ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yaran facebook durum güncellemeleri
-
günün anlam ve önemine binali'yen:
"yaa biz adamlara pedofiliyi anlatamıyoruz, atam gidip bunlara erzurum'da sivas'ta cumhuriyeti anlatmış nasıl ikna etti acaba aq ya"
metronom
-
“hatasız“ müzik yapabilmek için gerekli fakat en nihayetinde duyguları öldüren bir cihazdır. insani özellikleri törpüleyen, bizi mekanikleştiren bir araç olduğu kanaatindeyim.
insanlardaki ritim duygusunun vücutlarındaki iç organların işleyiş ritminden geldiğini düşünüyorum. bu yüzden herhangi bir ritim tempo tutarak basitçe dışa vurulduğunda bu iç işleyişle bir uyum yarattığı için motive edici bir etkisi oluyor. alkış tutmak, bir şarkının temposuna göre dans etme isteği, hatta topluca söylenen sloganlar bunlara örnek olabilir. yeri gelmişken steve reich'ın da vücudun iç mekanizmasını anlatmak istediği bir müzik albümü vardır. (bkz: music for 18 musicians)
gel gelelim iç organlarımızın ritmi hep aynı değildir. nabzımız her dakika aynı değeri göstermez hatta sağlıklı insanlarda bile her dakika farklı değeri gösterir. bu yüzden içimizdeki bu ritmi dışa vurduğumuzda da küçük “hatalarla“ çalarız, standart bir düzende uyumlu çalamayız. çünkü insani özellikler buna programlı değildir. çalarken dışardan düzenli ve uyumlu gelen ritimler metronom referans alındığında oldukça rahatsız edici bir hale bürünecektir. böyle çalabilmek için metronom ile çalışmamız ve metronomsuzken standart çalabilmek için beynimiz o standardı refleks haline getirene kadar metronom ile çalışmamız gerekir. bu özelliği koruyabilmek için ise hayatımız boyunca metronoma devam etmemiz şarttır. çünkü dediğim gibi yaradılışımız metronoma uyumlu değildir ve ara verirsek yeniden insani özellikler baskın gelmeye başlar.
başka bir açıdan ise, nasıl iç organların ritmi her insanda farklı ise, bir enstrümanı çalarkenki ritim algıları da farklıdır. doğaçlama sırasında, birbirlerini dinlerlerken ne kadar bu farklılıkları törpüleyerek aynı çizgi de gidiyor olsalar da aslında hafif hafif çizginin dışına çıkıp giren bir enstrümanlar bütünü vardır. bu küçük çıkış girişler de dışarıdan dinlenirken anlaşılmaz fakat metronom devreye girdiğinde ortaya çıkarlar. yani enstrümanların stabil şekilde aynı çizgide çalınabilmesi için metronom gerekir yine veya çalanların metronomize beyinlere sahip olması.
kısacası insanların kendini veya başka bir insanı referans alarak “hatasız“ müzik yapabilmesi mümkün değildir ve bunun için insani olmayan bir cihaza ihtiyaç duyar. insanı tarafını törpülemek istemeyen müzisyenlerin metronom ile çalamıyor diye küçümsenmesi de mekanikleşmiş beyinlerin bir ürünüdür.
metronom ile çalmayı çok seviyorum diyen bir müzisyen bulamazsınız. standardizasyon için bir zorunluluktur. metronom ile çalışarak ritim ve boşluk algısı geliştirilmeye çalışılır. fakat bunun bir gelişim olduğu bakış açısına göre değişecek bir söylem.
tsubasa ve misaki'nin beraber attıkları gol
-
aslinda wakayabashi o golu yemezdi.. ama ayni anda tsubasa kartal vurusu, misaki de guguku vuru$unu tek bir topa uyduladilar, ki bu teknikler iki oyuncunun da bir finish him, bir babality vuru$lari idi.. bu yuzden 4 boyutlu uzayda bile fizik di$i olabilecek bir yorunge ile kaleye yol alan top yolculugunun degi$ik anlarinda "i$inlandi". teker teker gelseler yemezdi genzo. ipneler.
metrobüste boş yer görmüş teyze
-
bu teyzedeki;
hız hiçbir çita'da yok,
metrobüsün en ücra köşesindeki boşluğu görebilecek keskin gözler hiçbir kartal'da yok,
önündeki herkesi yararak kenara atabilme çevikliği hiçbir kaplanda yok,
bayılma numarası yapıp rakibini egale etmek istemesi hiçbir ayı'da yok,
ama sorulduğu zaman ayakta duramayacağı kadar kötü durumda kendisi.
the walking dead
-
daryl okuyla her zombi öldürüşünde, okunu zombinin kafasında unutup gidecek diye gerim gerim gerildiğim dizi.
çok dert ettim bu konuyu.
6 ay çalışıp 6 ay dünyayı gezmek
-
doganin insana sundugu yasam seceneklerinden biri.
6 ay dogal tarim ile gecen surenin ardindan gelen kis mevsimi ile beraber gezginlige devam ettigim yasam seklim.
kasim ayinin baslarinda yagmur sezonun gelmesi ile beraber tarlama binlerce agac tohumunu tohum toplari yaparak sactim. bahar aylarinda tarlama dondugumde yemeyi ve satmayi dusundugum bezelye ve bakla tohumlarini da direkt tarlama attim. boylece nisan, mayis aylarinda tarlama dondugumde doganin yardimi ile hem yiyecegim hazir olacak hem de meyve sezonu baslayana kadar satabilecegim urun elde etmis olacagim. dogal tarimin en temel ilkesi olan hicbir sey yapma tarimi ile ne su ne gubre ne de herhangi bir kimyasal vs vermeme gerek yok. hatta benim orda olmama dahi gerek yok.
ınsanin tek yapmasi gereken topraga sacabildigi kadar tohum sacip gerisini dogaya birakmak. ardindan mutlu, huzurlu ve keyifli bir hayatin tadini cikarmaktir.
geride biraktigimiz sezonu iyi bir gelirle kapattigimi dusunuyorum.
( bu konu hakkindaki yazilara ve haberlere burdan ulasabilirsiniz.
https://seyler.eksisozluk.com/…azarindan-tavsiyeler
(bkz: butun kariyeri bir kenara birakip koye yerlesmek)
(bkz: ayda 140 dolar ile dunyayi gezmek))
bu kis mevsimisini avrupanin cesitli koylerinde ve komunitelerinde gecirecegim. ınsanlara dogal tarimi ogretmem ve beraber calismamiz karsiliginda yatacak yer ve yemek ihtiyacimi karsilayacaklar. keza karavanim ile seyahet ediyor olacagim icin yatacak yer ve ulasim buyuk bir sorun teskil etmeyecek.
gunden gune zorlasan hayat sartlari, sistem dayatmasi ve sabah 8 aksam 5 calismayi gerektirecek bir hayattan cok daha farkli ve icinde yuzlerce hatta binlerce hayatla kesisme imkani sunan bu yasam sekli beraberinde getirdigi manevi tatmin ve doganin mucizeleri karsisinda sadece arkaniza yaslanip kendinizi akip giden dogaya birakacaginiz bir gerceklik.
bir cok insana gore hala utopya olarak degerlendirilen ve gerceklesmesine ihtimal dahi verilmeyen bu hayat cennette yasamak icin olmeyi beklemenize gerek olmadigini gosteriyor aslinda.
kafanizi kaldirip soyle bir etrafiniza bakacak olursaniz goreceginiz sey. aci ceken, hayat boyunca mucadele etmesi gerektigini dusunen ve ordan oraya savrulan mutsuz insanlarla dolu. kisiligi dahi ait oldugu meslek gruplari ile sekillenen bir insan olmaya calismaktansa insanin ait oldugu yerde, dogada insanin kendini tanimasi icin yeterince zamani ve dogru kosullari fazlasiyla mevcut.
hayat bir ruyadir. sadece uyuyanlar onu gercek sanir.
türkiye'de 197 bin kişinin korona olacağı iddiası
-
eger 197 binde kalacaksak bence basarili olmus oluruz
gaspçı öldüren üniversitelinin hapse girmesi
-
kendisi ölmeliydi ki kendisi hukuk şehidi olmalı gaspçı ise 21.dosyası ile hayatına devam etmeliydi. evet neden çünkü hukuk. evet hukuk.
edit:düzeltme
hukuk değil guguk olduğu konusunda yoğun mesaj aldım.
haklısınız arkadaşlar evet guguk
22 nisan 2015 tsk'nın roboski operasyonu
-
tam da chp ve hdp zihniyetinin seçim beyannamelerini açıkladığı, chp'nin iyi bir rüzgar yakaladığı ve hatta koalisyonların gündeme geldiği bir dönemde başlaması ilginç operasyon. ha yok oranın adı uludere, yok bokdere diye tartışmak güzelse siz oradan devam edin ağalar.