hesabın var mı? giriş yap

  • en büyük korkularımdan biri. mesela sırf bu yüzden trois couleurs filmlerini izleyemedim. ezkaza şöyle bir diyalog yaşasam:

    - abi bu filmler çok güzelmiş, öyle duydum. sen izledin mi?
    + izledim.
    - yönetmeni çok meşhurmuş, adı neydi yahu? sen bilirsin...
    + bilmez miyim... kıriş... kıriz... kıriştof kieş... kıriştofkieşloooo... olm yazıyor şurada, bak. kendin oku işte, of be... ağrı girdi başıma.
    - aaa, müziklerini de şey yapmış...
    + evet, zıbıng... zıbıngniyiw... zıbıngniyivpıreieşşedüeeeeeee...
    - abi? abi iyi misin? yetişin lan, adam ölüyo...
    + kırişpireisszcwzieszcisiesaelnaelnzzzzzzzzz... (burda üç ayrı çeşit z, ortası çizgili l, tepesi çentikli n, altı kuyruklu a ve e var aslen)

    allahınızı, kitabınızı, papa 2. jean paul'ü, adam malysz'i seviyorsanız yapmayın. şu isimleri parantez içinde telaffuzlarıyla mı yazarsınız, ne yaparsınız bilemiyorum. leh leksikolojisi öğrenmek durumunda mıyız hepimiz yahu?

    (bkz: krzysztof kieslowski)
    (bkz: zbigniew preisner)

  • bu sabah bir arabaya çarptım, markası 93 model doğan slxti. kimsecikler yoktu sabahın köründe kaçabilirdim, ama yapamadım. garibanın tekidir zoraki almıştır vs vs. işe de geç kalıyordum, sokayım işine. neyse aracın sahibini aradım, sordum. bizim mahalledeki şantiyedeki bir inşaat işçisininmiş. adam da 2 aydır maaşını alamıyormuş. ben de nasıl çarptıysam artık; arabasının sol çamurlukla, sol tekerin aksını kırmışım. 8 çizerek gidiyordu tekerlek. neyse tutanak tuttuk, fotoğrafları çektik vs vs. sigortayı aradım, yapacaklarımızı söyledi. adama da 100 lira uzattım sanayide ustaya verir, ya da bir yemek yer diye. almıyordu, zorla soktum cebine. üç kuruş için kimsenin hakkını yemeye gelmez. içim rahat şu an, mis gibi...

    edit:imla.

  • altay hatalı gol yemeseydi yapılmayacak olan açıklamaydı. fenerliyim ama gerçekler bunlar. ali koç dedik vizyon dedik aziz yıldırım'ı aratıyor.

  • yaşayan en büyük ikinci sanat eleştirmeni ertuğrul özkök'ün - en büyüğü için (bkz: hıncal uluç) - hürriyet'in pazar eki'nde yer alan söyleşisinde yaptığı açıklama. rec by saatchi'den çıkan "arta kalan zamanda" albümünde sevdiği 15 aryayı derleyen özkök'ün kendisiyle bu vesileyle yapılan söyleşideki açıklaması gerçekten düşündürücü:

    "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır."

    bu açıklamadan sonra hafif bir içim geçmiş, uyumuşum. rüyamda sezai karakoç, ece ayhan ve cemal süreya'yı gördüm. aralarında doğuş ve hilal cebeci ayrılığı hakkında tartışıyorlardı. daha sonra turgut uyar geldi ve "size genç şair doğuş'un şiirlerini getirdim, haydi birlikte okuyalım" dedi. okumaya başladılar:

    eserin adı: uyan (doğuş adlı albümünden)

    zordu bu anı beni yordu
    yokluğun beni vurdu
    zordu bu anı beni yordu
    ayrılık beni vurdu

    düşünmeden uğra bana
    kapım açık hala sana
    ayrılığın vurdu aya
    yansıdı odamın duvarına

    uyan uyan uyan
    gönlüm uyan
    dayan dayan dayan
    ruhum dayan

    seni de bir gün severler
    sevda yüklü trenler
    boş raylarda ilerler
    sevenleri üzenler
    hep o yolda giderler

    eserin son bölümünde sezai karakoç ağlamaya başlamıştı. "ben neden böyle yazamadım hiç?" dedi. turgut uyar, diğer esere geçti:

    eserinin adı: bebişim (hadi hızlandır albümünden)

    dayanir mı bedenim bu acıya
    alısır mı ruhum sensizlige
    yüreğimde gözlerimde nefesimde
    kaderimsin duam yeminimsin
    kalbim kalbini görmediği zaman
    atar mı sence bir daha

    bebişim bebişim teninin kokusunu özlemişim
    bebişim bebişim bebişim
    canımdan bile sevdigim herşeyimsin...

    "bebişim" kısmında ece ayhan sigarasından derin bir nefes aldı... "hiçbir zaman doğuş gibi yazamayacağız, hiçbir zaman..." dedi. turgut uyar devam ediyordu okumaya:

    eserinin adı: uh uh (denge albümünden)

    şimdi sana söylüyorum
    içimdeki aşkı çıkar onu
    çıkar onu çıkar onu bebeğim

    vazgeçilmez terkedilmez
    içimdeki tutku
    al al al al al al
    uva uva oh oh

    kaldır üstündeki kara bulutları
    serbest bırak alev alsın

    özellikle "al al al al uva uva oh oh" bölümünden sonra, şairler "olmaz böyle şey" nidalarıyla "doğuş şiirlerindeki imgelem zenginliği" hakkında hararetli bir tartışmaya giriştiler. hatta sezai karakoç ile ece ayhan neredeyse birbirine girecekti. o sırada ertuğrul özkök geldi ve "ikinci yeni şiiri gırtlağına kadar arabesktir. alın ikinci yeni ’den bir şiir, doğuş ’un şarkı sözlerinin yanına koyun, fark görebilecek misiniz bakalım. sezen aksu’nun şarkı sözlerinde de aynı tat vardır." dedi. sezai karakoç "ne demek fark görebilecek misiniz? doğuş bizden milyon kat iyi...dalga mı geçiyorsun bre?" dedikten sonra koşup irice bir budaklı meşe odunu kaptı. .. tam o anda uyandım. bilgisayarımı açıp, doğuş’un resmi sitesinden fan clup bölümüne girdim ve hemen üye oldum. çok mutluydum. üstelik nickim de uvercinka ‘ydı.

    http://www.hurriyet.com.tr/…791.asp?gid=59&sz=15434

  • yürüyüşlerde, kamplarda, kısacası doğa ile ilgili tüm aktivitelerde yanınızda taşıyabileceğiniz ve deprem çantanızda da taşıyabileceğiniz acil durum termal battaniyesinden biraz bahsetmek istiyorum.

    diğer bir isminin uzay battaniyesi olmasının sebebi nasa'nın marshall space flight center tarafından 1964 yılında abd uzay programı için geliştirilmiş olmasıdır.

    polietilenden oluşan ince plastik bir film ve yansıtıcı olarak metal kaplama maddesi içeren bu örtüler, 0,45mm kalınlığında olup altın ve gümüş rengindedir ve yayılan ısının %97'sini muhafaza eder.

    uzayda kullanım sebebi; polyimid(sarı rengi veren madde) maddesinin uzay ortamında dayanıklılık sağlaması, soğuğa(-260 derece) ve sıcağa(480 derece) karşı geniş sıcaklık aralığında kullanılabilmesi, kolay vakumlandığı için yer kaplamaması ve ultraviyole ışınlara ve radyasyona karşı dayanıklı olmasıdır.

    üretim şekli: saf alüminyumun yüksek sıcaklıklarda buharlaşmasını sağlayarak ince ve dayanıklı bir filmin alt yüzeyine vakumlanmasıyla yapılmaktadır.

    ana kullanım amacı: alüminyum termal battaniyesi ya da uzay battaniyesi, su geçirmez ve rüzgar geçirmez olduğu için birçok acil, ilk yardım ve hayatta kalma kiti içinde bulundurulur. bunun yanı sıra, düşük ağırlıkları ve küçük bir alana sıkıştırılabilmeleri, açık hava tutkunları ve acil çalışanlar arasında popüler hale gelmiştir. bu battaniyeler maratoncular ve dayanıklılık gerektiren diğer spor dallarında yarışmaların sonunda veya hava soğuksa yarışmadan önce beklerken de verilir. malzeme, iletken izolasyon malzemesiyle birlikte kullanılabilir ve deprem çantası, ilk yardım çantası kısacası hayatta kalma çantalarının içinde de bulundurulabilir.

    ilk yardımda, battaniyeler hipotermiye karşı önlem almak veya karşı koymak için kullanılır. üç aşamalı bir aksiyon bu amacı kolaylaştırır:
    - folyo hava geçirmediğinden dolayı konveksiyonu azaltır.
    - terleme nedeniyle oluşan ısı kaybı azaltılır.
    - yansıtıcı yüzey, termal radyasyon(cismin sıcaklığı sayesinde ilettiği enerji) nedeniyle oluşan kayıpları engeller.

    sıcaklarda güneşten korunmak ve gölge oluşturmak için kullanılabilir.
    kampa gittiğinizde çadırın üzerine örtülebilir.
    vücudumuzu sararak folyo ile havadan izole şekilde vücut ısısını içeride tutabilir, -20 dereceye kadar koruma sağlanabilir.
    altımıza sererek yerden gelen soğuğu izole edebiliriz.
    mahsur kalınan durumlarda fark edilmek için yansıtıcı özelliği sayesinde reflektör gibi kullanılabilir.

    ek bilgiler:
    -acil durum alüminyum termal battaniyenin yanı sıra abd ordusu da benzeri olan ''yaralı örtüsü'' kullanır. bu termal battaniyeye kıyasla benzer malzemeler ve güçlendirilmiş dış katman ile desteklenir, daha fazla dayanıklılık ile ısı sağlar fakat hacim ve maliyet açısından fazladır. yer belli olmasın diye kamuflaj rengi(yeşil) kullanılır.
    -çok soğuk iklimde bivouac çantalarının iç yüzeyinde astar olarak da kullanılır.
    -taliban bu battaniyeleri nato güçlerinden korunmak ve fark edilmemek için, termal kameralara ısı izi vermemek için kamufle olmak için kullanmıştır.

    diğer isimleri: uzak battaniyesi, alüminyum termal battaniye, yanık battaniyesi, hipotermi battaniyesi, termal folyo, ilk yardım battaniyesi, acil durum battaniyesi, güvenlik battaniyesi, mylar battaniyesi, hava battaniyesi.

    kaynak 1, kaynak 2

  • tişörtünde "ı <3 mom" baskısı olan sevimli çocuk. hevesi kursağında kalmıştır. güldüm yalan yok ama aslında bu durum çok üzücü. çocukların yaratıcılıkları, merakları bilinçsiz insanlar tarafından eften püften sebeplerle baltalanıyor. bırakın döksünler, saçsınlar, öğrensinler ne zararı var ya? çocukların bütün uğraşları boşmuş, gereksizmiş, yaramazlıkmış gibi davranılıyor. bırakın bi nefes alsınlar üzülüyorum vallahi.

  • hırsızlık, cinayet, tecavüz mahkumu adi suçluların bulunduğu hapishane koğuşlarında pek bulunmazlar.
    ancak siyasi suçluların koğuşlarında bol miktarda bulunurlar diye tahmin ediyorum.