ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
29 kasım 2016 debe listesindeki muhteşem olay
-
adamın biri ohal'in ingilizcesi diye başlık açmış. başka bir adam da başlığa state of emergency yazmış ve 13. sıradan debe'ye girmiş.
harbiden muhteşem bir olay değil mi?
az sonra elma'nın ingilizcesi diye başlık açacam. ilk apple yazan yarın debe'de. haberi olsun.
debe editi: olm işiniz gücünüz yok mu sizin ya! bütün ağır işsizler buraya mı toplandı amk!
çağla büyükakçay
-
"cagla buyukakcay captured her first wta title in front of an ecstatic home crowd in ıstanbul; because of this, you've voted her wta breakthrough of the month."
wta sitesinde nisan ayının en ilerleme kaydeden ismi seçildi halk oylaması sonucu. artık internet anketlerinde gülen cemaati ve polonyalılar kadar söz sahibiyiz (random kahkaha)
tebrikler çağla!
bir de ek: evet, siegemund büyük iş yaptı ancak türkiyeli bir kadın tenisçinin kendi evinde tarihte ilk kez bir kupa kazanmasını da alman oyuncunun performansı kadar mühim. elbette oylara abandık ettik lakin çağla'nın hakkı da çağla'ya... etmeyin.
bi de bi de şu haber de nefis
sevgilisine doğum gününde borcam alan erkek
serkan keskin
-
kaybedenler kulübü'nü izlemek için sinema salonunun açılmasını beklerken, uzakta duran bu abimize "ismail abiiii?" diye bağırılmış, karşılığında "huooop!" diye cevap alınmıştır. samimiyeti, sempatikliği oyunculuğu kadar takdire şayan.
(bkz: leyla ile mecnun)
yıllar sonra gelen inanılmaz bir edit;
https://youtube.com/…qxypu8juvy?si=8cnnpv6o9qlwj6oq
derslere yardımcı olsun diye bilgisayar aldırmak
-
şimdi aldıranların işi kolay. internet diye bir şey var. ben 1993 senesinde aldırdım bir bok yoktu. ortaokuldaydım. yalandan pw programıyla cezaevi demirleri gibi bir şey çizerdim çünkü başka bir şey çizemiyordum, sonra gösterirdim nasıl olmuş diye aferin falan derlerdi. onu anıtkabir sanıyorlardı. ben öyle lanse etmiştim. günü kurtarırdık yani. giderdim sonra volfied, cm 93-94 akşama kadar oynardım. belli bir süre cm 93-94 ü ders sandılar. mal gibi monitöre baktığım için oyun oynamadıgımı düşünüyorlardı. benimki yine kolaydı, arkadaşım aynı dönem amiga aldırmıştı bu sebepten. onun ailesi daha sıkıydı, o da yalandan bir program bulmuş, dersin bir bölümünü mal gibi oraya yazıp ordan deftere geçiyordu. o günü daha zor kurtarıyordu çünkü program yazılan şeyi kaydetmiyordu. adam her gün aynı şeyi gösterecekti kaydetse, okuyacak halleri yok ya. save diye bi yer yoktu ne programıysa artık... her gün yazıyordu bu paso. bir de sonradan ben bir program bulmuştum. yani program değil de adamın biri disketin içine ankara misket koymuş. kısacık. disketi c: ye kopyalamıştım ve bunu ben yaptım müzik dersi için demiştim. paso misket çalıyodum odamda yalandan. ses kartı da yoktu, çok pahalıydı almamışlardı bızzt- dızzt efektleri içinde pc speaker modundan ankara misket. nınının nınının nınınını nın... çok aradım ama başka şarkı bulamadım öyle. bulsam iyice imparatordum. evdekiler de beni deha sanıyordu. napalım mecburiyet. cafe vardı da biz mi gitmedik? dersler iyiydi ama.
tek başına yaşamanın dezavantajları
-
apartman ziline basamamak mesela.
alcatel one touch easy
-
turuncu ekranından aldığım keyif bambaşkaydı. ama asıl konu hoparlörleriydi bence.
telefon çalmadan önce televizyon, radyo vb şeyler öter ya dıdıdıt. bu telefonun kendisi öterdi ufak frekansta.
sese alışık olduğumdan 2 saniye evvelinden "aha telefon çalacak! " dediğimde arkadaşlarım şaşırırdı.
hoparlörden öyle ses çıkardı ki yüzünüze tuttuğunuzda gelen havayı hissederdiniz. zottoro zottoro öterdi.
anneannemlere gidince memlekete, çalışacak mı bir deneyeyim.
bagaja yatırılan bebeğin feci sonu
-
hiç inandırıcı olmayan kaza.
ulan kapı açılıp düştüyse 2 km sonra farkına varmazsın, hemen anlarsın, yani geri zekalı olsan anlarsın.
araç renault kangoo model sanki. çocugun ordan düşmedi için kapının komple açılması lazım. ses çıkar, rüzgar gelir "aaaa kapı açıkmış" dersin, 2 km gitmezsin.
yaran tatlı hayat diyalogları
-
irfan'ın yeğeni can'ın sürekli soru sorarak ihsan'ı çıldırttığı her diyalogun dahil olduğu kategori. birini hafızamı zorlayıp yazayım dediysem de yazınca pek yarmadı.
can: ihsan amca bir soru sorabilir miyim?
ihsan: hayır sorma can.
can: ama ihsan amca, çok önemli.
ihsan: cevabı portakal tamam mı? şimdi git başımdan.
can: aa nerden bildin ihsan amca?
ihsan: soru neydi ki?
can: sorma dedin ya ihsan amca.
ihsan: can delirtme beni soru neydi dedim sana!
yıllar sonra gelen edit: venusteki limon agaci’nın söylediğine göre portakal değil yeşil biber.
işyeri diyalogları
-
oda hiç olmadıgı kadar kalabalıktır. misafirler için çay istenir:
oda: 615'e 12 çay.
çaycı: abla naptın yaa, mevlüt mü okutuyon?
6 nisan 2015 facebook twitter youtube kesintisi
-
dns değiştirmek yerine 7 haziran'da hükümeti değiştirebilirsek sanırım artık bu çileleri çekmek zorunda kalmayacağız.
amen.
doktorların ve tıp öğrencilerinin espri anlayışı
-
bazen gerçekten taşı gediğine koyar.
olay tekirdağ'da geçmektedir.
3 aylık ilayda gecenin bir yarısı etinden et koparılmış gibi bağırmaya başlayınca acile gidilir. nöbetçi doktor muayene eder ve farklı bir şey yedirip yedirmediğimizi sorar. azıcık -ama gerçekten azıcık- kavun emdirildiği söylenir. doktorun cevabı:
- yanında beyaz peynir ve rakı vermezseniz bağırır tabi.
mekan tekirdağ olunca bir şey diyemedik. adam haklı.