hesabın var mı? giriş yap

  • abd’de french fries tabelalı bir işletme görmüştüm. bir hat üzerinde sıralanmış çalışanlar kızartmalık hâldeki patatesleri paketten çıkarıyor, kızartıyor, fiyata göre üç boyutta hazırlanarak elde yenebilecek küçük kutulara koyuyor ve nihayet türlü soslar kullanarak müşteriye uzatıyordu. tıka basa dolu bir işletmeydi ki mantığı da ucuza karın doyurmayı sağlayacak patates kızartmasını seri biçimde kızartıp insanlara satmaktı. yürürken, ayak üstü bu patatesi yiyen insanlar da yemek derdini ucuza halletmiş oluyorlardı. kısacası kötü fikir değil, işletme maliyetlerinin altından kalkılabilirse lokmacı furyasının bir benzerini başlatmak size nasip olabilir. bol şans!

  • biraz önce 5n1k'da cüneyt özdemir'den ayar üstüne ayar almaktaydı kendisi.

    okuyorduk, duyuyorduk ancak ben sayın kazaz'ın beyninin bu derece yanmış olduğunun farkında değildim. hiç bir konuda net bir fikri, tam anlamıyla bilgisi olduğunu sanmıyorum. laf çeviriyor. baronlar, atatürk, ak parti, baş örtülü kardeşlerimiz, islamın altın çağı...

    bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan insanın nefis bir örneği. tam yeni türkiye işi. bu seçimde olmaz ama bir sonrakinde neden bir milletvekilliği olmasın diyorum kendisine. 10 yıl sonrasını düşünsenize tuğçe kazaz, arda turanlı bir meclis. halleluya beybi.

  • her biri anadan doğma sporcu, her biri 1.90lık atletik ömürleri sporla geçen adonisli babalara sahip olmalarından dolayıdır.
    asdlşfkadla siz de inanmadınız değil mi.
    aynaya bak anlarsın yiğidim aslanım. sen nesin ki o ne olacak?

  • bi 2-3 senedir var bende de bu his. sarkazm yok.

    2-3 sene önceydi işte, yanımda başka bir kaç yıllık mühendis (makina), beraber kimi verilere bakıp bi özet çıkarıyoruz. klavye bende. neyse... işte hazırlarken zırt pırt santigrat derece demek gerekiyor, artı eksi tolerans demek gerekiyor, mikron demek gerekiyor. ben ilgili yere gelince alt 238, alt 241, alt 230 bam bam düşünmeden ilgili simgeleri koyuyorum. adam durdurdu beni nası yaptın nası nası diye.. dereceyi nası çıkardın.. dedim eööö işte beyle?? çok etkilendi. hiç bilmiyormuş öyle bir olay olduğunu. böyle arkasına falan yaslanıp oha yaa diye diye etkilendi yani öyle böyle değil. bana bi havalar geldi tabii. bını biliyon mu? ya bını? peki ya bını? diye diye şoktan şoka koşturdum elemanı. gide gide iyice havalara girdim, kontrolaltdel’i de gösterdim. onu biliyormuş gerçi ama dedi bunu çoğu kişi bilmez bak sen biliyosun tabii ki. dedim ne sandın.

    o gün bugündür it’ye ne zaman yeni bi eleman başlasa, ilk denk gelişte muhakkak bi “pardon bi bakabilir misiniz” diyip çekerim. hemen kontrolaltdel yapıp “yhaa şu uygulama çok kaynak tüketiyo ne bu” diye bi ayak sorusu sorarım “beni bilgisayardan anlamayan saftiriklerden sanma” mesajını vermek için. etkilenmezse “bi de word’de bi şey yazarken” -şıkı şıkı word açarım alt 300 500 bi şeyler yazarım hemen kaş altından yandan yandan keserek- “böyle bi ekran titriyo sankim” diye ölümcül silahımı saplarım.

    eşşek kadar insansın stajyer it’ciye bilgisayardan anlıyorum havası atmaktan ne anlıyorsun dersen.. böyle bir işin uzmanına “biz de biliriz olm bu işleri... heh heh heh... aferim” amcalığı yapmaktan delicesine bir haz alıyorum. yıldızın etrafına dyson küresi ören uzaylıyla tanışsam “ben de evin çatısına güneş paneli kaplattım yaa yeni” diye hava atarım.

  • 29 yaşındaki oğlunu faciada kaybetmiş, kendisi de madenden emekli bir babanın konuşmasıyla başladı. kurtarma çalışmalarına deniz gezmiş tişörtüyle katılmasına izin verilmeyen bir başkasıyla devam etti.

    kınık'tan canlı yapılan ve izlenmesi gereken yayındır.

    önemli noktalar:

    -"o 283 kişi yalan, oradan ancak 100 kişi sağ çıkar. ben yalnızca bir saat durabildim ve 9 ceset çıkardık. 283 değil 683'tür o."

    -internette dolaşan haberlere bir doğrulama daha: "mesai saati bittikten sonra ölmüş gibi gösteriliyor herkes. tazminattan kaçınmak için işçilerin ölüm saati 16.30 gösterilmiş."

    -"sendika işçinin değil patronun sendikası."

    -"hepsi ölüydü, çıkarırken yüzlerine maske takıp battaniye örttüler ve sağ dediler."

    -"muhalefet istemiyoruz burada diyerek elimize zarf verip bunları atın dediler." (seçimlerden söz ediyor)

    -"çıkmak için 2-2.5 km yol yürümem gerektiğini bildiğim için hiç hareket etmeden beklemeye çalıştım, yanımdaki herkes bayıldı."

    -"ailemden 11 kişiyi kaybettim. 2'si kardeşim."

    kaçıranlar için:

    1.bölüm: http://www.youtube.com/watch?v=aoipzabywem
    2.bölüm: http://www.youtube.com/watch?v=n8icmmg_cje
    3.bölüm: http://www.youtube.com/watch?v=5mncj1gwl6u

  • kıyıların böbrekleridir.

    avustralya'nın adelaide üniversitesi'nden prof. sean connel ve ekibi, geçtiğimiz mayıs ayında journal of applied ecology'de yayımladıkları bir araştırmada, istiridye larvalarının karideslerin çıkardığı seslere doğru yüzdüklerini tespit etti. alpheidae ailesinden karideslerin kıskaçlarından biri çok büyük ve özel yapılı. avlarına yaklaşırken büyük olan kıskaçlarını o kadar süratli kapatıyorlar ki, aradan hızı saatte yaklaşık 90 km olan bir su jeti fışkırıyor. su jetinin arkasında oluşan kabarcığın şiddetle patlaması süpersonik şok dalgası meydana getiriyor ve avlarını sersemletiyor. kabarcığın patlama sesi o kadar fazla ki, karidesler bir araya geldiklerinde denizaltıların sonar kullanımını bile etkiliyorlar. connell ve ekibi, karideslerin sağlıklı resiflerde toplandığını ve bu patlama seslerinin istiridye gibi deniz canlıları için bol miktarda yiyecek ve yaşamak için sağlıklı bir yer anlamına geldiğini belirtiyor.

    larva halindeyken yüzebilen istiridyelerin sert yüzeylere ve birbirlerinin üstüne yerleşerek oluşturdukları resifler, mercan resifleri gibi çok çeşitli canlıya yaşam alanı sağlıyor. suyu süzerek plankton ve organik maddelerle beslenen bu hayvanlar, su kalitesini ve berraklığını arttırıyor.

    adelaide üniversitesinden dr. dominic mcafee ve meslektaşlarının the conversation'da yayımlanan makalelerine göre, tek istiridye günde 100 litreye kadar su filtreleyen bir havuz pompası gibi. resifteki milyonlarca istiridyenin tıpkı bir böbrek işlevi görerek kısa sürede haliçleri temizleyebileceğini ifade eden mcafee ve meslektaşları: "daha berrak sular daha fazla güneş ışığı geçirir. istiridye dışkısının birikmesi de besin açısından zengin bir deniz tabanı oluşturur. bu kombinasyon, deniz çayırlarının büyüyüp serpilmesini sağlar; dolayısıyla kuma gömülen deniz tarakları, solucanlar ve yengeç gibi türleri ve nihayetinde tüm kıyı besin ağını destekler."

    istiridyelerin suyu süzerek beslenmeleri o kadar verimli ki, isveçli araştırmacılar atık su arıtma tesislerine düşük maliyetli alternatif olarak değerlendiriyor. kuzey amerika'nın doğu kıyısındaki en büyük haliç olan chesapeake körfezi'ndeki istiridye resiflerinin kaybolmasıyla ekosistemin bol balıklı berrak sulardan; bulanık, yosunlarla dolu bir karmaşaya dönüştüğünü de belirtiyor aynı isveçli bilim insanları. dr. mcafee ve prof. connell'ın 2017'de the conversation'da yayımlanan makalelerine göre, 25 santimetrekarelik bir istiridye resifi parçası binden fazla omurgasıza ev sahipliği yapıyor.

  • ülkemizin hukuk sistemini az çok biliyorsam, buradaki katilin yakalandıktan sonra muhtemelen çok çok kısa bir süre cezaevine girip, bir süre sonra aramızda rahat rahat dolaşacağını düşünüyorum.

    edit: bir çok arkadaş, böyle olmayacağını iddia ettikleri mesajlar atmışlar. bu iddialarını şu başlığa da yazarlarsa orada da okur ve bilgileniriz.

    (bkz: emrah serbes'in 1 sene sonra serbest olması)

  • taşşak mı geçiyorsun cumhurbaşkanı? hangi olayda istifa ettiniz ki, biz mi kaçırdık? 301 kişinin boğulduğu soma'da mı istifa ettiniz? 35 kişiyi yanlışlıkla bombaladığınızda mı istifa ettiniz yoksa göz göre göre ortalarında bomba patlayan 32 vatandaştan sonra mı, reyhanlı katliamından sonra mı, gencecik çocuklar sınır boylarında kurşunlanınca mı?

    ankara'da bomba patladı ankara'da. ankara cizre'den daha önemli olduğu için değil, burnunuzun dibi olduğu için... bu ülkenin başkentinde 97 kişi öldürülecek, cumhurbaşkanı çıkıp "her olaydan sonra hemen istifa mı edelim yani" diyecek.

    ben artık algılamakta zorlanıyorum.