hesabın var mı? giriş yap

  • kıdem tazminatına çökmek için ismini de tes ( tamamlayıcı emeklilik sistemi ) koymuşlar. şimdi gerizekalıya anlatır gibi anlatayım. bu sistemde ki olayı.

    işveren şu an için kıdem tazminatı durumunda brüt maaş üzerinden aylık %8,3 civarı bir ödeme yapıyor. tes denen ucube sistemde ise hükümet işverene diyor ki eskiden 8.3 yapıyordun şimdi 5.3 yapacaksın. bak sana her ay için %3 kar edeceksin bir de diyor istediğin adamı kıdemi var diye kovamamazlık etmeyeceksin. kovacaksan istediğin an kov. tazminat isterse sen değil ben uğraşırım.

    salak işçilere de diyor ki sen zaten her işverenden tazminat alamıyordun bu sistemde kendinde işten ayrılsan tes'te olan parana bir şey olmayacak. yanlız sistemde söylenmeyen şeyleri aşağıda yazayım.

    işçi işten çıkartıldı, sistemde biriken tazminatını 60 yaştan önce çekemiyor. hatta 60 yaştan sonra da nakit olarak çekemiyor. hükümet diyor ki o parayı peşin sana yedirmem. emekli maaşına azar azar ekleyerek sana veririm diyor. işin enteresanı ev alacaksan tes'de biriken paranın sadece %10 civarını kullanabilirsin. hem ev aldın hem de o sene evleniyorsun o zaman da diyor ki tes'de biriken paranın sadece %20'sini kullanabilirsin. kağıt üzerinde evlenerek tes'te ki parayı çekmeye çalışanlar içinde demişler ki sadece tek bir evlilikte o paranın %10'unu alabilirsin. ikinci evlilik bizi bağlamaz demişler.

    bunun dışında tes denen sistemde işçinin maaşından da %3 kesinti yapılacak. yani işveren 30 günün 19'günün parasını ödiyecek işçi ise kalan 11 günün parasını ödeyecek. ancak işçi o parayı istediği an değil hükümet nasıl uygun görürse öyle kullanabilecek. kısaca bu sisteme destek veren çalışan kişi beyin yerine saksı taşıyordur.

  • ikisi de kıskançsa bunalırlar yürümez.

    birisi kıskançsa diğerinin yürütmesi beklenir, çoğu zaman yürütemez.

    ikisi de rahatsa başka kollara giderler yürümez.

    herhangi biri istanbul'daysa asla yürümez.

    herhangi biri çalışmıyorsa mümkünatı yok yürümez.

    velhasıl kelam bu koduğumun ilişki türü yürümez, yürüteniniz varsa yeşillendirsin nikah şahidi olurum sağdıç olurum hatta erkek halimle nedime bile olurum lan. belki bikaç da tavsiye falan ateşlersiniz nasipleniriz :)

  • bir ara iki karpuzu koltuk altlarına yerleştirip, basına poz vermişti. gazetedeki fotoğrafın altında da "bu sene kaleyi gole kapatırım" yazıyordu.

    ertesi gün beşiktaş forumlarında "ali eren mi yakışıklı, karpuz mu?" diye bir başlık açılmış, karpuzun daha yakışıklı olduğuna kanaat getirilmişti.

    bu arada "bu sene kaleyi gole kapatırım" iddiası karpuzların gölgesinde kalmış olsa da, o sene beşiktaş cidden az gol yemişti.

  • muhtesem hizmet. sanirim turkiye toptan "is nasil yapilmaz" konulu bir deney calismasi, ttnet de bu amacla kurulmus bir sirket.

    aktarma yapmak icin ataturk havalimani'nda bulundugum sirada, turk sim kartim olmadigi icin haberlesmek icin internet'e gireyim dedim. baktim ttnet wifi diye bir ag var, hah dedim ne guzel wifi hizmeti koymuslar girer baglanirim.

    baglandim, kayit olmam gerektigini soyledi. ala. gunluk ucret 20tl, pekala. kaydolurken baktim telefon numarasi sordu. sebep ? napacaksin ki telefon numarasini ? aa demez mi sms aticam, kod gondericem. lan niye ? zaten bu hizmet baska sekilde iletisemeyen adam icin degil mi ? yok ki baglantim ? yanimda bir sekilde almanya'dan aldigim bir sim kart oldugu icin onu takip denedim. zar zor sms'i aldim, kredi karti sordu yazdim bilgileri. "devam". sonuc: "bu hizmeti satin alamazsiniz". sebep ? belli degil. artik tipimi mi begenmedi, esref saatine mi denk geldik bilemiyorum.

    islemi bastan baslatayim dedim. a aaa, surpriz. "bu hesap zaten kayitli". tamam canim kardesim, az once ben kaydoldum, biliyoruz. simdi o hesaba hizmet satin alayim. "bu hizmeti satin alamazsiniz". lan niye ?

    tamam dedim allah belani versin, hesabi sil dedim (kendi terminolojileri ile "beni unut", bir de tribal romantizm yasatiyor pezevenk). simdi, hesabin silinmesinden beklenti belli. hesabi sileceksin, onunla ilgili herhangi bir kayit olmayacak ki dogal olarak tekrar kaydolabilecegim temiz temiz. tekrar deniyorum "bu hesap zaten kayitli". e sen neyi sildin az once bre deyyus ?

    neyse, faydali hizmet. internet'e baglanamiyorsunuz ama aktarma ucaginizi beklerken vakit geciyor. bu gerizekali ile ugrasmaktan tuvalete zor girdim, ucagi kaciriyordum.

    bakin benzeri hizmetin bir cok havalimaninda ucretsiz oldugundan hic bahsetmedim bile. ucretsizi gec, parasiyla giremiyoruz.

  • geçmişten günümüze tarihin tozlu sayfalarını çevirerek gelirsek, kitabımızın her sayfasında savaşların olduğunu görürüz. hiç şüphesiz tarih yapraklarının yarıdan fazlası savaşlar ile ilgilidir. savaşları tek tek incelersek hepsinin ayrı bir hikayesi olduğunu görürüz. bu savaşlara yön verenler rakiplerini önce masa üstünde yenmeye çalışır, stratejisini buna göre yapar. bunu yaparken de her yol mübahtır. çünkü savaşın bir kuralı yoktur. iyi bir plan ve strateji, askerlerin kullandığı silahtan daha güçlü ve yıkıcı olabilir. ve çoğu zaman zihinlere hükmetmek, rakibin kafasını karıştırmak en büyük silah olabilir, daha savaş başlamadan ya da savaş anında da rakibinize psikolojik üstünlük kurarak rakibinizi alt edebilirsiniz. işte bu yazıda partların meşhur carrhae savaşında romalılar'ı nasıl psikolojik olarak yıprattıklarını ve acı bir mağlubiyet tattırdıklarını anlatacağım...

    ilk önce savaş öncesi duruma göz atalım. partlar doğu'da dicle ve fırat nehirlerinin hemen hemen kontrolünü sağlamışlar, ipek yolunu ele geçirmişlerdi. ekonomik olarak güçlü bir duruma gelmişlerdi. roma ise zaten süper bir güçtü. kendi içindeki isyanları bastırmış ve düzen sağlanmıştı. sezar, pompey ve crassus üçlü ittifağa girişmişti. crassus spartacus isyanını başarılı bir şekilde bastırmıştı. aynı zamanda roma'nın önde gelen zenginlerindendi. hiç şüphesiz spartacus'e karşı kazandığı zafer, onu sadece zengin olmasıyla değil askerî anlamda da saygı duyulmasını sağlamıştı. ayrıca iki devlette ermenistan konusunda da ciddi bir psikolojik savaş veriyordu. ermenistan sorunu iki devlet için bir gövde gösterisi idi. her ikisi de ermenistan üzerinde hakimiyet kurmak istiyordu. en sonunda ermeni kral roma'dan yardım isteyince savaş kaçınılmaz oldu. ama bu savaş crassus için politik olmaktan çok ekonomikti. çünkü zengin crassus gözünü doğunun yani partların zenginliğine dikmişti.

    crassus, crassus... roma'nın en zengin adamı. servetine servet koymak için yönünü part topraklarına çevirdiğinde onu karşılamak için hazır olan biri vardı: surena. surena'da crassus gibi zengindi. geniş topraklara sahipti. partların kraldan sonra en güçlü kişisiydi. gelin ünlü romalı tarihçi plutarch'ın surena hakkındaki betimlemesine bakalım,
    "cesaret ve yetenekte, boy ve kişisel güzellikte eşi benzeri yoktu. bin develik konvoyu, zırhlı bin atlı ve daha da fazla sayıda hafif silahlı süvarisi vardı. dahası, tacı part kralının başına geçirmek gibi kadim ve kalıtsal bir ayrıcalığın da tadını çıkarıyordu. ve o sırada henüz otuz yaşında olmamasına rağmen, basiret ve sağduyu konusunda en yüksek itibara sahipti."
    crassus rakibini hafife almamalıydı ve dikkatli olmalıydı çünkü rakibi de keza güçlüydü.

    roma ordusu oldukça iyi eğitimliydi, disiplinliydi. lejyonlar kuşatma anında kaplumbağa¹ dizilişi yapıyordu. her arazide savaşabilecek şekilde eğitiliyorlardı.
    partlar ise vur - kaç taktiğini başarılı bir şekilde uyguluyordu. at üstünde ok atan askerleri vardı. part ordusu geri çekilirken, arkadan gelen askerlere özellikle suvarilere at üstünden ustaca ok atıyorlardı. ayrıca yine at üstünde mızrak kullanan ve "part katafraktı"² denilen ağır zırhlı süvarileri vardı. şunu da ekleyelim, partlar develere yükledikleri oklarla savaş meydanına tedarik yapıyorlardı.

    partlar 9.000 atçı okçu ve 1000 katafrakt atlısı vardı. roma ordusunda ise 30.000 ağır piyade, 4.000 hafif piyade ve 4.000 süvari idi.
    tüm "sayısal" şartlar roma'nın yanındaydı. yani roma ordusunun "kılıcı", partlar'dan daha fazlaydı. crassus hayatına mal olacak olan topraklara doğru para hırsı ile yol alırken ordusunun sayısına güveniyor olmalıydı. crassus'un atladığı önemli bir şey vardı; partların rakibi yormaya yönelik stratejisi. partların stratejisi roamalıların kılıcından daha güçlüydü.

    crassus önce partların barış tekliflerini geri çevirmişti. roma'da çoğu kişi bu savaşı gereksiz buluyor ve crassus sert bir şekilde eleştiriliyordu. o zamanlar kış şartları hâkimdi. crassus önce brundisium limanına geçti. gemi ile suriye'ye geçmeyi planlıyordu. ne var ki fırtınada gemilerin bazıları battı ve bazı askerleri kayıp verdi. bu yaptığı oldukça büyük bir hataydı. orduyu galatya'ya çıkardı. bu bölge günümüz eskişehir ve ankara dolaylarını kapsıyordu. crassus partların batı şehirlerini aldı ve garnizon kurdu. aslında crassus bu bölgede savaşarak ve garnizon kurarak hata yapıyordu. crassus'un hedefi seleukia (antalya) üzerinden fıratın doğusuna geçmekti. romanın müttefiki olan ermenistan kralı ikinci artavesdes crassus'a daha farklı bir yol sundu. sonuçta partları ve savaşçılarını tanıyordu. partların okçu süvarileri açık alanda iyi savaşıyordu. crassus'a ermenistan üzerinden dağlardan geçmesini tavsiye etti hem böylece yardım da edebilecekti. crassus bildiğini okudu.
    eskiden pompey'in bir müttefiki olan bir arap şefi, surena tarafından romalılara gönderildi. adı ariamnes idi. crassus'a partların nerede olduğunu bildiğini ve sayıca az olduklarını söyledi. ve romalılar'ı çöle getirdi. ariamnes daha sonra ortadan kayboldu ve surena'yı romalılar'ın konumu hakkında bilgilendirdi. artık roma ordusu bir tuzağın içine çekilmişti. roma ordusu susuzluk çekmeye başlamış ve bitkin duruma gelmişti. biraz ilerledikten sonra bir pınara denk geldiler. crassus'un teğmeni cassius dinlenmeyi teklif etti. crassus acele ediyordu. yukarda dediğim gibi crassus zaman kaybediyordu ve bu rakibinin de işine gelen bir durumdu, partlar hem plan yapma hem askeri olarak hazırlanma fırsatı bulmuş oldular.

    crassus ve ordusunun üstünde en baştan beri uğursuzluk vardı. hieropolis ( denizli) tapınağına gelen crassus, burda partların okçu atlarıyla ilgili bazı söylenceler duydu. askerler korkmaya başlamıştı. subaylar, crassus'a fetihten vazgeçmesini bile söylediler. crassus askerlerinin sözünü dinlemedi. ve yine kamp yapacakları bir sırada yoğun bir yağmur ve yıldırım'a yakalandılar. yerler sırılsıklam olmuştu. çakan bir şimşek crassus'un atlarından birini korkutmuş ve bakıcısını suyun içinde sürüklemişti.

    part ordusu kendini gösterdiğinde crassus aldatıldığını anladı. partlar az değillerdi sayıları tahmin edilenden fazlaydı. iki ordu'da savaş düzeni aldı. hatta surena ordusunun görünenden daha az gözükmesi için askerlerinin büyük bir kısmını muhafızların arkasına sakladı. daha sonra partlar tüm ovayı inletircesine davul çalmaya başladılar. plutarch'ın anlatımına göre bu sesler "sağır edici, korkunç ve bir canavarın sesini andırıyordu". surena süvarilerinin zırhlarını deriler ve cüppelerle kaplamasını emretti. romalılar saldırıya geçtiler. partlar dağılarak zırhlarını açtılar. bu psikolojik taktik romalılar'ın moralini iyice bozdu. romalılar birbirine kenetlenmiş ilerliyordu. surena atçı okçularını lejyonların üzerine sürdü, ve bir ok yağmuru başladı. oklar zırhları deliyordu. o sırada develerin üzerinde ok mühimmatı yapıldı. crassus bunu görünce oğlunu yani publius'u süvarilerin başına geçirdi ve ileriye doğru gönderdi. okçu atlar geri çekilme numarasını uyguladılar. roma süvarileri onları takip ediyordu. uzun bir kovalamaca sonunda part katafraktları romalılar'ı pusuya düşürdü. romalılar yerlerinde durdular, bunun üzerine okçu atlar onları çembere alarak toz çıkardılar. romalı askerler safları sıklaştırdılar ancak önlerini göremiyorlardı. çaresiz kalmışlardı. publius saldırı emri verdiyse de katafraktlar hepsini öldürdü. crassus bunun üzerine teslim oldu.
    crassus'un en baştan zaman kaybetmesi, bir aldatılma sonucu çöle girmeleri, partların sayıları hakkında yanlış bilgilendirilmeleri, partların savaşın başında sahte zırh hareketleri hepsi roma ordusunun önce psikolojik olarak yenilmesini sağlamıştı.
    crassus'un ise ölümü ironik bir şekilde olacaktı. crassus idam edildi. altın için geldiği topraklarda kafasının içine altın eritildi. ilginçtir ki surena'da aynı yıl kral tarafından öldürüldü.

    biri roma'nın diğeri de partların en zengini olan iki kişinin savaşında, ikisinin de en sonunda ölmüş olması tarihin tozlu sayfalarında acıklı bir şekilde yazacaktı.

    ¹görsel
    görsel

    ² görsel
    görsel
    sonda ki görsel wikipedia

  • insanın kaybetme duygusunu kaybettiğinde nasıl özgürleşip çevresindeki şerefsizleri maymuna çevirebileceğinin kitabını yazmış bir idoldür.

    limonla ayı abbas'ı madara etmişliği vardır.