygın inanışın aksine akıl-mantık değil, ingilizcesi ratio olan oran kelimesinden gelir. yani rasyonel sayı oranlı sayı, irrasyonel sayı da oransız sayı demektir.

    sorunuzda 0.000000000000 sayısı bir irrasyonel sayı mı diye sormuşsunuz.

    0.000000000000 sayısı 0 ile eşittir. çünkü noktadan sonraki sayıların hepsi sıfır ise noktadan sonrası yokmuş gibi var saymakla aynıdır.

    mesela: 0.000000000000 = 0 ya da 5.000000000000 = 5

    ama diyelim ki sayımız 0.000000000000 değil de 0.000000000001 olsun.

    bu durumda bu sayı bir rasyonel sayı olur ve şu şekilde gösterilir: 0.000000000001 = 1/1000000000000

    yani belirli bir oranla gösterebiliriz ve bu durumda oranlı sayı, diğer ismiyle rasyonel sayı olur.

    irrasyonel sayılar ise iki sayının birbirine bölümü olarak gösterilemezler. bu sebepten irrasyonel sayıların virgülden sonrası sonsuza kadar gider.

    mesela pi bir irrasyonel sayıdır ve pi sayısında virgülden sonra sonsuz rakam vardır.

    ---

    kümeler üzerine çılgınlar gibi çalışan alman matematikçi georg cantor tarafından 1891 yılında köşegen yöntemi ile kanıtlanmış durumdur.

    cantor'un kanıtının ardından sonsuzluk kavramı eşit boyuttaki sonsuzluklar ve eşit boyutta olan sonsuzluklardan büyük olan sonsuzluklar olarak ikiye ayrılmıştır.

    birbirine eşit olan sonsuzluklara sayılabilir sonsuz ismi verilirken bu sonsuzluklardan büyük olan sonsuzluklara ise sayılamaz sonsuz ismi verilmiştir.

    peki böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?

    bu konsepti anlayabilmek için öncelikle sonsuzluk denilen şeyin ne olduğu ve sayılabilir sonsuzlukların nasıl her zaman eşit büyüklükte olduğu hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.

    sonsuzluk kümeler gibi matematiksel nesnelerin sahip olabileceği bir sıfattır. sonsuz isminde bir sayı, şekil ya da nesne yoktur. nasıl kırmızı araba dediğimiz zaman kırmızı kelimesini bir nesne olarak değil de, bir nesnenin herhangi bir özelliğini belirten bir kavram olarak kullanıyorsak, sonsuzluk da tamamen aynı şekilde özellik belirleyen bir kavramdan ibarettir.

    örneğin doğal sayılar ve tam sayılar kümeleri sonsuz elemana sahip kümelerdir.

    çünkü siz bana bu iki kümenin herhangi bir elemanının ismini söylerseniz, mesela x sayısı derseniz, ben size x sayısının da ilerisinde bulunan x+1 ya da x-1 isminde bir sayı olduğunu söyleyebilirim. siz ne kadar denerseniz deneyin, en büyük doğal sayıyı, diğer bir deyişle son doğal sayıyı bulamazsınız çünkü doğal sayılar kümesinde daima bu sayıdan büyük başka bir sayı daha vardır.

    doğal sayılar ve tam sayılar kümeleri karşılaştırıldığında ilk bakışta tam sayılar kümesinin doğal sayılar kümesinden daha büyük bir küme olduğu çıkarımı yapılabilir. çünkü doğal sayılar kümesinde sadece pozitif tam sayılar bulunurken tam sayılar kümesinde hem negatif hem de pozitif tam sayılar bulunur

    bu durumda göze doğal sayılar kümesindeki her eleman için tam sayılar kümesinde bir fazla eleman varmış gibi gelir.

    örneğin doğal sayılar kümesindeki 1 elemanı için tam sayılar kümesinde 1 ve -1 elemanı, doğal sayılar kümesindeki 2 elemanı için tam sayılar kümesinde 2 ve -2 elemanı vardır.

    bu şekilde elemanları saymayı sürdürürsek kolaylıkla tam sayılar kümesindeki eleman sayısının doğal sayılar kümesindeki eleman sayısından iki kat fazla olduğu yanılgısına düşeriz.

    iki kümenin elemanları da sonsuz olduğundan, uygulamamız gereken yöntem hilbert oteli probleminde yaptığımıza benzer bir listeleme yöntemidir.

    şimdi iki kümenin elemanlarını eşleyerek eleman sayıları arasındaki büyüklük farkını bulmayı deneyelim. bunu yapabilmek için de hiç matematik bilmeyen birinin bile kolaylıkla anlayabileceği bir fonksiyon tanımlayalım.

    yapacağımız şey şu.

    doğal sayılar kümesindeki her tek sayıyı tam sayılar kümesindeki pozitif bir sayıya, doğal sayılardaki her çift sayıyı ise tam sayılar kümesindeki negatif bir sayıya eşleyeceğiz

    doğal sayılar kümesinde sonsuz tek sayı ve sonsuz çift sayı bulunduğu için tam sayılar kümesindeki hiçbir eleman boş kalmayacaktır. dolayısıyla doğal sayılar kümesinin eleman sayısı ile tam sayılar kümesinin sayısı her ne kadar tam sayılar kümesi daha büyükmüş gibi görünse de eşittir.

    özetle sayılabilir sonsuzluk dediğimiz kavram aslında "birbiriyle eşlenebilir elemanlara sahip sonsuzluk" anlamına gelir.

    peki eğer bütün elemanları bu şekilde eşleştirebiliyorsak, nasıl oluyor da bazı sonsuzluklar diğerlerinden daha büyük olabiliyor?

    eğer iki kümenin her bir elemanı birbiriyle eşleşebiliyorsa bu kümeler eşit büyüklüktedir demiştik. bu sebepten sorumuzun cevabı, eşleştirilemeyecek sayılar içeren kümelerde yatar. bu kümelerden biri de reel sayılar kümesidir.

    reel sayıların özelliklerinden biri irrasyonel sayılar'ı içinde bulundurmasıdır. yani her irrasyonel sayı aynı zamanda bir reel sayıdır.

    irrasyonel sayı da virgülden sonraki haneleri sonsuza kadar giden sayılardır. örneğin pi sayısı bir irrasyonel sayıdır.

    şimdi sayılamaz sonsuzluğun ne olduğunu anlayabilmek için reel sayılar kümesi ile doğal sayılar kümesini eşlemeye çalışalım.

    öncelikle sonsuz uzunlukta bir kağıt alıyor ve bu kağıda yukarıdan aşağı dikey inecek biçimde bütün doğal sayıları alt alta sonsuza dek yazıyoruz.

    daha sonra alt alta yazdığımız her bir doğal sayının yanına reel sayılar kümesinde bulunan rastgele bir irrasyonel sayıyı yazıyoruz.

    liste şuna benzer.

    ---

    0 -> 0.1212341234343...
    1 -> 0.2321232324544...
    2 -> 2.2121281902812...
    .
    .
    .
    ---

    böylelikle her bir doğal sayı reel sayılar kümesindeki bir irrasyonel sayı ile eşleşmiş oluyor.

    bu noktada kendimize şu soruyu soruyoruz.

    reel sayılar kümesinin içerisinde arasak demin yazdığımız listede herhangi bir doğal sayı ile eşleşmemiş irrasyonel bir sayı bulabilir miyiz?

    matematikçi olduğumuz için de denyo gibi sayı arayıp durmak yerine bu sayıyı yaratmayı tercih ediyoruz.

    sayımızın ismi mahmut sayısı olsun.

    mahmut sayısının ilk hanesi 0 sayısını eşleştirdiğimiz irrasyonel sayının ilk hanesinden bir fazla, ikinci hanesi 1 sayısını eşleştirdiğimiz irrasyonel sayının ikinci hanesinden bir fazla, üçüncü hanesi 2 sayısını eşleştirdiğimiz irrasyonel sayıdan bir fazla olacak diye diye mahmut sayısının her bir hanesini yazıyoruz

    yazdığımız mahmut sayısı kesin olarak bu listedeki eşleşmiş olan her bir irrasyonel sayının en azından bir hanesinden farklı olduğu için, listenin neresinde ararsak arayalım mahmut irrasyonel sayısının eşleştiği bir doğal sayı bulamayız.

    mahmut sayısı reel sayılar kümesinin bir elemanı olduğu için de reel sayılar kümesinin sayılamaz, yani eşleştirilemez sonsuzluğa sahip bir küme olduğu, dolayısıyla eşleştirilebilir kümelerden eleman sayısı bakımından büyük bir küme olması gerektiği sonucuna varırız.

    böylelikle sonsuzluk dediğimiz kavram olduğunu sandığımızdan çok daha karmaşık bir hal alır.

  • az önce canlı yayında izledim

    "gecelik ilişki yaşamayı sevmiyorum. şayet yaşamayı sevsem istanbul'da yani...kemküm.....kalmazdı" dedi.

    dakika 44-45

    lafın nereye gideceğini anlayan sunucu araya girdi.-

    annen da yaşasaydı o istanbul'da aynı lafı edecek miydin?

    birilerinin anası, kızı, kardeşi yaşıyor orda. dikkatli konuş.

  • 15. yüzyıldan beri lüks olmaktan çıkmış peynirin lüks olması durumudur.

    önceden paramız yoksa peynir ekmek yerdik, çerez parası derdik artık bok yiyip beton kemiririz.

    emeği geçen başta aktroll olmak üzere herkes belasını bulsun.

  • bu olay yaşandığından beri düşünüp duruyorum, bir yandan da kandil gibi için için yanıyorum, kendimi bildim bileli devamlı surette tacize uğrayan bir kadın olarak, onun yaşadıklarının binde sadece birini hissetmiş olduğumdan, onun hissetmiş olduklarını tahayyül edince, dehşete kapılıyorum.

    bu hikayenin aynısın tıpkısı benim başımdan geçti. ama tecavüze uğramadığım için, şanslı taraftayım bu seferlik.

    neden "bu seferlik" derseniz; evet maalesef alkol kullanıyorum, eğlenmeyi seviyorum, dışarı çıkıyorum ve eve geç dönebiliyorum ve utanmadan kadınım. tüm bunlar için özür dilemem gereken bir cinsiyete sahip olduğumu ve bu boktan ülkenizde yaşamak zorunda olduğumu biliyorum.

    ben 19 değil ama sanırım 21 yaşındaydım. kadıköyde eğlenmiş, zil zurna sarhoş, sarı minibüslere binmiştim. sahilden giden, kadıköy-bostancı minibüslerine. aynı olaydaki gibi.

    saat de, aynı olaydaki gibi, gece 3 civarıydı. kalamış'ta inmem gerekirken, arkada sızdığımdan, bostancıya çok az kala uyanmış ve can havli ile inmiştim.

    feneryolu'nda oturuyordum, yürümek için çok uzun bir mesafe idi. cebimde sadece 5tl param kalmıştı. bağdat caddesine yürümüş ve tam karakolun olduğu köşede taksi beklemeye başlamıştım. inanır mısınız, taksi beklediğim o 3-5 dakika içinde, araçlarının içindeki polislerden işittiğim pis lafların haddi hesabı yok, bir yandan da gözümü kör ettiler selektör yaparak. polis'e, güvenmek şöyle dursun, onlardan kaçmanın yollarını aramam gerektiğini bildiğim bir yaştaydım.

    neyse ki bir taksi durdu. yaşlıca bir amcaydı, sürücüsü. her nasılsa "ne işin var bu saatte sokakta" demedi, gideceğim yeri sordu, "feneryolu" dedim "ama sadece 5tl param var" dedim. "sorun değil" dedi, beni eve bıraktı ve güvenli bir şekilde yatağıma girdim. ve evde de annem vardı. annemi uyandırıp para isteyebileceğimi söyledim, ama amca kabul etmedi, "uyandırma" dedi.

    o günden bugüne kadar, bu az buçuk normal akıl sağlığı ile yaşadığım hayatı meğer o taksici amcaya borçluymuşum.

    o gece, beni zerre merak etmeden, horul horul uyuyan annem de, bugün bu haberi duyduğunda, "ne işi varmış o saatte sokakta" dedi!!!

    son sözlerimi, mide bulantıları içinde yazıyorum. inanın, böyle düşündüğünüz için, hepinizden nefret ediyorum. başınıza bin türlü bela geldiğini görmek isterim.

    19 yaşında bir genç kadın bağdat caddesinde gece saat üçte nereden döner sorusu, yerini; 33 yaşında evli çocuklu bir adam bu saatte bağdat caddesinde neden tecavüz eder sorusuna bırakmadıkça kadına karşı tecavüz de taciz de bitmeyecek.

    eril beyninizi siksinler.

  • hepsi fetöyle kucak kucağayken üstümüze saldırttığı polislerine 'fettullahın p*çleri, yıldıramaz bizleri' diye bağırmak..

  • mafia ii'de, arabayı denize karşı çekip, o manzaraya karşı, radiodaki 1940'lı yılların parçalarıyla ve martı sesleriyle beraber alkol almışlığım vardı evde.