ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
yer yarılsa da içine girsem denilen anlar
-
deli gibi mideniz bulanmaktadır ve kötü şans o anda tıklım tıklım dolu bir otobüstesinizdir. ayakta önünüzde çok hoş bir bayan bulunmaktadır. kendisini uyarmak isterseniz kusarsam önümde olmayın diye. ve diyalog başladıgı gibi biter :
- hanfendi pardon (tık tık omzuna vurulur)
- (bayan arkasını döner) böeghhhhh (kusma efekti)
- hayvan!.................
yemeksepeti sipariş notuna yazılanlar
-
pizza siparişimizi vermiş bekliyoruz, ofis telefonu çalıyor,
- efendim?
- abi iyi günler. ben x pizza'dan halit. şimdi turgut'u başka paket için gönderdik de sizin paketi yasin getirse olur mu? yoksa bekler misiniz?
- (iç ses: ne?!) yoo önemli değil hocam yasin getirsin...
- peki abi kusura bakmayın.
- estağfurullah (noluyo lan?)
ofisteki gerizekalılardan birinin mahalleden arkadaşıymış turgut, sipariş verdiğimiz yerde kuryelik yapıyormuş, bu salak da arkadaşını görmek için sipariş notuna "turgutla gönderin" yazmış. yasin gelince bozuldu bir de...
hayata dair gülümseten detaylar
-
birinin hayatının değişmesine vesile olduğunuzu görmek bu detaylardan biridir;
bundan yıllar önce, ben henüz 18 yaşında bir üniversite öğrencisiyken, her zaman gittiğim kuaföre saçlarımı boyatmaya gittim. kuaförüm dünya tatlısı bir insandı, saçımı boyadı ve "sen dur burda ben bir markete gidip geleceğim" dedi ve gitti. birkaç dakika sonra içeri orta yaşlı bir kadın ve genç bir kız girdi, maddi durumlarının çok kötü olduğu her hallerinden belliydi. genç kızın annesi bozuk türkçesi ile bana; "bütün çevre kuaförleri gezdik, çırak lazım mı diye soruyoruz tek tek, kızım iş öğrensin istiyorum, kendini kurtarsın istiyorum ama hiçbirine lazım değilmiş son olarak buraya geldik, inşallah artık bu kapıda yüzümüze kapanmaz" dedi. biraz daha sohbet ettik, kadının en büyük çocuğu buraya getirdiği 16 yaşındaki kızıymış, 3 çocuğu daha varmış ve eşi iki yıl önce vefat etmiş, eşi vefat ettikten sonra kızı okulu bırakıp açıktan devam etmiş ve çeşitli işlerle para kazanmaya çalışmış.
hikayeleri beni oldukça üzdü ve "yarın sabah gelip başlasın" dedim. onların gözlerindeki o sevinç yıllar geçmesine rağmen hafızamdan hiç silinmedi. ama bir sorun vardı, bir başkasının iş yerine ondan habersiz bir eleman almıştım, sonuçta kuaförüm beni ne kadar severse sevsin onun sadece müşterisiydim. eğer kuaförüm kabul etmezse yarın o genç kız geldiğinde çok daha fazla üzülecekti. bu yüzden o gelmeden planlar yapıp gerekirse ailemden aldığım harçlığın bir kısmını düzenli olarak ona verip, çırağına harçlık olarak vermesini teklif edecektim.
kuaförüm geldiğinde, nasıl bir tepki vereceğini tahayyül edemeden, konuya direkt "ben buraya bir çırak aldım" diye girdim. şaka yaptığımı düşündü ve gülmeye başladı, ciddi olduğumu anlayınca "olmaz! hırlı mıdır hırsız mıdır bilemem" dedi. ben yalvarmaya ve durumlarının çok kötü olduğundan bahsetmeye devam ettim. sonunda orta yol olarak en azından 15 gün benim hatrım için denemesini teklif ettim. kabul etti ve boynuna sarıldım. sonra elemanından inanılmaz memnun kaldı ve onu kuaförlük okullarına gönderip, bütün sertifikaları almasını sağladı. 3 sene daha o kuaföre gitmeye devam ettim. o kız orada inanılmaz güzel işler başarıyordu ve ben gördükçe mutlu oluyordum. sonra oradan ayrıldım ve bir daha gidemedim.
bugün fön çektirmek için bilmediğim bir semtte alelade bir kuaför aramaya başladım ve büyük güzel bir kuaför salonu gördüm. kapıdan içeri girdiğimde o yıllar önce gördüğüm küçük kız karşımda duruyordu, durup bana bakakaldı, ben tanıdı mı acaba diye düşünürken boynuma sarıldı ve "sayende" dedi. gözlerim doldu, kuaför salonu onunmuş, iki kardeşini üniversitede okutuyormuş. bütün gün ağzım kulaklarımda gezdim. hayır efendim! fönü beleşe getirdiğim için değil tabi, küçük bir çabamın güzel şeylere vesile olduğunu gördüğüm için.
doktora dokunmak konuşmak falan bu ne manyaklıktır
-
doktorların kendileri dışında tıp okumayanları geri zekalı sanması olayı.
edit. e tabi hepsi için değil yahu.
öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem
-
sınav kağıdı okuyorum. çocuklar 6.sinifta. elimden geldiğince kolay sordum. bir yerlerden puan verebilmek için. bir soruda çocukların türkçe kelimelerin karşılıklarını yazması gerekiyor. her sınıfta en az 10-15 kâğıt şu şekilde;
anne: çocuklar annesinin adını yazmış (ayşe, fatma gibi)
baba: aynı şekilde
nerelisin: çankırı, niğde
sayıları sordum. ilgilerini çeksin diye resimler var. bi ağaçta 5 elma mesela veya kardan adam elinde 8 rakamını tutuyor. yine çocukların yarıya yakını boşluklara kardan adam, elmalar yazmış. fakat koptugum cevap şu;
öykü: ayaz
tabi ben önce bağlantıyı kuramadim ama mesele şuymus.
kiraz mevsimi diye bir dizi varmış, o dizide öykü adlı kızın sevgilisinin ismi ayaz imiş.
bilemedim şimdi, öğretmeye nereden başlasam? önce okuduklarıni anlamayı öğretmek daha iyi sanki...
edit: imla
aciklama editi: bu okula bir kaç hafta önce geldim. siz mi öğretemediniz diye aklınıza gelebilir.
debe edit'i: 4 yıldır bu öğrencilerle ugrasan, tek dileği onların hayatlarına dokunup, bir ümit ışığı yakmak, bir pencere açmak olan bir öğretmenin, yaşadıklarını dile getirdiği kitaba, lütfen bir göz atar mısınız?
(bkz: ekmek arası ümitler)
ibrahim üzülmez facts
-
öncelikle (bkz: chuck norris facts).
gavurun olur da bizim olmaz mı? gençler üşenmemiş en bir güzel chuck norris fact'lerini adapte etmişler.
ibrahim üzülmez iki kaleye bir gol atabilir.
ibrahim üzülmez sonsuza kadar koşabilir. hem de iki defa.
ibrahim üzülmez'in çalım yediği sağ açık yoktur, geçmesine izin verdiği sağ açık vardır.
top ibrahim üzülmez ile rakip oyuncu arasındaysa, top ibrahim üzülmez'dedir.
messi'nin dünyanın en iyi futbolcusu olmasının sebebi, ibrahim üzülmez'in bu dünyanın dışından olmasıdır.
einstein'ın görelilik teorisine göre, ibrahim üzülmez bir sonraki pozisyonda gireceği kademeye, dün girmiştir.
adil bir oyun olması için ibrahim üzülmez gözleri kapalı oynar.
ibrahim üzülmez, "ronaldo mu? messi mi?" sorusunun cevabıdır.
"tsubasa mı? benjamin mi?" sorusunun cevabı da ibrahim üzülmez'dir.
ibrahim üzülmez'in teri kanseri iyileştirebilir, keşke terleseydi.
duran ibrahim üzülmez yorgun değildir, sadece bekliyordur.
dünya'da iki tip insan vardır: ibrahim üzülmez'den çalım yemeyenler ve profesyonel futbolcular.
ibrahim üzülmez hayatında bir defa ofsayta düşmüştür, o da kendi attığı pasa koşarken.
ibrahim üzülmez dirseğini yalayabilir.
(bkz: daha gider bu)
thy'nin 5.5 saat rötarı üzerine çıldıran yolcu
-
şahsımı güldürmüştür ama bir uçağın içinde beş saat beklemek nedir ya. adam sonuna kadar haklı. illa kavga mı edelim, polis mi gelsin, adam mı dövelim isyanı muazzam.
26 aralık 2013 şişme noel babanın bıçaklanması
-
bu tür haberler mısır'dan filistin'den falan gelirdi de gülerdik... ülkenin gele gele geldiği nokta burası işte amk.
ibret-i alem için şişme noel baba'yı siksinler de rahatlayalım... hayır bu noel baba olayına dünyanın başka hiçbir yerinde bizim kadar takan var mı acaba merakta etmiyor değilim hani...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
sanırım internet bana aşık.. ben giriyorum, böyle bi kasılmalar bi eli ayagına dolanmalar,
yavaşlamalar falan hadi hayırlısı.
aristoteles
-
aristoteles'e göre insanda bulunması gereken bazı özellikler vardır ve bunları insani erdemler olarak nitelendirir.
1 - cesaret
gözü karalık ve korkaklığın dengelenmesidir.
2 - cömertlik
savurganlık ve cimriliğin dengelenmesidir.
3 - heves
tembellik ve açgözlülüğün dengelenmesidir.
4 - tevazu
övme ve aşağılamanın dengelenmesidir.
5 - dürüstlük
ketumluk ve gevezeliğin dengelenmesidir.
6 - mizah anlayışı
goygoyculuk ve somurtmanın dengelenmesidir.
7 - arkadaşlık
kavgacılık ve yağcılığın dengelenmesidir.
8 - ölçülülük
bencillik ve kendine karşı ilgisizliğin dengelenmesidir.
9 - itidal
duyarsızlık ve duyar kasmanın dengelenmesidir.
10 - kontrol
kararsızlık ve dürtüselliğin dengelenmesidir.