ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
19 eylül 2014 suriyelilerin türkiye'ye geçişi
-
avrupa birligine girecektik, ortadogu bize girdi amk.
pek yakında
-
bütün filmlerini üçer beşer kere izlemiş biri olarak, bu film açık ara en beğendiğim cem yılmaz filmi olmuştur. yeşilçamı gerek göndermeleri ile gerek ise film genelinde tuttuğu hava ile bize tekrar yaşatmıştır. hayrettir kimse hakkında yazmamış ancak şu repliklerin de berkine yazılmış olduğunu düşünüyorum.
--- spoiler ---
a.g - oğlum 50 yaşına geldi, buna rağmen her dışarı gönderdiğimde aklım kalıyor.
c.y - nereye gönderiyorsun ki?
a.g - fırına.
--- spoiler ---
kettle'da su kaynatmak vs ocakta su kaynatmak
-
yılllardır benimde kafama takılan ikilem.bir hafta kettle'da bir hafta ocakta kaynatarak ortalama maliyetten içimi ferahlatıyorum.
ekşi fest 2012'deki sigara satan kız
-
- merhaba.
- merhaba. (gülümseyerek)
- bir adet malbuş alabilir miyim?
- tabi buyrun. (gülümseyerek)
- paket değil dal ya.. dal sigara yok mu?
- maalesef.. (gülümseyerek)
- yapacağınız işi s.keyim.
- :( (gülümseyerek)
babayla telefonda konuşmak
-
- selamun aleyküm baba nasılsın?
- aleyküm selam oğlum iyi işte sen nasılsın?
- iyi baba nolsun uğraşıyoz işte iş güç.
- heee bizde aynı işte. iyi bişey diyon mu?
- canının sağlığı baba senin diyeceğin varsa söyle
- canının sağlığı seninde hayde iyi akşamlar.
işte bütün diyaloğumuz bu şekilde benim babamla. memlekete gittiğimde de aynen bu şekilde konuşuyoruz. o yüzden sürekli annemi arayıp sonra babamı çağırırım telefona.
her gittiği yerden check-in yapan insan
-
aslında bana zararı olmamasına rağmen ağzının ortasına ayağımın altıyla yapıştırmak istediğim arkadaşdır bu insan. nedenini anlayamadığım bir şekilde bulunduğu yeri insanlara duyurma merakıyla yanıp tutuşur. gerçi nedeni konusunda bazı fikirler yok değil tabii. misal twitter ve facebook'un nasıl insanların hayatına bu kadar adapte olduğuyla ilgili bir şeyler okumuştum. kilit cümle, bu ortamların insanlara kendilerini "önemliymiş gibi" hissettirmeleriydi. bir nevi özgüven pompası yani. ama çok gerizekalı değilsen insanların senin "herkeşlere ne kadar sosyal olduğumu göstermem lazım" triplerinden sıkıldığını da biliyor olman lazım artık. hele ki bir de "ne ekşınlı hayatım var be" tadında yorumlarını da eksik etmiyorsan..
misal bir yere eğlenmeye mi gitti arkadaşlarıyla bu, çaaaaat "kopmacaaa - tuğçe is @bilmemneresi w/43 others". vay anam vay.. biz evde arka sokaklar izlerken tuğçe kopuyor, seratoninin dibine vuruyor.. onu da geçtim, yemin ediyorum facebook'da kendisiyle birlikte 23-24 kişiyi tagleyeni gördüm. iş için bir mail istesen 3 gün sonra cevap döner ama...
daha acayibiyle metrobüste karşılaştım. 200 kişi yekpare halde yolculuk ediyoruz, ben orada nefes almak için son çırpınışlarımı yaparken, köprüye geldiğimiz an 3-4 kişinin birden telefonlarına saldırıp check-in yaptıklarına şahit oldum. zannedersin köprünün üstünde parti veriyoruz anasını satayım. ulan metrobüstesin be kıçımın kenarı, millet dayıyor sana o esnada, sen gidip "kıtalar arası yolculuk eki eki - buğracan is @boğaziçi köprüsü w/299 others"
woodstock 69
-
woodstock belediye başkanının izin vermemesi yüzünden max yasgur'un bethel'deki arazinde vuku bulan üç gün süresince 2 doğum, 3 ölüm, 33 tutuklamaya tanıklık eden, 500 bin kişinin izleyip yaklaşık 250 bin kişinin ise tıkanan otoban nedeniyle ulaşamadığı çoğu sanatçının yollar izin vermediği için helikopterle konser alanına ulaştırılabildiği çamura bata çıka özgürlüğün tadının çıkarıldığı güzel günler. normalde biletli olan bu organizyon etrafta tel örgü ve kapılar izdiham nedeniyle söküldüğü için beleş hale gelmiş organizatör michael lang belini uzun süre doğrultamamıştır.
sümeyye erdoğan'ın hala bekar olması
-
(bkz: benim kızımla evlenmediler)