ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
celal şengör
-
fatih altaylı, deprem'in ilk günü deprem esnasında mavi ışıkların ne anlama geldiğini kendisine sordu. 'bilmiyorum' diye cevapladı ! yer altında bazı elektrik olaylarının olduğunu söyledi ama gökyüzü ile alakalı hiç bir okuma yapmadığını ve dolayısıyla bilmediğini söyledi.
adamın bilgi birikimi ve saygınlığı olağanüstü seviyede olmasına rağmen bil-mi-yo-rum diyor ey dünyalılar. huzur ve güven içinde yaşayabilmemizin tek anahtarı bu ve bunun gibi bilim insanlarını örnek almaktır.
lu-lu-lu lukas podolski
-
iyiki benzeri amrabat için yapılmadı..
aşkı anlatan gelmiş geçmiş en iyi replik
-
"şimdi o gidiyor ya. ikiden bir çıkınca ne kalır bir kalır değil mi? öyle değilmiş işte, yarım kalıyormuşsun."
(bkz: leyla ile mecnun)
20 yıllık bürokrasi hükümet değişimi istemeyebilir
-
zamanında askeri vesayet, kemalist statüko diye kafamızı ütüleyip ülkenin içine edenlerin yeni sıçmalığı.
he canım akp cumhuriyeti ilelebet payidar kalsın ki siz de küpünüzü rahat doldurun boğazda yalı sahibi olun.
otofaji diyeti
-
otofaji ile ilgili araştırmanın nobel ödülü almasından sonra yaygınlaşacağını düşündüğüm diyet.
ismini ben uydurdum. muhtemelen daha ticari bir isim bulacaklardır. rejenerasyon diyeti gibi mesela.
72 saat düşük sodyumlu su haricinde hiçbir şey yiyip içmiyorsunuz. 3 gün ölüm orucu resmen. bu süreç içinde vücut kendi kendini sindiriyor. ama sindirmeye eskimiş, işe yaramaz, kanserli hücre ve dokulardan başlıyor.
ayrıca şeker ve obezite gibi hastalıklar da sona eriyor. bağışıklık sistemi resetleniyor ve kök hücreler aktif hale geçiyor.
olayın özünde vücudu strese sokmak var. uzun süren sporlarda da aynı şey yaşandığı için vücut eski hücreleri sindiriyor ve yenileniyor. spordan sonra insanların kendisini rahatlamış hissetmesi bu yüzden.
ek olarak uzun süre aç kalındığında insanın sezgisel ve 6. hisse dayalı özellikleri gelişiyor. beyin kendini farklı bir moda sokarak öğrenmeyi kolaylaşır hale getiriyor.
yakın zamanda konu ile ilgili daha detaylı bilgiler ortaya çıkacaktır. bu yazdıklarım yabancı sitelerden okuduğum makalelerin kısa bir derlemesidir. türkçe kaynak malesef yok denecek kadar az.
insanlık tarihinin en kötü iki senesi 536 ve 537
-
bir cogumuz icin karanlik caglar denildiginde aklimiza ilk gelen dönem 800 ile 1400 lerin ortasi yani ortacag gelir. veba, fakirlik, hic bitmeyen savaslar...
ama aslinda oyle degil.
ınsanlik tarihinin en kotu donemi 536 senesinin ilk aylari ile 537 senesinin son aylari yani yaklasik 20 aylik bir dönem. tam anlamiyla karanlik cag da diyebilecegimiz bir tuhaf zaman dilimi.
20 ay boyunca gunesin olmadigini dusunun. 20 ay boyunca yari karanlik bir dunya da yasiyorsunuz. gunes olmadigi icin tarim bitiyor, aclik had safhada.
kuresel isi dusuyor. o zamanlarin istanbuluna yaz ortasinda kar yagiyor. hem de oyle bir iki dakikaligina serpistirmiyor 3 gun boyunca kar firtinasi ile bogusuyor bizans.
cin ile misir da ayni durumda, avrupa ise daha da bitik.
bugun ırlanda, almanya, fransa olan bolgeler bu doneme "times of the bad breads" diyor.
ve tum bunlar krakatoa ve ilopango yanardaglarinin 5 ay arayla patlamasi ile olusuyor.
tum dunya yaklasik iki sene surecek kalin bir toz tabakasinin altinda yasamak zorunda kaliyor.
aclik yuzunden kanibalism basliyor. kucuk kasabalar biraz daha buyuk kasabalar tarafindan sadece biraz daha bugday bulabilmek icin yagma ediliyor.
kuzey de feodal krallar fakir halktan hergun rastgele birini secip karinlarini doyuruyor arta kalan kemikleri ise yine fakirlere atiyorlar. o fakirler arasinda muhtemelen biraz once yenilen kisinin esi ya da cocuklari da var...ama aclik insanlari bu duruma getiriyor.
dramatize ettigimi dusunuyorsunuz ama sahiden de tum bunlar yasaniyor.
bizans'li tarihci procopius gunlugune " bugun 18. aya girdik, gunes hala dunya yi ay isigi kadar aydinlatmakta" diye not dusuyor.
bizans imparatoru 1. justinian bir yasa ile 537 de imparator olur olmaz kanibalizmi yasakliyor.
ama alinan hicbir onlem aclik ceken insanlari durdurmaya yetmiyor.
roma imparatorlugunda binek hayvani kalmiyor. 537 senesinin ilk aylarinda imparatorluk ahirlari ac roma halki tarafindan yagma ediliyor. ne imparator ne de askerler hic birsey yapamiyor.
bu donemde 18 ay boyunca gunes isigindan hic yararlanamayan insanlik "d" vitamini eksikliginden de muzdarip olmaya basliyor. normal bir sekilde attan inen bir erkek bacagini kirabiliyor. sakat kalan insanlarin ise hic sansi olmuyor. sakat kalanlar saglamlar tarafindan gida olarak gorulup ölduruluyorlar.
yine d vitamini eksikliginden kel insan sayisi artiyor. dogan her 10 bebekten sekizi rasitizm hastaligi ile dogmaya basliyor.
ekonomik olarak tuhaf gelismeleri de pesinden getiriyor bu donem. ınsanoglu uzun zamandir ilk defa paranin yenemeyecegini anliyor. kimse altin ya da zumrutun yuzune bakmiyor. ucretler bugday, yumurta, kurutulmus et gibi gida urunleriyle odenmeye baslaniyor.
dunya nufusu 535 senesinde yaklasik 190 milyon. 537 senesine geldigimiz de bu sayi yaklasik 100 milyona dusuyor.
ve bugun yasanan ya da gecmiste yasadigimiz bir cok felaket 536 ile 537 senelerinin karanligi yaninda gulluk gulistanlik kaliyor.
ılgilenenlere link
https://www.researchgate.net/…t_century_perspective
https://history.fas.harvard.edu/…e_mag_re_ad536.pdf
https://www.science.org/….1126/science.362.6416.733
ilkokul numarasını unutmamak
vatandaşını ücretli yol ile dolandırmak
-
üst edit:aşağıda çıkmadan yola bakmadınız mı şeklinde kendince zekice açıklamalar girenlere bir sorum olacak?
vatandaş, bir yere giderken acaba kazıklanır mıyım şeklinde düşünecek kıvama geldiyse bir problem yok mudur? yol arkadaşım. yol bu. senin, benim yolum. kamunun malı. kamu sensin. ücretli yol olması problem değil, problem vatandaşın tabelalarda iki yolu aynı anda görüp, istediğini tercih etme hakkının elinden alınması.
orijinal entry:
dün gece saatlerinde istanbul'dan adana istikametine gitmek üzere çıktığım yolda, daha önce bildiğim ancak tecrübe etmediğim dolandırmadır.
ankara- niğde yolu hayırlı olsun tabelasını asan sn ulaştırma bakanı, tabelalarda bile isteye normal güzergahtan adana yazısını çıkaran, ücretli yola adana'nın tek yolu imiş gibi adana yazdıran sebebi bana bir açıklasın. bir vatandaş olarak talebimdir.
girdiğimiz yolda bunu farkettikten sonra tek mola yerinde bir amcanın bu yola giren herkes yanlışlıkla giriyor zaten, emirler sapağından çıkın, en azııdan az ödersiniz demesiyle 144 tl'lik kazığı 32,5 tl ile atlattım. ve sonrasında şereflikoçhisar merkez tabelasında, pozantı kavşak tabelasında aynı üç kağıtçılık yapılmıştır. bu sefer yemedim.
herkesi bu hususta dikkatli olmaları için bilgilendirmek istedim.
not: bana ergen esprileri ile gelmeyin, kalbinizi kırarım.
edit : cimer, bimer ve emg'ye şikayet etmiş bir arkadaş. et kardeş. hakaret yok, kişilere atıf yok. devlet dediğin ise benim, sensin. devlet bir aygıt. başlıkta da entry'de de suç içeriği yok. keyfin bilir.
teşekkür editi: destek mesajlarına yetişmem olanaksız. teşekkürler ekşi ahalisi.