ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
vince gilligan
-
bu adamın tarantino hayranlığını sinematik üslubunda yeterince görmüştük dimi? bunu kanıtlayan bir başka şey de vince'in olaydan çok duruma önem veriyor olması. yukarıda naziler ve meth çetesi çatışırken lydia'nın aşağıda kulaklarını kapatıp olaydan uzak kalmaya çalışmasını hatırlayın. lydia'nın nasıl bir karakter olduğunu anlatan muazzam bir sahneydi. çoğusu eleştirmişti bu ne lan aksiyon sahnesini göstermemek nedir falan diye.
reservoir dogs'u hatırlayın şimdi de. birden ortalığın kan gölü olduğu sahnelere geçiyor film. o anda karakterlerin nasıl davrandığına falan odaklanıyor vs. pulp fiction'da çanta açılıyor ve sarı bir ışık çarpıyor yüzlere. ama çantada ne olduğu gösterilmiyor. karakterlerin tepkileri gösteriliyor. bu bir hikaye anlatış tekniğidir. ve muazzamdır. al sana mis gibi bir paralellik daha. vince'in o işlerine laf atanları tarantino başlığında tarantino'yu överken görmeyeyim kafasına sıçarım pmfkfm.
not: ilgili hikaye anlatımı tekniğini ve güzelliğini ve olması gereken olduğunu anlatan süper video:
https://www.youtube.com/watch?v=-6guek3nvri
https://www.youtube.com/watch?v=7gwchcnvppe
bir karakter kapıyı açarken aynı zamanda "bak şimdi kapıyı açıyorum" diyorsa bir sahnede, o filmden bir cacık olmaz yani. seyriciyi gerizekalı yerine koymak ya da filme boş boş sahneler ve replikler doldurmak demektir bu tutum. gustavo fring dea soruşturmasından sonra asansöre bindiğinde şizo gibi monologlar kurabilirdi. kurdu mu? hayır. onun yerine naptı? kamera parmaklarına odaklandı. stres olduğu belli olan parmak hareketlerini gösterdi. işte vince ve tarantino gibi adamlar ve eserleri bu yüzden dahiyane, bu yüzden şahane.
bir evi zengin gösteren en önemli detay
-
zengin bir koca bulup boğaza sıfır evde oturan bir kız arkadaşıma "sizin evde mutfakta sıcak suyu açınca duştaki su soğuyor mu " demiştim , "evet" demişti , "sokayım öyle zenginliğe o zaman" deyip yüzüne kapamıştım. tek kıstasım budur.
dürümcü emmi
-
sgk müfettişlerinin bu açık ihbarı değerlendirmesi gerekir. burada çalışan garsonlar sigortalı mı, öyleyse kazançları 8400 tl net üzerinden mi beyan ediliyor yoksa asgari ücretten gösterip sahtekarlık mı yapıyorlar ortaya çıkarmalılar.
kadıköy işkur'a uğrayan işsiz kardeşlerim de doğrudan buraya başvuru yapabilir. nasıl olsa kimse iş beğenmiyormuş.
kar yağıyor bugün işe gelmeyin diyen patron
-
şirketim varken bendim bu. evden çalışmak diye bir şey var, deneyin çok güzel oluyor. fakat şirket piyasada tutunamadı, ne kadar başarılı bir yaklaşım olduğunu tartışabiliriz.
johnnie walker red label
-
tam bir klasik. hemen hemen her viski severin içmiş olduğunu düşündüğüm bir viski.
yumuşak içimli yapısı ile her daim tercih edilen bir marka olmaya devam edecektir. markanın üst düzey serileri içerisinde bile yeri sarsılmaz bir klasiktir. hakkında fazla söze gerek yok sanırım.
edit: diğer viski yorumlarım için (bkz: #60703155)
discovery channel vs national geographic channel
-
tamamen hurdacı, tamirci, motorcu çöplüğüne dönmüş bulunan discovery'nin through the wormhole ve bear grylls programları dışında national geographic karşısında fena ezildiği karşılaştırma. elbette korkusuz balıkçılar, akvaryum dünyası, cesar millan gibi gerzek programlar nat geo'da da var ama başta astronomi olmak üzere bilim ve vahşi yaşam belgeselleri discovery grubundakilerden çok daha kaliteli ve sürekli yenileri geliyor. discovery science sürekli eski belgeselleri yayınlıyor hatta.
not: bu entry'yi yazarken fark ettim ki, ben reality show'lardan tiksiniyorum ve discovery fena halde reality show bataklığına gömüldüğü için kendisinden soğumuşum.
ayyıldız tim'in sinovac.com'u hacklemesi
-
salak saçma işler.
köy kahvaltısı sahtekarlığı
-
istanbul'da kahvaltı servisi veren bir çok mekanda menüde köy kahvaltısı yazmış olmasına rağmen ürünlerin bir çoğu market malıdır.
eski kaşar der ama bim'den alınan 3'lü peynirdir.
köy yumurtası der ama muhtemelen o da bili bili
verilen çay seylan
gelen hesap gerçek köyün yarı ederi.
şehir kahvaltısı yazamıyorlar tabi.
debe editi: senin anıtkabirin olmayacak.. sen sadece öleceksin. yaşasın mustafa kemal atatürk ilke ve inkılapları!
patlıcanın kg fiyatının 18.25 tl olması
-
hala patlican yaz sebzesi diyenler var.
biz de biliyoruz yaz sebzesi. ama bu sebze gecen kış 4-5 tl/kg olup bu kış 18 tl/kg bandinda ise bu enflasyondur, alim gucunun dusmesidir, bize sokuyor olmalaridir.
yanlış telaffuz edilen marka isimleri
-
levi's
yanlış: levis
doğrusu: livays
http://youtu.be/fplm9dqkjz4?t=32s
http://www.howjsay.com/…p?word=levi's&submit=submit
nike
yanlış: nike, nayk
doğrusu: nayki
http://www.telegraph.co.uk/…spronounced-brands.html
size daha mantıklı geliyor diye, kelimenin orijini şu bu diye öyle telafuz edilmiyor kelimeler, şirketi kuran adam nasıl istediyse öyle telafuz ediliyor
e-devlet alt-üst soy bilgisi sorgulama
-
hataylı koyu türk milliyetçisi can arkadaşım (parmaklarında göktürkçe türk dövmesi bile var) ermeni çıktı. dört beş kuşaktan sonra full ermeni isimler soy isimler var. şokta. iş çıkışı içmeye gidiyoruz.
not: ermeni arkadaşlar yanlış anlamasın. insanlar ermeni, türk, kürt ya da alman olabilirler bu entry de herhangi bir ırka karşı kötüleme yapılmamıştır. sadece arkadaşımız çok koyu milliyetçiydi kafası karıştı şimdi.
5 şubat 2015 beşiktaş jk açıklaması
-
kulübümüzden açıklama
genel ahlak kurallarına uymayan, 100 yılı aşmış dostluğumuz bulunan fenerbahçe camiasına yakışmayan bir açıklama ile karşı karşıya kaldık.
spor amaçlı olmayan bu açıklamaya kulübümüzün yüksek değerlerinden kaynaklanan tarzımız gereği, cevap vermeyi uygun bulmuyoruz.
saygılarımızla,
beşiktaş jk*
http://www.bjk.com.tr/…5/kulubumuzden_aciklama.html
terlik ile metroya binen yüreği zengin insan
-
yapılan bazı paylaşımlarda kendini gören ali, metroda kitap okurken tanımadığı bir kızın fotoğrafını çektiğini ve kızında fotoğrafın altına "entel olcam kız tavlıcam diye kendini yırtan izban kekosu :d terliklerine bayıldım :* " yorumunu görünce biraz da duygusallık ile yazdığı ve bir kitap sayfasında paylaştığı alttaki yazı ile bir kez daha düşündürmüştür hepimizi.
yazıdan önce değinmeden geçemeyeceğim şey ise, şu sosyal medya zımbırtısı yüzünden her şeyden haber çıkarma, dalga geçme veya bilgelik taslayanları görmek ( paylaşımı yapan kız ve onun gibiler) ne kadar mide bulandırıcı olsa gerek. her sabah normal hayatta ne tarz birisi olduğunu bildiğin insanlar dünya'nın filozofu, enteli geçinir değil mi çevrende, hepsine haklısın hep bir sus diyesin gelir mi?
işin komiği insanları hala kıyafetleri, ayakkabısı vs. yargılayacak ölçüde sadece potansiyele sahipler. kıyafet insanda izlenim bırakır evet ama bu önyargı olmamalı. diğerleri için hayat gittiği tatil de en güzel fotoğraf açısını bulmak için milyon kare, pahalı ya da ünlü bir restoran ise sınıf etiketleri, ödenemeyen kredi kartları ile alınan şeylerin fotoğraflarını paylaşmaktan, telefona gömülen hayatlardan ibaret.
ha, bir de en nefret ettiğim kitap okumak marifet değildir önemli olan okuduğun ve yaşadığındır. herkes kitap okur, kimisi sabahtan akşama ama boş okur, önemli olan bir şey çıkarabilmektir. bu yüzden bunları yazma gereği duydum, başkalarının hayatlarını bilmeden kimileri kitaplardan bir şey çıkarmaya çalışırken kimileri de popüler kültürün meraklısı ama her ne hikmetse bu ülkenin filozofları kesilir diyeyim de, yazının devamını siz okuyun.
ali uçar arkadaşımızın paylaşımdaki ifadesi,
"arkadaşlar fotoğrafta ki şahıs benim ve hiç utanmıyorum karşımda oturmuş olan kıza veya çevremde hiç kimsenin namusuna bakmadığım için.. evet ben cebi çok zengin bir insan değilim hatta ilkokul 6 sınıf terkim annem babam ayrı toplumun huzurunu kaçıran soytarı olmadım utanıyorum...
çalmıyorum çalışarak kazanıyor param yettiğince kitap almaya kütüphaneye gitmeye çalışıyorum çok utanç duyuyorum böyle bir insan olduğum için...
elbisem kirli terliğim bindiğim metroya uygun değil işte zihnimi kirletemiyorum utanıyorum. ama her ne olursa olsun bana kitaplar böyle olmayı öğretti insan olmayı hayvanlaşıp çevremi kirletemiyorum üzgünüm utanıyorum...
ali uçar"
https://www.facebook.com/…199100475/?type=1&theater