hesabın var mı? giriş yap

  • zeynep bastık'ın menajeri falan burayı okuyorsan lütfen parayla böyle entry girdirmekten vazgeç. kız ilk başlarda deri koltuğunda kendi kendine şarkı söyleyip giderken şimdi herkes ondan nefret etmeye başladı.

  • ''belki de şimdi gökte 3 elmacı (steve jobs, newton ve adem) oturmuş, hangi elmanın insan hayatını ne kadar değiştirdiğini konuşuyorlardır.''

  • maalesef olamadığım kızdır. :((
    edit: mesaj atmasanıza lan abazalar erkeğim ben.
    erkek olduğum için o "kız" olamıyorum dedim.

  • black mirror'ın 3.sezon 4. bölümünün ismidir.

    sezonun 4. bölümü orijinal bir isme sahip. ilerleyen dakikalarda bölüm içinde geçen bir yer adı olduğunu anladığımız san junipero’nun yönetmeni aynı zamanda 2. sezon 1. bölüm “be right back”in de yönetmenliğini yapmış olan owen harris, senaristi ise charlie brooker. başrollerinde mackenzie davis ve gugu mbatha-raw‘ın bulunduğu bölüm an itibarıyla birçok platformda sezonun en iyi bölümlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor.

    aşina olduğumuz distopya havasından ilk etapta uzak olduğunu hissettiğimiz bu bölümün vuruculuğu bittiğinde ve üzerinde biraz düşünüldüğünde ortaya çıkıyor. kimilerine göre bu dizi çatısı altında yayımlanması dahi hata olan ve ütopik bir senaryoya sahip olduğu söylenen san junipero, tıpkı aldous huxley’nin brave new world'ündeki gibi ütopya görünümlü bir distopya aslında.

    senaryo ölümsüzlük üzerine kurulu. fakat alışılagelen fiziksel bir ölümsüzlük değil bu. sanal bir ortamda gerçekleşen ve kişilerin öldükleri andan sonra farklı bir boyutta ve sınırlı bir alanda yaşamaya devam ettikleri san junipero şehrinde geçiyor öykümüz. yorkie ve kelly isimli iki kadının yolu bu sanal şehirde kesişir ve bilinç düzeyinde birbirlerine aşık olurlar. dünya’da yaşam devam ederken her hafta 1 saatliğine bu şehri ziyaret etme şansına sahip olan insanlar, eğer memnun kalırlarsa ebediyen burada kalmayı seçme ve dünya’daki varlığına son verme özgürlüğüne sahiptirler.

    yorkie henüz 20’lerinin başında genç bir kadınken geçirdiği trafik kazası sonucunda felç kalır. belli bir süre san junipero’yu ziyeret eden yorkie, çekingen ve içine kapanık biridir. fakat kelly ile tanışması sonucunda hayatının kırılma noktalarından biri gerçekleşecek ve dünya’daki varlığına son vererek sonsuza dek san junipero’da yaşamaya karar verecektir. peki ama aşık olduğu kadın uğruna bunu yapan yorkie, dünya’da eşi ve çocuğunu kaybeden kelly’den aynı karşılığı görebilecek midir? onu san junipero’da yalnız bir hayat mı beklemektedir yoksa bilinç düzeyi ve sınırlı bir alanda aşk dolu sanal bir “yeni dünya” mı?

    dizide san junipero adıyla karşımıza çıkan yer 80’li, 90’lı ve 2000’li yılların california’sı olarak izleyiciye sunulsa da, şehir görüntülerinin cape town’da çekildiği bilgisi yer alıyor. şehrin daimi olarak sonsuz eğlence ve mutluluk alanı olarak lanse edilmesi ilk etapta olumlu görünse de, bölümün sonundaki dijital mezarlık görüntüsü bir an için korkutmaya yetiyor, ki bölümü distopya yapan kısmın bu olduğunu fark etmek insanı geriyor.

    bu bölümü distopya olarak görmeyen black mirror izleyicilerinin yapmaları gereken şey ise olaya biraz daha farklı bir pencereden bakmayı başabilmelerinde gizli. san junipero sanal bir dünyadır ve tabii ki bir veya birden fazla yazılımcıya sahiptir. kaderimiz o yazılımcıların ellerindeyken, bilerek ve isteyerek fiziksel dünyayı terk etmek ne kadar doğru? içinde yaşadığımız fiziksel dünyada da her an birileri tarafından yaşamımıza son verilme ihtimalinin bulunması san junipero ile dünya’yı aynı kefeye koymamıza yetiyor. her iki dünyada da insan bir “yolcu”dur aslında ve niçin o dünyaya giriş yaptığını ve ne zaman terk edeceğini bilemez. haliyle kaderimizin öyle ya da böyle birileri tarafından kontrol edildiği gerçeğiyle yaşamalıyız. hangi dünyada olduğunaysa yine kendimiz karar vermek zorundayız.

    özetle, tüm black mirror bölümleri arasında farklı bir kulvarda olan san junipero, ütopya ile distopyanın kesiştiği o ince çizgi üzerine kurulmuş olan, üzerine tezler yazılabilecek denli etkileyici bir senaryoya sahip.

  • annelik içgüdüsünün ne kadar kuvvetli olduğunu ve annelerin evlatlarını korumak için neler yapabileceğini bi' düşünün. şimdi de, bu kuvveti yerle bir edebilecek kadar kuvvetli başka bi' güç düşünün;

    tutucu toplumun hepimizin üzerinde kurduğu baskı.

    şimdi asıl suçluyu bulalım pek sevgili kaypak halkım.

  • arkadaslar cok kisaca tum dunyada kabul edilen, kontrolden cikmis kalabalik icinde kalirsaniz yapmaniz gerekenleri yazacagim. cogu yerde bunlari bu sirayla okuyacaksiniz o yuzden egitimli olanlar okumasalar da olur.

    1) yere bakmayacaksiniz. etrafiniza bakacaksiniz. bu ayni zamanda sadece ileri bakmayacaginiz anlamina da geliyor. gozleriniz her zaman bir boslugu ariyor olmali.

    2) islerin cigirindan ciktigina dair supheye dustugunuz anda icgudulerinizi dinleyin ve gidin.

    3) denge denge denge. birine yaslanmamaya calisin cunku duserse siz de size yaslanan da ona yaslanan da gider. boks yapanlar bilirler. kafanizda dizleriniz ve ayak eklemlerinizin konumunu hissetmeye calisin. tek destek olarak onlara guvenin.

    4) nefesinizi dogru kullanin. cok fazla sikisiklik olursa kalabalik avina dolanan bir boa yilani gibi her verdiginiz nefesin ardindan akciger kapasitesinizi dusurur. duzgun nefes almaya calisin. panik nefes duzeninizi bozacagindan dusmaninizdir. kurtulacaksiniz buna inanin, sakin kalin.

    5) 4. maddeye yardimci olmak uzere kollarinizi gogsunuzun onunde ister baglayarak ister bir boksor gibi gard alarak tutun. baski kaburga ve diyaframa degil kollariniza gelsin ve o kollari gogus seviyesinden asagida ya da yukarda hicbir kosulda tutmayin.

    6) kalabaligin akis yonune direnmeyin. bir etkiniz olmaz efor harcadiginizla kalirsiniz ve panik olmus insanlar sizi hayatta kalmalari onunde bir engel olarak gorurlerse yere yikar ustunuze basarlar. sonucta dunyanin en tehlikeli olgularindan birinden, can derdine dusmus panik haldeki insanlarin olusturdugu bir kalabaliktan soz ediyoruz.

    7) duvar dibi, bariyer kosesi falan buralar direkt ölüm tuzagi demek. hele insana ustunden atlayabilecegi hissini uyandiran orta boydaki duvar ve citlerden kesinlikle uzak durun (bkz: heysel faciası). bu duruma bu olay ozelinde bir örnek video paylasacagim. gordugunuz gibi kacis yonu duvara gore dik acida bulunmasina ve acik olmasina ragmen bahsettigimiz ölüm tuzagi gerceklesmis. yazik bazilari o duvarin ustundekilerin kendilerini cekebilecegi umuduyla olsa gerek akis istikametine gore ters acilarda yakalanmislar. cok yazik.

    link

    8) mumkunse diger insanlara yardimci olmaya calisin. oyun teorisi bu gibi durumlari en iyi aciklayan teoridir. baskasina yardim etmekle zincirleme olarak belki onlarca kisiyi -kendinizi de- kurtarabilirsiniz.

    9) bunu hep aklinizda tutun: bu bir kabus ve sakin kalip kurallara uyarsaniz ("ustunden atlarim" diye duvarlara yonelmemek gibi) hayatta kalmamaniz icin hicbir sebep yok.

    kimsenin boyle bir sey yasamamasi dileklerimle.

    edit: miras değil alın teri isimli kardesimiz "az karakterli ol da kaynak ekle" dedi. ilk paragrafta yazdigim "cogu kaynakta bu sirayla okuyacaksiniz" ifademi de biri uyarmis da oyle eklemisim. boyle bir sey olmadi ama bana "buradan caldin" dedigi linki ekliyorum. entry'nin orijinal hali saklaniyorsa ve bir moderator gorurse allah rizasi icin bana gondermesini ya da entryi ilk formuna cevirmesini rica ediyorum. tesekkurler.

    kaynak

  • düşük fiyatı ile ilgi çeken ama lezzet olarak çok tatmin etmeyen viski.
    viski kötülemeyi çok sevmem özetle kötü viski yoktur daha az sevilen viski vardır diyerek tanımlamak istiyorum kendisini.

    edit: diğer viski yorumlarım için (bkz: #60703155)

  • bir drama etkinliği,

    8 yaş ile girilen bir diyalog

    çünkü ile zincirleme bir dizi yapılması gerekmektedir. çocuklardan birisi ile örnek çalışma yapılır.

    bugün okula geç kaldım çünkü servisi kaçırdım

    (devamında çocuktan istediğim, cümlenin ikinci kısmının çünküsü) servisi kaçırdım çünkü uyanamadım.
    uyanamadım çünkü geç yattım
    geç yattım çünkü sevdiğim filmi izledim
    .
    .
    .

    ta ki iki kişiden biri cümle kuramaz hale gelir ve oyun biter.

    öğretmen: bu şekilde en çok çünkü'lü cümle ben kurarım diyen var mı? (çılgınlar gibi parmak kadıran çocuklardan iki kişi kaldırılır)

    selçuk: öğretmenim, burak diyecekmiş ki, (kızarır bozarır): "öğretmenim seni çok seviyorum çünkü çok güzelsin"(kızarır bozarır sırıtır. birbirlerine karşı cümle kurmak için çıktıklarının daha farkına varmış değiller)

    öğretmen: şimdi çünkü atışmasında burak ve selçuk'u izliyoruz çocuklar.

    burak: amaaaa öğretmenim, ben sizinle yarışacaktım. ona göre cümle buldum.

    öğretmen: ne farkeder, selçuk'a söyle o cümleyi.

    burak: söyleyemem.

    öğretmen: neden?

    burak: selçuk'a, "seni çok seviyorum çünkü çok güzelsin" mi diyeyim öğretmenim.

    öğretmen: o zaman şöyle de, selçuk'u çok seviyorum çünkü çok iyi bir arkadaş, çok iyi bir çocuk ya da çok akıllı diyebilirsin.

    burak: şakacıktan mı?

    öğretmen: neden şaka olsun, gerçekten.

    burak: söylüyorum o zaman: ben selçuk'u hiç sevmiyorum çünkü birinci sınıftayken defterimi çöpe attı.
    selçuk: defterini çöpe attım çünkü o da bana salak dedi
    burak: salak dedim çünkü...