hesabın var mı? giriş yap

  • başlık: vejeteryanım karpuz keseceğim

    1. allah kabul etsin diyorum. zaten zor bulduk karpuzu

    2. kabuğunu türk hava kurumuna ver piç

  • az düşününce cevabı bulduğum sorudur.

    albert: doğum gününü bilmiyor. fakat bernard'ın bilmediğini biliyor. bunu nasıl bilebilir. şöyleki: albert düşünür. bernard'a hangi rakamlar verilebilir.
    14-15-16-17-18-19
    kendisine mayıs dense 19 doğru gün olabilir, olursa bernard bilir deyip kesin yargıya varamaz
    haziran dense 18 denebilir.
    temmuz dense olabilir.
    ağustos dense olabilir.
    bernard: doğumgününü bilmiyor.fakat albert böyle diyince temmuz veya ağustos olduğunu anlıyor.
    bildiğine göre bildiği günün temmuz ve ağustos'ta ortak olmaması lazım. ve ikisinden birinde olması lazım.
    14-15-16-17 günlerinde olabilir. bu günlere bakalım.
    14 olsa bilemez zaten,
    15 olsa bilebilir.
    16 olsa bilebilir.
    17 olsa bilebilir.
    tekrar albert'e dönersek.
    albert chery bildikten sonra bunları düşündü.
    15-16-17 olabilir dedi. fakat albert bizim bilmediğimiz birşeyi biliyor. hangi ay olduğunu, temmuz mu ağustos mu. bunu bildiğimizde doğru sonuca ulaşmamız lazım.
    ağustos olsa albert bilemezdi. 15 ve 17 var. ağustos 15 veya ağustos 17 diyebilir, kesin bir yargıya varamaz. biliyorum dediğine göre temmuzdur.
    15-16-17 olabilir demiştik.
    16 temmuz cherly'nin doğum tarihidir.

    madalyamı verebilirsiniz.

  • bir çeşit uyuşturucu. inanılmaz etkileri vardır. boşuna aramayın çünkü türkiye'de bulunması neredeyse imkansızdır. bunu aldığınız vakit uğraştığınız şeye öyle bir odaklanırsınız ki okuduğunuz, çalıştığınız şeyler kelime kelime beyninize kazınır. beynin gücünü had safhaya çıkarır. sürekli kullanım durumunda bağımlı olup bu ilaçsız tuvalete bile gidemezsiniz. bu yüzden kullanımı oldukça sakıncalıdır. tavsiye etmiyoruz.

  • medici ailesi bildiğimiz italyan bir banker aile. floransada yaşadıkları dönemde "sanatın ve sanatçının dostu mediciler" olarak nam salmışlar. onların günahları boyunlarına belki kara para aklamak için belki de diğer ailelere nispet olsun diye ressam, heykeltıraş, müzisyen kim varsa kol kanat germişler.

    şimdi bu mediciler michalengeloyu çağırıp "micha, pek bir yentenekli bulduk seni. bize şöyle ortaya güzel bir davud heykeli yap bahçeye koyalım havamız olsun, parası neyse veririz" diyerek sanat eserleri yaptırınca diğer aileler de buldukları sanatçıları çağırıp "medicilerin heykeli varsa bizim de keman konçertomuz olsun" diyerek yarışa girmişler.

    bu yarış sonucunda rönesans dediğimiz güzellik ortaya çıkmış.

    işte iş dünyası, pazarlama, yönetim vs için yaban ellerde medici effect diye adlandırılan medici etkisinin temeli bu davranış biçimi. yani ne diyor, sanat ve iş dünyası bir arada olursa her ikisi için yaratıcılık ve kalıcılık ortaya çıkar.

    sanata destek veren eczacıbaşı ailesi mediciler gibi unutulmaz olur, destek verdiği sanatçılar da sanatlarından başka bir şey için kaygı duymayacaklarından daha üretken olurlar. kurumun sanata verdiği destek aynı zamanda imajını parlatır. ayrıca işinizi bir sanat eseri gibi ele alırsanız yenilikçi ve farklı olabilirsiniz. diğer taraftan bir sanatçı için de eninde sonunda, yeni bir sanat eseri yaratabilmek için maddi bir kazanç zorunludur. demek ki neymiş, ortaya koyduğun sanat eserinin maddi bir karşılığının olması yani hem sanat eseri hem ticari eser olması gerekiyormuş. demek ki her sanatçının aynı zamanda ticari zekaya sahip olması yaşaması için önemli.
    her iş adamının da işinde yaratıcı olabilmek için sanatçı duyarlığına sahip olması şart.

    bütün bunları toplayınca medici etkisi dediğimiz, bu yılın popüler kavramı inovasyonun papucunu dama atacak bir güzellik ortaya çıkıyor. ya da medici etkisi 2009 konusu olabilir. türkiye hazır değil. 2008 için reconstruction veriyoruz. yık, yeniden yap.

  • ayşen gruda kendisine bir röportajda yöneltilen "artık kadın komedi oyuncusu çıkmamasını neye bağlıyorsunuz?" * sorusuna beren saatin çok iyi bir komedi oyuncusu olduğu cevabını vermiş. hatırladıkça gülüyorum, hakikaten büyük komedyen ayşen gruda. (bkz: swh)

  • bir türk haberciliği klişesi. her kış kar yağdığında ''beyaz kabus ülkeyi esir aldı'' tandanslı bir giriş yapılıp yurdun dört bir yanından kaza yapmış araç manzaraları gösterilir, bunu takiben yolda kalmış sinirli vatandaşlar ekrana gelir, ardından ise okulların tatil olduğu yerleşimler liste olarak verilir. ve tabii ki bu haberin olmazsa olmazı ''karın tadını ise minikler çıkarttı'' ana temalı kar topu oynayan, kızakta kayan çocuklarla ilgili kapanıştır. her kar yağdığında sanki çocuklar kar topu oynamayı veya kızakla (çoğunluk için daha ziyade poşetle) kaymayı o yıl keşfetmiş gibi bu haberler yapılır.

  • fiilen uyduğum yasaktır.
    arada bir kaçamak yaptığımız da oluyor.3 aylıklarımızı almak gibi filan...(meraklısına : 1943 doğumluyum)

    yıllar sonra gelen not : başlık başıma kalmış.

  • demiş ki, normalde bu parayı ensar'a vermek istiyoruz. ama öyle yaparsak direkt cebimizden çıkıyor.

    "halihazırda harcamış olduğumuz parayı vermiş olsak, devletin kasasına gireceğine, ensara gitsin. o zaman kızılay'a yollayayım, oradan ensar'a yollarım. "

    sonuç: devlet ensar'ı 7-8 milyon fonlamış oldu. normalde vergi denetçileri bu adamları asmalı.

  • cok sevdigim bi erkek akadasim ve cok cok sevdigim ailesiyle ayni arabada yolculuk yapmaktayiz. köy yolunda hos olmayan bir koku arabayi dolduruyor. bendeniz de girgir amacli "oh ne guzel tezek kokuyor buralar mis" diyorum. muzipce siritmayi da unutmuyorum aslinda ama nedense bir saskinlik hakim herkese, kimse gulmuyor. yani tamam komik olmasa da tepkisizligi de haketmiyorum!

    allalla ne dedim simdi lan diye dusunurken "oh ne guzel tasak kokuyor buralar mis" dedigimi fark edip yerin dibine dibine geciyorum. yolculugun kalaninda ve evlerinde kaldigim 3-4 gun boyunca konusurken muthis tedirgin oluyorum tabi.

    akin amca ben oyle bi kiz degilim yaaaa! valla ben soylemedim dilim dolandi bi seyler oldu!